KORKU KÜLTÜRÜ NASIL YENİLİR?

İstanbul Avcılar’da polis kıyafetli eşkıyanın pavyon basıp “kadın kaldırması” bana Ferhan Şensoy’un 20 yıl önceki deneyini hatırlattı:


Şensoy ve tiyatrocu arkadaşları, bir oyunda kullandıkları Nazi subayı üniformalarıyla Beyoğlu’na çıkıp kimlik kontrolü yapmışlardı. Üzerlerinde gamalı - haçlı kostümler, deri çizmeler, Nazi kasketleriyle İstiklal’den gelen geçeni çevirip “Kimlik bitte (lütfen)!” diyorlardı. Komik değil mi? Ama insanların tepkisi hiç de komik değildi. Güpegündüz kendilerine yarı Türkçe yarı Almanca kimlik soran “Nazi subayları”na herkes uysalca boyun eğmişti. Galiba sadece bir kişi “oyun”u anlayıp karşı çıkmış, diğerleri kuşkulandıysa da “Ne olur ne olmaz” diye kimlik göstermişti. * * * Bilinçaltımızın çok derinlerinde yatan bir iktidar korkusu var bu itaatte... Şehir eşkıyalarına polis yeleği giyip pavyon basma cüreti veren de bu korku aslında. “Eli sopalı adam” karşısında kimsenin bir şey yapamayacağını, kimlik sormak filan şöyle dursun, hadiseye bile bakamayacağını, baskından sonra da eğlencenin kaldığı yerden yeniden başlayacağını (Celalettin Cerrah’tan iyi) biliyorlar. İtaat kültürüyle kültürlenmiş her topluluk gibi polise kimlik sormanın, “Ne yapıyorsunuz, niye kızı saçından sürüyorsunuz” demeye kalkışmanın canına susamak olduğunu hissediyorlar. * * * Peki, ilelebet böyle mi gidecek? Toplumsal otorite baskısı ne zaman bireysel özgürlük talebiyle dengelenecek? Bir gün, boyun eğmenin yerini başkaldırı alacak mı? Bu, tamamen bize bağlı. Polis Akademisi öğretim üyesi, Önder Aytaç’a, “Polis adayı öğrencilere istenirse kimlik gösterme öğretiliyor mu?” diye sordum. “Elbette” dedi. Peki, neden sokakta kurallar böyle işlemiyor? Aytaç da “kültür”le açıklıyor durumu: “Erkek egemen toplum... Bir pavyondan tekme tokat konsomatris götürülmesini normal görüyor, müdahale etmiyor.” Peki nasıl ayırt edeceğiz polisi eşkıyadan? Son olaydan örnek veriyor: “Böyle bir olaya tek araba gelmezler. En az 10 polis olur. Hele üniformasızlarsa daha dikkatli olmak gerekir. Kuşku varsa en iyisi kimlik sormak, göstermiyorsa, acilen 155’e haber vermektir.” * * * Asıl önemlisi şu: Bu olay bir “copycat” sendromu yaratabilir. Yani? Eylemi televizyonlarında seyredenlere, benzerlerini yapma ilhamı verebilir. Kostümcüden “Dizi için lazım” diye alınmış polis yelekleriyle baskınlar, kaçırmalar, eylemler hızla artabilir. “Marilyn Monroe’nun intiharından sonra, intiharlarda yüzde 11 artış olmuştu” diyor Aytaç... Bunu önlemenin tek yolu var: Etkili ceza... Eğer polis kılığında pavyon basanlar ağır bir cezayla karşılaşırlarsa toplum buradaki caydırıcı mesajı alır ve durur. Öyle olmaz da daha önce kendisine kimlik sormaya cüret eden avukatı döven veya Engin Çeber’i katleden polisleri kollayan koruma kalkanı hep devrede kalırsa, benzeri olayları daha çok yaşarız. Son söz Aytaç’tan: “Korku kültürü bu... Tek panzehiri, daha fazla demokrasi...”
<< Önceki Haber KORKU KÜLTÜRÜ NASIL YENİLİR? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER