Vuvuzela sesiyle uyanmak!


Vuvuzela sesiyle uyanmak! Sonunda bu da oldu. Dün sabah yatağımdan dehşet içinde fırladım. Sabahın köründe evin bahçesine çıkmış, vuvuzelasını cıyaklatıyor. Ama öylesine de keyifli ki. Kızamadım. Sanki en büyük futbol bayramını bir gün öncesinden ilân ediyor, “Ey futbol kaçıkları kalkın! Büyük bayrama, Dünya Kupası finaline az kaldı” diye sesleniyor. N’apalım, kaderde futbol uğruna vuvuzela sesiyle uyanmak da varmış... Buralarda İspanya’nın şampiyonluğu neredeyse daha şimdiden ilan edilmiş durumda. Hemen herkesin favorisi, sarı kırmızı İspanya! Yorumlarda genellikle benzer noktalara işaret ediliyor. En iyi futbolu son yıllarda İspanya’nın oynadığı, İspanya’nın ne kadar kendinden emin ve tecrübeli bir takım olduğu, belki de futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi orta sahasını çıkardığı, şahane top organizasyonuyla tüm sahayı kullandığı, bu yüzden İspanyollara pres yapmanın ne kadar güç olduğu vesaire... günlerdir yazılıp duruyor. Uzun lafın kısası: Daha maç oynanmadan İspanya’yı şampiyon yapan yorumcular çoğunlukta. Ama futbol bu değil ki. Futbolun güzelliği her türlü sürprize, olmadık sonuçlara açık olmasında yatar. Peşin favorilerin 90 dakikanın sonunda nasıl perişan olduklarına dair renkli sayfalar futbol tarihinde eksik değildir. İspanya deyince, akla hemen orta saha geliyor. Bir İngiliz yorumcu, orta sahayı genellikle çok iyi parselleyen iki yıldızı, Xavi‘yle İniesta’yı futbolun entelektüelleri diye niteliyor. Orta saha ve muazzam pas organizasyonu, İspanya’nın en büyük gücü. Hollanda bu noktayı özellikle göz önünde tutuyor ve Almanların yapamadığını başarmak istiyor. Hollanda orta sahasının tecrübeli adı van Bommel’in özetle dediği şu: İki oyun kurucuyu, Xavi’yle İniesta’yı kilitlemek ve İspanya’nın çok fazla pas yaparak sahayı parsellemesine engel olmak... Portakalların golcü ve sol açığı Kuyt’a gelince, Almanların İspanya karşısında fazla korktuğunu ve bu korkularını belli ederek maçı oynadıklarını, finalde böyle bir yanlışa kendilerinin düşmeyeceğini söylüyor. Bir soru daha var: Gol kralı kim olacak? ‘Altın ayakkabı’ya iki topçu adaylığını koymuş durumda: Sneijder’le David Villa. İkisinin de 5’er golü var. Rooney gitti, Ronaldo gitti, Messi gitti, Kaka gitti, Fabiano gitti, Suarez gitti, kupada bir tek Sneijder’le Villa kaldılar, büyük golcü olarak. David Villa, tam bir fırlama ya da atom karınca! İniesta-Xavi ikilisinin rakip defansların arasına, arkasına attıklara paslara müthiş deparlarla dalan, olağanüstü çalımlarla rakiplerini geçen David Villa’yı durdurmak gerçekten kolay değil. Ama öte yandan Portakalların Sneijder’i de tam bir dinamo. Hollandalı bir yorumcunun deyişiyle her tuttuğu altın olabiliyor. Yeşil sahada 90 dakika boyunca neredeyse basmadığı yer kalmıyor Sneijder’in. Üstelik gol de atıyor. İspanya tarafında David Villa gibi bir atom karınca daha var: Pedro... Durdurulması çok güç bir oyuncu. Fakat biraz egoist! Pedro, Almanya maçının son dakikalarında, Alman kalesinin önünde topla o kadar çok oynadı ki. Sonunda top ayağına dolandı ve çok büyük bir gol fırsatı kaçtı. Oysa Torres bomboş bekliyordu Pedro’nun pasını... Turnuvada bugüne kadar tek bir gol dahi atamayan 9 numaranın, Torres’in gole ne kadar büyük ihtiyaç duyduğu biliniyordu. Maçtan sonra bu bencilliğinden dolayı Torres’den defalarca özür dilemiş Pedro... Arjen Robben‘i sakın unutmayın, sağ açıkta. Portakalların büyük silahı ve oyunu her an çevirebilecek büyük bir topçu o... Öte yandan iki kaptan var, Puyol’la van Bronckhorst. İkisi de takımlarında savunma göbeğinin temel direkleri. Üstelik ikisi de yarı final maçlarında attıkları müthiş gollerle takımlarının finale kalmasında belirleyici oldular. Ve ikisi için de bu final maçı kariyerlerinin son maçı olacak. O yüzden de, bu geceki final iki kaptan için tam bir ölüm kalım maçı halinde geçeceğe benziyor. 16 milyon nüfusuyla büyük bir futbol ülkesi olan Hollanda 1974 ve 1978’de Dünya Kupası’nda final oynamıştı. İlkini Almanya’ya, ikincisini Arjantin’e kaptırmıştı. Şimdi yine yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişken, kupayı kaybetmek niyetinde değil. Finale fena halde asılacaklar. İspanya ise 2008’de Avrupa Şampiyonu olduktan sonra, bu kez de Dünya Kupası’nı kaldırarak büyük bir ilki gerçekleştirmenin peşinde... Dünya Kupası’nın 80 yıllık tarihinde 19 turnuva yapılmış. Bunları yedi ülke paylaşmış: Brezilya 5, İtalya 4, Almanya 3, Arjantin 2, Uruguay 2, Fransa 1, İngiltere 1. Şimdi ilk kez bu yedi ülkeye bir 8. katılacak. İspanya mı, Hollanda mı? Benim gönlüm İspanya’dan yana. İyi pazarlar!
<< Önceki Haber Vuvuzela sesiyle uyanmak! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER