Enerji'nin kirli sırları

Siyaset dünyasında deprem yaratan Beyaz Enerji Operasyonu 6 yılda unutulup gitti.

Enerji'nin kirli sırları

Olayın karakutusu Albay Ergen, yazdığı "Kirli Ellerin İttifakı" kitabıyla belgelediği büyük yolsuzluğun perde arkasını gözler önüne serdi. Ergezen, "Düğmeye ben bastım ama arkamda durmadılar" dedi 57 Murat ÇELİK . Hükümet döneminde Jandarma'nın yaptığı Beyaz Enerji Operasyonu Türkiye'yi sarsmış, operasyon sonucunda dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer istifa etmek zorunda kalmış, siyasetçilerle askerler arasında çekişme olduğu ve askerlerin operasyonu bazı siyasileri tasfiye için gerçekleştirdiği haberleri gündemi uzun süre meşgul etmişti. Bu operasyonun kilit ismi dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Org.nize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı emekli Kurmay Albay Aziz Ergen, 6 yıl sonra operasyonu ve operasyon sonrasında başına gelenleri anlatan "Kirli Ellerin İttifakı" isimli bir kitap yayınladı. Ergen, kitabında merak edilen "Düğmeye kim bastı" sorusunun cevabını da verirken, operasyonun toplumda ve kamuoyunda algılandığı gibi organize bir yaklaşım içinde planlanmadığını, tesadüfen başladığını ve en kritik aşamasında kesildiğini dile getirdi. Ergen ayrıca Şırnak'ın Gülyazı mevkiinde 2004 Mayıs'ında ABD Silahlı Kuvvetleri mensubu Albay Martin Rollinson'u nasıl gözaltına aldığını, nasıl sorguladığını, takdir belgesi aldığı bu operasyonun daha sonra nasıl "yokmuş" gibi bazı kesimlerce gösterildiğini de belgeleriyle yazdı. TANTAN OLACAKLARI GÖRDÜ Bu kitabı yazmasının sebeplerini ilk kez BUGÜN'e anlatan Ergen, "Herkes Beyaz Enerji'nin merkezi bir irade tarafından planlanan, büyük çaplı bir harekat olduğunu sandı. Ama öyle değildi. Elimize ulaşan küçük bir Sony kasetteki kaydın dinlenmesi ile tesadüfen başlayan ve sonra arkasında durulamayan bir operasyondu. Evet arkamda durmadılar. Beni önce bir gecede Bakü'ye tayin etmeye kalktılar, olmayınca da tarihte ilk kez bir kurmay albayı Gülyazı Köyü'ne gönderdiler" dedi. Ergen, kasetteki kayıtlardan yola çıkarak yargı kararıyla dinleme başlattıklarını, olayın ciddiyeti ortaya çıkınca bunun bir soruşturmaya dönüştüğünü belirterek, "Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, bu bilgileri Genelkurmay Başkanı'na aktaracaktı. Fakat diğer bazı üst rütbeli subaylar bunun içişleri Bakanı'na da bildirilmesi gerektiğini söylediler. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'a anlattık. Tantan bana, ‘Albayım, bu operasyon sonunda seni de beni de yiyecek. Ben hazırım, sen de hazırsan yol alalım' dedi" diye konuştu. Konuyla ilgili Ergen'in kitabında aktarılanlar ise özetle şöyle: ERSÜMER'İ MAKAMINA ÇAĞIRDI "Bakan (Sadettin Tantan), Enerji Bakanı'nı makamına çağırmıştı. Kurmay Başkanı Korgeneral Yusuf Soybaş beni makamına çağırarak 'Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü’nü de alıp dosyalarla birlikte bakanın odasına gitmemi' istedi. Harekât Başkanımıza durumu arz ettim. Şube Müdürü ile birlikte İçişleri Bakanı'nın odasına gittik. Odada, İçişleri Bakanı, Enerji ve Tabi Kaynak Bakanı Cumhur Ersümer ile Devlet Güvenlik Mahkemesi SavcıTalat Şalk vardı. Artık hükümetin bu konuda bilgisi olacaktı. İçişleri Bakanı, Hükümet mensubu bir bakan ve Enerji Bakanı ile aynı parti mensubu olmasına rağmen haber vermemiş ve sessizliğini korumuştu. Odada bir sessizlik vardı. Enerji Bakanı rahattı. Bizim elimizdeki 6 adet dinleme metinlerinin klasörlerine bir anlam verememişti. Acaba, içeride ne oluyordu? Jandarma'nın bu enerji bakanlığı ile ilgili ne işi ve alakası olabilirdi? Bakan Bey hiçbir anlam verememişti olup bitene. İçişleri Bakanı sessizliği bozdu: 'Sayın Bakanım, Enerji Bakanlığını'zda bazı bürokratların rüşvet ilişkileri içerisine girdikleri konusunda Jandarma'nın eline bazı belge ve bilgiler ulaşmıştır. Bu konuda Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Talat Şalk detayları size açıklayacaktır' dedi. Enerji Bakanı yine merakla yüzünü Savcı Şalk'a çevirmiş ve gözlerini Savcı Bey'in üzerinden ayırmıyordu. Savcı Şalk, 'Bakanlığınızda; görevli bazı bürokratlar, özelleştirme yasası kapsamında, menfaatler karşılığı bazı iş çevreleri ile bir rüşvet ilişkisine girmiş durumdalar. Yapılan ihbarlar, elde edilen belge ve bilgiler sonucunda; Bakanlığınız Devlet Güvenlik Mahkemesi kararıyla 3 aydan beri dinlenmektedir. Bu kişilerden bazılarının rüşvet aldıkları delillerle tespit edilmiştir. Bunların gözaltına alınması gerekmektedir. Şimdi Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı size daha detaylı açıklayacaktır' dedi." BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZ "Enerji Bakanı, 'Hayır olmaz öyle şey, ben bürokratlarıma güveniyorum, onlara kefilim, benim bakanlığımda böyle bir şey olmaz!' dedi. Söz bana gelmişti. Şunları söyledim: 'Sayın bakanım; sizin bürokratlarınız, enerji şirketlerinin hegemonyasına girmiş durumdadır. Hangi bürokratınızın kaç para aldığı, ses kasetleri ve dinleme metinleri ile bu klasörler içerisindedir. Devlet Güvenlik Mahkeme kararlarıyla bürokratlarınız dinlenmektedir. Her şey hukuk düzeni içerisinde yapılmıştır. Bütün bu dinlemeler mahkeme kararıyla yapılmıştır. Bu bürokratların Savcılığımız emri gereği gözaltına alınması gerekmektedir.' Odanın içinde bir ana sessizlik çökmüştü. 'Ayrıca, kefil olduğunuz bürokratlarınız hakkında geçen yıl açtırmış olduğunuz soruşturmanın süresinin dolmasına bir haftanın kaldığını biliyor muydunuz?' diye devam ettim. Enerji Bakanı, olan bitenlere anlam veremiyordu. Ancak; daha da yumuşamış ve geri adım atmıştı: 'Peki Albayım ne yapmak gerekiyor, bu bürokratlar kimlerdir' diye sordu. Ertesi gün bütün bürokratlar görevden alındı ve gözaltılar başladı. MAVi AKIM’A GELDiK DURDU Ergen, operasyon devam ederken Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın kendisini nasıl şikâyet ettiğini de şöyle anlattı: "Başbakanlığa dosya götürmeyi içerisine sindiremeyen Özkan, Jandarma Genel Komutanlığı makamını ziyaret ederek, şahsımı ve Tümgeneral Osman Özbek'i şikâyet etmişti. Brifing odasında, Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman Başbakanlığa dosya götürmemizin yanlış olduğunu ve uygun bir davranış olmadığını belirtti. Ancak Kurmay Başkanı Korgeneral Yusuf Soybaş kendisine ulaşmak için aramış, ulaşamayınca da Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ı telefonla arayarak müsaade almıştı." Kitabında, Mesut Yılmaz'ın Jandarma'yı Gestapo'ya benzettiği çıkışıyla beraber birçok şeyin değiştiğini vurgulayan Ergen, operasyonun başında bulunduğu daireden alınmasını ise şöyle anlattı: "Bazı üst düzey rütbeliler operasyona destek olmak yerine, köstek olmak için gazetede çıkan haberleri bir koz olarak kullandı. Komutanımız, 'Bu operasyonda Başbakan'a bir dosya götürme dışında ciddi bir hatamız olmadı. Operasyonu artık İl Jandarma Komutanlığı'nın devam ettirmesi gerekir' dediğinde şaşırmıştık. Halbuki Mavi Akım Operasyonu'nun da altyapısını hazırlamıştık." GÜLYAZI KÖYÜ’NE SÜRDÜLER Beyaz Enerji Operasyonu'nun elinden alınmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tayin teamüllerinin dışında bir şekilde bir gece içinde Bakü'ye gönderilmek istendiğini anlatan Ergen, bu olmayınca tarihte bir ilk olarak Şırnak'ın Gülyazı Köyü'ne bir kurmay albayın tayin edildiğini belirtti. İşte ayrıntılar: l Tayinler açıklanmaya başlanmıştı. Tayinimi bilgisayardan öğrenememiştim. Personel Şube Müdürü tayinimi öğrenmiş yanıma geliyordu. Elinde bir kağıda yazmıştı. "Şırnak-Uludere-Gülyazı Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanlığı" görev yerimdi. Jandarma teşkilatında ilk kez bir kurmay albay olarak o göreve gönderiliyordum. l Planın son aşaması başarıyla uygulanmıştı. Harekât Başkanı Tümgeneral Osman Özbek 2001 yılı Ağustos ayında Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı'na ataması yapıldığından istifa etmişti. Çünkü 2 yıl önce o görevden terfi ederek karargaha atanmıştı. Bir nevi cezalandırmaydı. 2002 yılı Ağustos ayında Korgeneral Yusuf Soybaş emekli olmuştu. Beyaz Enerji Operasyonu'ndaki personelden tek ben kalmıştım. Gülyazı'ya yapılan tayin tamamen istifa etmeme yönelik bir plandı... Gülyazı'da görev yapmak benim için onurdu. Fakat Jandarma sınıfından bir kurmay albay bu alaya ilk kez veriliyordu." BUGÜN
<< Önceki Haber Enerji'nin kirli sırları Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER