Scholz: Türkiye'ye şükran borçluyuz

Hamburg Senato ve Belediye Başkanı Olaf Scholz, Türk gazetecileri kabul ettiği makamında, Türkiye'nin Nazi döneminde yüzlerce Alman muhalife kucak açtığını hatırlattı.


Türkiye'nin AB üyeliğini istemek, desteklemek burada yaşayan Türk kökenlileri istemek ve desteklemek demektir. Bunu birbirinden ayıramazsınız" dedi. Hamburg'da 20 Şubatta yapılan eyalet seçimlerinde oyların yüzde 48,4'ünü alarak iktidara gelen SPDli Senato ve Belediye Başkanı Olaf Scholz Türk basın mensuplarını makamında kabul etti. Scholz, Türk gazetecilerle uyum, Sarrazin tartışması, göçün 50. yılı ve Hamburg'u ileriye götürmek için planladığı çalışmalar hakkında bilgi verip, soruları yanıtladı. “EN İYİ UYUM ÇALIŞMASI İYİ EĞİTİM ALMAYI SAĞLAMAKTIR" Hamburg büyük bir kent olarak Almanya'da yaşanan sorunları daha erken hissettiğini belirten Scholz şunları söyledi: “Bu bir zorluk olduğu kadar da bir fırsattır. Çünkü bizim üreteceğimiz çözümler başkalarına örnek teşkil edebilir. Senato görev başlar başlamaz göçmenlerle ilgili önemli kararı verdim. Senatör Scheele'in başına olduğu Çalışma, Aile, Sosyal İşler ve Uyum Senatörlüğün ana çalışma alanı uyum olacak. Siyasetin araçları ile Alman ve göçmen kökenli Hamburgluların yaşamını ortak yaşamını düzeltmek için elimizde ne varsa yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu bizim sorumluluğumuz. Hamburg'da okula başlayan öğrencilerin büyük çoğunluğunu göçmen kökenli ailelerin çocukları oluşturuyor. Bu Hamburg eşin yeni bir şey değil. Kentimiz tarihi boyunca göçmen barındırmıştır. Uyum ile ilgili en önemli çalışma eğitim çalışması olacak. Senato şimdiden önemli kararlar alarak kreş ve yuvalarda ve tam gün okul sayılarını artırarak tüm göçmen çocukların ailerinin kökeninden ve maddi durumundan bağımsız en iyi eğitimi almasını istiyoruz. Sonbaharda eski CDU-GAL senatosunun yaptığı kreş zammını ve kreşteki yemekler için alınan parayı geri alıyoruz. Önümüzdeki yıllarda her çocuğun en az Hauptschule okulu diplomasıyla. Çünkü geçen yıllarda çok yüksek oranda genç okulu diplomasız terk etti. Hiçbir genç mleslek eğitimsiz kalmayacak. Meslek eğitime yla bitirmesi için çabalayacağız. 8,9,10. sınıflarda öğrencilere meslek eğitim ağırlıklı dersler verilecek. Çocuklar kendi yeteneklerini keşfedip okul sonunda meslek seçiminde zorlanmayacaklar. Bunu yapmak zorundayız. Çünkü iş pazarında önümüzdeki 10-15 yıl içinde çok büyük eleman sıkıntısı yaşanacak. Dolayısıyla her gence ihtiyacımız var. Mesleği olan herkes iş bulabilecek. Ama okulu ve meslek eğitimi olmayanında neredeyse hiç şansı kalmayacak. Meslekte olan ama meslek eğitimi olmayanların de ek vasıflar kazanmaları hatta meslek edinmeleri için teşvik programları uygulayacağız. 'Evet çalışmak meslek edinmek istiyorum' diyen bunun için çaba gösteren herkes en büyük destekçisi olarak bizi yanında bulacak." “BURADA DOĞAN GENÇLER İÇİN ÇİFTE VATANDAŞLIK" Scholz sözlerini şöyle sürdürdü, “Yeni bir vatandaşlık kampanyası ile vatandaşlık için gerekli şartları yerine getiren ama vatandaşlığa geçmekte tereddüt eden tüm göçmenleri Alman vatandaşlığına geçmeleri için ikna etmek istiyoruz. Alman vatandaşlığı toplumda sizi eşit hale getiriyor. Seçme ve seçilme hakkına kavuşuyorsunuz. Hamburg olarak Federal hükümet ile görüşüp, gençleri zor durumda bırakan opsiyon modelinin kaldırılmasını sağlamak istiyoruz. Hiçbir genç bir vatandaşlık seçme zorunda kalmasın. Çifte vatandaş olabilsinler. Bu konuda pes etmeyeceğiz. Sürekli Eyaletler Konseyi üzerinde bu konuyu gündeme getireceğiz. Konseyde şansımız arttı. Oradan olumlu bir karar çıkacağını umuyorum. Ama aynı zamanda Federal Parlamentoyu da bu konuda kazanmamız lazım. Sorun CDU. Çünkü onlar istemiyor. Zaten çok sayıda istisna yüzünden vatandaşlığa geçenlerin yüzde 50 kadarı geldiği ülke vatandaşlığını da koruyor. Bu neden yasal hale getirilip tüm göçmenler için geçerli olmasın. Ben öteden beri çifte vatandaşlığı savunuyorum. Bizim ülkenin geleceği için önemli." “EĞİTİMDE TASARRUF YAPMAYACAĞIZ" Scholz, bütçede rahatlık sağlamak için harcamaların artmasını engeleyeceklerini belirterek, “Ama Eğitimde, toplumun zayıf kesimlerini teşvikte tasarruf yapmayacağız. Hamburg yılda ortalama 11 milyar harcıyor. Gelirimiz ama ortalama 10 milyar. Yani şimdiye kadar olduğu gibi devam edersek her yıl ortalama 1 milyar açık vereceğiz. Bu bütçenin yüzde 10'unu demek. Nasıl çalışan bir insan kazandığından fazlasını harcayamazsa bizde aynı şekilde hareket etmek durumundayız. Biz bu açığı harcama büyümesini önleyerek kapatacağız. Örneğin kamu sektöründe emeklilik nedeniyle boşalan bazı kadroları doldurmayacağız. Her yıl Hamburg'da 600 kişi emekliye ayrılıyor. Bunlardan 250 kadarını doldurmayacağız. En geç 2020 yılında dengeli bir bütçe hedefliyoruz" dedi. “SARRAZİN'İN BAĞLAYICI YAZILI İFADESİ VAR" Aynı zaman SPD Federal Yönetim Kurulu üyesi olarak Sarrazin'in partiden ihraç edilmesi davasına imza koyan isimlerden olan Scholz, “Sarrazin hakkında parti disiplin kurulunda partiden ihraç davası açımlması doğruydu. Çünkü söyledikleri, yazdıkları kesinlikle SPD prensiplerine aykırıydı. Özellikle insanların kökenlerinin geleceğini belirlediği yönünde açıklamaları SPD'nin dünya görüşüyle taban tabana zıttı. SPD 100 yılı aşkın bir süre önce her insanın kökeninden, maddi durumundan bağımsız eşit hakka sahip olduğu fikir temelinde kuruldu. O yüzden özgürlük, eğitim, göçmen hakları ve işçi haklarını koruyan bir partiyiz. Eski Başbakan Gerhard Schröder'den zengin veya akademisyen bir aileden değildi. Annesi temizlik işlerinde çalışarak onu büyüttü. Schröder kendi çabası ama partisinin de desteğiyle Başbakan oldu. SPD budur. Davada Sarazzin gelecekte bu açıklamalarını yapmayacağını ve konuyu SPD yönetim kurulu gibi gördüğünü söyledi. İhraç davası bir ceza davası değildir. Bu çok önemli. Partiiçi bir ihraç davasının hukuktan bildiğimiz ceza davasıyla hiç alakası yoktur. Bu sadece SPD'de değil tüm partilerde böyledir. Ceza davalarından bir insan geçmişte yaptığı hatalardan, suçlardan ötürü ceza alır. Parti ihraç davasında parti disiplini söz konusudur. Kişinin üyeliği partiye zarar veriyor mu? Parti kurallarını çiğniyor mu? Soruları ön plandadır. Hata yapan kişi ihraç davasında 'ben artık hata yapmayacağım, parti kurallarına uyacağım' derse dava biter. Ama bu aynı zamanda kişinin hatayı tekrarlaması durumunda tekrar ihraç davası açılmasını beraberinde getirir. Sarrazin'in parti genel görüşüne ters düşen açıklamalar yapmayacağına dair parti yönetimine verdiği bağlayıcı yazılı beyanatı var. Buna uymadığı takdirde neler olacağını tahmin etmek zor değil" diyen konuştu. “GÖÇMEN KÖKENLİ BAKAN ELBETTE OLACAKTIR" Seçim öncesi söylediği “Göçmen kökenli bakan zamanı çoktan geldi" sözlerinin aynen geçerli olduğunu söyleyen Scholz şunları söyledi: “Ayrıca bir göçmen kökenli siyasetçi illa da uyum bakanı olmak zorunda değil. Maliye bakanı da, içişleri bakanı da olabilir. Kökeni değil vasıfları önemli. Göçmenlerin parlamentolara girmesi konusunda SPD çok başarılı ve örnek bir çalışma sergiledi ve sergiliyor. Aydan Özoğuz ile Federal bir milletvekilimiz var, eyalet parlamentosunda üç Türk kökenli SPDli vekil var. Ayrıca ilçe meclislerinde de çok sayıda göçmen kökenli üyelerimiz aktif siyaset yapıyor. Onların hepsi birer başarılı uyum örneği. Doğru yoldayız bir gün uzman olduğu alanda çok başarılı bir göçmen kökenli parti arkadaşımız bakanlı da elbette olacaktır. Hala göçmen bakanlar için zamanın çoktan geldiğini söylüyorum. Baden-Württemberg'de Bilkay Öney'in atanmasına çok sevindim. Hamburg'da uyuma verdiğimiz önemi senatörlük seviyesine getirerek gösterdik. Uyum şimdi Hamburg'da sadece bir başka senatörlüğün uzantısı değil, bağlı olduğu senatörlüğün ana çalışma alanı. Özellikle belirteyim SPD sürekli göçmenlerin topluma kazandırdıklarıyla gurur duymuştur. İhraç davası açılmasının bir nedeni de bu gurur duyduğumuz insanların rencide edilmesine göz yummamaktı. Parti yönetim ve karar mercilerinde göçmen kökenlilere en az yüzde 15'lik kota verilmesi de tesadüfi değil. SPD'nin göçmenlerin yanında olduğunu herkes bilmeli." “TÜRKİYE DENİNCE AKLIMA HEP ORAYA SIĞINAN ALMANLAR GELİYOR" Scholz sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye'den Almanya'ya işçi göçünün 50. yıldönümü Ekim 2011'i takvimde işaretledik. Güzel bir etkinlik düzenleyeceğiz. 'Gastarbeiter' olarak gelenlerin artık toplumun her alanında üstün başarılar sergileyen ve toplumun ayrılmaz bir parçası olan Hamburglular olduklarını ön plana çıkaracağız. Yüzbinlerce turist çeken Altona Kültür Festivali Altonale'nin partner ülkesinin bu yıl Türkiye olması da yıldönümüne bir atıf. Israrla Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini destekleyen isimlerdenim. Bunun için çok önemli nedenler var. En önemlisi Türkiye - AB anlaşmaları var. Bunlar bağlayıcıdır Türkiye şartlarını yerine getirdiği takdirde AB'ye girme hakkına sahip. İkinci önemli neden Almanya'da, Avrupa'da yaşayan Türk kökenlilerin burada kendilerini eşit hakka sahip, topluma ait insanlar olarak görmelerini istiyorsa, o insanların geldikleri ülkeyi de eşit görmeli. Bu ikisini birbirinden ayrı tutamazsınız. Türkiye'nin AB üyeliğini istemek, desteklemek burada yaşayan Türk kökenlileri istemek ve desteklemek demektir. 10 yıl önce İstanbul'a gittim. Ama umuyorum görev sürem içinde Türkiye'yi ziyaret edeceğim. Türkiye deyince ilk aklıma gelen şey, Türkiye'nin Nazi döneminde sayısızca muhalif Almanı kurtarmasıdır. Türkiye sığındılar, orada önemli görevlerde bulundular. Berlin'in eski Belediye Başkanı Reuter onların arasında en tanınanı. Oğlu daha sonra Mercedes Yönetim kurulu Başkanı oldu. Ama tanınmayan daha bir çok muhalif Alman o dönemde Türkiye'ye sığındı. Hamburg'dan gidenler oldu. Bunun içinde Almanya'nın Avrupa'nın Türkiye'ye şükran borcu var." DHA
<< Önceki Haber Scholz: Türkiye'ye şükran borçluyuz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER