Dokuma ve tarım Eski Tunç Çağında

Dokuma ve tarım Eski Tunç Çağında da yapılmış -Çorumun Uğurludağ ilçesi Resuloğlu Ören Yerindeki kazılarda, Eski Tunç Çağı ve Hatti kültürüyle ilgili önemli bulgulara ulaşıldı -Kazı başkanı Prof. Dr. Yıldırım: Milattan önce


ÇORUM (A.A) - Ferhat Barulay - İsmail Çimen - Çorumun Uğurludağ ilçesi Resuloğlu Ören Yerinde gerçekleştirilen kazılarda, Eski Tunç Çağı ve Hatti kültürüyle ilgili önemli bulgulara ulaşıldı.
     Bölgede 2003 yılında başlanan çalışmaların bu yıla ait bölümü tamamlandı. Kazı çalışmalarında bugüne kadar 280i bulan mezarla birlikte Eski Tunç Çağına ait pişmiş toprak, taş ve madenden birçok eşya gün yüzüne çıkarıldı.
     Kazıların bu yılki bölümünde Resuloğlu Ören Yerinin güneydoğu yerleşiminde, bir Beye ait tam teşkilatlı yapının içinde 100ün üzerinde arkeolojik değere sahip eser bulundu.
     Kazı başkanı Prof. Dr. Tayfun Yıldırım, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, bölgede 2003 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ankara Üniversitesi adına yürütülen çalışmalarda bu yıl 100ün üzerinde arkeolojik değere sahip eserin gün yüzüne çıkarıldığını söyledi.
     Bölgede milattan önce 3üncü binin ikinci yarısına tarihlenen bir mezarlık alanında 280in üzerinde taş sandık, küp ve basit toprak mezara rastladıklarını anımsatan Yıldırım, Mezarların bir kısmı yönetici sınıfa ait ancak çoğu soyulmuş. Resuloğlu mezarlarında bölgenin, Eski Tunç Çağı toplumunun, başka bir deyişle yörenin yerli halkı Hattilerin ölümden sonraki inançlarına ışık tutan çok sayıda maddi kültür belgesi ortaya çıkarıldı. Bu belgeler bize Resuloğlu bireylerinin, çiftçiliğin yanı sıra maden sanatında da ileri bir toplum olduklarını göstermişti dedi.
    
     -15 odalı yapı ortaya çıkartıldı-
    
     Çalışmaların 2010 yılından sonra mezarlara bırakılan bireylerin yaşadıkları alanların araştırılmasıyla devam ettiğini, özellikle son iki yıldır güneydoğu yerleşiminde çok ilginç sonuçlar aldıklarını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
     Bir Beye ait tam teşkilatlı bir yapıyı oldukça iyi korunmuş vaziyette bulduk. Binaya ait küçük eserler o dönemin insanının yaşantısıyla ilgili bize net bilgiler veriyor. 15 odalı, büyük avlulu ve çok sayıda ekin kuyusuna sahip bir yapı ortaya çıkarttık. Milattan önce yaklaşık 2400lere tarihlenen bu yapının taş ve kerpiç duvarları, sıvaları, kapıları, ocak ve öğütme taşları oldukça iyi korunmuş.
     Söz konusu yapının içinde işlikler, mutfak, yaşam alanları ve ekin depolama kuyularının bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
     2012 yılı çalışmalarında, milattan önce yaklaşık 2400lere tarihlenen ve bir Beye ait olduğu belirlenen yapının avlusu içinde tahıl saklamak için ana toprağa açılmış, bazılarının dip kısmında tahliye delikleri bulunan ve çapları 2 metre, derinlikleri ise 3 metre civarında silolar (Tahıl gibi ürünlerin korunduğu, saklandığı veya depolandığı, genellikle silindir biçiminde ambar) ortaya çıkarttık. Bunların sayısı şimdilik 18 ancak her sene sayıları artıyor. Demek ki bu insanlar hem çiftçilikle uğraşıyorlar, yaşantıları tarıma dayalı olarak geçiyor hem de maden kullanmasını biliyorlar. Binada ele geçen çok sayıda pişmiş toprak, taş, kemik ve yarı kıymetli taş eserlerin yanında oldukça iyi korunmuş bir bronz hançer açığa çıkarttık. Hançerin benzerlerine mezarlarda da rastlamıştık. Bu da bizim için son derece önemli. Böylelikle mezarlık alanı ile büyük bina arasında tam bir zaman birliği olduğu anlaşılıyor. Buradaki kazılar Orta Kuzey Anadolunun kronolojisine kısmen ışık tutacak nitelikte.
    
     -Dokumayla ilgili somut örnekler mezarlık kazısında açığa çıktı-
    
     Prof. Dr. Yıldırım, kazıda Hititlerin kullandığı bazı eşyaların prototiplerini de bulduklarını anlatarak, şunları kaydetti:
     Bunlar daha çok silah ve seramik şeklinde. Bu yıl da pişmiş topraktan yapılmış hayvan heykelciklerine ve geleneksel damga mühürlere rastladık. Bunun dışında idol adı verilen plastik sanatlarla ilgili bu çağa ait figürler de mevcut. Bu eserler halkın yerel dini inançlarını anlatıyor. Bu insanların çiftçiliğin yanında dokumacılıkla da geçindiklerini gösteriyor. Çok sayıda taştan ve pişmiş topraktan yapılmış tezgah ağırlıkları ve ağırşaklar mevcut. Farklı tipte dokuma ağırlıkları var. Bu ağırlıklara bağlanmış iplerin arasından yün ya da keten geçirilerek muhtelif tipte modeller dokunmuştur. Dokumayla ilgili somut örnekler mezarlık kazısında açığa çıktı. Elimizde ketenden dokunmuş çok sayıda fosilleşmiş kumaş kalıntısı var. Bu dönemin özellikle bu bölgede bir takım eksikliği var. Arkeologların Eski Tunç Çağıyla ilgili merak ettikleri bilgi eksiklikleri var. Bu yılki eserler ve bulgular bu eksikliklerin bir bölümünü aydınlatacak nitelikte.
    
     Yayıncı: Orhan Topal
<< Önceki Haber Dokuma ve tarım Eski Tunç Çağında Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER