İşte çarpık tablo!

Kurban Bayramı'na sayılı günler kala kaçak hayvan ve et girişi yeniden gündemde.

İşte çarpık tablo!

Yasadışı yollardan ülkeye getirilen binlerce hayvan hem bu işten geçinen besicilere büyük darbe vuruyor hem de halk sağlığını tehdit ediyor. Kayıt dışılığın önüne geçilmesi için etin her aşamada takip edilmesi gerekiyor. Bu amaçla etin üçte birinin tüketildiği İstanbul'da, merkezlerin kurulması planlanıyor. Kente gelen her ürün, bu merkezlerce kontrol edilip mühürlenecek. Sektör temsilcileri, Türkiye'de yılda tüketilen 1 milyon ton kırmızı etin yaklaşık yüzde 25'inin ülkeye kaçak girdiğini ifade ediyor. Bunun sadece vergi kaybı 3 milyar dolar. Özellikle İran ve Suriye sınırından giriş yapan büyük ve küçükbaş hayvanlar Şırnak, Hakkari ve Yüksekova'daki mezbahalarda parçalanarak, başta İstanbul olmak üzere diğer büyük şehirlerdeki kasaplara gönderiliyor. Üreticiler, "Çevre ülkelerde kilosu 2-3 dolara satılan et, Türkiye'de 10 dolardan kasap vitrinine çıktığı sürece kaçağın önüne geçilemez." görüşünde. Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Başkanı Erdal Bahçıvan, kayıt dışının önlenebilmesi için KDV'nin düşürülmesini istiyor. Et Üreticileri Birliği Başkanı Önder Ünlüer de, mezbahalarda sabit bir fiyatın bulunduğunu vurgulayarak, vatandaşları "Ucuzluğuna bakıp her eti almayın." diye uyarıyor. Ünlüer, ayrıca, kaçak hayvan girişi yüzünden sektörün zan altında kalmasından yakınıyor. Kendilerine bu konuda zaman zaman şikayetler geldiğini, ancak somutlaştıramadıklarını ifade eden Önder Ünlüer, "Sektör olarak zan altından kurtulmak istiyoruz. Sapla saman ayrılsın. Yapan firmalar deşifre edilirse tüketici de rahatlar." diyor. Ünlüer'e göre, kaçağın en büyük göstergesi piyasadaki ucuz etler: "Maliyetin altında et satılıyorsa şüphelenmek lazım, hiç kimse zararına satış yapmaz. Mezbahalarda karkas etin bir fiks fiyatı var. Bu da bugün itibarıyla 8,5 milyon civarında. İşletme gelirleri ve vergi koyduğun zaman 11 milyona mal olur. 9 milyona satılırsa düşünülmesi lazım." Ünlüer, kaçak ürünlerin reyonlara yansımadığı görüşünde. Daha çok sucuk, salam, sosis ve kısmen de yemek sanayiinde kullanılıyor. Ucuz fiyata satanların 'biz üreticiyiz' açıklamasına karşı çıkan Ünlüer, "Kendim besicilik yapıyorum. Kendi tesisim, araçlarım var. Ama ben çok düşük fiyatlara satamıyorum." şeklinde konuşuyor. Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Başkanı Bahçıvan, et üretimine ilişkin sağlıklı envanter oluşturulamadığına dikkat çekiyor. Et üretiminde artış olmamasına rağmen tüketimin artmasının kaçakla açıklanabileceğini ifade eden Bahçıvan, "Dünya fiyatlarının 2,5-3 dolar olduğu ortamda, 6-7 dolardan aşağıya maliyeti düşüremiyorsan, jandarma, polis de koysan aradaki yüzde 100'lük fark birilerini tahrik ediyor." diyor. Bahçıvan'ın üzerinde durduğu diğer nokta da hayvan ırkının yeterli verimlilikte olmayışı. Gelişmiş ülkelerde bir hayvandan 500 kilodan fazla et alınabilirken, Türkiye'de en iyi hayvandan 300 kilo çıkıyor. Küpe uygulaması yetersiz kalıyor Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği Başkanı Can Demir, özellikle Güneydoğu bölgesinden kaçak hayvan girişi olduğunu söylüyor. Demir'in verdiği bilgiye göre, özellikle Yüksekova ve Şırnak'ta yoğun kaçak hayvan girişi var. Hiçbir kaydı olmayan hayvanlar, hem canlı hem de hayvanların kimliği kabul edilen küpe kontrolünden kaçmak için kesilip parçalanarak yurda sokuluyor. Bulgaristan üzerinden de paketler halinde yolcu beraberinde eşya olarak etler getiriliyor. Bu etler, haksız rekabete yol açmanın yanı sıra hastalık riski de taşıyor. Can Demir, etlerin izlenilebilirlik durumunun sağlanması için küpe uygulamasının yetersiz kaldığı görüşünde. Kaçak etleri hazır yemek şirketlerinin de kullanabildiğini vurgulayan Demir, "Özellikle maliyetinin çok çok altında fiyat veren yemek firmalarına dikkat etmeli. İnsanlar tabakta önüne gelen etin nereden geldiğini bilemez. Burada görev devlete düşüyor." ifadelerini kullanıyor. İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozdağ, derneklerine üye firmaların kaçak et kullanmadığını söylüyor. Bozdağ, merdivenaltı üretici diye tanımlanan şirketlerin ise yemeklerde kaçak et kullanabildiklerini kaydediyor. Kaçakçılıkla mücadele için kurumlar işbirliğine gitti Kaçak hayvan ve et girişlerini önlemek için Tarım Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma, İçişleri bakanlıkları, Gümrük müsteşarlıkları ve valilikler kanalıyla mücadele etmeye çalışıyor. Bakanlık bünyesinde de 'Kaçakçılık Çalışma Grubu' oluşturuldu. Mezbahalara ani baskınlar, yol kontrolleri yapıldı. Kaçakçılıkla mücadeleye destek verenlerin ödüllendirilmesine, hayvanlarını tanıtmayanların cezalandırılmasına ilişkin yasa hazırlandı. Bayram öncesinde illere yazı gönderilerek, kaçak hayvan hareketleri, kurbanlıkların sevkleri ile ilgili önlemler ve gerekli kontroller konusunda uyarı yapıldı. Hayvan satış ve kesim yerlerinde dikkat edilecek hususlar belirtilirken, kesilen sığır cinsi hayvanların kulak küpe ve pasaportlarının toplanması ve bilgisayar destekli veri tabanından düşümünün sağlanması istendi. Et sanayii merkezleri için uygun yer arayışı sürüyor Et Üreticileri Birliği, Tarım İl Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye'nin et tüketiminin üçte birinin yapıldığı İstanbul'a girişleri kontrol altına alabilmek için merkez kurulması için proje hazırladı. Üç yıla yakın bir süredir gündemde olan merkezler için yer arayışı sürüyor. Bu merkezlerle kente gelen bütün etler kontrol edilip mühürlenecek. Anadolu yakasında Tuzla Aydınlı bölgesinde belirlenen yer, üreticiler tarafından kabul edildi. Buradaki arazi büyük olduğu için beyaz et ve sakatatçıların toplanması hedefleniyor. Avrupa yakasında ise sanayi bölgesinin kurulması için Kıraç bölgesinde gösterilen arazi hızlı yapılaşma olduğu gerekçesiyle kabul edilmedi. Her iki tesisin yatırım maliyeti yaklaşık 15 milyon dolar. İstanbul'daki 250 deponun yüzde 25'i ruhsatsız Megakent İstanbul'da daha önce iki depo Üsküdar ve Sütlüce bölgesinde bulunuyordu. Ancak bunlar şehir içinde kaldığı için Avrupa yakasında Güngören'de, Anadolu yakasında ise Tuzla Aydınlı'da iki merkez kuruldu. Bunlar da zamanla aynı akıbete uğradığı ve ulaşım zor olduğu gerekçesiyle şirketler tarafından ilgi görmedi. Birkaç yıl önce et firmalarının kendi depolarını kurup ruhsat alma hakkı tanındı. İstanbul'daki depo sayısı 250'ye ulaştı. Ancak depoların yüzde 25'i yapı imar izni alamadığı için ruhsatsız çalışıyor. Et Üreticileri Birliği Başkanı Önder Ünlüer, hijyen standartlarını yerine getirdiği halde ruhsatı bulunmadığı için kayıt dışı görünenlerin olduğunu belirtiyor. Zaman
<< Önceki Haber İşte çarpık tablo! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER