[Turkey Tribunal] Cevheri Güven: 60 yılın üzerinde hapis cezası ile yargılanıyorum

Eski AİHM yargıçlarının da yer aldığı 6 hakimden oluşan mahkeme heyeti, Türkiye'deki işkence suçlularını ve bunları koruyan siyasiler başta olmak üzere sorumlu kişileri Türkiye Tribünali'nde yani Halk Mahkemesi'nde gıyabi ve sembolik olarak yargılıyor. İkinci günün yeni tamığı Cevheri Güven.

Cevheri Güven Türkiye Mahkemesi önünde basın özgürlüğü ihlalleri hakkında ifade verdi


Cevheri Güven'in açıklamalarından satır başları.

Baskı ve hak ihlalleri sebebi ile Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldım şu an Almanya'da mülteci olarak yaşıyorum. Karşılaştığım hak ihlalleri öncelikle mesleki kariyerimi, özgürlüğümü sonra da benim ve ailemin hayatını tehlikeye atacak türdendi.

Benimle ilgili süreç 2013 yılında başladı 2013 yılının sonunda, 17 Aralık’ta Tayyip Erdoğan ve hükümeti büyük bir yolsuzluk operasyonu ile karşı karşıya kalmıştı ve bunun neticesinde 4 tane bakanın istifa etmek zorunda kaldı çok büyük yolsuzluk operasyonunu, Erdoğan ve iktidar bir darbe olarak adlandırdı.

Bu süreç içerisinde Erdoğan iktidarını baskısı nedeniyle işsiz kalan çok arkadaşım oldu. Ben de bu süreçte işimi kaybettim.

Çalıştığım derginin yayınından rahatsız olan Erdoğan Rejimi, sürekli hakkımızda tazminat davaları açtı. Reklamverenlerin üzerinde baskı kurdu en sonunda dergimizin 3 farklı sayısı peş peşe toplatıldı.

Türkiye'de ‘dergi toplatma’ en son 1980 yılındaki cunta rejimi tarafından uygulanmıştı. Erdoğan iktidarı ile geri döndü. Ben, dergimizin 3 sayısı toplatıldıktan sonra 2 Kasım 2015’de ben ve yardımcım Murat Çapan, ‘Erdoğan iktidarını yolsuzluklarını’, ‘Erdoğan iktidarının Kürtlerle süren Barış sürecini çökertip yeniden savaşa dönmesi’ nedeniyle yaptığımız kapak dosyalar sebebi ile kasım ayının başında ve Silivri cezaevine gönderildik.

Cezaevine götürülürken, polisler tarafından yüksek sesle, Tayyip Erdoğan'ın seçim şarkısı dinletildi. Tek kişilik hücrelere koyulduk. Birbirimize görüşmemiz, başka tutuklularla görüşmemiz, herhangi bir sosyal ortama girmemiz engellendi. Cezaevinde tamamen izolasyon altında cezaevine tutulduktan sonra, İstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakıldık.

15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişiminden sonra çıkartılan bir KHK ile dergimiz tamamen kapatıldı.

Ardından da ben ve yardımcım Murat Kapan’la ilgili yakalama kararı çıkarıldı. O günlerde Türkiye’de çok ağır hak ihlalleri işkencerler yaşanıyordu ve bunlar medyada servis ediliyordu. Erdoğan iktidarı bir korku rejim kurmak için adeta bu işkencelerin görüntülerini sergiliyordu.  Özellikle askerlere yapılan işkenceler…

Bu ortamda yeniden teslim olmayı göze alamadım. Belki de bir daha hiç özgür olmayacak şekilde uzun yıllar hapiste kalacaktım.

Bunu göze alamadım ve ailemle birlikte bir mülteci botuna binerek ülkeyi terk edip Yunanistan'a geçmek durumunda kaldım. Bu hem eşimin hem çocuklarının hayatını tehlikeye atan bir durumdu fakat özgürlüğümün tamamen yok edilmesi işkence görmem gibi durumlar karşısında mecburen tercih ettim.

Yardımcım Murat Çapan, Türkiye'de yakalandı. Bizi serbest bırakan mahkeme heyeti hızlıca değiştirildi. Normalde duruşma savcısı hakkımızda beraat istemişti, hemen duruşma savcısı değiştirilip yeni bir duruşma savcısı atandı ve yeni duruşma savcısı hakkımızda 22 buçuk yıl hapis cezası talep etti.

Mahkeme çok hızlı biçimde hakkımızda 22 buçuk yıl hapis cezasını verdi. Şu an yardımcım Murat Çapan Türkiye'de tutun ve 22,5 hapiste kalacak Şu an 5 yıldır Türkiye'de hapis.


Yunanistan’a geçmemin ardından gazetecilik yapmaya devam ettim. Bu haberler nedeniyle de artık sayısını takip edemediğim kadar çok, yüzlerce yıl istemli davalar açılmış durumda.

Türkiye’den kaçmamıza rağmen, üzerimizdeki bastı devam etti. Milletvekili garo Paylan Avrupa'da yaşayan Gazeteciler ve akademisyenlere yönelik bir suikast timi oluşturulduğunu ve bunun istihbaratı tarafından oluşturulduğunu açıkladı.

Ben de sürekli olan insan hakları ihlalleri ile ilgili haberler yaptığım için listede olma ihtimalim oldukça yüksekti ve bununla ilgili duyumlar da  almam üzerine, Yunanistan terk etmek durumunda kaldım.

Yunanistan'da ailemle yaşadığım süre boyunca aynı şekilde hükümeti tarafından karları otobüs istasyonları halkın yoğun olduğu meydanlar gibi yerlerden uzak durmamız konusunda uyarılarda aldık.

Daha sonra can güvenliği sorunu nedeniyle Almanya’ya gelmek durumunda kaldım. Buraya geldikten sonra da benzeri bastılar devam etti. Almanya'da 21 kişilik bir suikast listesi yayınlandı bu listede benim de ismim vardı.

Bu listedeki bazı gazeteciler de saldırıya uğradılar. Ben de Almanya'da polis makamları tarafından uyarıldım.

Başka bir Avrupa ülkesinden de uyarı aldım. Ülkelerine gelmemen konusunda yapılan bir uyarıydı bu. Almanya kadar güçlü bir istihbarat ve güvenlik teşkilatları olmadığını ve ülkelerine gitmem halinde can güvenliğini koruyamayacaklarını belirtiler.

Avrupa'da olmamız da bizi baskıdan kurtarmıyor Erdoğan’ın uzun kolları buraya kadar uzanıyor.

Abim tutuklandı, Anne babam, yakın akrabalarım gözaltına alınıp bir süre sorgulandılar.  


Gazetecilikten kopmama gayret ettim. İnsan hakları ihlalleri ile ilgili, 15 Temmuz darbe girişiminin şüpheli yönleri ile ilgili çok sayıda haber yayınladım ve bu haberlerin hemen hepsi ile ilgili davalar açılıyor.

Bu yayınladığım haberleri anında erişim engeli kararları getirilerek ulaşması engelleniyor. İktidar medyası tarafından sürekli olarak Hedef gösteriliyorum.

Benim yaptığım haberleri itibarsızlaştırmak için öçzel çaba sarf ediyorlar.

Gerek Twitter üzerinden, gerek facebook üzerinden, internet siteleri üzerinden haberler yapmaya devam ettim. Ben haber yapmaya devam ettikçe de Erdoğan Rejimi baskının şiddet artıyor.

Erdoğan’ın uzun kollarının tehdidini ve baskısını Avrupa'da da hissediyoruz.

Türkiye'de pek çok meslektaşım cezaevinde tutuklu durumda. Tahliyesi geldiği halde tahliye edilmeyen gazeteci arkadaşlarımız var ve pek çok gazeteci de yazdığı haberler nedeniyle sürekli olarak gözaltına alınıyor.

Türkiye’deki mücadelemizi sekteye uğratan sebeplerden biri de bağımsız bir yargı mekanizmasının olmaması.

Mücadelemi sürdürüyorum.




Soru (Angelita Baeyens): Toplam kaç yıl ceza telebi ile yargılanıyorsunuz?

Cevap: Çok fazla davadan yargılanmakla birlikte 60 yılın üzerinde hapis cezası ile yargılanıyorum.

Soru (Prof. Dr. Ledi Bianku): Haberciliğe devam ediyor musunuz? Devam ediyorsanız hangi mecralarda? Yaptığınız haberler Türk medyası tarafından alıntılanıyor mu?

Cevap: Türkiye'den kaçmak zorunda kalan gazetecilerle kurduğumuz bir internet sitesi ve Youtube kanalı üzerinden gazeteciliğime devam ediyorum. Aynı zamanda kişisel bir YouTube kanalım var haftada haber içerikli iki video yayınlıyorum. İki videonun izlenme sayısı 1 milyon seviyesinde. Haberlerimin ve videolarımın Türkiye'de kullanılması neredeyse imklansız. Çünkü bunu yaparlarsa Terör örgütü propagandası yapmış sayılacakları bir cezalandırma sistemi var.






Hakimler ve Özgeçmişleri

Turkey Tribunal'e katılan ve bunun karşılığında herhangi bir ücret talep etmeyerek gönüllü olarak yargılamaları gerçekleştiren hakimlerin özgeçmişleri ve Hukuk kariyerleri ise şöyle:

Başkan Prof. Em. Dr. Françoise Barones Tulkens: 
1976-98: Université de Louvain la Neuve’de profesör
1998-2012: Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi?nde yargıç ve daha sonra başkan yardımcısı
2012-2016: BM Kosova İnsan Hakları Danışma Paneli Üyesi
2013-2018: AB Temel Haklar Ajansı Bilim Kurulu Üyesi
2016-2017: “Monsanto Tribunal Mahkemesi » başkanı

Dr. Johann van der Westhuizen
1976-1998: Pretoria Üniversitesi’nde İnsan Hakları Merkezi profesörü ve kurucu direktörü
1999-2004: Güney Afrika Yüksek Mahkemesi Transvaal Şubesinde Yargıç
2004-2016: Güney Afrika Anayasa Mahkemesi eski Hakimi

Angelita Baeyens
Halihazırda Robert F. Kennedy İnsan Hakları Uluslararası Savunuculuk ve Dava Takibi Başkan Yardımcısı
2012’den beri Georgetown Üniversitesi Hukuk Merkezi’nde Yardımcı Hukuk Profesörü
2012-2014: BM Siyasi İşler Bakanlığı Siyasi İşler Sorumlusu
2006-2012: Inter-American İnsan Hakları Komisyonu’nda hukuk görevlisi

Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni 
Halen Avrupa Konseyi İdare Mahkemesi Başkan Yardımcısı
1965: Cenevre’deki Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nde Doktora
2011: Zürih Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi
1974-1980: Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Profesör
1990-2006: Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu)
2007-2011: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi (Strazburg)
Prof. Dr. Ledi Bianku 
Halen Strazburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde Doçent
2008-2019: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi
2006-2008: Venedik Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu Üyesi
Sabikan, Arnavutluk Sulh Hakimi Yüksek Okulu ve Tiran Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde (Arnavutluk) insan hakları, AB hukuku ve uluslararası kamu hukuku dersleri verdi.

Dr. John Pace 
Uluslararası arabuluculuk ve uluslararası anlaşma prosedürleri ile ilgilenen uluslararası insan hakları hukuku uzmanı
2000-2002: New South Wales Üniversitesi Avustralya İnsan Hakları Merkezi Direktörü, şu anda Diplomasi Eğitim Programı Direktörü
2004-2006: BM Irak Yardım Misyonu İnsan Hakları Ofisi Şefi
1978-1991 ve 1993-1994: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri
1978-1988 Çeşitli ülkelerdeki soruşturma görevlerini içeren Özel Prosedürler Başkanı
<< Önceki Haber [Turkey Tribunal] Cevheri Güven: 60 yılın üzerinde hapis... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER