Çözüm süreci

Çözüm süreci -Akil İnsanlar Marmara Bölgesi Heyet Başkanı Arıboğan: "Biz dertleşme toplantıları yapıyoruz. Bu, Türkiye demokrasisinde çok önemli bir ilktir. Bunu göz ardı etmeyelim" -"Gittiğimiz her şehirde insanlarla dertleşerek,


KOCAELİ (A.A) - Akil İnsanlar Marmara Bölgesi Heyet Başkanı Deniz Ülke Arıboğan, heyet olarak "dertleşme" toplantıları yaptıklarını belirterek, "Bu, Türkiye demokrasisinde çok önemli bir ilktir. Bunu göz ardı etmeyelim" dedi.
     Akil İnsanlar Marmara Bölgesi Heyet Başkanı Deniz Ülke Arıboğan ile Mithat Sancar, Levent Korkut, Ali Bayramoğlu, Ahmet Gündoğdu ve Yücel Sayman İzmitteki bir otelde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
     Arıboğan, bir soru üzerine anayasa tartışmalarında bazı maddeler konusunda masanın karşı tarafında yer alacaklarını belirterek, herkesin farklı fikirlerinin olduğunu söyledi.
     Bu konudaki fikirlerini başka ortamlarda söyleme, yazma imkanına sahip olduklarını ifade eden Arıboğan, şöyle devam etti:
     "O açıdan bu toplantıların amacı, herhangi bir kimseyi, anayasanın herhangi bir maddesi şöyle olsuna ikna etmek değil ya da şöyle davranın demek değil. Biz dertleşme toplantıları yapıyoruz. Bu Türkiye demokrasisinde çok önemli bir ilktir. Bunu göz ardı etmeyelim. Gittiğimiz her şehirde insanlarla dertleşerek, onların ne algıladığını, ne istediğini bütün siyasi partilere taşıma fırsatı veriyoruz. Bizim işlevimiz bu. Bizler moderatörüz. Böyle algılayın. Kendi fikirlerimizi bu süreç bittikten sonra söyleyeceğiz. Belki anlaşamayacağız ama şundan emin olun kavga etmeyeceğiz. Buradaki ekip kavgaya değil, mücadeleye inanan bir ekip. Türkiyeyi de buna ikna etmeye çalışıyoruz. Söyleyecek sözünü diliyle söylemeye çalışan insanlara ulaşmaya çalışıyoruz. Sözden daha kıymetli bir silah yok."
     Arıboğan, Türkiyenin artık bu şiddet kültüründen ve bu dilden kurtulması gerektiğini anlatarak, her alanda şiddet yaşandığını, bunun normal bir durum olmadığını kaydetti.
     Bütün ülkelerde siyasal, sosyal, ekonomik sorunların bulunduğuna, insanların birbirinden farklı düşündüğüne dikkati çeken Arıboğan, çok az ülkede insanların ellerine silah alıp ortaya çıktığını vurguladı.
     Arıboğan, Türkiyedeki bu dokunun değiştirilmesi için farklı bir yöntem öngördüklerini ifade ederek, aracı olduklarını, aracılara kızılmaması gerektiğini, Türkiyenin bu modelin faydalarını göreceğine inandıklarını söyledi.
     Bir basın mensubunun, "Bazı bölgelerde protestolar oldu ve bazı vatandaşlar, Kürt halkının ön plana çıktığını, Türk halkının bastırıldığını düşünüyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz-" demesi üzerine Arıboğan, bu tip görevlere soyunan insanların, bu konularda bilinçli olduğunu, kendilerinin de toplumun bazı konulara tepki göstereceğini beklediklerini dile getirdi.
    
     -"Biz huzurlu bir Türkiye istiyoruz"-
    
     Arıboğan, hangi şart altında olursa olsun, karşılıklı silah kullanmadan konuların taratışılması gerektiğini belirterek, "Bizim derdimiz bu. Biz huzurlu bir Türkiye istiyoruz. Bunun için de eğer endişeli insanların sesini duymazsanız, bunun sağlanmasına imkan yok" diye konuştu.
     Endişelere çok kıymet verdiklerini anlatan Arıboğan, onun için bu endişelerin taşınması gerektiğini düşündüklerini, bunu sadece hükümete değil, muhalefete de taşımak gerektiğini bildirdi.
     Toplumsal birliği ve bütünlüğünü sağlayacak toplu bir aktiviteye ihtiyaçlarının olduğunu belirten Arıboğan, şöyle konuştu:
     "Endişelilerin endişelerini yukarıya taşıyabiliriz. Bundan sonra kurulacak düzende o insanlarımızın da söylediği sözün varlığı ortaya çıksın. Yoksa iktidarı ele geçiren, yüzde 51i yakaladık, her istediğimizi yapalım noktasına gelebilir. Bu, çok sağlıklı bir şey değil. Türkiye, bundan sonra silahlı kavgayla bir yere gidemez. Biz bunu sağlamak zorundayız. Bunu sağlayabilirsek, bundan sonraki bütün konularımızı daha barışçıl bir ortamda tartışabiliriz."
     Arıboğan, birtakım sabotaj ve geri dönüşlerin mümkün olduğuna dikkati çekerek, "Bunların hepsi söz konusu olabilir. Beklenmedik şeyler değil. Bunlar bizim kontrolümüzde olan şeyler değil. Bizi bırakın, ne Öcalan kontrol edebilir, ne Başbakan Erdoğan kontrol edebilir. Çok karmaşık, çok kompleks bir yapı var" dedi.
    
     -"Detaylarla ilgili bilgisizlikler olduğu için endişeler var"-
    
     Bugün endişe edenlerin bile bu yükü kendileriyle omuzlamaya hazır olduğunu dile getiren Arıboğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
     Endişelerinin sebebi, bu barışın kurulması falan değil. Endişeler başka bir yerde duruyor. Olayla ilgili birtakım teknik detaylarla ilgili bilgisizlikler olduğu için endişeler var. Onlar da zamanla açığa çıkacaktır. Bırakın bu işlerde kan dökülmesini engelleyelim, sonra konuşalım. Ben büyük Türkiye gücüne çok inanan bir insanım. Herkesin ikna olabileceğini düşünüyorum. İnsanları eşit huzurlu bir ülkede yaşatmak zorundayız. Biz, bunun için buradayız."
     Arıboğan, bir gazetecinin, "Savaşın ve barışın arkasında Amerikamı var-" sorusuna, "Savaşın arkasında Amerika olduğu kesin ancak barışın arkasında kimin olduğunu hep birlikte göreceğiz" yanıtını verdi.
    
     -"Sorunu ortak akılla daha kolay çözebileceğiz"-
    
     Akil İnsanlar Marmara Bölgesi Heyetindeki Mithat Sancar da görevlerinin vatandaşı dinlemek olduğunu anlatarak, algıları, kaygıları, düşünceleri, önerileri öğrenmek istediklerini belirtti.
     Ülkenin barış ve demokrasisine katkı sunulmasının amaçlandığını vurgulayan Sancar, Birbirimizi anladıkça sorunlarımızı daha kolay çözeceğimize dair bir tecrübemiz, bilgimiz var. Sanırım her aşama, her yeni temas bütün duyguların, düşüncelerin dışa vurulmasını sağlayacak. Bu dışa vurum şiddetsiz gerçekleştiği oranda sorunu ortak akılla daha kolay çözebileceğiz dedi.
     Bazı illerdeki Akil İnsanlar Heyetine yönelik protestolara da değinen Sancar, protestoların, barışçıl ve şiddetsiz yapıldığı ölçüde bir ifade özgürlüğü aracı olduğunu, insanların fikirlerini protestoyla da ifade edebileceklerini kaydetti.
    
     -"İkna, demokratik tarza uygun bir yöntem değil"
    
     Heyet Sekreteri Levent Korkut da "ikna" fikrine bir insan hakları savunucu olarak karşı durduğunu dile getirerek, "Ben iknanın demokratik bir iletişim yöntemi olmadığını biliyorum. Çok yakın geçmişte ikna odaları gibi bir olay vardı Türkiyede. Karşılıklı tartışma, görüşme paylaşma şeklinde gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla iknaya karşıyım. Bu insan haklarına ve demokratik tarza uygun bir yöntem değildir" ifadesini kullandı.
    
     -"Topyekun bu millet kazanacak"-
    
     Heyet üyesi Ahmet Gündoğdu da heyette bulunan insanların daha önce bir araya gelmeyen, çok farklı ideolojiden kişilerin ve kurumların, terörün bitmesi için toplandığını kaydetti.
     Memur-Sen olarak bu sorunun doğrudan özellikle batıda mağduru olduklarını dile getiren Gündoğdu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     Kocaeliden eline kına yakıp, askere gönderdiğimiz Mehmetçiğin annesi acı haber gelsin istemiyor. Bu zamana kadar gelmiş. Diğer kardeşleriyle ilgili böyle bir haber istemiyor. Görev yapan memurlar can güvenliği sorunu yaşamak istemiyor. Güneydoğudaki çocuklar, bizim çocuklarımız. Güneydoğuda hem sosyal açıdan mahrumiyet var, hem can güvenliği açısından sorun var. Öğretmensiz kalan öğrencilerin nasıl bir gelecekle yetiştiğini düşünün."
     Gündoğdu, bu çalışmalardan bir sonuç çıkmaması durumunda hiçbir şey kaybetmeyeceklerini ancak iyi bir şey çıkması durumunda topyekun milletin kazanacağını bildirdi.
     Ali Bayramoğlu da "ikna" kelimesinin etik, doğru ve gerçekçi olmadığını anlatarak, insanların bir günde ikna edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
     Kendilerinin "ikna heyeti" olarak dolaşmasının bir karşılığının olmadığını vurgulayan Bayramoğlu, demokratik bir ülkede yaşadıklarını, insanların bütün fikirlerini rahatça dile getirebileceğini kaydetti.
     Bayramoğlu, düne kadar kullanılan dil ve bakış açısının sorunu çözmeye yetmediğini ifade ederek, bu çatışmanın durması gerektiğini anlattı.
     Yüksek sesle barışı konuşmak ve konuşturmak istediklerine dikkati çeken Bayramoğlu, herkesin bu konuda sorumlu olduğunu vurguladı.
    
     Muhabir: Şengül Oymak/ Murat Paksoy
     Yayıncı: A. Fatih Tekcan

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER