Sayın Bakan katilleri kim koruyor?


Umutlandım... Çünkü kaç gündür gelişmelerini yakından izlediğim Kemal Türkler cinayeti davasındaki skandal, tahminimden daha fazla yankılandı. Birileri otuz yıldır süren dava düşsün diye sanığı mahkemeye göz göre göre göndermedi. Davanın zaman aşımına uğrayabileceği günlerce evvelden bilinmesine rağmen sanık göz göre göre Bandırma’dan İstanbul’a gelemedi. *** Aslında... “Skandal” nitelemesi, durumu anlatmak için çok yetersiz. Belki de Türkiye’de, yargı içinde “devlet cinayetlerini” koruma altına almış, yıkılamayan ve aşılamayan bir düzenekten söz etmek gerek... Çünkü 12 Eylül öncesinin, ayak izleri devlet içinde kaybolan cinayet davalarını zaman aşımına uğratmak adeta gelenek oldu. Ergenekon, mergenekon vız geliyor, cinayetleri ve katilleri cezadan kurtaran yapı devletin içinde at koşturuyor... Hâlbuki... Bu yapı çok rahat ortaya çıkarılabilir, ortadan kaldırılabilir... Çünkü özellikle 12 Eylül öncesi cinayet davalarını kimlerin engellediği gün gibi ortada... *** DİSK kurucusu ve Genel Başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de Merter’deki evinin önünde öldürülmüştü. Cinayetle ilgili ilk dava 1981 yılında Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde açıldı. İddianamede, Türkler’in evinin önünde otomobiline binmek üzereyken Ünal Osmanağaoğlu ile suç ortakları Aydın Eryılmaz, Abdülsamet Karakuş ve İsmet Koçak tarafından öldürüldüğü, koruma polisi Ali Bilsev’in de yaralandığı ifade ediliyordu. Bu davada karar 7 Nisan 1987 tarihinde çıktı. Abdülsamet Karakuş ve Aydın Eryılmaz adlı tetikçiler Türkler’i öldürmekten 12’şer, olayda kullandıkları aracı gasp etmekten de 20’şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 1999’dan beri Kemal Türkler’in katil zanlısı olarak yargılanan Ünal Osmanağaoğlu’na 2003, 2007 ve 2009 yılında verilen üç beraat kararı Yargıtay’da bozuldu ve her defasında yeninden yargılama yapıldı. *** Ve zaman aşımı 22 Temmuz günü doldu. Zaman aşımının dolmasına iki gün kala, sanık hakkında verilen beraat kararının bu kez Yargıtay Ceza Kurulu’nca bozulmasına rağmen... Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya başka suçtan tutuklu sanık Ünal Osmanağaoğlu katılmadı. Mahkeme heyeti sanık Osmanağaoğlu’nun 10 günlük istirahat raporunu sağlık ocağından bir tabipten aldığını bu nedenle duruşmada hazır bulunamadığını belirtti. Bir sonraki celsede “iş işten geçmiş mi” olacak, yoksa Yargıtay Genel Kurul Kararı hükmünü icra mı edecek, belli değil... *** Çünkü... Beyazıt’ta 30 yıl önce 16 Mart’ta yedi öğrencinin öldüğü katliamın davası, 2008 yılında, aynı Kemal Türkler davası gibi, kamuoyunun gözleri önünde zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle düşmüştü. Nasıl ve neden düştüğü, mahkeme tutanakları incelenince aydınlanıyordu. Mahkeme tutanaklarına göre, bombayı getiren dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Abdullah Çatlı’ydı... Bomba atıldıktan sonra saldırganları kovalayan polislere bir komiser muavini “geri dönün” emri vermişti. O, “dönün” diyen müdür, Emniyet içinde hızla tırmanmış, Terörle Mücadele’nin başına geçmişti. Abdullah Çatlı’nın telefon kayıtları incelendiğinde, ölmeden önce o şube müdürü ile beş kez konuştuğu ortaya çıkmıştı. *** 16 Mart Katliamı Davası sırra kadem bastığında, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e şu soruları yöneltmiştim: “Sayın Bakan, bu kadar önemli bir dava, kimler tarafından ve nasıl bir himaye görerek zamanaşımına uğratıldı? Ölenler bakan, milletvekili, emniyet müdürü ya da general olsaydı, dava aynı akıbete uğrar mıydı? Oralarda, kimler tarafından ve nasıl işlendiğini bildiğimiz katliamları koruyarak Ergenekon adına gözdağı veren ve yargıdan daha güçlü olan birileri mi var? Cevaplarsanız çok sevineceğim.” Şahin, işin peşine düştü... Geldiği noktayı bir televizyonda şöyle özetledi: “16 Mart davasının zamanaşımından düşmesini müfettişler incelediler, rapor hazırladılar. Raporda ‘bir ihmal söz konusu’ denildi. Biz de disiplin yönünden ihmalde bulunan yargıçlarımızla ilgili karar vermesi için dosyaHSYK’ya sevk ettik. Kurul başkanı olarak, yargıçlarımızın savunmalarını istedim. Savunmaları geldikten sonra bir ‘ihmal var mı, savsaklama var mı’ HSYK değerlendirecek, yasa neyi gerektiriyorsa o yapılacak. Dosya şu anda Yargıtay’dadır. Yargıtay zamanaşımından düşmesini inceleyecektir.” *** Şimdi aynı soruyu Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e soruyorum: “16 Mart Katliamı Davası’nın zaman aşımına uğratılması soruşturması ve Yargıtay aşaması ne oldu? Kemal Türkler cinayeti zanlısını kim koruyor? Katiller mi güçlü, hukuk mu?” Bunları soruyorum ama... “Devlet himayeli katilliğin” daha güçlü olduğu ortada...
<< Önceki Haber Sayın Bakan katilleri kim koruyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER