Almanya Büyükelçisi Türkiye'ye veda ediyor

Türkiye'deki görev süresini dolduran Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, bu süre içinde Türkiye'nin kendisini derinden etkilediğini belirterek, "Türkiye'nin gelişimine, geleceğe yönelik çabalarına hayranlık duymamak mümkün değil" dedi.


AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Büyükelçi Cuntz, birkaç gün içinde Almanya'ya döneceğini anımsatarak, karayoluyla Balkan ülkeleri ve İtalya üzerinden bir seyahat yapacağını bildirdi. Türkiye'de görev yaptığı beş yıl içinde hem Türkiye'nin hem de kendisinin değiştiğini ifade eden Cuntz, "Türkiye beni bu süre içinde derinden etkiledi. Türkiye'nin gelişimine geleceğe yönelik çabalarına hayranlık duymamak mümkün değil" diye konuştu. Türkiye'nin ekonomik gelişimine de dikkati çeken Cuntz, ülkenin ekonomik büyüme oranıyla OECD ülkeleri arasında birinci sıraya geldiğini kaydetti. Türkiye-Almanya arasındaki ticaretin arttığını, Türkiye'deki Alman yatırımlarının yüksek oranda büyüme gösterdiğini belirten Büyükelçi Cuntz, iki ülke arasındaki ticaret hacminin nisan ayında yüzde 40 oranında artış gösterdiğini söyledi. Cuntz, "Bu rakamlar son derece önemli. Bu, hızlı gelişmenin önemli bir göstergesi. Türkiye, Almanya için önem kazanıyor. Almanya da Türkiye için gittikçe önem kazanıyor" ifadesini kullandı. Büyükelçi Cuntz, Türkiye'de kendisini en çok neyin şaşırttığı sorusunu şöyle yanıtladı: "Çok farklı şeyler yaşadım Türkiye'de. Önyargılarımın azaldığını söyleyebilirim. Örneğin kadınların Türkiye'de ne kadar faal olduğunu gördüm. Medyada, üniversitelerde, hatta mühendislik alanında çok çok faaller. Mühendislik dallarında Alman kadınlarından daha faal olduklarını söyleyebilirim. Kadınların toplum içindeki yerleri açısından özellikle güneydoğu bölgelerinde elbette yapılması gerekenler var, fakat çabalarıyla neler başarabileceklerini görmek de mümkün." Türkiye hakkında Avrupa toplumuna hangi mesajı vereceğinin sorulması üzerine, Cuntz şunları söyledi: "Pek de fazla bir şey söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Çünkü Avrupa'da Türkiye'ye duyulan ilgi son derece büyük. Türkiye'nin önemli bir ülke olduğu, coğrafi konumuyla bir istikrar unsuru olarak büyük bir sorumluluk sahibi olduğu Avrupa'da artık görülüyor. Kafkasya ülkeleri kapsamında, İran'la olan ilişkilerde veya 'Arap baharı' kapsamında Türkiye'ye ihtiyacımız olduğu apaçık ortada. Faal ve müttefik bir dost ülke olarak Türkiye'ye ihtiyacımız var. Ekonomik ilişkilerde de bu önem ortaya çıkıyor. Örneğin iki ülke ilişkilerinin önemli bir unsuru olan işgücü alım anlaşmasının 50. yıldönümünü bu yıl kutluyoruz. Bu anlaşma sonrası yıllar içindeki göç hareketiyle birlikte, bugün artık 3 milyonu aşkın Türk kökenli insan Almanya'da yaşıyor. Türkiye'de de hayatlarının belli bir kısmını Almanya'da geçirmiş olan 4 milyonu aşkın insan var şu anda. Bu iki ülkenin birbiri için sahip olduğu önemin bir göstergesi. Biz bu kapsamda geçen yıl bir kampanya başlattık, sürekli bir kampanya olarak tasarladık. Kampanyanın sloganı da 'Türkiye ve Almanya... Biz birlikteyiz' oldu." Cuntz, işgücü alım anlaşmasının yıldönümü kutlamaları vesilesiyle iki ülke başbakanlarının ekim ayında bir araya gelebileceğini kaydetti. -"REFORMLARIN YENİ BİR ANAYASAYLA YANKI BULMASI ÖNEMLİ"- Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerinin durduğuna ilişkin yorumları değerlendiren Cuntz şunları söyledi: "Bu sürecin son derece önemli ve sürmesi gereken bir süreç olduğuna inanıyorum. Bu, hem Türkiye için hem AB için hem de Almanya için çok olumlu bir süreç. Özellikle de Türk insanı için çok önemli bu süreç. İnsanlara daha fazla demokratik haklar, ekonomik ve yasal uyum getirecek. Hukuk devleti açısında da bir uyum getirecek ve bu vatandaşlar için, onların yararına bir süreç. Bunun için elbette reformların sürdürülmesi gerekir. Reformların sürdürülmesi olumlu bir katkı sağlayacaktır. Bu reformların da yeni bir anayasada kendini göstermesi, yankılarını bulması çok önemli. Siyasi partilerin de bu demokratik sürece katkıda bulunma konusunda istekli olduklarını görüyorum. AB'nin ortak değerlerini Türkiye de uygulayacak. Önemli olan demokratik partilerin bu ruhla, bu yolda ilerlemeleri, bu süreci ilerletmeleri. Bu konuda iyimser olunabilir bence. Bir ay önce okuduğum bir anket sonucuna göre nüfusun yüzde 69'u AB üyeliğine sıcak bakıyor. Özellikle daha az gelişmiş bölgelerdeki nüfusun daha da büyük bir oranı bu süreci onaylıyor ve bu sürecin ilerlemesini istiyor. Demokratik açılım kapsamında Türkiye'nin etnik ve dini çeşitliliğinin kabul edilmesi son derece önemli bir gelişme. İnsanların hangi kökenden olursa olsun; Sünni, Alevi, Musevi veya Hristiyan... Hepsinin bu ülkede yerinin olduğunun kabul edilmesi son derece önemli. Ben ümit ediyorum ki önümüzdeki sürede bu bağlamdaki bazı sorunlar artık çözüme kavuşur. Örneğin Ruhban Okulunun açılması veya Tarsus'taki Pavlus Kilisesi'nin kalıcı olarak bir haç kilisesi olarak kullanılabilmesini, Mor Gabriel Manastırı konusundaki baskı ve sıkıntıların çözüme kavuşmasını ve Süryanilerin de kendilerini kendi ülkelerinde rahat hissedebilmesini umuyorum önümüzdeki süreçte." -"TÜRK DEMOKRASİSİ KRİZLERİN ÜSTESİNDEN GELDİ"- Türkiye'de 12 Haziran'da yapılan genel seçimlerin sonucunun pek de sürpriz olmadığını kaydeden Cuntz şöyle devam etti: "AK Parti, beklendiği şekilde tek başına hükümeti kurabilecek konumda, fakat tabii seçmenlerin oylarıyla hükümete verdikleri bir görev de yeni anayasa konusunda partilerin anlaşması yönünde. CHP de bir önceki seçimlere göre fena olmayan bir sonuç elde etti. MHP de barajı geçti, bu da belli değildi. BDP de beklenmedik şekilde bir başarı elde etti. Şu anda hepimizin sorduğu soru, milletvekillerini meclise gönderip gönderemeyeceği konusunda. Fakat önemli olan bütün partilerin bu sorumluluğu ortaklaşa üstlenip yeni anayasayı şekillendirme görevini yerine getirmeye çalışması." Cuntz, TBMM'deki yemin töreninde kriz çıkması olasılığına ilişkin, "Ben 5 yılı aşkın görev süremde sık sık Türkiye'nin çok zor gibi görünen sınavları başarıyla geçtiğini gördüm. Buna şahit oldum. Türk demokrasisi, bu tür krizlerin her zaman bir şekilde üstesinden geldi. Ben yine Türk demokrasisinin bu sorunu da aşabileceğine güvenle bakmak istiyorum" diye konuştu. -"TÜRK KÖKENLİ SPORCULAR, YENİ ALMANYA'NIN BİR GÖSTERGESİ" Büyükelçi Cuntz, Türk sporcuların Alman futbol ve tekvando milli takımlarında oynamasıyla ilgili olarak da şunları söyledi: "Bence bu gerçek, artık yeni Almanya'nın bir göstergesi. Biz artık çok farklı kökenlerden gelen insanların bir parçası olduğu bir milletiz. Mesut Özil'in bu kadar başarılı olmasından Almanlar olarak bizler de elbette gurur duyuyoruz. Tabii Türk kökenlileri biz birçok takımda görüyoruz. Örneğin Nuri Şahin, Borussia Dortmund'un başarısına önemli katkılar sağladı. Alman halkının, 50 yıl önceki Alman halkıyla aynı olmadığını görüyoruz, çok farklı bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Fatih Akın, Sibel Kekilli gibi sinema alanında başarılı olanlar, iş adamı Vural Öger var. Eyalet hükümetlerinde Türk kökenli birer kadın bakan görev yapıyor, Yeşiller Partisi'nin eşbaşkanı Cem Özdemir de aynı şekilde. Bu insanlar yeni Almanya'nın bir göstergesi." Büyükelçi Cuntz, Mesut Özil, Hamit Altıntop, Nuri Şahin gibi Türk asıllı futbolcuların dünyanın en büyük kulüplerinden, İspanya'nın Real Madrid takımına transferiyle ilgili olarak da "Demek ki Almanya'da iyi futbolcular yetiştiriliyor, sonra tabii başka takımlara transfer ediliyor" dedi. Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Türkiye'nin gruptan ikinci çıkma olasılığıyla ilgili olarak Cuntz, "Ben de Türkiye'nin ikinci olmasını arzu ederim tabii ki" diye konuştu. Cuntz, Almanya Bayanlar Futbol Milli Takımı'nda Türk kökenli oyuncu olmadığına işaret ederek, dün Türkiye Bayanlar Milli Futbol Takımı'nı ağırladıklarını ve bir oyuncunun Almanya'da yaşamış ve büyümüş olduğunu öğrendiğini kaydetti. Büyükelçi Cuntz, "Ben bayanlar futbolunun daha fazla yayılmasını ve Türkiye'de de bir spor olarak daha fazla keşfedilmesini arzu ettiğimi söylemek istiyorum" dedi. AA
<< Önceki Haber Almanya Büyükelçisi Türkiye'ye veda ediyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER