Gitmek mi zor, kalmak mı?

Fehmi Koru’nun, yıllardır eleştirdiği Bilderberg toplantılarına davet edildiği söylentisi gazetecileri ve yazarları ikiye böldü.

Gitmek mi zor, kalmak mı?

Çünkü Koru, bu organizasyonu da, Bilderberg için davet alanları da ciddi şekilde eleştiren bir yazardı. Fehmi Koru, kendisine resmî bir davetin ulaşmadığını söyledi; ama medya kendini tutmamakta kararlıydı. Tartışmalar başladı, hatta bahisler açıldı. Sözgelimi Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever, ‘Fehmi Koru, Bilderberg’e gider’ diyenlerle 50 YTL’sine iddiaya giriyor. İslamî kesimin bazı önemli yazarları ise şaşırtıcı biçimde Koru’nun gitmesini onaylıyor, hatta destekliyor. İflah olmaz Bilderberg muhalifinin orada olup bitenleri tam olarak aktaracağına inanıyorlar. ‘Fehmi Koru, Bilderberg’e asla gitmemeli’ diyenler, ‘mutlaka gitmeli’ diyenler ve ‘bir koşulla gitmeli’ diyenler... İşte Bâb-ı Âli’de-ki Bilderberg bahislerinde son durum. Fehmi Koru’nun Bilderberg ile imtihanı: Gitmek mi zor, kalmak mı? Bilderberg zamanı geldi çattı... Dünya seçkinleri 8-11 Haziran’da Kanada’nın Ottawa kentinde yapılacak meşhur Bilderberg toplantılarında buluşacak. ‘Dünyanın akışını değiştiren adamların katıldığı toplantı’ olarak bilinen Bilderberg, bu yıl Türkiye’den usta gazeteci Fehmi Koru’nun da davet almış olduğu söylentisi ile gündemde. Bilderbeg’in gizli ve esrarengiz oturumlarını yıllardır yazan Fehmi Koru, Ankara kulislerine göre Türkiye’deki özel komite tarafından önerilmiş. Bilderberg muhalifi Koru’nun bu toplantıya çağrılması ‘fikri’ bile şaşkınlığa yol açmış durumda. Zira Koru, Bilderberg muhalifi bir yazar olarak biliniyordu. Örneğin, 2002 yazında meydana gelen ve Ecevit başbakanlığındaki hükümetin çöküşüne yol açan gelişmeler zinciri, Koru’ya göre, o yıl Washington’da yapılan Bilderberg toplantısında alınan bazı kararların serpintileriydi. Koru, Bilderberg’in “Türkiye’yi teslim alma planları” çerçevesinde AKP ve Tayyip Erdoğan’ın başarısını önlemeye dönük organizasyonlar içinde olmakla da suçlamıştı. Bilderberg’e katılan gazetecileri de eleştirmiş olan Koru’nun şimdi aynı toplantı için Ottawa’ya davet edildiği söylentisi bu nedenle bir anda birçok gazetecinin dikkatini çekti. Bahisler Ülsever’den... Sabah’ın duyurduğu habere ertesi gün Milliyet neredeyse tam sayfa ayırdı. “Bilderberg mi değişti, yoksa Fehmi Koru mu?” başlığını taşıyan imzasız haberin, Bilderberg’e gittikten sonra Koru’nun yazılarına hedef olan Sedat Ergin tarafından kaleme alındığı anlaşıldı. Kalemini kınından çeken ikinci gazeteci Hürriyet’ten Cüneyt Ülsever oldu. Bilderberg’den döndükten sonra köşesinden Koru ile ağır bir polemiğe giren Ülsever, asıl söyleyecekleri için Koru’nun Ottawa’ya gideceği günü bekliyor. Fehmi Koru Bilderberg’e giderse yazdıklarının ciddiye alınmayacağını düşünen Cüneyt Ülsever, “Bilderberg bahisleri” düzenliyor. Fehmi Koru’nun gitmeyeceğine inanan Ülsever, yakın çevresinde her önüne gelene 50 YTL verip bahse girdiğini; Koru’nun Bilderberg’e gitmesi halinde küçük bir servet kaybedeceğini söylüyor. Babıali’deki Bilderberg bahsini ve Fehmi Koru üzerine oynanan bahisleri masaya yatırmak istediğimizde ortalığın iyice ısınmış olduğunu gördük. Saflar resmî davet Fehmi Koru’nun eline geçmesinden çok önce ayrılmıştı; bize sadece fotoğrafını çekmek düşüyordu. Sahiden muhafazakar kesimin bu en başarılı ve parlak kalemi, geçmişte yazdıklarıyla tutarlı bir duruş içinde olmak için Bilderberg’den yüz çevirmeli miydi? Fehmi Koru resmî daveti aldığı takdirde yıllardır eleştirdiği bu toplantılara katılmalı mı? sorusuna mütedeyyin kesimden şaşırtıcı şekilde ‘olumlu’ cevaplar geldi. Akabe Vakfı’nın ve Hilal TV’nin kurucusu, araştırmacı yazar Mustafa İslamoğlu bu isimlerden biri. İslamoğlu, Koru’nun Bilderberg davetini orada olup bitenleri haber vermek şartıyla kabul etmesi gerektiğini düşünüyor. Bilderberg’e gitmenin her yazarın kalem borcu, hatta namus borcu olduğunu söyleyen İslamoğlu, “Egemen güçler adına hareket etmeyecekse gitsin; okuyucusunun hakkı ona helal olsun.” diyor. Şaşırtıcı cevaplar Muhafazakar ve dindar kesimin önemli yazarı ve kanaat önderlerinden Ahmet Taşgetiren, eskiden aynı gazetede çalıştığı meslektaşının Bilderberg’e katılmasında hiçbir mahsur görmüyor. Fehmi Koru’nun duruşundan emin. Koru’dan gizlilik kuralına uymasını beklemeyen Taşgetiren, böyle bir kural dayatılırsa da katılmayacağı görüşünde. Etyen Mahçupyan, dünyadaki gücü elinde tutanların Türkiye kamuoyunu anlamak için Fehmi Koru gibi bir ismi çağırmalarının isabetli olduğunu ve bu seçimin Türkiye’yi iyi tanıdıkları anlamına geldiğini söylüyor. Mahçupyan, Koru’nun gidişini destekliyor. M. Şevket Eygi, bir Müslüman’ın Hıristiyan toplantısına katılmasının bir mahzuru olmadığı kanaatinde. Bilderberg’e katılmış gazetecilerden biri olan Nuri Çolakoğlu da Koru gibi deneyimli gazetecinin orada bulunması gerektiğini söylüyor. Karşı cephe ise oldukça katı bir tutum sergiliyor. Cüneyt Ülsever, “Koru Bilderberg’e katılırsa bana yönelttiği ağır eleştirilere cevap hakkı doğacak ve kendisini tutarsızlıkla suçlayacağım.” diyor. Ülsever, genel kanının Koru’nun katılacağı yönünde olduğunu; ancak kendisinin bunun aksini düşündüğünü söylüyor. Yazar Ali Bulaç “Ben gitmesin diyenlerdenim, ona asla yakıştıramam.” diyor. Ö. Lütfi Mete kesin konuşuyor: “Hüsnüzan sahibi olmaya devam etmekle birlikte davete icabet ederse bu onun için yeter. Sabıka sayarım” diyor. 54. Bilderberg toplantılarından sonra dünyada nelerin olacağını bilmiyoruz ama Babıali’de suların ısınacağına kesin gözüyle bakılıyor. Tartışmalar bitecekmiş gibi görünmüyor. Fehmi Koru yıllardır eleştirdikten sonra davet edildiği gizli ve gizemli Bilderberg toplantısına katılacak mı? Gizlilik ilkesine bağlı kalacak mı? Fehmi Koru’nun, eline resmî davet geçtikten sonra bu sorulara vereceği cevaplar merakla bekleniyor. BİLDERBERG’E KİMLER KATILDI? Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Kemal Derviş, Bülent Ecevit, Selahattin Beyazıt, Suna Kıraç, Ali Hikmet Alp, Uğur Bayar, Dinç Bilgin, Cem Boyner, Ali Bozer, İsmail Cem, Hikmet Çetin, Nuri Çolakoğlu, Gazi Erçel, Sedat Ergin, Üstün Ergüder, Meral Gezgin Eriş, Emre Gönensay, Vahit Halefoğlu, Talat Halman, Muharrem Kayhan, Rahmi Koç, Mustafa Koç, Şerif Mardin, Tugay Özçeri, Rüştü Saraçoğlu, Sinan Tara, Erkut Yücaoğlu, Ali Babacan, Hasan Cemal, İmregül Gencer, Mehmet Ali Bayar, Cüneyt Ülsever... ‘ASLA GİTMEMELİ’ DİYENLER SEDAT ERGİN: KAMUOYU HÜKÜM VERİR Katılıp katılmaması Sayın Koru’nun kendisini ilgilendiren bir konudur. Ama kendisinin geçmişte bu toplantıya katılanlarla ilgili yazıp çizdikleri gazete arşivlerinde duruyor. Katıldığı takdirde Türk kamuoyu herhalde bir hüküm verecektir. Sayın Koru, benim bu toplantıya katılmamı 10 kadar yazısında konu etmiş, hatta hakkımda alaycı ifadeler de kullanmıştı. Ne diyeyim bilmiyorum. CÜNEYT ÜLSEVER: GİDERSE BİR SERVET KAYBEDECEĞİM Hasan Cemal’in, Sedat Ergin’in ve son olarak geçen yıl benim davet edilmemizi dahi sorgulamıştı Koru. Bizleri ‘seçildiler; çünkü oralarla emir komuta ilişkisi içindeler’ diye suçlamıştı. Şimdi daveti kabul etmemesi gerekir. Fehmi Koru, kendisiyle bu kadar çelişemez, yoksa ileride yazdıklarını kimse ciddiye almaz. Teklifi elinin tersiyle anında itmiş olması gerekirdi. Ben tutarlı davranacağını ve gitmeyeceğini düşünüyorum. Bu yüzden etrafımdakilerle iddiaya girdim. Çok büyük para yatırdım bu işe! MAHİR KAYNAK: BAŞKASINI ÇAĞIRSALAR ŞAŞIRIRDIM Başından beri söylüyorum; diyorum ki hükümet kanadı küresel sermayeyle bütünleşiyor. Fehmi Koru, iktidara yakın bir gazeteci. Ben davet edilmesini yadırgamadım, örtüşme var. Bugüne kadar İslamcı camiayı Türkiye’yi yönetmede kullanmıyorlardı, bu zamana kadar çağırmadılar; ama şimdi küresel sermaye ile İslamcı kesimin önemli bir kısım bütünleşti. Başkasını çağırsalar şaşırırdım. Ancak gitmesi de zor, kalması da. Senelerce bu konuda yazdı, giderse bugüne kadar kazandığı şöhret zedelenir, gitmezse de bu şöhreti kaybedebilir. ALİ BULAÇ: YAKIŞTIRAMAM Ben böyle bir toplantıya katılmayı Fehmi Koru’ya yakıştıramıyorum; ama yıllardan beri böyle bir davet beklediğini düşünüyorum. Şimdi o daveti aldı. Ancak yine de davet edilmek ayrı bir şey, icabet etmek ayrı şey. ‘Ne şeytanı gör ne lanet oku’ demişler. Ben ‘gitmesin’ diyenlerdenim. ÖMER LÜTFİ METE: GİDERSE SABIKALI OLUR Bilderberg’de küresel çetenin liderleri tebligat yaparlar. Bunun için çağırırlar, bazılarını suç ortağı yaparlar; bunlar gazetecidir. Koru’nun hakkında suizan besliyor değilim ama oraya icabet ederse bunu onun için yeter sabıka sayarım. Bu ülkenin hangi konumunda, makamında görev yaparsa yapsın oraya gitmek gayri milli sabıkadır. “Benim için oraya katılmak onurdur, orası şer odağı değildir, tapınaktır” derseniz samimi bir kanaatle, o zaman kimse bir şey demez. Ben davet alsaydım, cinnet getirmediğim ya da “hidayete” ermediğim sürece herhalde gitmezdim. ‘MUTLAKA GİTMELİ’ DİYENLER NURİ ÇOLAKOĞLU: FEHMİ KORU, BİLDERBERG’E GİDECEK KADAR AKILLI Bence Fehmi Koru gibi deneyimli bir gazeteci arkadaşımızın Bilderberg’e gitmesinde fayda var. Ben Fehmi’nin oraya gidecek kadar akıllı bir adam olduğunu düşünüyorum. Giderse kendi açısından iyi olur. Orada dünyayı değiştirme planları falan yapılmıyor. Amerika’da dünyayı değiştirecek güç var mı ki Bilderberg’de olsun? Dünyayı değiştirecek 10 tane isim söyleyin ben de gidip tanışayım. Bence dünya kendi kafasına göre takılıyor. MEHMET ALİ BİRAND: KORU, MUTLAKA KATILMALI Koru, mutlaka bu toplantılara katılmalıdır. Bilderberg hakkındaki görüşlerini toplantıdan sonra değiştirirse de bundan alınmamalıdır. Zira herkes görüşlerini değiştirebilir. Asıl gerçekleri görmesine rağmen fikirlerini değiştirmeyenler tehlikelidir. MEHMET ŞEVKİ EYGİ: GEREKÇE ÖNEMLİ Bir yazar esnek hareket etmeli. Mesela bendeniz Türkiye’nin en solcu gazetesinde yer ayırsalar yazılarıma müdahale etmemek şartıyla orada yazarım. Bundan dolayı da dinimden bir şey kaybetmiş olmam. Bu hususta geniş düşünmek ve peşin hükümlerden kaçınmak lazım, savunma hakkı kutsaldır. Gidip gitmemesi konusunda ben çekinser kalıyorum. Artık Fehmi’nin kendisi düşünür taşınır; vicdanı ne emrediyorsa onu yerine getirir. ETYEN MAHÇUPYAN: FEHMİ KORU, TÜRKİYE’Yİ LAYIKIYLA TEMSİL EDECEKTİR Bilderberg’e İslami kesimden Fehmi Koru gibi birinin çağrılmasını ben olumlu buluyorum. Çünkü dünyadaki gücü tutan kamuoyu Türkiye’yi anlamak açısından Fehmi Koru gibi birini daha anlamlı bulmuştur. Bu Türkiye’yi daha iyi tanıdıklarının da göstergesi; çünkü ben yurtdışındaki toplantılarda Türkiye’yi temsil edebilecek birinin bulunmasını isterim; bu anlamda da o toplantıda ne konuşulursa konuşulsun Fehmi Koru’nun gitmesini çok olumlu buluyorum. ‘BİR KOŞULLA GİTMELİ’ DİYENLER MUSTAFA İSLAMOĞLU: OKUYUCUSUNUN HAKKI ONA HELAL OLSUN Bu gibi örgütlerin gizemden dolayı abartıldığını düşünüyorum; ama çok tekin olmadığına da inanıyorum. Fehmi Koru hiçbir zaman “beni davet etseler gitmem” demedi. Eğer Bilderberg’de olanları bize haber verecekse gitmeli; çünkü gizlilik kuşku demektir. Koru, egemen güçler adına katılmayacaksa dünyanın geri kalanı adına katılmalı ve orada gördüklerini okuyucusuna aktarmalı. Bu her yazarın kalem borcudur, namus borcudur. Böyle düşünüyorsa gitsin, okuyucusunun hakkı ona helal olsun. Gördüklerini aktarmayacaksa o zaman gitmesinin hiç anlamı kalmıyor. Bilderberg için söylediği her olumsuz şeye kendisi de dahil olur. ABDURRAHMAN DİLİPAK: YANINDA BİRİ DAHA GİTMELİ Kimin nerede durduğu değil ne yaptığı önemli. Daha önceki sözleriyle bugünkü fiili arasında bir uyumsuzluk oluşursa okuyucu bunu sorgular. Hele hele oradaki konuşmaları aktarmazsa bu ciddi bir sorun olur. Yanında başka biri, bir yardımcı bulunmalı diye düşünüyorum. AHMET TAŞGETİREN: GİZLİLİK KURALINA UYMASIN Fehmi Koru’nun katılmasında bir mahzur görmüyorum. Fehmi’nin orada olanları açıklamak noktasında bir tavır sergileyeceğini düşünüyorum. Oranın gizlilik kuralına uymasını doğrusu beklemem; öyle bir ihtimalde katılmamayı tercih eder diye düşünürüm. Dünyanın nabzını farklı noktalarda okumanın faydalı olacağına inanıyorum. Bu nedenle gidenleri kınamış değilim. AHMET HAKAN COŞKUN: GİZLERSE TUTARSIZLAŞIR Fehmi Koru benim anladığım kadarıyla itirazını bu toplantıların gizli olmasına bağlıyordu. Kendisi katılır ve izlenimlerini okurlarıyla paylaşırsa bunda bir tutarsızlık aramamak gerekir. Gizlilik kuralına itiraz ederek katılmayı kabul ederse bence problem yok. * BİLDERBERG NEDİR? Bilderberg’in kökenleri 1877 Yuvarlak Masa toplantılarına kadar uzanıyor. Bu oluşumun hanedanları Andrew Carnegie, Peabody, Cecil Rhodes, Rothschild ve Rockefeller’dir. 1904’te yarı gizli bir cemiyet haline geldiler. O zaman açıkladıkları amaçları dünyayı anglo-sever, İngilizce konuşan bir oligarşik yapı altında birleştirmekti. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında bu ülkülerine uygun oluşumları desteklediler. 1954’te ilk Bilderberg toplantısı Bilderberg Oteli’nde yapıldı. Otelin sahibi Hollanda kralı, eski bir Nazi. Servetini Endonezya petrollerinden yapmış eski bir sömürgeciydi. Bu toplantılar o gün bugün basına kapalı devam eder. Yüzlerce de uzantısı vardır. Vakıflardan, Trilateral komisyona kadar aynı amaç doğrultusunda çalışan bir kurumdur. 1954 Mayıs’ında grubu tasarlayıp oluşturan asıl kurucu İsveç Franmasonluğu üstad-ı azamı Joseph Retinger (1887-1960)’dir. Bu gizli grubun finansmanının önemli bir kısmı Amerika’daki Rockefeller Vakfı tarafından karşılanır. Diğer finansör ünlü banker Rothschild ailesidir. Bilderberg çokuluslu bir hükümet gibidir. Bilderberg birçok kaynakta “Dünyanın Efendileri” şeklinde tanımlanır. Bilderberg Grubu’nun geçmişine ilişkin kapsamlı bilgi bulabilmek çok zordur. Başvuru kaynaklarında kurulduğu yer, tarih ve toplantılara katılan bazı önemli şahısların isminin dışında bir bilgi bulmak mümkün değildir. Türkiyedeki toplantılar şu ana dek 18-20 Eylül 1959’da Yeşilköy-İstanbul’da, 25-27 Nisan 1975’te (Çeşme’de Hotel Altın Yunus’ta) yapıldı. 2001’deki toplantı ise İsveç’te gerçekleşti. Öte yandan ABD’li gizli örgüt ve CFR üyelerinin bazılarının da Bilderberg üyesi olduğu yönündeki söylenti de oldukça yaygındır. M. YAŞAR DURUKAN / Turkuaz/ ZAMAN
<< Önceki Haber Gitmek mi zor, kalmak mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER