Türkiye bana 3 yıl daha sabredecek!

Türk futbolunun renkli siması Yılmaz Vural, yine çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye bana 3 yıl daha sabredecek!

Kasımpaşa'nın başarılı hocası, Fenerbahçe ile medyatik bir karşılaşma oynayacaklarını söylerken Sarı-Lacivertli takımın yarınki maçta hata yapma lüksünün olmadığını belirtti. Vural, şampiyonluğun ise Bursaspor'a daha yakın olduğunu savundu. Sıfır puanla aldığı Kasımpaşa'ya oynattığı pozitif futbolla herkesin beğenisini kazanan Türk futbolunun gezgin efsanesi Yılmaz Vural, Fenerbahçe'yi ikinci kez mağlup etmenin planlarını kuruyor. Vural, Alman meslektaşı Christoph Daum'la eşit şartlarda çalışmamasına rağmen Fenerbahçe'yi yenmesinin sürpriz olmayacağını söylüyor. Ömrünün üçte ikisinin yeşil sahalarda geçtiğini ifade eden tecrübeli teknik adam, buna rağmen kendisine yeterli değerin verilmemesinden dolayı dertli. 3 yıl sonra teknik direktörlüğü bırakmayı planlayan Vural, her zaman olduğu gibi sorularımıza dobra dobra cevaplar verdi. Sıfır puanla aldığınız Kasımpaşa'yı ligin en popüler ekibi yaptınız. Hatta 'Barcelona gibi oynuyor' diye yorumlar bile yapıldı takım için. Geriye dönüp baktığınızda Kasımpaşa hakkında neler söylersiniz? İyi ki gelmişim buraya diyorum. Çünkü iyi bir ortamda çalışıyoruz. Oyuncularla olsun, Kasımpaşalı taraftarlarla olsun inanılmaz güzel bir diyaloğumuz var. Her takımda kolay kolay yakalanmayacak bir durum. Çok şükür bu diyalog sonucunda kendi uzmanlığımızla, yönetici becerimizle takımımızın bu çıkışı yapmasına biraz neden olduysak ne mutlu bize. Düşündüğünüzü direkt söylemekten çekinmeyen bir futbol adamısınız. Bu bağlamda Daum'la atışmalarınız oldu. Pişman mısınız? Ben sevgili Daum'un nezdinde hep yabancı hocaları tartıştım. Onun hatalarını söyledim. Hem maddi hem manevi. 4 milyon Euro veya 3 milyon Euro. Bilmiyorum. Allah versin, gözümüz yok. Biz de bu âlemde çalışıyorsak, biz de onun takımını alt edebiliyorsak niye onun onda birini alıyoruz? Arz-talep olayı diyeceksiniz ama bu bir haksızlık. Hatta 8 tane maç kazandı fakat 7 tane arkadan maç kaybetti, o maçlarda bir Türk antrenörü olsa ne olurdu? O zaman bu tolerans niye bu kadar yabancılara? O zaman çıldırıyorum. Seçicilere şunu demek istiyorum: Kardeşim bu kadar şeye gerek yok, abartıyorsunuz. Bunu Türkler de yapıyor. Ben seninle 32 maç oynamışım, 16'sını kazanmışım. 14'ünü kaybetmişim, 2 berabere kalmışım. Bunları becerebiliyorsam, bu adam bunu yapıyorsa bir dakika denmez mi? Hemen bu takla atıyor, hafif adam, bizim camiayı temsil edemez. Ben de hemen onu örnek veriyorum, onun nezdinde söylüyorum. Ligde son 4 haftaya girilirken şampiyonluğun en büyük adaylarından Fenerbahçe ile hafta sonu kritik bir maça çıkacaksınız. Ben küme düşmüş bir takımın başında oldum. Acımadılar bize. Anamızı ağlattılar. 27. hafta 37 puanla UEFA Kupası'na gidebilir miyiz, derken son 7 haftada 2 puan alabildik. Türkiye ligi tarihinde 39 puanla 3. küme düşen takımız. 39 puanlı takım hiç düşmedi bu ligde. Ben bunu yaşayan birisi olarak Fenerbahçe'nin mücadelesine saygı duyuyorum. Şöyle bir demeç verdim. F.Bahçe'nin antrenörü ya da oyuncusu olmak istemezdim diye. Niye? Çünkü çok gergindirler. Ufacık hata yapmamaları lazım. Bizim böyle bir derdimiz yok. 1 puana ihtiyacımız var. Neden? Çünkü Diyarbakır 4 kazandı, biz 4 kaybedersek bizi ikili averajla geçer. Matematik var yani. Bu maç medyadik maç. Önemli ve büyük bir takımla oynuyoruz. Umarım Allah herkesin gönlüne göre verir. Fenerbahçe'de çekindiğiniz futbolcu var mı? Hangi futbolculara önlem alacaksınız? Tabii ki takım hakkında önlem alıyorsunuz. Bu takım ne oynuyor? Şunu oynuyor. Önde basıyor. Genel uygulamasına önlem alacağız. İçeride de özel işler var. Fenerbahçe'de Alex'iyle Emre'siyle lider oyuncular var. Kötü de oynasalar tabii ki onlara önlem almak zorundayız. Bir sürü farklılıkları olan oyuncular bunlar. Bilica'nın penaltı kazısına ne diyorsunuz? Siz Bilica'nın hocası olsaydınız ceza verir miydiniz? Ya bu bir kere çok komik bir şey. Antrenörü maçtan önce 'penaltı yaparsan oğlum git orayı kaz' dediyse çok ayıp bir şey. Ama çocuğun o andaki psikolojisi. Adam toprağı kazıyor, komik bir şey. Daum'la yine uzaktan şut atılmasıyla ilgili hafif bir sürtüşmeniz olmuştu. Türk futbolcusu niye uzaktan şut atmıyor? Bunu neye bağlıyorsunuz? Daum demişti bunu ama isim vermedi ki. Delikanlıysa isim verseydi. Kendi kendine söyledi. Birilerini kast ediyor. Siz de hemen bizi kastettiğinizi söylediniz. Ben hiç üstüme alınmadım. Bana ne? Adamın Türk antrenörü hakkında kanaati böyleymiş. Ben mi Türk antrenörünün savunucusuyum? Çıksın o zaman Daum'a kabadayılık yapsınlar. Kimse bir şey demiyor. Biz çıkıyor diyoruz. Gerisi öylece bakıyor. Tartışmayı izliyor. Bana ne? Türk antrenörü çıksın şunu desin: Sen kimsin bana dil uzatıyorsun? Hani bunların antrenörler derneği? Çıkıp desene: 'Hey Daum terbiyesizlik yapma!' Disiplin cezası versin, kınasın. Bir şey yapsın. Sen Türk antrenörü aşağılayamazsın, desin. Demiyorlar. Bana ne? Baba yapmış orada oteli, istirahatine bakıyor. Yılmaz Vural olarak en büyük hayaliniz nedir? Bir de gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz neler? Yaşım 57'ye geldi. 60'a geldik mi emekliye ayrılacağız. Şurada zamanım kalmadı fazla. 3 sene var. Türkiye'de erken erken futbolu bıraktırıyorlar. 33 yaşında futbolcular oynamıyor. Bize de antrenörlüğü bıraktıracaklar. Bak gençler geliyor, bırak diyecekler. Türkiye'nin gerçeği bu. Hakan Şükür örneği var. Bir daha böyle bir adam mı yetişecek? Bırak sürünene kadar futbol oynasın. Türkiye'de kırmadığı rekor kalmadı. Bıraksın, bıraksın diyorlar. Ben çok aceleciyim. Şu an 3 senem var. 3 senede iyi bir yerde çalışma imkânı bulduk bulduk, bulmadık artık yaşlılığımızla köşemize çekileceğiz. Benden kurtulmak istiyorsa millet 3 sene daha sabretsin. Anadolu'dan bir şampiyon çıkar mı? Sizden sonra oynanacak Galatasaray-Bursaspor maçını kim kazanır? Bursaspor bu maçı aldığı takdirde şampiyonluğu garantiler mi? Biz Fenerbahçe'yi yensek, Bursaspor da Galatasaray'ı yense şampiyon olurlar. Nasıl olmaz? Adamın 3 maçı kalmış, hâlâ tereddüt halindeyiz. Olur mu olmaz mı? 3 tane maçı var, hepsini yensin şampiyon zaten. Yenemez mi? Beşiktaş'la son maçı oynayacaklar. Beşiktaş'ın bir iddiası kalmazsa ne olacak? Biraz da böyle düşünün. Çok ihtiyacım var yeneceğim diye oynamak mı? Ya da yensem diye oynamak mı? Kayserispor evine geliyor. Bence Bursaspor son üç maçı da alır. Bursaspor'un kimseye ihtiyacı yok. Anadolu'da çalıştırmadığınız kulüp hemen hemen yok gibi. Hakkınızdaki 'Evliya Çelebi' yakıştırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu Türk fubolunun ayıbı. Kimse bir yerden durup dururken kalkıp gitmek ister mi? Denizlispor hayatında 8. olmamıştı ben gittiğimde. Bu takımı en alttan aldım 8. yaptım. Benimle anlaşmadılar. Yönetim kurulu değişiyor, biz kendi adamımızla çalışacağız diyorlar. Malatyaspor'u Türkiye üçüncüsü yaptım. Son 5 maçta kovdular beni. Neden? Dikkat edin Türkiye üçüncüsü oluyor. Şaka değil. O zamanki dönemler. 86-87 senesi. Bursaspor'u 3 kere beşinci yaptım, Türkiye kupası finali oynattım. Ondan sonra beni istemediler. 'Hocam sen bizim adamımızsın renk değişikliği olsun'. dediler. Gerekçe de bu. Ayıptır. Antrenör buraya geliyor, çoluğu çocuğuyla. Kolay mı o kadar? Neymiş renk değişecekmiş. Kabahat bizde değil ki. Seninle işi bitiyor, takımı kurtuluyor. Sen ciddi antrenörsün, isteklerin oluyor maddi manevi, ekonomik. Adam boşver ya diyor bakayım işime diyor. Sana müdahale edemiyorsa, başka bir antrenör getiriyor. İlhan Cavcav'ın bana bir itirafı var. Hayatımda hiçbir bir antrenöre yemek vermedim. Takımdan gittikten bir hafta sonra beni çağırdı. Yemek yedik. Yönetim kuruluna dedi ki: Biz küme düşmüştük Yılmaz hoca olmasaydı. Bizi Yılmaz hoca kurtardı. Avrupa'da bile böyle bir hoca yok. Ama ben onunla çalışmam. Çünkü işine karıştırmıyor dedi. Aslında bu soruyu yöneticilere sormak lazım. Niye siz bu kadar antrenör değiştiriyorsunuz demek lazım. Antrenör iki kez kulüp değiştiriyor. Ancak kulüp sonsuz. Dolayısıyla 18 tane takım var, kimle çalışcaz. Burada antrenör en masumu. Yılmaz Vural'ı ne zaman şampiyonluğa oynayan bir takımın başında göreceğiz? Gönül isterdi ki Ertuğrul gibi Anadolu takımının başında bu başarıyı yakalayalım. Ben hakikaten çok sosyal bakıyorum olaylara. Ertuğrul inşallah bu işi de kotarır. Artık biz Türk antrenörlerinin bu konuda konuşma hakkımız var. Şampiyon olmuş adamın artık tartışılacak bir şeyi olmaz. Sen bu kadar sorunlu insanları bir araya getir başarılı ol. Başarıda tesadüf yoktur. Bu resmen antrenör farkının bir takım üzerindeki etkisidir. Ertuğrul'u kıskanıyorum, yani başarısını. Ama olumsuz anlamda değil. Keşke ben de onun yaptıklarını yapabilsem diye. Helal olsun Ertuğrul hocaya. Benim çok sevindiğim bir tarafı var. Ertuğrul, G.Antepspor'da oynarken 18 yaşındaydı, Samsunspor'a getirenlerdenim. Onun futbolculuğunun da başındaydım. Bir de talebem olmasından dolayı memnunum. Ne güzel boynuz, kulağı geçiyor. Türkiye'de kim kalıyor 3 sene bir takımın başında. Hocam, kendinizi sivri dilli buluyor musunuz? Bu benim yaşam felsefem. Hayatta bir lokma ekmek her yerde var. İşinle ilgili, bir iş yaparken sırf midene bağlı düşünüp de bunu dersem bir şey olur diye düşünmem. Ne olursa olur, antrenörlük yapmazsın gider tercümanlık yaparsın.Bu kadar insan kabul etmediği şeyleri göz göre göre sindirip de yaşarsa bir gün başına gelirse ne olur. Türk antrenörünlerinde en kabul etmediğim şey bu. Bireysel egomuz hep gelişmiş ama sosyal egomuz hiç yok. Hayır deme kabiliyetine sahip değiliz. Türk halkının her yerinde bu var. Almanya'da ete zam geliyor. Almayalım diyorlar ve almıyorlar. Ertesi gün et fiyatları düşüyor. İki kişi bir araya gelip bir şey konuşamazsın. Bir şey açıklamaya kalk, hemen sen farklı bir tip olursun. Ve toplum seni dışlar. Adınız Yılmaz Daum olsaydı, neler değişirdi? Şayet öyle olsaydı tüm kapılar size açılır mıydı? Çok açık söylüyorum. Bu konuda mütevazi değilim. Dünyada benim yaptığımı kimse yapmamıştır. 26 yaşından beri antrenörlük yapıyorum. Ömrümün üçte ikisi antrenörlükle geçti. Eğitimini her şeyini öğrendim. Futbol dediğin nedir ki. Birtakım kuralları var. Yöneticilerle ilişki kurabiliyorsan, işin uzmanlığını becerebiliyorsan her yerde çalışabilirsin. Dünyanın en iyi takımında da bir Türk antrenörlük yapar. Futbolu öyle bir gösteriyoruz ki sanki çok zor bir şeymiş gibi. Gider Guardiola gibi Barcelona'yı da çalıştırırız. O da gelsin burada Kasımpaşa'yı çalıştırsın da görelim. Futbol Federasyonu'ndan ve hakemlerden memnun musunuz? Niye biz her hafta hakemleri konuşuyoruz. Bu işin çözümü nasıl olmalı? Karar alıyoruz, hakemin hakkında konuşmayalım diye. Ama çıkıyor Özgüç Türkalp yarım metre önünde olan bir penaltıyı görmüyor. Öttürmemesinin nedeni ne? Buradan bakıyorsun, elinde düdük. Ama onun kafasından binbir tilki geçiyor. Öttürürsem şu olur bu olur. Türk hakemliği öncelikle karakterli şahsiyetli olmalı. Adaletli adamlara ihtiyacımız var. Herkes başındakinin düdüğünü çalıyor. Aziz Beyden, Hasan beyden bana ne? Çık takımları adil bir şekilde yönet. Yönetemiyorsan yazık günah. Herkesin çoluğu çocuğu var. Yıllarca yaptınız, durun bir yerde. Eğer kulüp yönetimleri kendilerini Futbol Federasyonunun üstünde görmeye devam ettikçe Türkiye'de futbol otoritesi olmaz. Yılmaz Vural nasıl bir aile babası? Boş vakitlerinizde neler yapıyorsunuz? Aile babası değil, iskele babasıyız. Ailemizle hiç ilgilenemiyoruz ki. İşte 25-30 tane çocuğun onlarla ilgileniyoruz. Aile diye bir şey yok bizde. Paramparça. Dolayısıyla maalesef futbolcuların ve teknik adamların aile yaşamları sizin o kafanızda hayal ettiğiniz gibi değil. Akşam evine giden, çocuklarıyla oynayan biri değiliz. Çocuklarımız yabancılaşıyor bize. Onlara duygusal destek olamıyoruz. Yani bu işin bedeli de bu. Hayatta çok şeyleri kaybediyoruz. İstanbul, dünayı geziyorum. Beş kıtayı gezdik. Böyle bir yer. Burası başka bir şey. İstanbul zaten bir devlet. 18 milyon nüfus.İstanbul, insanla konuşuyormuş git her şeyiyle konuş. Kültürüyle, tarihiyle konuş. Yazık bu güzelliği göz göre göre yok etmek üzereyiz. Bu kadar kozmopolit düzeni bozulmuş ve bunu temin etmek için çok uğraş veriyoruz. Bu güzellik yok olmasın. Hocam, bize Yılmaz Vural portresi çizin desek. Neler söylemek istersiniz? Mevlana Hazretleri'nin dedigi gibi: Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün. Ben oyum işte. Özeti bu. Allah'a şükür bu pozisyona gelirken kimseye diyet ödemedim. Allah bir yol açtı bu alemin içinde bizim de adımız geçiyorsa kimseye ödeyecek hiçbir bedelim yok. Hasbelkader buralara kadar geldik. O yüzden çok rahatım. O yüzden diyorum ki bir gün Futbol Federasyonu Başkanı olursam . Neler yapacağımı herkes görecek. Futbol adamı olarak içim şuna acıyor. Futboldan yönetici kadrosuna kimse getirilmiyor. Bir tek Süleyman abi (Süleyman Seba) oldu başka da yok. Futbol adamı niye bir kulübün yönetimine alınmaz. Oraya zarar mı verir. Geçen gün UEFA Başkanı Michel Platini söyledi: 'İçim acıyor. Futboldan gelenler futbolu idare etmiyorlar.' Bu iş maddi güç istiyor. Dolayısıyla orada bulunan insanlar daha çok işadamları. Halbuki sok bir futbol adamını. Bir sürü başkan biliyorum, rakip takım kendi takımına gol atınca havaya kalkıp sevindiğini. Bunlar nasıl idare edecekler 400 milyon dolarlık maddi gücü. Hatta bu ülkemizde 1 milyar doları buluyor. Son olarak hafta sonu oynanacak maçta Kasımpaşalı ve Fenerbahçeli taraftarlara tavsiyeleriniz? Fenerbahçeli yöneticiler bilet istedi. Bizde buyurun gelin dedik. Gelsin gösteri şov var. Dolsun. Hiç dolmadı bu sene stat. Bir kere Fenerbahçe tribünlerindeki liderlerin çoğu Kasımpaşalı. Dolayısıyla burada bir yabancılık çekmeyecekler. Çıkıp sahadaki başarılarıyla bizi yeneceklere ya da kaybedecekler. Rahat ederler. Seneye Kasımpaşa'da kalmak istiyorum. Ama bizim elimizde değil ki. Yönetim bizi ister mi ? Birbirimize isteklerimiz olacaktır. Profesyonelce konuşacağız. Tabii ki ben Kasımpaşa'nın nasıl beni sevdiğini biliyorum. Esnafın içine giriyorum. Benim tavırlarım da Kasımpaşalı olduğu için çok seviyorlar. Hakikaten aklına geldiğini yapan direkt konuşan insanlar. Ruhlarında kabadayılık olan insanlar. Ben çok mutluyum burada. Bir iskelet oluşturduk. Hayırlısı olsun. Bekleyip göreceğiz. MUSLAHATTİN İNCİ-SAMET ALTINTAŞ/ZAMAN
<< Önceki Haber Türkiye bana 3 yıl daha sabredecek! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER