Davutoğlu: Hocacı-Reisçi diye bir şey tanımıyorum


Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti içinde özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da taraf olduğu bazı gruplaşmalar olduğu iddialarını yalanladı. Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkilerinin kolay yürüyen ilişkiler olmadığını belirten Davutoğlu, "Bunu da en iyi bilen kişi Sayın Erdoğan'dır. Hem bizim kurucu genel başkanımız, hem de halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı. Zorluklarla karşılaşıyoruz, farklı kanaatlerimiz oluyor ama en başta saydığım iki ilişki üzerinde yürütüyoruz. Bazen farklı kanaatler beyan edilebilir. Olmalı da bunlar. Önemli olan şahsi ihtilaflar olmaması." dedi. Davutoğlu, partideki gruplaşma iddiaları için ise "Hocacı, Reisçi tabirleri tamamen üretilmiş şeylerdir. Ben hiçbir zaman siyasete böyle bakmadım. Bana 'ekibi yok' eleştirisi yapıldı. Ben Hocacı-Reisçi diye bir şey tanımıyorum." diye konuştu.

Seçimler öncesinde televizyon ekranlarında daha sık görüneceğini açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu akşam Show TV'de gazetecilerin sorularını cevapladı. Show TV Ankara Temsilcisi Ali Can Türkoğlu'nun yönettiği ve gazeteciler Nihal Bengisu Karaca ile Murat Çelik'in katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalar yapan Davutoğlu'na ilk olarak AK Parti'nin son kongresinde partide yaşanan değişim ve milletvekili aday listeleri soruldu.

Davutoğlu, ilk olarak "Siyasi hareketler de tüm diğer tarihi, sosyal, biyolojik varlıklar gibi yaşayan varlıklardır. Kendini yenileyemezse bir süre sonra çürümeye başlar. AK Parti hareketi 2001'de yola çıktığında zamana doğru hareket ettiği için, o anın şartlarını en iyi okuyan iktidara geldi. Daha sonra her değişimi doğru okuduğu için kendini toparlayabildi. Bu önemli bir meziyet." dedi.

"7 HAZİRAN BİZE YENİLENMEKLE DENGEYİ MUHAFAZA ETME GEREĞİNİ ÖĞRETTİ"

7 Haziran seçimlerinin bu anlamda kendilerine bir ders verdiğini söyleyen Davutoğlu, "7 Haziran seçimleri bize AK Parti'nin tazelenmekle köklü geleneğini sürdürmek arasındaki dengeyi doğru muhafaza etmesi gerektiği dersini verdi tabiri caizse. Gücün ortaya çıkarabileceği, güç sahibi olmanın ortaya çıkarabileceği bazı yeni durumlar varsa ve algı probleminde ortaya çıkaran şartlar oluşmuşsa gücün tekrar en iyi şekilde kullanımının önünü açmak lazım." diye ekledi.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özeleştiri yapmazsanız kendinizi yenileyemezsiniz. Biz her zaman şahsi olarak da özeleştiri yapmak durumundayız. 7 Haziran'dan sonra milletvekilleri ile gruplar halinde görüştüm, MKYK üyeleri ile gruplar halinde tek tek görüştüm, geçmiş MKYK üyeleri ile toplandık, hepsi ile bir muhasebe dönemi geçirdik. Aslında baktığınızda oy oranı itibariyle normal şartlarda 3 parti girmiş olsaydı, daha önceki seçimin devamı itibariyle söylüyorum, belki rahat bir tek parti iktidarı, bu özeleştiriye gerek bile olmadığı kanaatini doğurabilirdi. Ama buna rağmen biz bu özeleştiriyi yaptık. Şimdi devam etmesi gereken şeyler kurucu ilkeler. Bunların yozlaşmasına, sapmasına izin vermemek lazım. Yine de devam etmesi gereken şey ne; bir insan kolay oluşmuyor. Bugün aday tanıtım toplantısına giderken bir an geriye doğru döndüm. Bundan önceki aday tanıtım toplantısı hangi psikolojide cereyan etti diye... İlk aday tanıtım toplantısı olması gerekirken 2000'de sayın Cumhurbaşkanımızın yasaklı ilan edilmesi nedeniyle yapılamıyor. Ama o dönemin kurucular kurulu aldığınızda ve AK Parti kadrolarının isimlerine baktığınızda listeye, şu anda herkese çok mağrur, çok bilinen isimler o zaman çok meçhul isimlerdi. Ama zamanla çalışarak, kendilerini ispat ederek kamuoyunun onayını kazandılar."

AK Parti'de 3 dönemlikler olarak bilinen bazı isimlerin yeniden aday olması hakkında ise Davutoğlu, "3 dönemliklerin dinlenmeye alınması söz konusuydu. Ama 7 Haziran seçimleri bize kurucu değerlerimizle yenilenme arasındaki dengeyi sağlama imkanı verdi. Şartlar değişmişse yeni politikalarla o şartlara ayak uydurmak gerekir. Yeni ve taze unsurlarla da bunun sağlanması lazım. Biz de tam olarak bunu yaptık." değerlendirmesinde bulundu.

"3 DÖNEMLİKLERİN MÜRACAAT ETMESİ BİLE GEREKSİZDİ"

Davutoğlu, şöyle devam etti: "3 dönemlik arkadaşların hepsi çok büyük hizmetler vermiş kıymetli arkadaşlarımızdır. Hangisini alırsanız yeni bir başarı hikayesi yazar. Açık söyleyeyim. Ben 3 dönemi dolmuş arkadaşların tekrar müracaat etmesini bile gereksiz bulduğumu söyledim. Onların müracaat etmesine gerek yok, biz onları zaten müracaat etmiş gibi telakki ettik. Mesela Cemil Çiçek adaylık için müracaat etmemişti. Sayın Bülent Arınç Meclis dışında kalmak istediğini açıkça ifade ettiği için bu tarz bir durum oluştu. Ama Sayın Ali Babacan'ın böyle bir açıklaması olmadı. Aramızdaki görüşmelerde ona olan ihtiyacı sürekli söyledim. Eğer yeni bir güçlü yapılanma olacaksa bütün güçlü şahsiyetlerin orada olması lazım."

"ÜÇÜNCÜ BİR KİŞİ ERDOĞAN'LA ŞAHSİ İLİŞKİMİZE ZARAR VEREMEZ"

Ardından Davutoğlu'na, kamuoyunda çok merak edildiği vurgulanarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkisi soruldu. Cumhurbaşkanı ile ilişkilerini 3 boyutlu olarak tanımlayan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Birincisi şahsi, ailevi ilişkimiz. Bu benim çok özen gösterdiğim ve zedelenmesini asla istemeyeceğim bir ilişkidir. Biz Sayın Erdoğan ile yeni tanışmadık. Uzun yıllardır tanışıyoruz. Bu şahsi dostluk, hayatımın en önemli dostlukları arasındadır. Herhangi bir şekilde üçüncü bir kişinin bu şahsi ilişkiye zarar vermesine izin vermedim, vermeyeceğim. Sayın Erdoğan'ın ilk torunları Sare Hanım'ın eline doğmuştur. Kurumsal ilişkilerde sorun olsa bile şahsi ilişki farklıdır. İkincisi 13 yılda siyasi olarak geliştirdiğimiz ilişkidir. Beni partiye Abdullah Bey'in Başbakanlığı döneminde Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Gül birlikte davet ettiler. Ben partiye bir akademisyen olarak Irak Savaşı ortamında katkıda bulunmak için geldim. 7 yıl başdanışman olarak görev yaptım. Her an beraber olduk. 2007'de milletvekilliği teklifinde bulundular. Şahsi dostluğumuz her düzlemde iyi bir zemine oturdu. Yaptığım bütün görevlerde görevimin hakkını verdim. Geçen yıl ne ben ona ne de o bana Başbakanlık, Genel Başkanlık konusu aramızda geçmedi. Ama doğal süreç bizi bu noktaya getirdi."

"HOCACI, REİSÇİ DİYE BİR ŞEY TANIMIYORUM"

Üçüncü boyutun ise cumhurbaşkanı-başbakan ilişki olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Türkiye'de kurumsal olarak yönetilmesi en zor ilişkiyi yürütüyoruz. Çünkü 12 Eylül Anayasası yürütme erkinin başındaki başbakan ile cumhurbaşkanlığı makamı arasında bir denge gözetti. Cumhurbaşkanı-başbakan ilişkileri kolay yürüyen ilişkiler değildir. Bunu da en iyi bilen kişi Sayın Erdoğan'dır. Hem bizim kurucu genel başkanımız, hem de halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı. Zorluklarla karşılaşıyoruz, farklı kanaatlerimiz oluyor ama en başta saydığım iki ilişki üzerinde yürütüyoruz. Bazen farklı kanaatler beyan edilebilir. Olmalı da bunlar. Önemli olan şahsi ihtilaflar olmaması. Hocacı, Reisçi tabirleri tamamen üretilmiş şeylerdir. Ben hiçbir zaman siyasete böyle bakmadım. Bana 'ekibi yok' eleştirisi yapıldı. Ben Hocacı-Reisçi diye bir şey tanımlamıyorum. Bütün AK Parti benim ekibim. Ben böyle bakıyorum. Ekipçilik yapmak, partiyi fraksiyonlara böler. Eğer ben Genel Başkan olarak böyle bir durum yaparsam, olumsuz sonuçlar doğurur. Önemli olan ekiplerin kenetlenmesi. Şu anda AK Parti'nin kaderi, Türkiye'nin kaderiyle örtüştü. Sayın Cumhurbaşkanı, benim devlet yönetiminde yönlendirilen bir siyaset adamı olmadığımı, olamayacağımı da çok iyi bilir. Böyle bir şey de zaten teklif etmez. Beni tanıyanlar nasıl böyle şeyleri bana yakıştırır diye çoğu zaman sitem de ediyorum." şeklinde konuştu.

"EFKAN ALA BURSA'DA, ÇOK ERZURUMLU OLDUĞU İÇİN ORADAN ADAY GÖSTERİLDİ"

1 Kasım seçimlerinde bazı AK Partili isimlerin sürpriz illerden aday gösterilmesi sorulan Davutoğlu, şunları söyledi: "Beşir Atalay beklemiyordu böyle bir görevlendirme. Doğu ve Güneydoğu'da halka bütün süreci, en yakından takip eden kişinin anlatmasını istedik. Bunun esası, bütün süreci içeriden bilen birinin halka anlatması. Özellikle deprem sonrasında Atalay, Van'da görev üstlendi. Orası için doğru isimdir. Sayın Efkan Ala'yı Bursa'dan aday gösterdik. Bursa'da yoğun bir Erzurumlu nüfusu var. Sayın Mehdi Eker, İstanbul'daki Doğu kökenli vatandaşlarımıza hitap edebilmesini istedik."

"HDP'Yİ BARAJ ALTINDA BIRAKIN DEMEK İSTEDİM"

Davutoğlu ayrıca İstanbul'daki teröre karşı mitingde HDP'ye yönelik baraj altında bırakılmasına dair çağrı yaptığı yorumlarına ise şu cevabı verdi: "Ben HDP'nin yanlış politikalardan bahsettiğimde, kitle HDP'nin Meclis'ten çıkarılmasına yönelik slogan attı. Ben de 'Bu bizim işimiz değil, sizin işiniz' demek istedim ve 'Onları baraj altında bırakın' dedim. Bunu orada uzun uzun anlatamadım ama söylemek istediğim buydu."
CİHAN
<< Önceki Haber Davutoğlu: Hocacı-Reisçi diye bir şey tanımıyorum Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER