Hanefi Avcı'nın büyük korkusu

Samanyolu Yayın Grubu Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu, Hanefi Avcı'nın neden sustuğunu yazdı...

Hanefi Avcı'nın büyük korkusu

AVCI ŞİMDİ DE TOPLUMU AVLAMAYA ÇALIŞIYOR Sanki bir kadını sevmiş de başına bütün bunlar gelmiş gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Açıklayamayacağınız bir hata yaparsınız, bir suç işlersiniz sonra da zeytinyağı gibi üste çıkmak için boynunuzu eğer, dudağınızı büker, suratınızı düşürür mağdur rolüne bürünürsünüz. Ve sanki size birileri haksız yere gadrediyormuş gibi bir havaya sokarsınız kendinizi. Konuşmazsınız, soruları cevaplamazsınız, kabuğunuza çekilirsiniz, hiçbir şey istemezsiniz. Masumlaşırsınız, gören duyan da acır halinize. Emniyet Müdürü Hanefi Avcı bu psikolojiyi çok iyi bilir. Çünkü o yıllarca suçlularla içli dışlı oldu. Şuçlular karşılarındakini kendilerine inandırmak için öyle roller yaparlar ki katıksız yersiniz. Polis baskınında yakalanan azılı bir suçlu bile size öyle oynar ki acıyasınız gelir. Öyle ki; kendini yakalayan polislerin ona eziyet ettiğini düşünürsünüz. Avcı da şimdi bize bu duygusal hareketlerle suçsuz olduğunu, kendisine komplo kurulduğunu, bütün suçunun bir kadını sevmek olduğunu, katıksız yedirmeye çalışıyor. Avcı; avukat istemeyerek ve tutukluluğuna bile itiraz ettirmeyerek linç edilmeye çalışılan masum bir portre çizme yoluna gidiyor. Kendi eşi ve sevgilisi televizyonlara çıkarak masum bir sevgi hikayesinden bahsediyorlar. Avcı; sevgilisi olduğu öne sürülen bayana “gel gülüm ele ele tutuşup biz sevgiliyiz diye çıkalım toplumun önüne” demiş. Bu şefkatli bir erkeğin tavrı olarak duygu yoğunluğu içinde anlatılıyor. Avcı ve bayan arkadaşı fikir sevgilisiymiş, bir araya gelip toplumsal sorunları konuşuyorlarmış. Bunları bizzat televizyonda çıkıp konuşan Avcı’nın sevgilisi olduğu iddia edilen bayan anlatıyor. Birbirlerine gözaltı ve tutuklama kararları sonrası verdikleri morali anlatıyor hanımefendi. Sevgilisi “toplum ayaklandı herkes arkanda” dediğini söylüyor Avcı’ya. Avcı’nın kendi eşi, kocasının tek başına mücadele edecek kadar güçlü olduğunu onun ailece arkasında olduklarını söylüyor. Avcı’nın bu özel hayatı şahsen beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Kimin evinde buluştukları da, ne yaptıkları da hiç ilgilendirmiyor. Fikir sevgilisi mi, yoksa başka tür bir sevgili mi oldukları hiç ilgimi çekmiyor açıkçası. Fakat Hanefi Avcı’nın bir kitap yazdığı için zulme uğradığı ve bir sevgi kahramanı olduğu imajının pompalanmaya çalışılması, bu süreçte zeytinyağı gibi üste çıkmaktan başka bir şey değil. Avcı kitabında anlattığı bazı olaylarla ilgili gerçekler ortaya çıktığı ve bu gerçeklerin ucunun da kendisinin bir silahlı terör örgütüyle irtibatını ortaya çıkardığı iddiasıyla şu anda cezaevinde. Olayları çarpıtarak kendisini kamufle amaçlı kitap yazacak kadar profesyonel bir sıyırmacı olduğunu anladığımız Avcı’nın, şimdi tutuklanmasının ardından bu tür mazlum triplerine girmesi hiç şaşırtıcı değil doğrusu. Onu kurtarmak ve toplum gözünde kahraman haline getirmek için verilen çaba da ayrıca anlamlı. Bazı kesimler tarafından; biri Avcı’nın eşi diğeri sevgilisi iki kadın kullanılarak yürütülen psikolojik bir harekat söz konusu. Avcı cevap vermesi gereken sorulara cevap vermiyor. Suskun kalkmayı tercih ediyor. Hakkındaki bir sürü iddiayı sanki kendisine komplo kurulmuş havasına bürünerek duymazdan geliyor. Ama ekranlarda konuşan bayanlar üzerinden Avcı masum hale getirilmeye çalışılıyor. Hanefi Avcı’nın suçlu mu suçsuz mu olduğuna karar verecek olan tek merci yargı. Buna rağmen bir halk kahramanı oluşturma çabaları dikkatlerden kaçmıyor. Oysa Avcı polis şehit eden Devrimci Karargah Terör Örgütüne yardım etmekle suçlanıyor. Eşini aldattığı için ya da başka bir kadınla olan gönül ilişkisinden dolayı değil. Avcı’nın tutuklanması çok farklı sebepler üzerinden müthiş bir ranta çevrilmek isteniyor ve yapılıyor da. Aslında Hanefi Avcı hiç de umurlarında olmayan bazı kesimler onu kullanarak bazı hesapları görmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar cesur ve efsane emniyet müdürü imajına sahip Hanefi Avcı’nın şimdi o cesareti, kendisine sorulan sorulara cevap vererek de göstermesi gerekmiyor mu ? Bir gönül ilişkisinin arkasına saklanıp kendisi hakkındaki iddiaları duymazdan gelmek koskoca Hanefi Avcı’ya yakışıyor mu ? Yoksa Avcı sorulara cevap vermeye başlarsa işin ucunun nerelere kadar gideceğini iyi bildiğinden mi susmayı ve mazlumu oynamayı tercih ediyor ? Sorular 1980’lere kadar giderse oralarda açıklamakta zorlanacağı işkenceler hatta faili meçhuller karşısına çıkar mı ? Savcılar Susurluk’u kurcalamaya başlarsa, eski defterler açılırsa aslında Hanefi Avcı’nın o dönem yaptığı kahramanlığın altından başka amaçlar çıkar mı ? Susurluk konusunda yaptığı açıklamalarda; terörle mücadele adı altında güvenlik kuvvetleri içerisinde çeteler oluşturulduğundan bahsederken, acaba Avcı bu çeteleri ne kadar yakından tanıyordu ve hatta bu çetelerden bahsetmesinin gerçek sebebi neydi ? Veli Küçük ile yolları kesişmiş miydi ? Avcı’nın yolu Ergenekon’dan geçti mi ? Yoksa Avcı o zaman da işin ucunun kendine geleceğini fark edip önceden yavuz hırsızı mı oynamıştı ? Yoksa çekirge Susurluk’ta zıpladı fakat Devrimci Karargah’ta mı yakalandı ? Avcı; Ak Parti iktidarının devrilmesi gerektiğine inandırıldı mı ? Ak Parti iktidarının devrilmesi için Ergenekon merkezli yapılan planlara ne kadar katkı verdi ? Hanefi Avcı sürekli hayatının bir kamerayla izlendiğini dolayısıyla kanunsuz, gayrı meşru, hatta gayri ahlaki hiçbir şey yapamayacağını anlatıyor. Televizyonda konuşan sevgilisi de aynı şeyi söylüyor. Avcı niçin sürekli bu vurguyu yapıyor, kendine güvenilmesini, namuslu bir insan olduğuna inanılmasını mı sağlamaya çalışıyor? Hanefi Avcı hayatının farklı dönemlerinde kendine farklı çevrelerle yakınlık kurma gibi emniyet subapları mı oluşturdu ? Ve bu subapları kendini tehlikede hissettiği anda devreye mi sokuyor ? Kitabında; başına ne geldiyse ve gelecekse bunun sorumlusunu “cemaat” olarak göstermesi de böyle bir subap mı ? Zamanında yakın durduğu ve çocuklarını okullarında okuttuğu “cemaat”i şimdi kendini bazı derin olaylardan kurtarmak için mi ortaya sürdü ? Yoksa Susurluk’taki açıklamaları tıpkı böyle bir yöntem miydi ? Aslında Avcı yıllardır Ergenekon’un bir şekilde içinde ve bir yerinde bulundu da, önce kendini Susurluk’tan sıyırıp şimdi de hedef mi saptırmaya çalışıyor ? Ve konuşmayarak, susarak, tutukluluğuna itiraz etmeyerek, mazlumu oynayarak toplumu avlamaya mı çalışıyor ? Aslında Hanefi Avcı şimdi hem eşinin hem de sevgilisinin bu ajitasyon için kullanılmasından memnun mu ? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hakimine savcısına güvenmeyerek, onlara ifade vermeyeceğini söyleyerek varabileceği bir yer yok. Avcı tutuklanmasını kendine avantaj haline dönüştürüp tribünlere oynuyor ve toplum üzerinde psikolojik bir harekat oluşturmaya çalışıyor. Hanefi Avcı şimdi kendisinin çok iyi bildiği ve bütün suçluların yakalandıklarında yaptığı gibi yapıyor. Bütün Ergenekon tutukluları da aynı ajitasyonu yapmadı mı ? Avcı’nın kendi ezberlerini tekrarlayıp durmak yerine sorulan soruları cevaplaması gerekmiyor mu ? Yoksa hep avlayan avcı bu kez avlandı mı ? [email protected] twitter.com/aabdulkadiroglu
<< Önceki Haber Hanefi Avcı'nın büyük korkusu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER