Şampiyonluğun yüzü hâlâ...


İklim değişiklikleri, çoğu kere vücut kimyanızı bozar. Bursaspor, hak ettiği ama hiç de alışık olmadığı bir konum yakaladı. Alışageldiğinin ötesinde, çok farklı bir iklime taşındı. Doğal olarak etkilendi. Lider olmak, şampiyonluk yarışında bir anda çok büyük avantajla buluşmak, dahası ligin bitimine haftalar kala "şampiyon" diye anılmak, her şeyden önce psikolojisini değiştirdi. Taraftar ilgisi farklılaştı. Medya desteği görülmemiş ölçüde arttı. Ve zirvede durmanın dayanılmaz baskısı, giderek ağırlaştı. Manisaspor ve hele Denizlispor maçlarında, Bursaspor'un bilindik oyun temposu, kalitesi, anlayışında hissedilir gerilemeler vardı. Buna bir de sistem değişikliği eklenince, iş büsbütün zorlaştı. Çünkü takımın ezberi bozuldu ve hücum organizasyonunda sorun yaşanmaya başlandı. Sercan, sürati, çabukluğu, dar alandaki etkili oyunuyla rakip savunmaların ürktüğü, çekindiği, yetenekli ve profesyonel yaşamı benimsediği takdirde gelecekte adından çok söz ettirecek bir oyuncu. Uzun süreli bir sakatlık dönemi yaşadı. İyileşti, takımına katıldı. Ancak Ertuğrul Sağlam'ın da kafasını karıştırdı. Sağlam, kendisince haklı nedenlerle Sercan gibi bir silahı, başlangıç kadrosunda oynatmak istedi. Sercan'ın takımdan ayrı kaldığı süreçte takımın santrforu Turgay'dı ve çok da faydalı oynamaktaydı. Volkan Şen Honduras milli maçından sakat dönünce, Sağlam, iki hücumcusunu aynı kadroda, farklı mevkilerde kullanmayı denedi. Turgay'ı sağ kanada çekti. Sercan'ı santrfor oynattı. Bana göre, her ikisinden de beklenilen verimi alamadı. Ardından yapılan sistem değişikliği ve 4-3-3'ten 4-4-2'ye dönüş de pek yarar sağlamadı. Bu defa Turgay-Sercan ikilisi yan yanaydı. Ama Batalla kenardaydı. Denizlispor maçında, sırf sistem değişikliği yüzünden Batalla 80. dakikaya kadar kulübede kaldı. Benzer durum, kaybedilen İBB maçında da yaşandı. Oysa Turgay, Sercan'ın oynatılmadığı süreçte, yani 4-3-3 tercihlerinde son derece verimli olmuştu. Pivot özelliğini çok iyi kullanıyor, kenardan çapraz koşularla hücuma destek veren Volkan ile Ozan'a hamle yapacakları, şut atacakları pozisyonları hazırlıyor, arkasında oynayan Batalla'nın, hatta bazı kereler Ivan Ergic'in de katılımlarıyla Bursaspor hücum organizasyonlarını başarıyla gerçekleştiriyordu. Batalla, yalnızca top kullanmakla kalmıyor, ikinci topları iyi takip ediyor, duran top dâhil çok etkili dış şut atıyor ve hücumda farklı alternatiflerin oluşmasını da sağlıyordu. Öte yandan Bursaspor, kanat organizasyonlarının en becerikli takımlarının başında geliyordu. Sağdan Ali Tandoğan-Volkan Şen, soldan Mustafa Keçeli-Ozan İpek ikilileri, kanatları tıkır tıkır işletiyor, kenar ortalarla yoğun bir şekilde rakip savunma yıpratılıyordu. Gerek fizik avantajı, gerekse yüksek top becerisiyle bu tarz oyunun zaten istediği santrfor tipi Turgay'dı. Hele de rakibin çok adamla kapandığı maçlarda. Sercan, evet Turgay'dan daha çabuk, daha süratliydi ama kapalı savunmalar karşısındaki etkisi, Turgay'ın gerisindeydi. Çünkü Sercan, öncelikle geniş alan oyuncusuydu. Takım skor avantajını yakaladığında, rakip önde oynamaya koyulup savunma güvenliğini azalttığında, bilindik yeterliliklerini daha verimli bir şekilde oyuna yansıtabiliyordu. Yani, kapalı savunmalar karşısında başlangıç değil, bitirme onbiri oyuncusu olarak tercih edilmesi daha doğruydu. O kafa karışıklığı, o sistem değişikliği, alışılagelmişin dışındaki bir iklime taşınmanın psikolojisi ve liderliğin baskısıyla birleşip, savunmada bireysel hatalar da yapılınca, Bursaspor, İBB karşısında özellikle de Denizlispor maçından sonra "Geliyorum" diyen bir yol arızası yaşadı. Şimdi Sağlam, sistemi değiştirir ve doğru tercihlerle doğru takımı kurarsa Antalyaspor maçında bu tablo değişebilir. Bursaspor, bildiği oyunu oynamanın verimliliğine yeniden dönebilir. Ama liderliğin getirdiği o baskıyla baş edecek bir mental çalışmayı yapmak koşuluyla. İBB maçında Bursaspor, kendi yanlışları yüzünden kaybetti. Beşiktaş'ın kazandığı, Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı yendiği, ligin şu ana kadarki en kritik haftasında çok önemli bir avantajı yitirdi. Kazanabilse, Galatasaray'ın 8, Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın 6'şar puan önünde olacak ve fikstür kolaylığı da dikkate alınırsa yoluna daha moralli, daha güvenli, daha rahat devam edecekti. Kaybetti, çok büyük bir şansı tepti. Fakat şu da unutulmamalı... Bursaspor sadece bir maçı kaybetti. Şampiyonluğu değil. Artık oraya takılmaması ve popüler yaşamdan uzak durup, kendi doğal ortamında, eski alışkanlıklarıyla şu son 1,5 ayı tamamlaması lâzım. Yani, taraftar ve medya ilgisinin yoğunluğunu da biraz hafifletip, dengede tutarak çalışmalarını sürdürmesi lâzım. Şampiyonluğun yüzü, hâlâ Bursaspor'a dönük. Takipçilerini, lig bitiminde de dikiz aynasından izlemek istiyorsa, Bursaspor'un önce kendi gölgesinden ürkmemesi lâzım! Futbolun lezzet durağı Hani bazen farklı bir lezzeti arar da ismi, popülaritesi, ambiyansıyla gözde olmuş pahalı mekânlar dışında, mütevazı ama keyifli, hatta salaş bir yerde lezzetli bir şeyler atıştırmak istersiniz ya... Eğer futbolda da öyle bir keyfi yaşamak, gol lezzetiyle buluşmak istiyorsanız, bu ligde izleyeceğiniz tek takım var: Kasımpaşa. Neden mi Kasımpaşa? Sadece 1'i dışında her maçında gol olduğu için Kasımpaşa. Attığı, yediği gol toplamı -iki Ankaraspor maçı hariç- 87'yi bulduğu için Kasımpaşa. Maç başına ortalama 3,48 gol izlettirdiği için Kasımpaşa. Kayserispor (0-0), Gençlerbirliği (2-0), Gaziantepspor (3-0), haricindeki tüm maçlarında gol yediği için Kasımpaşa. Kayserispor (0-0), Antalyaspor (0-2), Gençlerbirliği (0-4), Gaziantepspor (0-1), Bursaspor (0-2) dışındaki tüm maçlarında gol attığı için Kasımpaşa. Bursaspor (54), Galatasaray (51), Fenerbahçe'nin (48) ardından en fazla gol atan (46) takım olduğu için Kasımpaşa. Sivasspor'un (49) ardından en fazla gol yiyen (47) takım olduğu için Kasımpaşa. Kazanırken de kaybederken de oyunu çirkinleştirmediği, izleyenleri futbolla eğlendirdiği için Kasımpaşa. Ve bu ligin en renkli takımı olduğu için Kasımpaşa. Demem o ki... Salaş ama sıcak... Mütevazı ama lezzetli ve halk tipi bir mekân arayışındaysanız... Ve de eğrisine doğrusuna bakmadan futbol keyfi, gol zevki yaşamak istiyorsanız... Tavsiyem budur... Rakip kim olursa olsun, Kasımpaşa maçlarına gidin.
<< Önceki Haber Şampiyonluğun yüzü hâlâ... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER