Babadan Oğula Er Meydanı Hikayesi

Babadan Oğula Er Meydanı Hikayesi

Fatma Ünal - Küçük yapısına rağmen güçlü rakiplere yenerek Tarihi Kırkpınar Güreşleri'nde 1988 yılında başpehlivan olan ve 1 yıl sonra trajik şekilde hayatını kaybeden Recep Gürbüz'ün, henüz 1.5 yaşında ilk kez kısbet giyen oğlu Ali Gürbüz, babasının ruhunu er meydanında yaşatıyor. Babasını 1.5 yaşında kaybeden Ali Gürbüz, babasının ölümünden 22 yıl sonra altın kemerin sahibi oldu. 650. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde Recep Kara'yı yenerek başpehlivan olan Ali Gürbüz, memleketi Antalya'da büyük ilgi görüyor. Antalya Belediyesi sporcusu olarak 1988 yılında kente ilk altın kemeri getiren babası Recep Gürbüz'ü unutmayan Antalyalılar, onun izinden giden oğlunu da bağırlarına basıyorlar. Recep Gürbüz, 1982, 1983 ve 1984'te başpehlivan ünvanını kazanan ender güreşçilerden Hüseyin Çokal'ın da ustası olan Mehmet Öztürk tarafından güreşe teşvik edildi. Aynı zamanda kayınpederi olan ustası Mehmet Öztürk'ün çalıştırdığı Recep Gürbüz, 80 kiloluk küçük yapısına rağmen, 1988 yılında, bir önceki yılın başpehlivanı Recep Kılıç'ı yenip altın kemeri taktı. Bu başarısıyla Antalya'nın gururu olan Recep Gürbüz'e talihsiz şekilde aynı yıl beyin tümörü teşhisi konuldu ve Gürbüz, 1989 yılında, 26 yaşındayken hayatını kaybetti. Genç yaşta yaşamını yitiren bapehlivan Recep Gürbüz için 1989 yılındaki Tarihi Kırkpınar Güreşleri'nde jubile düzenlendi. Jubile sırasında henüz 1.5 yaşında olan Ali Gürbüz, er meydanındaki babasının en büyük rakibi Recep Kılıç'ın kendisi için diktirdiği kısbeti giydi ilk kez. Bu kısbetini kaderi yapan Ali Gürbüz, yıllar sonra büyük bir başarıya imza attı. 11 yaşından itibaren Kırkpınar'da er meydanına çıkan Ali Gürbüz, babasından 23 yıl sonra, 23 yaşında altın kemeri taktı. -'' ONDA DOYAMADIKLARI SEVGİYİ BENDE YAŞIYORLAR'' - Antalya'da her gittiği yerde törenlerle karşılanan Ali Gürbüz, Antalyalılar'ın kendisine büyük ilgi ve sıcaklık gösterdiğini söyledi. 11 yaşından bu yana Kırkpınar'da güreştiğini belirten Ali Gürbüz, ''Babam 1988 Kırkpınar başpehlivanı, dedem de Kırkpınar'da güreşmiş ve derece yapmış. Dededen, babadan gelen bir gelenek bizimki. Her güreşçinin hayali Kırkpınar'da başpehlivan olup altın kemeri takmaktır. Benim de güreşe başladığımdan beri en büyük hedefimdi'' dedi. Dedesi ve dayısının güreşi öğrenmesinde büyük emeği olduğunu ve Kırkpınar'da Belek Belediyespor Kulübü'nün tüm güreşçileriyle ekip halinde başarı kazandıklarını dile getiren Gürbüz, ''Hedefimiz altın kemeri Antalya'ya ebedi olarak getirmek'' diye konuştu. Babasının 1988'de başpehlivan olduktan sonra ertesi yıl güreşemeden vefat ettiğini hatırlatan Gürbüz, ''Bu yüzden altın kemer halkın içinde ukde kaldı. Babama halkın büyük sevgisi var. Onda doyamadıkları sevgiyi bende yaşıyorlar, bana büyük ilgi gösteriyorlar'' dedi. -EV MADALYA VE KUPALARLA DOLDU- Tarihi Kırkpınar Güreşleri'nde 80 kilo olmasına karşın altın kemere ulaşarak herkesin takdirini kazanan ve bir yıl sonra beynindeki ur nedeniyle 26 yaşında hayatını kaybeden Recep Gürbüz'ün eşi Hatice Gürbüz de, oğlunun aynı başarıyı tekrar etmesiyle hüznü ve gururu birarada yaşıyor. Henüz 3 yıllık evliyken eşini kaybeden Hatice Gürbüz, Elmalı'daki evinde eşinin ve oğlunun madalya ve kupalarını muhafaza ediyor. 1988 yılında altın kemer kazanan eşi Recep Gürbüz'ü, Antalya girişinde kucağında 6 aylık oğlu Ali ile karşılayan Hatice Gürbüz, 23 yıl sonra aynı yerde başpehlivan olan oğlu Ali'yi karşılayarak kucakladı. Kocasının yanı sıra babası ve ağabeyleri de pehlivan olan Hatice Gürbüz, güreşle hep iç içe yaşadı. Tarihi Kırkpınar Güreşleri'ndeki final müsabakasında Edirne'de yerini alarak oğluna destek veren Hatice Gürbüz, ''Eşim o an yanımızdaydı'' dedi. Oğlunun başarısıyla 23 yıl öncesine döndüğünü belirten Hatice Gürbüz, ''Ali o zaman 6 aylık bebekti. Babasının eline verdiğimizde davul sesinden korkmuştu. 23 sene çabuk geçmiş. Bu sefer Ali'yi karşıladık yine aynı törenle, aynı yerde'' diye konuştu. Bu sevinci ikinci kez yaşadığını vurgulayan Hatice Gürbüz, eşinin ikinci kez Kırkpınar'a çıkamadığını ve Ali'den altın kemeri kalıcı olarak Antalya'ya getirmesini beklediklerini söyledi. Eşinin ani ölümüyle sarsılan Hatice Gürbüz, oğlu için önce sağlıklı bir ömür dilediğini belirterek, şöyle konuştu: ''Recep'in, 6 kere Kırkpınar'da altın kemeri takma hedefi vardı ama maalesef yetişemedi. O sıralar ben güreşlere gidemiyordum. Şimdi Ali'nin arkasında hep güreşlere gidiyorum. Evlat daha bir farklı, daha bir heyecanlı. Çok küçükken başladı güreşe. Recep Kılıç, Ali'ye, babasının jubilesinde ilk kısbetini giydirmişti. Çayırlara o zaman girmişti. İçinde de vardı. Ondan babasının hedefini yerine getirmesini bekliyoruz.'' -USTALARI OLİMPİYAT ŞAMPİYONLUĞU İSTİYOR- Recep Gürbüz'ün kayınpederi ve ustası Mehmet Öztürk de, 25 sene güreştikten sonra 15 sene Güreş Federasyonu'nda idarecilik yaptığını söyledi. Hem damadı, hem çırağı olan Recep Gürbüz ile 1988 yılında altın kemer sevinci yaşadıklarını hatırlatan Öztürk, şunları söyledi: ''Tarihte baba ve oğul başpehlivan olan yok. Recep ve Ali, Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Çok gururluyum. Ali, babacığının emaneti. Babası aramızdan ayrıldığında 1.5 yaşındaydı. Hem babalık hem dedelik yaptık ve bugünlere getirdik ama ben ondan olimpiyat şampiyonluğu istiyorum. Onda olimpiyat ve dünya şampiyonu olacak kapasite var. Allah izin verirse ve Ali bana sorarsa seneye olimpiyatlarda Türkiye'ye temsil etmesini isterim. Milli takıma yüzde yüz girer. Olimpiyatlarda da madalya alır. Damadım Recep, tarif edilmez bir güreşçiydi. Öyle bir güreşçi gelmedi. Kırkpınar'a başpehlivan olduğunda 80 kiloydu. Ali, 120 kilo ki başpehlivanların çoğu 110-120 kilodur. Damadım çok başka bir güreşçiydi, onu çok özlüyorum.'' (FÜ-FAL-MTE)14.07.2011 11:34:56
<< Önceki Haber Babadan Oğula Er Meydanı Hikayesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER