Çetin Doğan'ın yalanı ortaya çıktı

Çetin Doğan'ın Habertürk'te söylediği savunma bu raporla çöktü.

Çetin Doğan'ın yalanı ortaya çıktı

Çetin Doğan, dün Habertürk'te canlı yayında "Ak Parti ismi gibi AK, herkesin toplumda beklentisi var. Değiştim diyene değişmedin denir mi" diyerek AKP'ye 'aman' mesajı gönderdi ancak kazın ayağı öyle değil. Sözkonusu dönemde Doğan'ın talimatıyla Birinci Ordu'daki seminere katılan 162 subaya, Kara Kuvvetleri'nin hazırladığı “AKP Değerlendirme Raporu”nu okumaları emredilmiş. Raporda AKP yerden yere vuruluyor ve çok ağır biçimde suçlanıyor. Böylece önce, "ses kayıtları montaj" diyen, sonra kayıtların dijital değil analog bant kaydı olduğu ortaya çıkan; sonra "Bolyoz yok" diyen, peşinden "var ama öyle değil, araya belge sokuşturulmuş" diyen Çetin Doğan'ın en sonunda iktidar partisine mesaj yollamak için gerçekleri çarpıttığı ortaya çıktı. İşte dün akşam söylediği sözler ve Taraf'ın yayınladığı Çetin Doğan'ın AKP hakkındaki gerçek görüşlerinin belgeleri: Çetin Doğan'ın Habertürk'te söylediği sözlerden bazıları... "ŞEREFİM ÜZERİNE YEMİN EDİYORUM" Çetin Doğan, TSK'nın planlarında Fatih Camii'nin bombalanması da olduğu yönündeki iddialara "Ne münasebet, tabii yok. Türk Ordusu'na karşı böyle bir iftira ancak canilerin, hasta kafaların yapacağı şeydir. O zamanki Ak Parti, ismi gibi 'Ak', herkesin toplumda büyük beklentisi var" şeklinde yanıt verdi. Doğan, "Yemin edebilir misiniz?" şeklindeki soruya da "Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim TSK'ya, halkına gönülden bağlı bir kişinin aklının ucundan dahi geçmez.." DARBELER... "12 Eylül'ün bir hata olduğunu kaydeden Çetin Doğan, 28 Şubat'ın bir 'darbe' olmadığını söyledi. Doğan, "Dersimizi aldık. Darbelerden en çok toplumumuz ve TSK çekti. O yüzden ben Silahlı Kuvvetlerin güç kullanımına karşı oldum. 28 Şubat sürecinde de bunu herkese anlattım. Biz 28 Şubat'ta düstur çekmedik. Hepsi yasal platformda konuşulmuş konulardı." "SES KAYITLARI BANA AİT" Taraf Gazetesi tarafından programa gönderilen ses kayıtlarının yayınlanmasının ardından Doğan, kayıtların bir bölümü için "Evet bu bana ait, senaryo içinde de söylüyorum jenerik senaryoda da" şeklinde konuştu. Doğan bu sözlerin olası bir senaryo doğrultusunda söylendiğini belirtti. Taraf'ın yayınladığı Çetin Doğan'ın Habertürk'teki ifadelerini yalanlayan rapor...... HARP OYUNUNA SİYASET RAPORU Birinci Ordu'daki seminere katılan 162 subaya, Kara Kuvvetleri'nin hazırladığı “AKP Değerlendirme Raporu”nu okumaları emredilmiş. ÇETİN DOĞAN'DAN EMİR: OKUYUN Genelkurmay'ın “Dış tehdide yönelik savaş oyunu” dediği 5-7 Mart 2003'teki seminerden 24 saat önce, Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın emriyle 29'u general 162 subaya, AKP hükümetinin üç aylık icraatlarının yer aldığı 60'ar sayfalık bir rapor dağıtıldığı ortaya çıktı. RAPORDA DIŞ TEHDİDİN D'Sİ YOK Raporda AKP'nin yüksek bürokrasiye yaptığı atamalar isim isim yer alıyor. Ayrıca Siirt seçimleri ve Tayyip Erdoğan'ın adaylığı, iki İmam Hatip öğrencisinin AİHM'de dava açması, kurban derisi tartışması ve Akfırat beldesinde yaşanan olaylar raporda ön plana çıkartılıyor. KARACILARIN AKP RAPORU “Dış tehdit konuşuldu” denilen 1. Ordu'nun seminerine katılacak tüm subaylara okumaları emredilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı raporunun AKP'nin icraatları gün gün değerlendirilmiş Balyoz Harekat Planı semineriyle ilgili dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan başta olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı “dış tehdit konuşuldu” açıklamasıyla çelişen iki raporun varlığı ortaya çıktı. Dönemin Karar Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman tarafından hazırlatılan “Durum Değerlendirilmesi” başlıklı raporlar 24 Ocak-30 Ocak ve 31 Ocak-20 Şubat 2003 tarihleri arasında AKP'nin atama ve icraatları ve irticai gelişmeler hakkında gazetelerde çıkan haberlerin derlenmesi sonucu oluşturulmuş. Raporda gazete haberleri verildikten sonra KKK'nın konuyla ilgili değerlendirme notları da düşülmüş. AKP'nin iktidardaki üç ayının değerlendirildiği raporların AKP'nin atamalarıyla ilgili kapsamlı fişlemeler içeren dört ayrı eki var. İşte dönemin Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın 5-7 Mart 2003 tarihinde yapılan seminere katılacak herkese bir gün önce İstihbarat Başkanı Kur. Albay İzzet Ocak imzalı talimatla okumalarını emrettiği “Durum Değerlendirmesi Raporu'ndan (31 Ocak 2003-20 Şubat 2003)” satır başları: ERDOĞAN'IN SİYASİ YASAĞI Genel: Dönem içerisinde; basın yoluyla işlenen suçlar hakkındaki yasanını onaylanması AKP'de Erdoğan'ın yetkilerini artıran tüzük değişikliği, valiler kararnamesi, Eğitim Reformu adı altında YÖK'nda yapılması ön görülen değişiklikler, kurban derileri, güvenlik soruşturmaları hakkında Başbakanlığın MİT'e yazdığı yazı, Hükümetin Irak konusunda ABD'yle işbirliği yapması gibi konular nö plana çıkmıştır. Olaylar ve gelişmeler: a: Yasa-Tüzük değişiklikleri: 1: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, daha önce af niteliğinde olduğu ve TBMM'de 5'te 3 çoğunlukla kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle iade ettiği basın yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin kanunu, TBMM'de 5'te 3 çoğunlukla aynan tekrar kabul edilmesi üzerine onayladığı, (Cumhuriyet, 11.02.2003) Söz konusu yasa ile R. Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te yaptığı konuşmadan aldığı cezanın yok sayıldığı, adli sicil kaydını mahkemeye başvurmaya gerek kalmadan otomatik olarak silindiği, bu yasanın Erdoğan'ın milletvekili seçilmesinin önündeki engelleri kaldırmak için çıkarılan yasalara ilave yedek olarak çıkarıldığı, b. Başbakanlığın, bugüne kadar 3 Kasım seçimleriyle kadük olan 200'e yakın yasa tasarısını yenileyerek Meclis'e gönderdiği, irtica ile mücadele yasalarından Pompalı tüfeklere sınırlama getirilmesine ilişkin yasa tasarısının Meclis'e sunulduğu, diğer irtica yasa tasarılarının askıda tutulduğu, (Cumhuriyet. 6.02.2003) Hükümetin, irtica yanlılarının aleyhine olabilecek bir düzenleme yapması mümkün görülmektedir. VALİLER FİŞLENMİŞ d. Kadrolaşma: (1) AKP Hükümetinin hazırladığı Valiler Kararnamesinin Cumhurbaşkanı tarafından 31 Ocak 2003 tarihinde onaylandığı, kararname ile 58 ile vali ataması yapıldığı, 30 valinin de merkeze alındığı, kararnamenin Cumhurbaşkanının çekinceleri doğrultusunda hazırlandığının basında yazıldığı, ayrıntılı listenin Ek'te sunulduğu, - Atamalarda; Mülkiye Başmüfettişi olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı BİT'lerle ilgili hazırladıkları raporlarda soruşturmaya gerek olmadığını belirten Enver Salihoğlu'nun Rize Valiliği'ne, Hüseyin Avni Coş'un Bingöl valiliğine, İçişleri Bakanı Aksu'nun yakını Yusuf Ziya Göksu'nun da İzmir valiliğine atandığı, (Cumhuriyet. 13.02.2003) Ayrıca ataması yapılan 9 valinin 1) daha irticai görüşü benimsediğine dair bilgilerin mevcut olduğunu, Emeklilik yaşının 61'e indirilmesi durumunda, çoğu merkezde 40'a yakın vali ile 80 civarında üst düzey Dişileri Bakanlığı personelinin emekli edileceği ve yeni bir atama kararnamesi daha hazırlanacağı, Bürokraside yapılan veya yapılması düşünülen büyük çaptaki yer değişikliklerinin, özellikle de sınırımızda sıcak çatışmanın muhtemel olduğu bir dönemde, devlet yönetiminde zafiyat yaratacağı değerlendirilmektedir. (2) Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Fehmi Koru'nun; Başbakan'ın MİT'e bir yazı göndererek, atanacak kişilerle ilgili güvenlik soruşturmasında yer alan raporların dedikodulara değil, mahkemelerin ‘kanıt' kabul edeceği türden somut bilgi ve belgelere dayandırılmasını istediği şeklinde basında bir yazının yer aldığını, Kamu görevlileri hakkında, TSK dahil çeşitli kaynaklardan elde edilerek, Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu (BTK)'nda toplanan bilgilerin, Başbakana yakınlığıyla bilinen Gazeteci Fehmi Koru'ya psikolojik harekat amaçlı olarak verildiği değerlendirilmektedir. (3) İçişleri Bakanı Aksu'nun yayımladığı genelge ile, memurlar hakkında isimsiz, imzasız, hayali isimli şikayet dilekçelerinin işleme konulmamasını istediği, (Milliyet. 03.02.03) Genelgenin, haksız yere suçlananlardan ziyade, irticai faaliyette bulunanları korumayı amaçladığı değerlendirilmektedir. e. Kurban Bayramı: (1) Bu yıl toplam 2,5 milyon Müslüman'ın hac görevini yerine getirdiği, Türkiye'den 105 bin kişinin (7'si AKP milletvekili) Hacca gittiği, (Haberturk. 11.02.03) Türk Hacı adaylarının, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'ndeki reklam panosunda bulunan bikinili manken fotoğrafına tepki gösterdikleri, kaldırılması için imza topladıkları, bunun üzerine havaalanı yetkilerince reklamın üzerinin örtüldüğü, reklamı veren firma sahibinin, 200 bin dolara panoyu kiraladığını, bu gün bundan rahatsız olduklarını söyleyenlerin, yarın Atatürk resminden de rahatsız olduklarını söyleyerek kaldırılmasını isteyebileceklerini ifade ederek uygulamaya tepki gösterdiği, (Star. Vakit. 03.02.2003) Olayda, dinin “iyiliği emret kötülüğü yasakla” hükmünden hareketle dini referans alarak çevrenin düzenlendiği, dolayısıyla inanç özgürlünün sınırlarının aşıldığı değerlendirilmektedir. TÜRBANLI KIZLAR İZLENMİŞ f. Eğitim-Türban: (2) M.E.B. Erkan Mumcu'nun, Sabah Gazetesine verdiği bir mülakatta; “Türban konusu sonuç itibarıyla Anayasa Mahkemesi kararları ile bir çerçeve içine alınmış durumda. Ben yetişkin insanların (üniversite öğrencileri kastediliyor) kendilerine hangi biçimi verecekleri konusunda hiç kimsenin müdahale edememesi gereğine inananlardanım. Ama siz devlet memuruysanız kamusal bir erk kullanıyorsanız bu olmaz” şeklinde cevap verdiği. (Sabah. 27.01.02) (3) Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünün talimatı üzerine, türbanlı öğrencilerin açık öğretim sınavlarına girmesine izin verildiği, (Cumhuriyet. 31.01.03) Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde türbanlı öğrenci sayısının öğretim yılı başından beri artarak devam ettiği ve 418 kız öğrenciden 416'sının halen türbanlı olarak derslere girdiği, konunun İl Emniyet Komisyon Toplantısında gündeme getirildiği, rektörün bilgi vermek üzere bir sonraki toplantıya çağrılmasının kararlaştırıldığı, Bingöl İmam Hatip Lisesi'nde, türbanlarını çıkarmamakta direnen 12 kız öğrenciye okul yönetimince 3 gün okuldan uzaklaştırma cezası verildiği, (Diğer Haber Kaynaklar) Siyasi idarenin türban konusundaki tutumunun; laik düşünce yapısına sahip okul yönetimlerini pasifize ettiği, irticai görüşü sahip yönetici ve öğrencileri ise cesaretlendirdiği, mevcut yasalara gör laiklik ilkesine aykırı olarak türbanın serbest bırakmanın mümkün olmadığına göre AKP'nin sorunu bu şekilde vaziyeti idare etme yöntemiyle fiilen çözmeye çalışacağı değerlendirilmektedir. NAZLI ILICAK YAKIN TAKİPTE h. TSK ile ilgili gelişmeler: (1) Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın; Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarına yaptığı ziyaretlerin ardından yakın çevresine yaptığı değerlendirmede, “Onların ilk defa bu kadar yakından tanıdım. Çok mutlu oldum. Bu memleketin çocukları ve vatansever insanlar. TSK'nın başında, bu kadar iyi yetişmiş, bu kadar başarılı, günümüze ve geleceğimizi çok iyi bilen bir kadronun olması beni gerçekten sevindirdi.” İfadelerini kullandığı, Bu ziyaretler sırasında; gazeteciler aracılığıyla değil, bire bir görüşülmesi, türban tartışmalarıyla TSK'nin eleştirilmemesi ve tedirgin edilmemesi hususlarında fikir birliğinin sağlandığı, (Emin Pazarcı. O.B. Tercüman. 26.01.03) (2) Nazlı Ilıcak'ın bir mülakatta, “Türkiye'nin bir an önce Kıbrıs meselesini hallederek AB'ye girmesi gerektiğini, ordunun sivil otoritenin altında olması gerektiğini, maalesef batının baskısı olmadan bunu çözmenin mümkün olmadığını, yoksa üçüncü dünya ülkesi olacağımızı, çünkü insanların askerden çok korktuğunu, bu korkunun 28 Şubat'tan sonra insanların iliklerine işlediğini” söylediği. (Aktüel 22.01.02) (3) Nazlı Ilıcak'ın “Sizler, çok önemli mevkilere gelmenize rağmen değişmiyorsunuz… Aman hep böyle kalın…” sözlerin karşılık Bülent Arınç'ın “… Üç büyük tehlike var. Mevki-makam, para ve kadın! .. Bu üç noktada bizim imtihanımızı çok zor … Cilveler işveler bizi bazen yanıltabilir. Bizde biraz para kazananlar, önce arabasını, sonra da karısını değiştirir!” şeklinde cevap verdiği, (Sedat Arseven. Tercüman. 30.01.03) (Kürşat Bumin Yen Şafak. 02.02.2003) 1 MART TEZKERESİ 3. Değerlendirme: AKP'nin, TBMM'nde yapınla oylamayla, halkı Müslüman olan Irak'a kaşı muhtemel bir harekatta kullanılmak üzere Türkiye'deki üslerin modernizasyonu için ABD'ye izin vermesi ile; ABD ve müttefiklerinin desteğini alacağı, partinin buna ihtiyacının olduğu çünkü Refahyol deneyiminden sonra kendilerini güvende hissetmediği, iç politikada TSK engelini aşmada Batı ile işbirliğinin gerektiğine inandığı, Son gelişmeler karşısında, AKP aracılığıyla bir şeriat düzeninin gelmesinden ümidine kesen bir kısım İslamcıların, Saadet Partisine dönebileceği, hattı Siyasal İslamcı Terör örgütlerinin güç kazanabileceği, Hükümetin, gerek MİT'e yazdığı iddia edilen “adli makamlara intikal etmeyen konularda şahıslar hakkında rapor yazılmaması” yönündeki yazısı, gerekse İçişleri Bakanlığının “isimsiz imzasız ihbar mektuplarına işlem yapılmaması” yolundaki genelgeleriyle, irtica faaliyetler karışan (dini istismar eden) kamu görevlilerinin korumayı amaçladığı değerlendirilmektedir. Kaynak: Taraf
<< Önceki Haber Çetin Doğan'ın yalanı ortaya çıktı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER