Rus petrolüne tavan fiyat ve Türkiye ile ‘arka kapı’ diplomasisi

AB, G7 ülkeleri ve Avustralya, Rus petrolüne tavan fiyatın 60 dolar olması konusunda anlaştı

SHABER3.COM

ARİF ASALIOĞLU

AB, G7 ülkeleri ve Avustralya, Rus petrolüne tavan fiyatın 60 dolar olması konusunda anlaştı. Gaz akımındaki sınırlamalar hem Rusya, hem de AB ülkelerinde günlük yaşantıyı ve sanayi üretimini nasıl etkilediyse bu karar da aynı şekilde küresel ticareti olumsuz etkileyecek. Zira dünya petrol üretiminin yaklaşık yüzde 10'unu Rusya üretiyor. Bu bağlamda Rusya petrol arzını azaltır ya da durdurursa Rusya’nın göreceği zararların yanında birçok dünya ülkesi de büyük zararlar görecek. Karşılıklı restlerle petrol piyasası kızışacak, riskler artacak, lojistik sigorta ve navlun giderleri artacak ve haliyle çok sayıda şirket ve ülke olumsuz etkilenecek.

Batı’nın ağırlıklı olarak taşımacılıktaki sigortalar üzerinden oluşturduğu bu mekanizmaya Moskova hemen tepki gösterdi. Tavan fiyat kararına uyan ülkelere ham petrol tedarik etmeyecek. Gaz krizi tartışmalarında Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı'nın "sözleşmelerle çelişen siyasi nitelikte" kararlar alması halinde, Rusya'nın çıkarlarıyla "çelişeceği" için, bu ülkelere hidrokarbon ürünleri tedarik etmeyeceğini söylemişti. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak AB’nin petrol kararıyla ilgili, Rus şirketlerinin tavan fiyat kullanarak yaptırım uygulayan ülkelere petrol satışını yasaklama mekanizmasının yılsonundan önce kabul edilmesinin planlandığını söyledi.
Rusya ekonomisi için petrolün önemi
Bilindiği üzere petrol, küresel enerji piyasasında sahip olduğu önem nedeniyle, günümüzün ticaretinde ve üretiminde lokomotif etkisi yapmaktadır. Rezervlerin aktifleştirilmesinden kullanımına kadar geçen süreç içinde, ülke ekonomisini, güvenliğini ve ikili siyasi ilişkileri doğrudan etkileyebilmektedir. OPEC tarafından belirlenen fiyat ve mevcut arz piyasa dengesini oluşturmaktadır. Fiyat düşük olursa üreticiler yavaş yavaş petrol üretimini azaltır. Bu durumun uzun süreli olması durumunda, ekonomisi, asıl büyük rakamlar itibariyle petrol ve gaz gelirlerine bağlı olan Rusya gibi ülkelere siyasi, sosyal ve ekonomik riskleri artırmaya başlar.
Rusya için önem arz eden enerji kaynaklarının başında petrol geliyor. Halen uluslararası ticarette tüm ihracat ve ithalat dengesi petrol ve petrol ürünleri üzerine oturmaktadır. Farklı zamanlarda dünya ülkeleri arzının düşmesi nedeniyle yaşadığı sosyal, siyasal ve ekonomik daralmalar Rusya’yı çok ağır bir krizlere sokma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle Rusya, ekonomide temel kaynak oluşturma ve orta direk üretim alanları açmaya çalışmaktadır. 2004-2007 döneminde dünya petrol fiyatlarının yüksek düzeyde seyretmesi Rusya’nın istikrar fonu oluşturmasına olanak tanımış ve federal bütçeyi arttırmıştı. Önemli yapısal değişikliklerin yapılmasını ve sosyal açıdan anlamlı bir takım projelerin uygulanmasını sağlamıştı. Hali hazırda iç piyasada ve ihracatta petrol ve petrol ürünlerinin satışından elde edilen gelirin GSYİH’deki payı % 26’dır. Bütün ülke ihracatında ise bu pay %49’a kadar çıkmaktadır. Yani uygulanmak istenen tavan fiyat Rusya ekonomisi için hayati bir önemi vardır. 
Yani tavan fiyat, bir yandan Rus petrolünün küresel piyasadan zamanla çekilmesine ve sonuç olarak Moskova'nın mali durumuna darbe vurmuş olacak. Bu ambargo ile günde ortalama üç milyon varil ham petrolün AB'ye ithalatı engellenecek. Rusya için ise günlük yaklaşık 210 milyon dolarlık gelir kaybı anlamına geliyor. 

Karar Batı için risk barındırıyor

Batılı sigorta ve deniz sevkiyatı şirketleri, Rus ham petrolünü ancak petrolün tavan fiyat ya da bu fiyatın altında olması halinde taşıyabilecek. Uluslararası sigortacıların büyük çoğunluğu AB ya da İngiltere merkezli olduğu için de üst sınıra uymaları gerekecek. 

Fakat AB ülkelerinin Rus gazına kota koymaları sonrası çok pahalanan gaz fiyatlarında olduğu gibi sigorta yasağının uygulanması, Rus ham petrolünün çok büyük oranda piyasadan çekilmesine ve petrol fiyatlarının yükselmesine yol da açabilir. Bu durumda Rusya Çin, Hindistan, Türkiye ve başka ülkelere yüksek fiyattan satışını devam ettirirken, Batı ekonomileri zararda görebilir. Rusya ambargoya rağmen sevk edebildiği petrolden daha fazla kazanç elde edebilir. Yani belli oranda alınan bu karar AB ülkeleri için risk barındırıyor.

Türkiye, Rus petrol ihracatında 'arka kapı' haline gelebilir

Rusya’nın her şeye rağmen enerji nakline devam ettiği partnerleri elbette ki daha düşük fiyatlara zorlama yapabilirler. Ancak ‘Batı’ karşısında ‘Doğu’ bloklaşmasının politik bir mücadele olarak soğuk rüzgârların estiği bir ortamda Rusya’yı çok zora sokacakları ihtimalini vermiyorum. Erdoğan gibi bölgesel çıkar gözeten liderler bu durumu pozisyon pekiştirmek için kullanabilirler. Zaten daha şimdiden Rusya'dan petrol ithalatına karşı yürürlüğe giren yaptırımların ardından İstanbul ve Çanakkale boğazlarında tanker trafiği tıkandı.

Financial Times, boğazlardaki gemi sıkışıklığının Ankara'nın sigorta şirketlerinden boğazlardan geçen gemilerin tamamen sigortalı olacağına dair ek talepler getirmesinden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Yani Rusya’ya uygulanmak istenen tavan fiyat ile şimdilik ilgisi yok. Tam tersi, yine FT kaynaklarına göre, tanker trafiğinin sıkışıklığıyla ilgili ilginç olan, Türk Boğazlarından sadece Rusya dışı yabancı sigorta şirketlerinin sigortaladığı gemilerin geçememesi. Deniz kargo taşımacılığı sağlayan Rus sigorta şirketleri Türkiye tarafından tanınıyor. Benzer şekilde Hindistan ve Çin’de Rus sigorta şirketlerinin çoğunu tanıyor. Bu bağlamda petrol yüklü Rus gemileri hem İstanbul Boğazı hem de Çanakkale Boğazı'ndan serbestçe geçtiği anlaşılıyor. Bu konuda Kremlin ile Ankara arasında özel bir iletişim oldu mu? Şimdilik bunu söylemek zor.

Batı, tavan fiyat uygulamasını düşünürken enerji piyasalarında bir rahatlamaya yol açması ve alıcı ülkelerin yükünün azaltılmasını hedefledi. Ayrıca Rusya’nın petrol gelirlerinin düşmesi de amaçlanıyor tabiki. Ve bütün bunlara Avrupa’nın uyguladığı petrol ambargosunun petrol fiyatlarını fırlatacağı endişesini taşıyan ABD öncülük ediyor. Fakat AB’nin petrol ambargosu, Avrupa ülkelerinin tankerlerine Rus petrolünü üçüncü ülkelere taşıma konusunda taşıma yasağı içermiyor. Sadece ambargonun uygulanması halinde Avrupalı tankerler pahalı Rus petrolünü taşımaya devam edebiliyor. İşte bu boşluk coğrafi konum itibariyle tam Ankara’nın faydasına bir imkân açıyor.

Finlandiya merkezli Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) hazırladığı raporda, Türkiye'nin Rus petrolünün Avrupa Birliği'ne (AB) ihracatı için bir "arka kapı" haline geldiğini ve bunun da yaptırımlarda bir "boşluk" oluşturduğunu duyurmuştu. Raporda Rus petrolü için, "Artan miktarda Rus ham petrolünün rafine edildiği Türkiye üzerinden AB'ye giden yeni bir rota ortaya çıkıyor" deniliyor. Ayrıca Ukrayna savaşından bu yana Türkiye'nin Rusya'dan ham petrol ithalatı arttı. Rapora göre, Türkiye'den Avrupa ve ABD limanlarına yapılan petrol ürünleri ihracatı Eylül-Ekim aylarında Temmuz-Ağustos dönemine kıyasla yüzde 85 yükseldi. Sonuç olarak CREA, Rus petrolünün Batı ülkelerine ulaşması için yeni bir "arka kapı yolu" konusunda uyarıda bulunuyor.

‘Gölge filo’ kuruldu

Yine bu konuda İngiliz Financial Times (FT) gazetesi, Rusya’nın yaptırımları aşarak petrol ihracatını sürdürebilmek için doğrudan ve dolaylı olarak tanker satın alarak ‘gölge filo’ kurduğunu yazdı. Londra merkezli gemi taşımacılığı şirketi Braemar, Rusya’nın ham petrol sevkiyatı için normalde yabancı ülkelere ait tankerlere bel bağladığını ancak bu yıl doğrudan ve dolaylı olarak 100’ün üzerinde gemi satın aldığını öne sürdü. Oslo merkezli enerji danışmanlığı firması Rystad, Rusya’nın bu yıl satın alma ve İran ile Venezuela’ya hizmet eden gemilerin yeniden tashihi yoluyla 103 petrol tanker edindiğini belirtti.

Sonuç olarak Türkiye, Hindistan ve Çin, Rus petrolüne dönük Batı yaptırımlarına katılmıyor. Ancak sigortacılık, ödeme ve taşıma gibi alanlar üzerinden zorluklar gelebilir. Bu ihtimal taşıma maliyetlerini ve riskleri artırıyor. Bu nedenle Rusya, petrolü uluslararası fiyatın biraz altında satıyor. Mesela Türkiye’nin bu yıl Rusya’dan petrol ithalatındaki artış dikkat çekiyor. Türkiye’deki rafineriler ve yetkili ithalatçılar Rusya’dan petrolü indirimli alsa da iç piyasada uluslararası fiyattan satarak yüksek oranda kâr elde ediyor. Ve gözüken  o ki bu ticaret çok daha kar getirici şekle bürünecek.
<< Önceki Haber Rus petrolüne tavan fiyat ve Türkiye ile ‘arka kapı’... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER