Uşak'ta 'altına hücum' devri

Uşak’ın susuz ve tarıma elverişsiz arazilerle çevrili Kışladağ bölgesinde altın bulundu.

Uşak'ta 'altına hücum' devri

Avrupa’nın en büyük altın madeni, geçen ay deneme üretimine başladı, 11 Temmuz’da da resmen açılıyor. Kanadalı Eldorado Gold ve yatırım ortağı Tüprag, 17 yılda 240 tonluk rezervin, net 104 tonunu çıkaracak. 2,2 milyar dolar kazanacak. Çorak arazilerini 11 milyon dolara firmaya satan Gümüşkol, Katrancılar, Bekişli, Söğütlü köylülerinden 490’ı şimdi altın işçisi. Önümüzdeki yıl 180’i daha çalışmaya başlayacak. Özel sağlık sigortası, vergi kimlik numarasına kavuşan dünün yoksul köylüleri, bugünlerde kendilerini alışverişe verdi. Evler yeniden döşendi, otomatik çamaşır makinesi, motosiklet, otomobil, traktörler alındı. Şimdi hızla bulaşık makinesi eksiklerini tamamlıyorlar. Bir sonraki hedef, Uşak’tan ev almak. Şirket, köylere su ve kanalizasyon şebekesi kurdu, asfalt yol yaptı. Madendeki üstü açık alanlarda 17 yılda 40 bin ton siyanür kullanılacak olması, altına hücum telaşındaki köylülerin umurlarında bile değil. Muhalefet yapmak, 8 kilometre ötedeki, madenle herhangi bir alışverişi olmayan İnay Köyü’ne düşmüş. Çevre köyler, kendilerinden daha yoksul olan Gümüşkol’a "Irgat Köyü" dermiş iki yıl öncesine kadar. Ne zaman altın havzasındaki araziler satın alınmaya başlanmış, yüzü en çok gülen Gümüşkol olmuş. Beş para etmeyen makilik kıraç topraklar, birden değer kazanmış. Eldorado-Tüprag; Ulubey ve Eşme ilçelerine bağlı Gümüşkol, Katrancılar, Bekişli, Söğütlü köylerine ait 2 bin 500 dönüm araziyi satın almış. 11 milyon dolar ödemiş. 2005’te madende çalışacaklar da bu köylerden seçilmiş. 490 köylü, 25 günlük kurstan sonra ocak, kırıcı ve cevherin siyanürle yıkandığı liç alanında işbaşı yapmış. İş sadece madende çalışanlarla bitmemiş ama. Dört köy birleşip bir taşıma kooperatifi kurmuş, 22 minibüs almış. İşçileri madene götürüp getirme işinden ayda 60 milyar lira kazanıyorlar. Gümüşkol’a gidiyoruz. En çok altın arazisi, madende en çok işçisi olan köy burası. Dördü kadın, 72 işçi madende. Köydekilerin neredeyse tamamı ekinde. Kalan erkekler meydandaki kahvede, kadınlar da kadın kahvesinde. İlk kez bir köyde, rögar kapakları görüyorum. Kanalizasyon bitmiş, maden şirketi şimdi köy içindeki yolları genişletiyor. Bu yüzden kamyon trafiği yoğun. Gümüşkol’dan Bekişli’ye geçiyoruz. Burası da ıssız. Herkes tarlada. Bize rehberlik yapan Gümüşkollu Emin Amca (76), "Bu köyde herkesin çıkınında çok altın var. Hazır evde yoklar, çalalım" diyor, şakayla karışık. Bekişli’den 13 işçi çalışıyor madende. Ali (72) ve Sıdıka (65) Bayar’ın evine konuk oluyoruz. Keyiflerine diyecek yok. Sütlü neskafe ikram edip, oğulları Mesut’un madendeki işini anlatıyorlar: "Siyanür, tablet gibi paketle geliyormuş. Bizim oğlan zehri makineyle havaya kaldırıp kazanın içine atıyor." Köy Muhtarı Necati Bayar’ın pembe badanalı evinden iki çocuğu Nesrin (20) ile Necdet Bayar (19) geliyor. Muhtar minibüsünü maden servisinde çalıştırıyormuş. Nesrin’in nişanlısı İlker Serçe, madende işçi. "Kayınpederim madene arazi sattı, zengin oldu. Dedemler de... Evi dün pembeye boyattık. Maden olmasaydı badana da olmazdı. Çeyizime çamaşır makinesi, oturma ve yatak odası takımlarını, 72 ekran TV’yi de bu sayede aldık" diyor. Necdet, üniversiteye giriş sınavının iyi geçmediğini, askerliğini yaptıktan sonra madende çalışmak istediğini söylüyor. ÇALIŞANLAR MUTLU ÇALIŞMAYANLAR HIRSLI Yılmaz Ünal (46): Gümüşkol Minibüsçüler ve Servisçiler Taşıma Kooperatifi Başkanı’yım. 2007’de 180 kişi alacaklar. Gümüşkol’da kimse işsiz kalmayacak. Refah seviyemiz arttı. İstediğimz eşyayı peşin ya da taksitle alıyoruz. Mehmet Ünlü (65): Bizim aileden üç kişi madende. Evlerini ayırdılar. Hepsinin her şeyi var. Süleyman Öktem (72): İki oğlum sırada bekliyor. Hani her evden bir kişi alacaklardı? Bazı evlerden üç kişi birden madende çalışıyor. Döndü Hanım (45): Araziyle, işçilikle herkes kürem kürem para kazandı. Bizim yok. Kıskanıyor, üzülüyorum. Lise mezunu kızım Dudu madene girse keşke. Bilgisayar sertifikası bile aldı. Emel Aydın (25): Ulubey Meslek Lisesi mezunuyum. Altı yıldır işsizdim. Madende finans servisinde çalışıyorum. Eşim, kırıcı bölümünde. Çalışmasaydım ikinci çocuk düşünmezdim. Maddi yönden çok rahatladık. Mürvet Ünlü (37): Eşim madenin yemekhanesinde çalışıyor. Uşak’ta cam takıyordu. Düzenli gelirimiz yoktu. Şimdi köye döndük, evimizi onardık. Ben de işe başvurdum, madenden cevap bekliyorum. Sıla Ünal (20): Lise mezunuyum. Madende muhasebede çalışmak istiyorum. Fadime Gün (67): 24 dönüm arazi sattık. Yedi kardeş paylaştık. Bizden kimse çalışmıyor. Üniversite bitiren oğlum askerden geldi. O çalışsın istiyoruz. Madende bir iş günü Ulubey-Eşme yolundan Kışladağ’a döne döne çıkıyoruz. Uyarı levhaları ve dikenli teller, altın madenine yaklaştığımızı haber veriyor. Derken binlerce dönümlük maden havzası ayaklarımızın dibine seriliyor. Devasa kamyonlar, "çekirge" denilen altın cevheri taşıma bantları, ışıldaklı cipler ve sarı-beyaz-kırmızı baret takmış yüzlerce kişi yoğun bir faaliyet içinde. Çevrede ne yerin dibine inen kuyular ne de etrafa saçılmış pırıltılı metaller var. Açık maden sisteminde toprak, katman katman kaldırılıyor. 10’ar metre genişliğindeki teraslar halinde aşağıya iniyor. 17 yıl sonra 400 metreye inilip galeriler açılacak. Çıkan altın saf değil. Cevher önce kırılıp, sonra bantlarla taşındığı siyanür havuzlarında işleniyor, içindeki altın ayrıştırılıyor. Vardiya usulü çalışılan madende, saat 18.00’de paydos eden işçilerin yanına yaklaşıyoruz. Gümüşkol köylüleri, servis bekliyor. Ak saçları ve giyimiyle Hüseyin Salar (76), dikkatimizi çekiyor. Salar, madenin en yaşlısı. "Hayatımdan memnunum. İki yıldır güvenlik görevlisi olarak madeni gezip dolaşıyorum. Maden olmasaydı ölünceye kadar rençberlik yapacaktım" diyor. SİYANÜRLEME SİSTEMİ Kışladağ, dünyada "yığın liçi" yöntemiyle çalışan 131 altın madeninden biri. Toprakta düşük miktarda bulunan cevher güçlü bir zehirle, siyanürle işleniyor. 1 ton kayaya 300 gr. olmak üzere, 17 yılda 40 bin ton siyanür kullanılacak. Tüprag’dan jeolog Mehmet Yılmaz, siyanürün açık alandaki havuzlardan toprağa karışmaması için aldıkları önlemleri anlatıyor. Havuz yapılacak alanlar önce düzeltilmiş, 30 cm. kalınlığında sıkıştırılmış kil tabakasıyla kaplanmış. Toprağın geçirmezlik etkisini artırmak için siyah plastik örtü serilmiş. Üzerine siyanürlü suyu toplayan borular yerleştirilmiş. Borular 50 cm. kalınlığında çakıl tabakasıyla örtülmüş. Çakılın üzerine cevher seriliyor. 90 gün boyunca sodyum siyanür çözeltisi veriliyor. Sıvı hale gelen altın, elektroliz yöntemiyle kristalleşiyor. Potada 1200 derecede eritilip döküm yapıldığında henüz saflaşmamış durumda. Rafine işleminden sonra yüzde 99.99 saf hale getiriliyor. Madendeki tesiste her yıl 10 ton altın üretilip İstanbul’da kayıt altında satılacak. 17 yılda 104 ton altın elde edecek olan firma, son iki yıl da çevrenin eski haline getirilmesi için çalışacak. Siyanürün doğanın kabul edeceği limite ulaştığı tespit edildikten sonra maden toprakla kapatılıp bitkilendirilecek. TÜRKAN ÇIKI (40, Katrancılar Köyü’nden) Kocamın gözünde kıymetlendim Önce ben girdim madene. Sonra kocam Ali’yi aldırdım. Ev kadınıyken parayı kocamdan isterdim utanıp sıkılarak. Şimdi kendim kazanıp kendim harcıyorum. 565 bin lira maaşım var, özel doktorum var. Bankada hesabım var, artık hayal kurabiliyorum. Eve koltuk takımı aldım. Kocam bana daha iyi davranıyor, iltifat ediyor. Gözünde kıymetlendim. Yorgun olduğumu bildiği için bazı şeyleri istemiyor. İşe başladığımda, öbür kadınlar "Bir sürü erkeğin içinde kadın başına çalışmak olur mu" demişti. Şimdi işten çıksa da yerine ben girsem, diye bakıyorlar. Madende tanışıp aşık oldular Elif Kırlı (22), maden arazisinde kurulan serada çalışıyor. Madende harita ölçüm bölümünden Kenan’la nişanlı. Birbirlerini burada tanıyıp aşık olmuşlar. Elif, "Ev kızıydım. Bulaşık, çamaşır yıkıyordum. Şimdi çalışan, mutlu bir kızım" diyor. Evlendikten sonra işten ayrılacak mısın, sorusuna öyle bir "hayır" diyor ki... MEHMET YILMAZ (Tüprag Kamu ve Halkla İlişkiler Müdürü) Bergama’dan ders aldık, 24 ton domatesi köylülere ücretsiz dağıttık Bergama örneğinden ders aldık. Maden açılmadan 10 yıl önce bölgedeki köylülerle yüz yüze görüşüp, çalışmalarımızı anlattık. Arka bahçelerinde olan biteni bilmek, buranın gerçek sahiplerinin hakkı. Sivil toplum kuruluşları da bizi denetlemeli. 340 bin dolar harcayarak dokuz köy ve beş mahalleye götürdüğümüz sudan 2 bin 500 kişi faydalanıyor. Köylülere sürdürülebilir kalkınma modeline uygun taşıyıcı kooperatifi kurdurduk. Seracılığı teşvik ediyoruz. Üç seradan geçen yıl elde ettiğimiz 24 ton domatesi köylülere ücretsiz dağıttık. 1.4 milyon dolarlık santralımızda üretilen elekriğin yarısını TEDAŞ’a devrettik. Küçükbaş hayvancılıkta üstün ırkı yaygınlaştırmak için köylülere koyun ve koç dağıttık. 75 bin fidan diktik. Köylüler kazancını yatırıma dönüştürmeyi başardı. HÜRRİYET
<< Önceki Haber Uşak'ta 'altına hücum' devri Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER