Erasmus ve Bologna'nın sunduğu fırsatlar

Erasmus Programları ve Bologna Sürecinin sunduğu imkan ve fırsatlar...

Erasmus ve Bologna'nın sunduğu fırsatlar

Erasmus Bahar Toplantısına katılmam vesilesi ile Erasmus Programları ve Bologna Sürecinin sunduğu imkan ve fırsatları daha yakından tanıma fırsatı buldum [1]. Avrupa Birliği sürecinin getirdiği bu fırsat kapısı üniversitelerimizce ne kadar değerlendiriliyor? Esasen Bu süreç eğitiminin kalite ve muhteva kazanması için büyük fırsat teşkil ediyor. YÖK başkan vekili Prof. Ömer Demir’in ve Yürütme Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Berrak Kurtuluş’un toplantıya katılması YÖK’ün bu süreci değelendirmek istediğinin bir işaret olsa gerek. Prof. Dr. Ömer Demir de bu noktaları ele alarak Yüksek Öğretim Yapısındaki yeni gelişmelere dikkat çekti. Erasmus Programı Nedir? Avrupa Birliği üye ülkeleri ve aday üyeler arasında, anlaşmalı olan üniversitelerin lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için 1 akademik yıl icinde 1 veya 2 dönemliğine (3-12 ay arasında) değişim öğrencisi olma imkanı sağlıyor. Ayrıca öğretim elamanları da karşılıklı olarak ders vermek için karşılıkı ziyaret imkanları buluyorlar. Sadece ders ve eğitim süreci değil staj sürecini de kapsıyor bu programlar. Avrupa Birliği sürecinin sunduğu Bologna Süreci ve Erasmus Programının ne anlama geldiğini anlatarak konuya başlamak istiyorum. Daha sonra da bu süreçte ne gibi eğitim yapımızın çağa uygun hale gelmesinde hangi değişimler söz konusu olabilir konusuna değinmek istiyorum. 20. yüzyılın sonlarında Avrupa, 21. yüzyılın bilgi çağı olacağından hareketle eğitim alanında önemli bazı kararlar aldı. Bu kararlara göre Avrupa coğrafyasındaki ülkeler, eğitimleri hem birbirleri ile uyumlu - birbirlerini tamamlayıcı hale gelecek, hem de rakiplerinden üstün kılacak bir yükseköğretim sistemine sahip olacaklardır. 9 Haziran 1999'da 29 ülke Bologna Bildirisini imzaladı. 1999'dan beri sürece dahil ülkelerin eğitim bakanları her iki yılda bir toplanmakta ve ve Avrupa yükseköğretiminin geleceği planlanlanmaktadır. Türkiye bu sürece 2001 yılında Prag toplantısında dahil oldu. Bologna Bildirisi ile açıklanan yükseköğretimde ulaşılması istenilen 6 hedefe 2001 yılı Prag Bildirisi ile 3 hedef alanı daha eklendi Sürecin temel öncelikleri şu şekilde belirlendi: • Derecelerin kolay anlaşılabildiği ve karşılaştırılabildiği bir sistem oluşturulması, • Lisans ve Lisansüstü olarak kademelendirilmiş bir sistem oluşturulması, • AKTS'de (Avrupa Kredi Transfer Sistemi) olduğu gibi kredili bir sistem kurulması, • Öğrenci, öğretim elemanları, araştırmacı ve idari personelin serbest dolaşımını kısıtlayan unsurları ortadan kaldırarak hareketliliğin arttırılması, • Kalite güvencesi (Quality Assurance) alanında Avrupa'da işbirliğinin artırılması, • Yükseköğretimde bulunması gereken Avrupalılık bilincinin artırılması, • Hayat boyu öğrenim, • Avrupa Yükseköğretim Alanının oluşturulması. Bologna İzleme Grubu üyesi 45 ülkenin yanı sıra bazı uluslararası kurumlar da sürece katılmaktadır. Avrupa Komisyonu, 2004 yılında aldığı kararla ülke merkezli Erasmus programları faaliyete başlattı. Ülke ulusal ajanslar, bu süreçte sorumlu kılındı. Bologna sürecine imza atmış olan Socrates programı ülkelerinde Ulusal Bologna Rehberleri Takımı oluşturuldu. Projelerin gerçekleştirilebilmesi için ülkelerin Erasmus bütçelerine kaynak aktarılmaktadır. Ülke takımları Avrupa genelinde var olan takımın bir parçası olarak faaliyet göstermektedir. Ülkemizde de DPT bünyesine çalışan Ulusal Ajans Bologna Süreci'nin uygulamadaki etkinliğinin arttırılmasına çalışmaktadır. Ulusal Ajansın Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı bünyesindeki Avrupa Birliği Eğitim ve Genclik Merkezi’ne bağlı, Avrupa Birliği’nin eğitim ve kültür alanındaki programlarını Türkiye’de koordine etmektedir ve bu kurum Avrupa Komisyonu’na rapor sunmakla yükümlüdür.1999-2006 yılları arasında süren Socrates Programı'nın tamamlanmasının ardından, yeni dönemde, Hayat boyu Öğrenme Programı hayata geçirildi [2]. Bologna süreci Eğitimde Hangi Değişimleri Vaadediyor? Üniversitelerimizde eğitim ve öğretimin temel bir yetersizliği öğrencinin ağır ders yükü altında ezilmesidir. Bilgi aktarmaya dayalı sınav odaklı eğitim tarzı yüzünden öğrenci öğrenim sürecince bilgiyi özümseyememektedir. Dolayısıyla öğrenci diploma aldığı halde mesleğinin gereklerini yeterince öğrenememektedir. Bologna süreci, kolay anlaşılabilir ve karşılaştırılabilir bir akademik derece sistemi ve diplomaların ve öğrenim sürelerinin tanınmasını sağladığından eğitimde şeffaflık artmaktadır. Tüm bu uygulamalar derece ve diplomaların uluslar arası tanınırlığını güçlendirmektedir. Böylece eğitim, hem şekil hem de muhteva olarak uluslar arası standartlara çıkmaktadır. Bu uygulamalar aynı zamanda eğitimde uluslar arası rekabetin oluşturulması ve kalite güvencesinin sağlanmasında bir temel oluşturmaktadır. Bologna Sürecine dahil olmakla üniversitelerimiz, ders kredi ve saatları önemli ölçüde azalmakta, uygulama-araştırma ve proje gibi “öğrenci merkezli” etkinlikler öne çıkmaktadır. Bu süreçte keşfe dayalı öğrenme gibi aktif yöntemlerin kullanması ile öğrenci bilgiyle yüklenen nesne konumundan bilgiyi üreten ve kullanan özne konumuna çıkmaktadır. Bologna süreci, eğitim kurumlarında ve iş yerlerinde hayat boyu öğrenmeyi ikameye çalışmaktadır. Bu amaçla üniversitelerde Sürekli Eğitim Merkezleri kurulmaktadır. Tüm bu gelişmeler, istihdamı artıracak, diplomalı işsizliğin önlenmesi için de büyük fırsatlar oluşturmaktadır. Sonuç olarak, Avrupa Birliğine süreci, yüksek öğretimde yeniden yapılanma için büyük bir fırsat teşkil etmektedir. Bu fırsatlar üniversitelerimizce iyi değerlendirildiği takdirde, ders kredi ve sayılarının makul düzeye inmesi sonucu öğrenci merkezli uygulamalar artacaktır. Sonuçta, eğitimi ve eğitimcileri gecesi ile gündüzü ile dersliklere hapseden, bu yüzden üniversiteleri adeta “hazırlık dersanelerine” dönüştüren yapıdan kurtulma şansı ortaya çıkmaktadır. Şimdi de Bologna sürecini daha yakından tanımak için kısaca bazı uygulamalarından söz etmek istiyorum. Öğrencilerin çeşitli yükseköğretim kurumlarından almış almış oldukları eğitimlerin, Avrupa’daki diğer yükseköğretim kurumları tarafından da tanınması ile ilgili sorunlara çözüm getirmek üzere Avrupa Kredi Transfer Sistemi ( European Credit Transfer System – ECTS) geliştirilmiştir. ECTS’e dayalı bir kredi sisteminde programın amaçları kadar öğrenme ürünleri (learning outcomes ) ve yeterlikler’in (competences) de belirlenmiş olması gerekmektedir. ECTS Kredileri; her bir ders için belirlenen “Öğrenme Ürünü”ne ulaşmak için ortalama bir öğrencinin iş yükü tahmin edilerek verilir. Öğrenme ürünlerine, öğrenim sürecinin tamamlanmasının ardından öğrencinin ne bileceğini, ne anlayabileceğini veya ne yapabileceğini ifade eden yeterliklerdir. Öğrenme çıktısı, öğretenin amacından ziyade öğrenenin başarısı ile ilgili olmaktadır. Bu nedenle öğretim elemanının belirlediği dersin amaçları ile öğrenme çıktıları aynı değildir. Öğrenme çıktısı, öğrencinin ne öğrenmesinin beklendiğini ifade eder. Dolayısıyla, öğrenci merkezli bir sistemdir. Öğrenme çıktıları akademisyenler tarafından belirlenir ve yeterliklerle (competency) ifade edilir. Yeterlikler bilgi, anlama ve becerilerin dinamik bir birleşiminden ibarettir. Öğrenme çıktıları “öğretme” yani bilgi aktarımı ve sınav odaklı eğitim yerine “öğrenme” ağırlıklı yani uygulama-araştırma-keşfe dayalı eğitim anlayışını ifade eder. Öğrenme çıktıları gözlenebilir ve ölçülebilir olmalıdır. Bu da ne kadar bilginin yüklenildiğini ifade eden mevcut sınav sistemi yerine çok yönlü değerlendirmeleri ve performans iyileşmesini ve becerileri ölçen ölçme-değerlendirme yöntemlerinin kullanılması demektir. Bologna sürecine dahil olmakla eğitim yapımızın önemli diğer bir kazancı ise mezun olan öğrenciye sadece diploma değil onun yanında bir de Diploma Ekinin verilecek olmasıdır. Diploma eki ne sağlayacaktır? Diplomanın anlaşılması için diplomaya ek olarak verilen bu döküman 2005 yılından itibaren tüm birinci ve ikinci kademe program mezunlarına ücretsiz olarak verilen “akademik tanınma” ve “şeffaflık” dokümanıdır. Europass, bireylerin beceri ve yeteneklerini Avrupa düzeyinde daha iyi anlatabilmelerine yardımcı olmak amacıyla oluşturulmuştur. Diploma eki Europass dökümanlarından birisidir. Bologna sürecinin eğitimde gerekli kıldığı diğer bir nokta ise Akreditasyon ve Kurumsal Değerlendirme Programının eğitim hayatına girmiş olmasıdır. Bologna süreci, kalite güvencesinin sağlanması ve üniversitelerin kaliteyi yakaladıklarını ispatlamak için üniversiteler bağımsız aktreditasyon sistemleri ile tanıştırmaktadır. Yükseköğrenimin karşılaştırılabilir ve sürdürülebilir kalite standartlarına göre değerlendirilme süreci akreditasyonla ifade edilir. Yada eşdeğeri olarak Kurumsal Değerlendirme Programları ile kalitenin sürekli takip edilmesi gerekir. Eğitim reformuna başlamış ve kalitesini evrensel standartlara çıkarmayı amaçlayan üniversiteler hedeflerine ne kadar ulaşmış durumdalar ve ne derece doğru bir yöntem izliyorlar? Gelişim sürecini destekleyen, rehberlik eden bir anlayışa ulaşmak için bu programların sürekli değerlendirilmesi gerekir. İşte programın gidişatı ve mevcut durum, öz-değerlendirme sistemleri ile sağlanmaktadır. Uluslar arası kalitenin devamı için “özdeğerlendirme sistemleri” sisteme uluslararası bakışı sağlamaktadır. Yükseköğretimi bilen uzmanlarca yürütülen öz değerlendirme sistemi hükümetlerden bağımsız olarak yürütülmektedir. Kısacası, Bologna Sürecinin en önemli yanı bizleri sadece Öğretim üyesinin öğrencilere kaç saat ders verdiğini sorgulayan ‘’Hoca Merkezli Eğitim’’ modelinden kurtarıp, ’Öğrenci merkezli Eğitim’’ modeli ve belli bir programı bitiren öğrencinin hangi yeterliklere sahip olacağının araştırılması ile ilgili tartışmaya çekmiş olmasıdır. Bunalım derecesinde çıkmaz içinde kalan mevcut eğitim-öğretim anlayışından kurtulmak için bu bu sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiği ortadadır. Prof. Dr. Osman Çakmak/Yalova Üniversitesi
<< Önceki Haber Erasmus ve Bologna'nın sunduğu fırsatlar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER