Meclis'te CHP - MHP ittifakı

CHP ve MHP'li üyeler engel olmak için harekete geçince...

Meclis'te CHP - MHP ittifakı

Yüksek yargıdaki iş yükünü azaltmak, davaların zamanaşımından düşmesini engellemek amacıyla hazırlanan reform tasarısı Meclis Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı. Yargıtay ve Danıştay'da yeni dairelerin kurulmasını sağlayacak tasarı, muhalefetin engeliyle karşılaştı. CHP ve MHP'li üyelerin tavrı, 'görüşmeleri tıkama taktiği' olarak yorumlandı. Komisyona üye olmayan CHP'li vekillerin yoğun katılımı gerginliğe yol açarken, uzun süre salon tartışması yaşandı. Komisyonda konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise tasarının Yargıtay ve Danıştay dahil tüm kurumların görüşü alınarak hazırlandığına dikkat çekti. İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçişini Yargıtay başkanlarının talebi üzerine ertelediklerini anlatan Ergin, Yargıtay'ın 'daire artırımına gerek yok' tezine de tepki gösterdi: "Madem bir yılda bu iş yükü çözülecekse neden 2006'daki dosyaları görüşüyorlar?" Yargı reformu tasarısına karşı çıkan Yargıtay üyeleri, dün Adalet Komisyonu'nda 'arşivde raflara kaldırılan 1 milyon 800 bin dosyayı bir yılda nasıl bitirecekleri'ni izah etmeye çalıştı. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı Mustafa Kılıçoğlu, istinaflar devreye girdiğinde dosya akışının azalacağını, mevcut iş yükünü ceza dairelerinde 2 yıl, hukuk dairelerinde ise 1 yılda sonuçlandırabileceklerini savundu. Yargıtay üyelerinden Seyfettin Çilesiz, ceza kanunlarının 8 defa değiştiğini söyleyerek, iş yükü ve zamanaşımının nedeninin değişen kanunlar olduğunu savundu. Adnan Değnekli ise "Elimizdeki devam eden dosyaları istinaf mahkemelerine gönderirsek mevcut davaları bir yılda bitiririz." savunmasını yaptı. Toplantıda hazır bulunan Bakan Ergin, bu görüşe itiraz ederken şu soruları yöneltti: "Yargıtay üyemiz devam eden davaları istinaflara gönderelim, diyor. Bu şartlarda istinaflar ölü doğar. Geldiğimiz noktada önümüze çıkan tablo vahim. Yargıtay daire artırımına gerek yok, diyor. Madem 1 yılda bu iş yükü çözülecekse neden 2006'daki dosyaları görüşüyorlar? Bunu nasıl izah edecekler? Zamanaşımına uğrayan dosyaları görmezden gelelim, diyorsanız söyleyecek sözüm yok." 2007'de Yargıtay Başkanlığı'nın üye sayısının azaltılmasıyla ilgili taslağını istinafların devreye gireceğini düşünerek Meclis'e sevk ettiklerini hatırlatan Ergin, "O gün Yargıtay'da 600 bin dosya vardı. Bugün ise 1 milyon 800 bin dosya var. Fecaat bir tablo var ortada. İstinaf ve Yargıtay'ın güçlendirilmesinin birlikte devreye girmesiyle bu sorun çözülür." dedi. Ergin, bölge istinaf mahkemelerinin hakim savcı yetersizliğinden dolayı devreye alınamadığını, şu anda hakim savcı temini için ticaret mahkemelerinin tek hakime indirilmesi ve bazı değişik imkanları zorladıklarını kaydetti. Ergin, "Hakim ve savcı oluşturmaya çalışıyoruz ki bunların haziran ayındaki yaz kararnamesi içerisinde görevlendirmelerinin yapılmasını düşünüyoruz. Görevlendirildiği takdirde bunların çalışması adli yılın başında söz konusu olabilecektir. Yani önemli ölçüde 2011 yılı da geçmiş olacaktır.'' şeklinde konuştu. Sorunu, yüksek yargının çelişkili tavırları büyüttü Yargının iş yükünü hafifletmeyi ve işleyişini hızlandırmayı amaçlayan Meclis gündemindeki tasarılara, yüksek yargı itiraz ediyor. Ancak, sorunların bu noktaya gelmesinde çelişkili tavırları önemli rol oynayan yüksek yargı, çözüm olarak daha önce ileri sürdüğü formüllere bile karşı çıkıyor. İstinaf mahkemeleri, Yargıtay ve Danıştay'ın yeniden yapılandırılması gibi girişimler 2005 yılından beri Türkiye'nin gündeminde. Sürekli tartışmalarla geçen süreç, gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Yargıtay başkanları ve hukuk çevreleri istinaf mahkemelerinin kurulmasını gündeme getirince, 2004 yılında Bölge Adliye Mahkemeleri Kanunu çıkarıldı. Bu mahkemelerin faaliyete geçmesi için 2007 yılına kadar süre tanındı. İstinaf mahkemeleri faaliyete geçtiğinde Yargıtay'a gelecek dosya sayısı azalacağı için Yargıtay, 2005 ve 2006 yıllarında daire sayısının 32'den 20'ye, üye sayısının da 250'den 150'ye düşürülmesini teklif etti. Adalet Bakanlığı bu yönde çalışma başlattı. Buna göre daire ve üye sayısının azaltılmasına ilişkin hükümlerin istinaf mahkemeleri faaliyete geçtikten 3 yıl sonra yürürlüğe girmesi öngörüldü. Ancak HSYK, hakim, savcı ve personel sayısının yetersiz olması ile diğer altyapı eksikliklerini gerekçe göstererek istinaf mahkemelerinin kurulmasına izin vermedi. Dönemin Yargıtay Başkanı Osman Arslan ve şimdiki Başkan Hasan Gerçeker'in de açıklamaları doğrultusunda 2010 yılına ertelendi. İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinin ertelenmesinin yanı sıra Danıştay'ın yeni hakim ve savcı alımlarıyla ilgili sınavları engellenmesi de vahim tabloyu hazırlayan sebepler arasında bulunuyor. Yargıtay Başkanlığı, 2008 yılında Adalet Bakanlığı'na 2 kez yazı göndererek 6 yeni daire kurulmasını ve üye sayısının artırılmasını istedi. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker imzalı 27 Ekim 2008 tarihli başvuruda, "3 hukuk ve 3 ceza dairesinin ivedilikle kurulmasında kesin ve acil zorunluluk vardır." ifadeleri yer aldı. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2010'un sonunda yürürlüğe girmesiyle, yargıdaki sorun iyice gün yüzüne çıktı. Yıllardır sonuçlandırılmayan davalardaki tahliyeler hükümeti tedbir almaya yöneltti. Yargıtay ile Danıştay'da daire ve üye sayısını artıran tasarı Meclis'e sevk edildi. Yüksek yargı, burada da çelişkili tavrını bırakmadı. Ertelettiği istinaf mahkemelerinin yeterli olacağını ileri sürerken, daire sayısının artırılmasına önceki önerilerinin aksine itiraz etti.
<< Önceki Haber Meclis'te CHP - MHP ittifakı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER