Şu anda belgenin sahte mi gerçek mi olduğunun araştırıldığı safhadayız. Ancak sonuç ne olursa olsun belgeyi düzenleyenler amacına ulaştı ve çıkacak sonuca taraflar farklı bakacaklar, eski değerlendirmelerine devam edecekler. Kullanılan metod basit ama sonuç can alıcı cinsten. Mesela İran’da seçim sonuçlarının ilan edilenlerden çok farklı olduğu ve Ahmedinecad’ın büyük bir yenilgiye uğradığı belgelendi. Kimin iddiasının doğru olduğunun önemi yok. Herkes işine geleni kabul edip ona göre tavrını belirleyecek. Böyle durumlarda asıl soru kimin ne yaptığını tespit etmektir ve bu en çok devleti ilgilendirir. Böylece yapılan operasyon açığa çıkar ve amacı anlaşılır. Bu bakımdan böyle operasyonların faydalı olduğu bile söylenebilir. Çünkü, eğer doğru bir analiz yapılırsa, operasyonu yapan gücün siyasi hedefleri kolaylıkla anlaşılır. Ben ülkeme yapılan operasyonlardan şikayet etmem. Çünkü bunlar karşı tarafın en mahrem yerlerine sızmış ajanlar gibidir ve onların tüm niyetlerini gözler önüne serer. Operasyonu yapanlar karşı taraftan şikayet etmezler. Yani hem belge olduğunu kabul edenler hem karşı çıkanlar operasyon için gerekli aktörlerdir. Ama olayı analiz etmeye çalışan, yapanların amacını sorgulayanları sevmezler ve bunlara komplocu derler. Bu gibi operasyonlar dünyayı değiştirecek kadar büyük sonuçlar yaratabilir. Mesela Lenin bir Alman treniyle Petrograd’a, Humeyni Fransızların sağladığı uçakla Tahran’a gitti ve dünyayı değiştiren devrimleri yönlendirdi. Burada Almanların ve Fransızların olaylarda herhangi bir katkısı olduğunu düşünmenin komploculuk olduğu ve bu büyük devrimleri karalamak amacıyla çıkarıldığı söylenir. Demokrasilerde yönetimi halkın iradesi belirler. Bunu bilen bazı odaklar madem ki halk belirliyor öyleyse biz de onun tercihlerin yönlendirelim demiş olabilirler mi? Eğer böyleyse halkı yönlendirmek için sadece arada sırada yaptıkları operasyonları anlamaya çalışmakla yetinmemeli, bunları gerçekleştirmek için oluşturdukları alt yapı da ortaya çıkarılmalıdır. Bu alt yapıda görev alanların çoğu yaptığı işin farkında değildir. Onlar ya demokrasinin kahraman savunucusu ya da ülkeyi kurtarmaya kendini adamış vatanseverlerdir. Ancak yaptıklarının sonucunda bir operasyonun gerçekleşmesine katkıda bulunmuş olurlar. Böyle zamanlarda telaşa kapılmamak ve olayı büyütmemek gerekir. Basit tedbirlerle amaca ulaşılması engellenebilir. Mesela Lenin sınırda pasaport kontrolünde, düzmece de olsa bir engelle karşılaşabilir ve ülkeye girmez. Ama bunun için operasyonu ve bunda rol alacak kişileri önceden bilmek gerekir. Bunu yapamazsanız, yıllarca sonra, Putin’in yaptığı gibi, Çarın itibarını iade etmek zorunda kalabilirsiniz. Başbakan ve Genelkurmay Başkanı olayı büyütmeden onun ya bir subayın işgüzarlığı ya da bir gazeteye ulaşmış sahte evrak olarak değerlendirmeli, kendi gündemlerinin dışına çıkarmalıdır. İstihbarat örgütü olayın gerçek yüzünü ortay çıkarmalı, yargı kendi kuralları içinde davayı sonuçlandırmalıdır.