Peri için çocukları yakmayın!

Büyülü ve sihirli dizilerle kamuoyunun tepkisini çeken televizyonlar, ailelerin tüm engellemelerine rağmen çocukları ekrana çekmeyi başarıyor.

Peri için çocukları yakmayın!

Eşyaların insana, insanların hayvana dönüştüğü, bir parmak hareketiyle annesini babasını değişik türden hayvanlara çeviren küçüklerin maceralarını konu alan bu yapımlar, ekran başındaki minikleri esir almış durumda.Anne ve babalar çocukları ekran önünden alamamaktan şikayet ederken, büyü ve hurafelerin sakıncalarını ana haber bültenlerine taşıyan kanalların çocuklar konusundaki duyarsızlığı kafaları karıştırıyor. Çocukların ilgi odağı haline gelen bu tür yapımlarla ilgili uzmanlar uyarılarını yineledi. Birbiri ardına ekrana getirdikleri büyülü ve sihirli dizilerle kamuoyunun tepkisini çeken televizyonlar, ailelerin tüm engellemelerine rağmen çocukları ekrana çekmeyi başarıyor. Eşyaların insana, insanların hayvana dönüştüğü, bir parmak hareketiyle annesini babasını değişik türden hayvanlara çeviren küçüklerin maceralarını konu alan bu yapımlar, ekran başındaki minikleri esir almış durumda. Anne ve babalar, çocukları ekran önünden alamamaktan şikâyet ederken, büyü ve hurafelerin sakıncalarını ana haber bültenlerine taşıyan kanalların çocuklar konusundaki duyarsızlığı ise kafaları karıştırıyor. Çocukların ilgi odağı haline gelen bu tür yapımlar ilk olarak; Kanal D’de “Sihirli Annem” ve “Ruhsar”, Star’da “Bücür Cadı ve Perili Ev”, Show TV’de Hamdi Alkan’ın yazıp oynadığı “En İyi Arkadaşım”la girdi çocukların dünyasına. Ancak alınan yüksek reytingler üzerine arkası geldi; Kanal D’nin ‘Acemi Cadı’yı yayına sürmesi üzerine atv ‘Selena’, Star ‘Taşların Sırrı’yla cevap verdi. Show TV ise ‘En İyi Arkadaşım’ı yeniden ekrana taşıdı. Çocukların saatlerce ekran karşısında kalmalarının onları tembelliğe alıştırdığına dikkat çeken psikologlar, bu tür dizilerin olumsuz etkileri üzerinde hemfikir. Özellikle ‘Sihirli Annem’ konusunda ebeveynleri uyaran Psikolog ve Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu, en ciddi itirazının ‘köpek şeklindeki baba’ olduğunu söylüyor. Kayaoğlu’na göre, baba ne kadar kahraman ve güçlüyse çocuk kendisini o kadar çok güvende hisseder. Çocuktaki özgüveni babayla olan ilişki belirler. Baba, köpek gibi gösterilirse çocuk da özgüvenini kaybeder. Sihirli dizilerde ne anlatılıyor? Sihirli Annem: Köpek sûretindeki babayla dikkat çeken dizide, ilk karısı ölen Sadık’ın, peri olduğunu bilmediği Betüş ile evlenmesi ve daha sonra Betüş gibi peri olan kimsesiz Çilek’i de evlatlık alması anlatılıyor. Acemi Cadı: Konuşan bir kedinin olduğu dizide, Ayşegül ve kendi gibi cadı olan halaları arasında geçenler anlatılıyor. Selena: Kötülüklere karşı mücadele eden iyilik meleği ile üç küçük kızın maceralarını anlatıyor. Taşların Sırrı: “Taşların Sırrı” adlı fantastik dizi, üç ilkokul öğrencisinin Topkapı Sarayı’na yaptıkları okul gezisi sırasında eski bir kapı görmeleriyle başlıyor. En İyi Arkadaşım: Genellikle bir cin okulunda geçen dizide, iyi cinlerle kötü cinlerin mücadelesi anlatılıyor. ‘Bu tür yapımlarda eski pagan inançlarından yola çıkılıyor’ Doç. Dr. Kemal Sayar (Psikiyatri Uzmanı): Sihir dizileri, insanların maneviyat konusunda kafalarının karıştığı bir zeminde, basit açıklamalarla, kendilerince görünmeyeni açıklıyor. Görünmeyen/bilinmeyen insanın ilgisini celp ediyor. Bu diziler insanın bilinmeyen/görülmeyen konusundaki sorularına çocuksu, ilkel cevaplar vermiş oluyor. TV yapımlarının bir parmak şıklatmayla hemen çabuk çözümler üretilebileceğine dair yaydıkları yanılsamayı çoğaltıyorlar. Çocuklar da böylece dert ve tasaların bir parmak şıklatmayla çözülebileceği bilgisini ediniyor. Bu, gerçek hayatta böyle olmayınca da üzülüyorlar. Bu tür yapımlar Hıristiyan âlemine bir ölçüde nüfuz etmiş eski pagan inançlarından yola çıkıyor. Bizim kültürümüzde bunun bir karşılığı yok. ‘Sihirli diziler tembel bir nesil yetiştiriyor’ Mehtap Kayaoğlu (Psikolog ve Psikoterapist): Bu tür sihirli dizilerde en çok dikkat çeken, insanların parmaklarını dokundurmasıyla ya da yaptıkları küçük bir hareketle en olmadık şeyleri olur hale getirmesi. İrade, otokontrol, sabır, emek sarf etme ve bedel ödeme gibi süreçlerin tamamı devre dışı bırakılıyor. Çocuklara, bedel ödemeyi öğretmek durumundayken ya da onları çalışan, emek veren kazanır mantığıyla yetiştirmemiz gerekirken, ‘parmağını oynatan, burnunu kıpırdatan halleder’ gibi bir düşünceye doğru kaydırmış oluyoruz. Çocuklar, “Ekranda yapıyorlar oluyor da ben yapınca neden olmuyor?” diyorlar. Zaten tembel olma eğilimi gösteren çocuklarımız, tamamen tembelliğe alışıyor. ‘TV dizilerinin etkisi tartışmalı bir konudur’ Prof. Dr. Naci Bostancı: Televizyon dizilerinin çocuklar, gençler ve genel olarak halkın üzerinde ne tür etki oluşturduğu konusu tartışmalıdır. ‘Bunlar insanların ve çocukların hayatını tahrip eder’ şeklindeki yaklaşım çok da doğru olmayabilir. Çocuk da olsa insanlar artık eğlence dünyası ile gerçek dünyayı birbirinden ayırt edebiliyorlar. İnsanların eğlenceye de ihtiyacı var. Özellikle orta ve alt tabakanın yegâne eğlence aracı televizyon dizileridir. Bu tür dizileri de bir bakıma eğlence ihtiyacını gidermeye dönük girişimler olarak görmek lazım. Bir masal dünyasının ve onun da bir geçmişinin olduğunu unutmamak lazım. Reel hayatın dışında çok çeşitli kurmacalarla teşekkül ediyor. Diziler de esas itibarıyla bunlardan farklı değil. Ancak ebeveynler bu diziler masal ihtiyacını karşılıyor, diye çocuklara masal anlatmamazlık etmemeli. Çocuklara masal şifahen mutlaka anlatılmalıdır. ‘Çocukların hayal dünyası kötü etkileniyor’ Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem (Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi): “Çocukların hayal dünyasında etkili olan faydalı diziler eğitimde çok önemlidir. Ancak çocuk psikolojisine uygun olmayan, onları gerçek dünyadan koparıp hayal dünyasında hapseder nitelikteki eserlerin aynı etkiyi yapmakta olduğunu söylemek mümkün değil. Çocuklar gelişme çağında gördükleri her şahsı ve masal kahramanını örnek model olarak alırlar. Bu örnekler onları evrensel değerlere, iyiye, güzele, sevgiye alıştıracak nitelikte olduğu takdirde bunun eğitime olumlu katkısı olacaktır. Ancak, bu yönünden ziyade çocukları heyecanlandıran, tamamen gerçek dünyadan kopup hayal mahsulü diziler bir süre sonra çocuğun gerçek dünya ile hayal dünyasını ayırt etmesinde güçlük çekmesine neden olacak, bu sırlı dizilerdeki gibi, kolay elde etmeyi öğrenecek ve huzursuzluk çıkacaktır.” ZAMAN/CUMARTESİ
<< Önceki Haber Peri için çocukları yakmayın! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER