Şike işinde olacaklar belli


Türkiye hararetli tartışmanın içine girecek.. Anafora düşen kayık gibi çalkalanacak.. Çünkü tartışma hukukçularla sınırlı kalmayacak, televizyon ekranlarından taşıp, kahvelere, işyerlerine, ev sohbetlerine, statlara kadar uzanacak.. İşin kötüsü mü diyeyim.. Doğası gereği mi diyeyim bu tartışma ‘tarafgirlik’ duygusuyla yapılacak.. Tartışmalarda tarafgirlik hukukun önüne geçecek.. Ne zaman derseniz.. Şike iddianamesi çıktığı zaman derim.. Federasyon, lig aynen başlar iddianame mahkeme tarafından kabul edildiğinde delillere bakarız, kararını aldı.. Yani, en erken üç dört ay sonra.. Dananın kuyruğu işte o an kopacak.. Federasyon buram buram terleyecek.. Niye mi? İddianameye bakıp karar verse dert, mahkemenin sonucunu beklese başka dert.. Dert kısmı mühim.. * Diyelim ki; iddianame çıktığı zaman delillere baktı, kararını verdi, bu işe bulaşan takımlara cezayı kesti.. Birileri itiraz edecek.. Durun bakalım bunlar daha iddia, mahkemeyi beklemek lazım diyecek.. Federasyon mahkemenin önüne geçip ‘sanık’ durumunda olanları kafadan ‘mahkûm’ haline getirdi tezini savunacak.. * Diyelim ki; Federasyon mahkemenin sonucunu bekleme kararı aldı.. Yine birileri itiraz edecek.. Mahkeme üç sene mi beş sene mi sürer.. Sonra Yargıtay’ı var, osu var busu var denilecek.. O zamana kadar ohoo sesleri yükselecek.. Mahkeme şike kararı verirse, cezayı beş sene, yedi sene sonraki yönetim mi çekecek diye sorulacak.. * Biliyorum, ceza davası ile Federasyon’un alacağı kararlar başka şey.. Federasyon kanaatle karar verebilir.. Özerktir bağlı değildir.. Tamam da bu tartışma olacak.. Kaçınılmaz.. Federasyonun kararı ne olursa olsun ligin önüne geçecek.. Gece gündüz tartışılacak.. Ligin tadı tuzu kaçacak.. Bu işin bir de Avrupa boyutu var ki ona hiç girmeyelim.. Çok karışık çok!.. * Böyle olacak diye kafamızı kuma gömemeyiz.. Bir kere yaşarız, bir daha yaşamayız.. Kulüplerin sahibi kim? Başkanlar mı, yöneticiler mi, delegeler mi, sporcular mı, taraftarlar mı? Sorunun cevabı belli.. Şikeden en çok zarar gören.. Şike işinden en çok zararı gören kulübüne âşık olan taraftardır.. Başkan da âşıktır, yönetici de.. Hata varsa, yanlış varsa, şike varsa yapan kendileridir.. Bedelini öderler.. Delegeler yanlış kişileri yönetime seçmişlerdir, hata yapmışlardır, sıkıntısına katlanırlar.. Sporcular bugün var yarın yok.. Bugün bu forma altında yarın başka formayla sahada.. * Ya taraftarlar.. Şike yapan kulübün taraftarı onlarca yıl bu sıkıntıyı üzerinden atamaz.. Çoluğunu çocuğunu bile etkiler.. Bugün minicik olan çocuk, üç beş yıl sonra ‘anne, baba sizin takımda benim ne işim var, sizin takım şikeciymiş’ dedi mi evde huzur kaçar.. Cevap verilecek söz kalmaz.. Bu sebeple derim ki, şike yapan yönetici en büyük kötülüğü taraftarına yapar.. Genel Başkan var seçmen yok! Yok yemin kriziydi, yok boykot kararıydı, şike operasyonuydu derken gözlerden kaçan bir gelişme yaşandı.. Bir zaman iktidarın büyük ortağı olan.. Başbakan çıkartan parti kongresini yaptı.. Delegeler birbirinin üzerine yürüdü, itiş kakış oldu sonunda genel başkan yeniden genel başkan seçildi.. O parti; DSP.. Oyu yüzde 0.25.. Dibin dibi.. Genel Başkan var, seçmen yok demem bundandır..
<< Önceki Haber Şike işinde olacaklar belli Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER