Mali disiplin Kürt sorununu çözer


Türkiye ekonomisi dokuz yılda hızla değişti. 1990'larda yaşanan ahbap-çavuş kapitalizmine son verildi. Kamu bankaları soyulamıyor artık. Bu değişim sürecinde, Türkiye ekonomisinde her şeyden önemlisi devletin iki yakası bir araya geldi. Bütçe açığı kapandı, devletin borç yükü azaldı. Sağlık ve eğitime, silahtan daha fazla para harcanmaya başlandı. Böylece fert başına gelir dokuz yılda üç kat çoğaldı, insanların refahı arttı. Ama hâlâ bu yapılanları küçümseyenler var. Statükocu İstanbullu işadamlarının bir kısmı, "Ne yapıldı ki?" diye sorabiliyor. Oysa dokuz yılda bütçe açığı ve borç yükü küçültülmeseydi İstanbullu statükocu işadamlarının bırakın kâr etmeyi, şirketlerinin ayakta kalması mümkün olamazdı. Küresel ekonomik fırtınada savrulup giderlerdi. Dün International Herald Tribune'de, dünyada ekonomik durgunluk nedeniyle şirket evlilikleri azalırken Türkiye'de arttığını belirten, "Türkiye şirket evliliklerinin starı oldu" başlıklı bir haber yayımlandı. Haberde, Türkiye'de geçen yıl 24.9 milyar dolarlık 218 şirket evliliğinin yapıldığı, pek çok yabancı firmanın Türkiye'ye gelmek için sırada olduğu ve önümüzdeki yıllarda şirket evliliklerinin daha da çoğalacağı belirtiliyor. Daha önce aşırı milliyetçi bir imajı olan Türkiye'nin Başbakan Erdoğan döneminde liberal ekonomik politikalara adapte olduğuna dikkat çekilen haberde, pek çok yabancı yatırımcının Türkiye'ye geldiği duyuruluyor. Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelmesi Türkiye'nin ekonomisini güçlendirdiği gibi, iç ve dış siyasetini de güçlendiriyor tabii. Peki bizim statükocu işadamları Türkiye'nin kamu maliyesinde ve dolayısıyla ekonomideki başarısını küçümserken, buna halk ne diyor? Statükocu işadamlarının aksine dokuz yılda izlenen mali disiplini halk takdir ediyor. Sağlık ve eğitimle ilgili memnuniyetini dile getiriyor. Hastaneye gidiyor, eskisi gibi azarlanmıyor. Muayene olmak için sabahın saat beşinde hastane koridorunda tek kol hizaya girmiyor. Okulda çocuğuna kitapları bedelsiz veriliyor. Çocuğuna kendisinin alamadığı tablet bilgisayar bile okulda verilecek artık. Statükocu işadamlarının karşı durduğu anayasa değişikliğine de zaten bu nedenle vatandaş, 2010 Eylülünde yüzde 58 oy verdi ve vatandaşı yok sayan askeri vesayet sisteminin kalkmasını istedi. Halk daha çok özgürlük ve demokrasi talep ediyor. Darbecilerin yaptığı anayasayı çöpe atıp önüne özgürlükçü ve sivil bir anayasanın getirilmesini talep ediyor. Nitekim vatandaş mali disiplinin işlediğini, devletin iki yakasının bir araya geldiğini ve bunun da kendisine refah getirdiğini görünce AK Parti'yi üçüncü dönemde daha da güçlü bir biçimde destekledi. Çevresindeki ülkelerin durumuna bakıp hükümete güveni daha da arttı. Çünkü Türkiye'ye örnek gösterilen Yunanistan, İrlanda, Portekiz battı. İspanya ve İtalya battı batacak hale geldi. Niye derseniz, çünkü bu saydığımız ülkelerde kamu maliyesi bozuldu. Maliye bozulunca devlete ve politikacılara güven kalmadı. İşte Avrupa'nın geldiği bu noktada, dokuz yılda, Türkiye'nin kamu maliyesinde yapılanları küçümsemek, artık kasıtlı bir AK Parti düşmanlığından başka bir anlam taşımıyor. Peki bütün bunları niye anlattık? Şimdi Hükümetin önünde çözmesi gereken bir Kürt sorunu var. Sorunun çözülmesinde en güçlü siyasi merkez AK Parti oluyor. Başkası sorunu çözemez. Çünkü AK Parti hükümetlerine halk destek veriyor, çünkü ona güveniyor. Niye güveniyor? Sebebi son derece ekonomik. Çünkü AK Parti hükümetleri mali disiplinle devletin iki yakasını bir araya getirdi ve böylece devleti her türlü iç ve dış vesayete ve statükocu lobiye karşı güçlendirdi. Bu topraklarda ilk kez devletin parasını vatandaşa harcadılar ve devleti, vatandaşın hizmetine soktular. Öyle ki, Cumhuriyet tarihinde ilk defa sağlık ve eğitim harcamalarını askeri harcamaların üzerine çıkarttılar. Kısacası halkın AK Parti hükümetlerine olan güveninin altyapısını kamu maliyesindeki başarı sağladı. Eğer bu ülkede kamu maliyesi bozulursa, hükümet, vatandaşa bugünkü gibi hizmet edemez, refah dağıtamaz. Refahı artmayan vatandaş da hükümetin arkasında durmaz, onu desteklemez. Oysa halkın hükümete olan desteği ve güveni, bugün Kürt sorununun çözümü için olmazsa olmaz bir şart. Halkın güvenini ve desteğini kaybetmemek için, bu dönemde mali disiplinden asla uzaklaşmamak ve lobiler ne derse desin, devletin bütçesini bozmamak gerekiyor. Zira mali disiplin sürdüğü takdirde AK Parti arkasında toplumun desteğiyle birlikte yere ayağını sağlam basacak ve bu ülkede Kürt sorununun önündeki aşılmaz sanılan engeller teker teker aşılarak çözülecek.
<< Önceki Haber Mali disiplin Kürt sorununu çözer Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER