Havalandırma mühendisi başkasının doldurduğu sayfaya imza atmış


Manisa'nın Soma ilçesinde, 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin şehit olduğu faciayla ilgili, sekizi tutuklu 45 sanığın yargılandığı davaya, hafta sonu arasının ardından devam edildi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmanın beşinci celsesinde, tutuksuz sanıklardan havalandırma mühendisi Fuat Ünal Aydın savunma yaptı.

Madende 2009 yılında vardiya emniyet mühendisi olarak çalışmaya başladığını, olay tarihinden dokuz ay önce de havalandırma mühendisi olduğunu ve olay tarihinde bu görevi yürüttüğünü belirten sanık Aydın, kendisine bu görevi olayda ölen Başmühendis Mehmet Efe'nin verdiğini, onun da Akın Çelik'in haberi olmadan kendisine bu görevi veremeyeceğini söyledi. Sanık Aydın'ın, havalandırma defterinin nasıl tutulduğuyla ilgili söyledikleri duruşmaya damga vurdu. Havalandırma defterindeki son kaydın 30 Nisan 2014 tarihinde tutulduğunu, olay günü tutulan defterdeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak defteri kendisinin doldurmadığını anlatan Aydın, "Havalandırma defteri toplam 111 sayfa; 19 sayfasını ben doldurdum. Son sayfada imzam var ama ben doldurmadım. Olay günü Harun Yıldırım, sayfa boş kalmasın diye doldurduğunu söyledi, ben de imzaladım." dedi. Seyyar hava ölçme cihazıyla yaptığı ölçümleri deftere yazdığını ifade eden sanık Fuat Ünal Aydın, sabit cihazların değerlerini yapmadığını belirtti. 4 kilometresi anayol, 6 kilometresi tali yol olmak üzere toplam 10 kilometrelik bir ocak içindeki havalandırmadan sorumlu olduğunu ifade eden Aydın, "Gündüzleri tek başıma çalışırdım. Diğer vardiyalarda ise vardiya amiri arkadaşlarım bana yardım ederdi ama mesai saatim bana yetmiyordu, çünkü geniş bir alanda sorumluluğum vardı. Üretim yapılacak alanlarda işçi sayısına göre de hava sürkülasyonu sağlardım ancak iddianamede olduğu gibi ayaklarda 50 kişinin üzerinde çalışan olmazdı. Bunun için de 100 metreküplük bir hava yeterlidir ancak biz 180 metreküpe kadar buralara temiz hava verirdik ve bu miktarı da hiçbir zaman azaltmazdık." dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, hava ölçümlerinin bazen defterlere farklı yazıldığını söylemesi üzerine sanık Aydın, "Hava kapıları, bazen üretim sıralarındaki çarpmalardan dolayı kayabiliyordu. Bunun için de farklılıklar oluyordu ama bize bildirildiği zaman hemen onun tamirini yapıyorduk. Bana bacalardaki fanların bezleri eskidiği zaman şikayet gelirdi, bizler de onu değiştirirdik." dedi. Mahkeme başkanının, ocaktaki işçilerden birisinin şikayeti üzerine, "Bir şey olmaz." dediği şeklinde, iddianamedeki bölümü okuması üzerine Aydın, "Ben o ifadeyi kabul etmiyorum. Çalışma arkadaşlarıma hiçbir zaman, 'bir şey olmaz' türü yaklaşım göstermedim." diye konuştu. Aksaklıkları, faciada ölen Başmühendis Efe'ye aktardığını da söyleyen sanık Aydın, plan ve projeler konusunda yetkisi bulunmadığını söyledi. Hiç 50 PPM'in üzerinde ölçüm yapmadığını ancak kendisinin de sıcaklık değerlerini ölçmediğini söylemesi üzerine şehit madenci aileleri, "Aylarca yandı onlar içeride." diye tepki gösterdi. Ocakta bu tür sıkıntıların olduğunu bilmesi halinde işe başlamayacağını, aynı risklere kendisinin de maruz kaldığını söyleyen Fuat Ünal Aydın, ayrıca hiç tatbikat yapmadıklarını kaydetti.

Aydın ifade verirken faciada iki kardeşini kaybettiği söyleyen bir madenci yakını, "Akın Çelik, İsmail Adalı ve Ramazan Doğru'yu bize verin, cezasını verelim." diye bağırdı. Mahkeme Başkanı Ballı, yargılamanın engellenmemesini istedi.

'NOTER ONAYLI PATLAYICI SEVKİYAT DEFTERİ TURARIZ'

Daha sonra tutuksuz sanıklardan, patlatma mühendisi Serkan Kocaman ifade verdi. Patlayıcı sevkiyat defteri tuttuklarını ve kime ne kadar malzeme verildiğini, ayrıca hangi bölümde kullanacağını deftere yazdıklarını söyleyen sanık Kocaman, "Bende karbonmonoksit gazı ölçüm cihazı yoktu, sadece metan gazı ölçüm cihazı vardı. Bir vardiyada 150 ile 200 kg. dinamit patlatılırdı. Vardiya sonlarında patlatmalar yapılırdı ve içerideki havanın şiddetine göre de 15 dakika gibi bir sürede bu gaz dağılırdı." dedi. Kendi maskesinin bir kez kontrolden geçirildiğini ifade eden Kocaman, mahkeme başkanının, gaz miktarı 50 PPM'in üzerine çıktığında hiç üretimi durdurup durdurmadıkları sorusuna, "Hayır." karşılığını verdi. Kurtarma çalışmalarına bir gün katıldıktan sonra dinlenmek için eve gittiğini söyleyen Serkan Kocaman'a, işçi yakınlarından birisi, "Yorulmuş. Gidip bir de döner yeseydin." diye tepki gösterdi.

'DENİZ OLSAM İSYANIM KIYILARA VURURDU'

Sanık savunmaları devam ederken şehit madenci Kader Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya, ayağa kalkıp mahkeme başkanından söz istedi. Söz verilmesi üzerine Kaya, "Ben deniz olsam, isyanım kıyılara vururdu. Bize bunların yalanlarını dinletiyorsunuz. Siz evladım yaşındasınız. Onlar hiç evlatlarının acısını kucaklarına aldılar mı? Sorun onlara." diye feryat etti. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, "Onlar savunmalarını yapıyorlar. Beyanlarına karışamayız, sabırlı olun." dedi.

Savunma yapan maden teknikeri sanık Soner Günay ise top atışlarındansonra 5-15 dakika içinde PPM değerlerinin normale indiğini söyledi. Defterlerde 50 PPM'in üzerinde çok değer olmadığı hakkındaki soruya ise sanık Günay, "Onunla ilgili bilgim yok." karşılığını verdi. Madende çalıştığı üç yıl içinde sadece bir kere maskesinin kontrolünün yapıldığını, saatlerce süren yüksek PPM değerleri olduğunu gittiği panolarda görmediğini sözlerine ekledi.

Sanık Nazmi Can Nesimoğulları, mahkeme başkanının üretim zorlaması olup olmadığı şeklindeki sorusuna, "Yok." cevabını verdi.

Sanıklardan Batuhan Ünlüyol ise savunma yaparken fenalaştı. Sağlık ekibinin müdahalesinin ardından savunmasını tamamladı.

Şehit madenci yakınları, sanıkların yalan söylediğini iddia ederek ifadelere tepki gösterdi. Daha sonra duruşmaya öğle arası verildi. CİHAN
<< Önceki Haber Havalandırma mühendisi başkasının doldurduğu sayfaya... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER