Vahim durum: Kozmik odada gizlenmiş!

Balyoz cuntası, kanlı senaryoların yer aldığı darbe planını Birinci Ordu Komutanlığı'nın kozmik odasında gizlemiş. Darbecilerin duyuru için seçtiği ve 'Genç subaylar tedirgin' manşeti... İşte tüyler ürperten detaylar;

Vahim durum: Kozmik odada gizlenmiş!

Darbe planı, Birinci Ordu'nun kozmik bürosunda saklanmış İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından oybirliğiyle kabul edilen iddianamede yer alan 'Plan seminer emri 2003' isimli 'Gizli' ibareli belgede, 2003'teki seminerin ardından planın "Tug. Kozmik" bürosunda saklanmasının öngörüldüğü belirtiliyor. -Hükümeti devirmek ve idareye el koymak için akıl almaz planlar yapan Balyoz cuntası, 5-7 Mart 2003'teki seminerde görüşülen kanlı darbe planını 1. Ordu Komutanlığı'nın kozmik bürosunda muhafaza etmiş. İddianamede yer verilen "Plan seminer emri 2003" isimli "Gizli" ibareli belgede, yapılan çalışmanın seminerden sonra 'Tug. Kozmik' bürosunda saklanacağı belirtiliyor. Çalışma provaları ve seminerde kullanılan müsveddelerin ise kâğıt kırpma makinesi ile imha edileceği ifade ediliyor. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen Balyoz iddianamesinin 606. sayfasındaki deliller kısmındaki belgede çarpıcı bilgiler yer alıyor. Belgelerden Balyoz darbe planınındaki en kanlı senaryoyu teşkil eden Fatih ve Beyazıt camilerinin bombalanmasının çok gizli tutulduğu anlaşılıyor. 'Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo'nun hassasiyetinin yüksek olduğunu göz-önüne alan cuntanın başındakiler, 'Bilmesi Gereken' prensibine uyarak, bu bölümü birinci gün katılımcılarına ve diğer birlik personeline dağıtmamış. Fatih ve Beyazıt camilerine yapılacak bombalı saldırıların yer aldığı "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo"nun tatbikat koordinatörlüğünü ise Tuğgeneral Nuri Ali Karababa üstlenmiş. Vahim senaryo konusunda izlenecek yol 'gizli' ibareli belgede şöyle anlatılıyor: Plan çalışmasının "çok gizli" gizlilik dereceli olduğu, Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryonun gizlilik derecesinin; gizli olmakla beraber hassasiyetinin yüksek olduğu, Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryonun; 'Bilmesi Gereken' prensibine uygun olarak işlem göreceği ve özellikle birinci gün katılımcılarına ve diğer birlik personeline dağıtımının yapılmayacağı ve bilgi verilmeyeceği, "plan çalışmasında tugay karargâhı ve ast birliklerin görevleri" başlığı altında; Plan Çalışmasının "Çok Gizli" gizlilik dereceli olduğu, yapılan çalışmaların semineri müteakip Tug. Kozmik bürosunda saklanacağı, çalışma provaları ve seminerde kullanılan müsveddelerin, kâğıt kırpma makinesi ile imha edileceği yer alıyor." Nazi benzetmesinin kaynağı Çetin Doğan -İddianame, bir dönem basında çıkan ve AK Parti iktidarını Alman Nazi Partisi'ne benzeten haberlerin kaynağına ışık tutuyor. Buna göre bu yöndeki propagandanın fikir babası dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan. Doğan'ın bu konuda medya mensuplarına yüzlerce faks çektiği belirtiliyor. Balyoz iddianamesinde yer alan faks numaraları ve haberleri yapan muhabirin ifadeleri iddiaların kaynağının Çetin Doğan olduğunu gösteriyor. Ayrıca iddianamede Balyoz darbe planı için hazırlanan belgelerin bazılarının da "Şubat uzar bin yıl olur" adlı kitap için servis edildiğini yazıyor. Karadeniz Bölge Komutanlığı'yla ilgili bu belgelerin şahsın kaleme aldığı 2004 yılında basımı yapılan kitabın arka bölümünde de yer aldığı belirtiliyor. Daha önce Aktüel dergisi de yaptığı haberde; emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın, 2003'te 1'inci Ordu Komutanı iken kendilerine AK Parti'nin Nazilere benzediğini öne süren binlerce faks çektiğini belirtmişti. Dergi, Çetin'in bu girişimiyle gündemdeki 'sivil dikta' iddiasına ilham verdiğini ifade etmişti. 12 Eylül'de sıkıntılar yaşandı, bu defa işi sıkı tutalım -Cuntanın lideri Çetin Doğan'ın 12 Eylül 1980 askerî darbesini örnek aldığı belirtiliyor. İddianamede 12 Eylül'de sivil kurumların askerler tarafından yönetilip yönlendirilmesinde zorluklar yaşandığını belirten Doğan'ın, bu defa çalışmaların daha sıkı tutulmasını istediği kaydediliyor. Bu konuda şu görüş dile getiriliyor: "Banka müdürlüğüne atanacak askerî personele yardımcı olmak üzere önceden belirlenmiş üst düzey kamu görevlilerinin atanacağı da belirtilmektedir. Seminerde ise şüpheli Çetin Doğan'ın 1980 askerî darbesinden de örnekler vererek, o tarihte personel görevlendirmesi konusunda eksikliklerin bulunduğu, bu nedenle sivil kurumların askerler tarafından yönetilip yönlendirilmesinde zorluklar yaşandığı, bu defa çalışmaların daha sıkı tutulup, kurumlara yerleştirilecek askerî personelin seçimi, görevlendirilmesi, atandığı kurumda kalıcı olabilmesi için görevlendirme konusunda detaylı çalışmaları gerektiğini, aksi takdirde işlerin planlandığı şekilde yürümeyeceğini vurguladığı görülmektedir." Darbe için bin 400 asker görevlendirilmiş -Balyoz Harekât Eylem Planı başlığı altında onlarca darbe planlayan cuntacılar, bu planları gerçekleştirecek elemanları da isim isim belirlemiş. Bu amaçla belirlenen bin 400 kişinin, 70'i hassas tesislerde görevlendirilecek personel olarak ayrılmış. Özel operasyon ve sorgulama timleri, özel görevli toplama timleri, sıkıyönetim mahkemeleri, darbe harekat timleri, gözaltı timleri, hasar tespit timleri, kamu kurumlarında, özel hastane ve ilaç depolarında ve alışveriş merkezlerinde görevlendirilmek üzere bin 330 ismin belirlendiği darbe planında, 24 ismin ise toplam 11 üniversitenin yönetimine getirilmesi planlanmış. Darbeden sonra kurulacak yeni sistemde her ayrıntıyı düşünen cuntacılar, mezarlıkları da ihmal etmemiş. 6 rütbeli personelini 'Hasar kontrol birlikleri' adı altında buraya atamış. İddianamede yer alan EK-M LAHİKA-1 isimli listedeki bilgilere göre, bu kişiler 1. Ordu Komutanlığı, 2., 3., 5. ve 15. Kolordu Komutanlığı ve Harp Akademisi Komutanlığı'ndan temin ediliyor. Görevlere dağılım yapıldığında, özel operasyon ve sorgulama timlerinde 97, özel görevli toplama timlerinde 55, sıkıyönetim mahkemelerinde 6, darbe harekât timlerinde 164, gözaltı timlerinde 321, hasar tespit timlerinde 176, kamu kurumlarında görevlendirilmek üzere 70, özel hastane ve ilaç depolarında görevlendirilmek üzere 67, gümrükler, depolar ve ambarlarda görevlendirilmek üzere 268 ve alışveriş merkezlerinde görevlendirilmek üzere 106 personel belirleniyor. 70 kişinin de hassas tesislerde görev alması öngörülüyor. Operasyonda Jandarma'dan 139 kişi görev alacak. Bunların İstanbul, Düzce, Edirne, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ'da görev yapmaları tasarlanıyor. Jandarma'nın emniyet güçlerini sevk ve idaresi de istenen plana göre, 287 emniyet mensubu görevlendiriliyor. Her kesime yönelik ayrı ayrı planların yapıldığı ve her ayrıntının düşünüldüğü Balyoz planında, darbe sonrasında görevlendirme yapılırken mezarlıklarda görev alacak personel de belirlenmiş. Buna göre cuntanın defin işlemlerinden sorumlu 6 personeli bulunuyor. Cunta yönetimi bunun için rütbeli personel tahsis etmiş. İstanbul ve çevre illerdeki üniversitelerin yönetimini askerlere teslim etmeyi planlayan cuntacılar, 11 üniversite için 24 rütbeli personel ve askerî öğrenci görevlendirmiş. Bunlar arasında Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 rütbeli personelin, Fatih Üniversitesi'nde 2 rütbeli personel ve 1 askerî öğrencinin, İstanbul Üniversitesi'nde 2 rütbeli personelin, Galatasaray Üniversitesi'nde ise 1 rütbeli personel ve 1 askerî öğrencinin görev alması planlanmış. Suikast planları tüyler ürpertiyor -Mahkeme tarafından kabul edilen Balyoz iddianamesinde tüyler ürperten suikast planları yer alıyor. Altında Harekât Asayiş ve Eğitim Şube Müdürlüğü Jandarma Kurmay Binbaşı Hanifi Yıldırım'ın imzası bulunan belgede 8 farklı suikast timi oluşturulmuş. Döküm, Sakal, Tırpan, Orak, Yumruk, Kürek, Testere ve Urgan gibi isimlerin verildiği operasyonlarda görev alacak kişiler ve hedefler tek tek belirlenmiş. Listede sivil toplum örgütlerinden azınlıklara, akademisyenlerden gazetecilere birçok isim var. İşte suikast timleri ve hedefindeki kişiler: Orak: Etyen Mahçupyan, Hrant Dink ve Sevan Nişanyan. Tırpan: Hedefinde, "Darbe Karşıtı Akademik Kadro" var. Söz konusu operasyonda görev alacak personelin, tahrip ve bomba imha kursu gördüğü belirtiliyor. Urgan: Arı grubu. Hedef tanımında "Darbe Karşıtı STÖ ve Oluşumlar" yazıyor. Testere: Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Mehmet Barlas ve Taha Akyol. Döküm: İsmailağa cemaati lideri Alaaddin Kaya. Yumruk: Nazlı Ilıcak, Ahmet Taşgetiren, Ali Bulaç, Abdurrahman Dilipak, Fehmi Koru. Sakal: Bartholomeos, Marovitch, Mutafyan. Kürek: Toktamış Ateş, Hasan Cemal, Cüneyt Ülsever. Kışlaları cezaevi olarak kullanacaklardı -Balyoz cuntası, tutuklamayı düşündükleri yüz binlerce insanı nereye koyacakları üzerine de kafa yormuş. Düşünülen tedbirlerden biri kışlaların ceza ve tutukevleri olarak kullanılması. İddianamenin 11 numaralı CD içindeki 'Oraj Hava Harekât Planı' isimli klasörlerde, şüpheli Metin Yavuz Yalçın, şu sunumu yapıyor: "Sayın komutanım. İstanbul'da bulunan askerî ve sivil cezaevleri kapasite doluluk oranları perdede sunulmuştur. Çevre illerde bulunan F tipi ceza ve tutukevleri durumu da perdede sunulmuştur. Bu cezaevlerinde halen 605 kişilik boş kapasite mevcuttur. İstanbul'da bulunan toplam 12 cezaevinin kapasitesi 5.048 kişidir. Halen tutuklu sayısı ise 6.389 kişidir. Bu durum ile İstanbul'da yeni tutuk ve cezaevlerine ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle sıkıyönetimin ilanı ile birlikte Metris Cezaevi'ndeki tutukluların Trakya'daki cezaevlerine nakledilerek boş kapasite yaratılmasının uygun olacağı düşünülmektedir." Bu sözlerin ardından dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan ile M. Yavuz Yalçın arasında şu diyalog geçiyor: Çetin Doğan: Trakya'da boş yer var mıymış? M. Yavuz Yalçın: Var sayın komutanım. F tipi cezaevlerinde boş yer var. Metris'i boşaltırsak İstanbul içinde bizim kullanacağımız kapasite ortaya çıkıyor. Çetin Doğan: Şeye çevirebileceğimiz kışla var mı? Cezaevine çevireceğimiz kışla. M. Yavuz Yalçın: Var komutanım, Hasdal'da var. Topkule'de var. Onları yapabiliriz komutanım. Rami Kışlası'nı evvelki çalışmalarımızda buyurmuştunuz yalnız orayı üniversite ile ilgili devir konuları olmuş. Orada elimizde tutabileceğimiz bir kapasite yok komutanım..." Darbecilerin duyuru için seçtiği kanal Kral TV -Darbe planını uygulayacak kişileri ve sonrasını en ince ayrıntılarına kadar hesap eden cuntacılar, darbenin nasıl duyurulacağını da belirlemiş. Balyoz darbe planının son kısmında yer alan 'muhabere' başlıklı bölümde duyuru için dört ayrı yöntemin kullanılması öngörülüyor. Görüşmelerde sabit ve cep telefonlarının kullanılması mecburiyetinde kalındığı takdirde, 'Bilinmesi gereken prensibine' riayet edilerek kod tablosunun kullanılacağı belirtiliyor. Harekât Başkanlığı'nca belirlenen posta kutularının ve eylem gruplarınca daha önce belirlenen gizli haberleşme usullerinin kullanılacağı ifade edilen planda, eylemi başlatmada esas muhabere vasıtasının radyo olduğu kaydediliyor. Yedek muhabere vasıtası olarak da Kral TV'nin adı zikrediliyor. 'Genç subaylar tedirgin' manşeti cuntanın servisi -Savcılar iddianamede Balyoz darbe planının çalışıldığı 2003-2004 tarihleri arasında darbeye çanak tutan gazeteleri mercek altına alıyor. İddianameye göre o dönemde Cumhuriyet gazetesinde Mustafa Balbay imzalı "Genç subaylar tedirgin" başlığı dahil birçok manşet darbeye zemin hazırlamak için özellikle servis edilmiş. İddianamede 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde basının rolünü dikkat çeken savcılar, yapılan haber ve atılan başlıkların cuntacıların işini kolaylaştırdığının altını çiziyor. Bu çerçevede 2003-2004 yılları arasında darbeye çanak tutan gazete başlıkları şöyle sıralandı: "Genç subaylar tedirgin", "Hepimiz kaygılıyız", "Rejim sorunu yaratılıyor", "İkinci Kuvay-ı Milliye Hareketi başlamalı", "Askerden sert uyarı", "Silahlı kuvvetler AKP'yi devirebilir", "Emekli paşalardan sert bir çıkış bekleniyor", "Generaller Erdoğan'ı kuşkuyla izliyor", "Ordudan AKP iktidarına balyoz", "Komutanların son ihtarı", "Sivil darbe mi askeri tasfiye mi"
<< Önceki Haber Vahim durum: Kozmik odada gizlenmiş! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER