Ali Ünal, yalan ve iftira manşetlerle ilgili çok net yazdı

Zaman Gazetesi yazarı Ali Ünal, "Bugünün yarını var!" başlıklı yazısında manşetlerden atılan yalanlara dikkat çekti.

Ali Ünal, yalan ve iftira manşetlerle ilgili çok net yazdı

"Yalanları örtmek için yeni yeni yalanlar uyduruluyor ve en son Pensilvanya’nın Sümeyye Erdoğan için ölüm emri verdiği iftirası gibi, tarihte atılmadık iftiralar atılıyor." diyen Zaman Gazetesi yazarı Ali Ünal, atılan iftiralar için "Kimsenin şüphesi olmasın; yakın zamanda bugün manşetlerden ve ekranlarda tonlarca yalan söyleyenler, en yüz kızartıcı iftiraları atanlar, her türlü hukuk cinayetlerini işleyenler, bu defa aynı manşetlerden ve aynı ekranlarda kendileri için yalanlar uydurup, iftiralar attıklarının ne kadar kiri varsa hepsini ortaya dökecekler. " şeklinde yazdı.


İşte Ali Ünal'ın "Bugünün yarını var!" başlıklı yazısı:

Daha önce yazmıştım. Hz. Bediüzzaman (r.a.), Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) peygamberliğini ispat için serdettiği delillerden birinde şöyle der: “Âdi bir meselede, küçük bir topluluk içinde, küçük bir vazifede bulunan küçük bir şahıs da olsa, aklı başında bir adam, münazaralı davalarda, yalanı açığa çıkıp da mahcup olmaktan korkar ve yalan söyleyemez.”

Peygamber Efendimiz ise bütün bir tarih ve ebedî bir gelecek önünde ve bütün kâinata konuşuyor; peygamberlik gibi bir davada -haşa- yalanı olsa, onun bir gün ortaya çıkacağından ve bütün davasını yerle bir edeceğinden elbette endişe eder. Çünkü bir hakikat danesi, bir harman yalanı yakar. Ama O (s.a.v.), tebliğ ettiği bütün hakikatleri gayet pervasızca ve tam bir inanmışlık içinde açıklıyor. Öyleyse, sözünde ve davasında yalan olamaz.

Evet, “bir hakikat danesi, bir harman yalanı yakar”. Nitekim, manşetlerden söylenen “Fuat Avni, Emre Uslu’dur” yalanını R.T. Erdoğan, Fuat Avni’ye “Delikanlıysan ortaya çık!” diyerek yakıverdi. 14 aydır tarihte söylenmedik yoğunlukta harmanlarla yalan söyleniyor; yalanları örtmek için yeni yeni yalanlar uyduruluyor ve en son Pensilvanya’nın Sümeyye Erdoğan için ölüm emri verdiği iftirası gibi, tarihte atılmadık iftiralar atılıyor. Ve bunları, kendilerinden başkalarının Müslümanlığını beğenmeyen, yıllarca İslâm ve Şeriat davası bayrağı açanlar yapıyor ve bu yalanların “has Müslüman” müşterileri de var ki, çok küçük istisna dışında, “ulema”dan “meşayih”e, “âbi”lerden Diyanet’e kimseden ses çıkmıyor. Haksızlık etmeyelim; ses çıkmıyor ama, destek çıkıyor.

Yine yazmıştım. Kur’ân’da İblis’in Cenab-ı Allah’a şöyle dediği ifade buyrulur: “İzzetin hakkı için, onların hepsini mutlaka azdırıp saptıracağım; ancak Sen’in ihlâsa erdirilmiş has kulların müstesna (38: 82-83).” Büyük müfessir Fahrüddin er-Razî, bu âyetin tefsirinde şöyle yazar: “İblis, herkesi yoldan çıkaramayacağını bildiğinden, sözünde, yemininde yalancı çıkmamak için “ancak Sen’in ihlâsa erdirilmiş has kulların müstesna” diye istisnada bulundu. Yalan, Allah karşısında İblis’in bile ar duyduğu bir şeydir. Dolayısıyla bir Müslüman, nasıl yalana yeltenebilir?”

Sıradan bir insan bile âdi bir meselede küçük bir topluluk içinde yüzü kızarmadan yalan söyleyemezse, bu, en sıradan insan olmanın bir ölçüsüyse, İblis dahi Allah karşısında yalan söylemekten utanıyorsa, Kur’an, müfterîlerin her iki dünyada lânetlenmiş olduğunu beyan buyururken, tarih ve ebedî gelecek önünde tarihte kimsenin söylemediği yalanları söyleyenler kendilerini hangi varlık türüne dâhil ediyorlar bilemiyorum.

Yalan, iftira ve kumpaslar üzerine hiçbir gerçek bina edilemez. Kimsenin şüphesi olmasın; yakın zamanda bugün manşetlerden ve ekranlarda tonlarca yalan söyleyenler, en yüz kızartıcı iftiraları atanlar, her türlü hukuk cinayetlerini işleyenler, bu defa aynı manşetlerden ve aynı ekranlarda kendileri için yalanlar uydurup, iftiralar attıklarının ne kadar kiri varsa hepsini ortaya dökecekler. Cehennem’de dünyada iken hasis menfaatler uğruna ezilmişliği kabûl edenlerle onları ezenlerin birbirlerini suçlamaları gibi, hak ve hakikat cennetinin kendileri için bir cehennem gibi tecellisi karşısında birbirlerine düşüp, birbirleriyle alâkalı bütün gerçekleri fâş edecekler. Yapılan yolsuzlukları, alınıp-verilen rüşvetleri, kurulan kumpasları, işlenen hukuk cinayetlerini mübalâğayla onların manşetlerinde görecek, ekranlarında izleyecek ve kendilerini, “Ölçüyü kaçırmayın!” diye yine hak ve hakikatin yanında olanlar ikaz edecekler. Ve kimse, adaletin şaşmaz terazisinde yargılanmaktan kurtulamayacak. Bugünün yarını, nihaî yarında Hakk’ın divanı var.

Zaman
<< Önceki Haber Ali Ünal, yalan ve iftira manşetlerle ilgili çok net yazdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER