Baykal Giresunlulara sitem etti

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Giresun'da partisince düzenlenen mitingde hükümeti eleştirdi.

Baykal Giresunlulara sitem etti

Miting yeri Giresun olunca CHP lideri de konuşmasına fındıkla başladı. Fındık üreticisinin sıkıntılarına değinen Baykal, Giresunlulardan sözlerinde durmalarını istedi. Baykal, "Geçen seferde söz verdiniz oy vermediniz diyerek" vatandaşlara sitemde bulundu CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Hükümet, 'kriz bizi vurmadı, bize teğet geçti' diyor. Ne teğet geçmesi. Vatandaş, çiftçi diyor ki 'o beşli dirgen var ya, o dirgen böğrümüzden girdi, sırtımızdan çıktı'' dedi. Giresun'da partisince düzenlenen mitingde halka hitap eden Baykal, geçen yıl 2 milyon 500 bin kişinin kart döndürme, borçları bankadan bankaya aktarma, idare etme girişiminin başarısızlığa uğradığını belirterek, ''Bu 2.5 milyon ailenin ciddi sıkıntıya, krize girmesidir aile olarak. 2.5 milyon insan ekonomik bunalıma girmiş demektir'' dedi. Baykal, ''2008 kasım rakamlarına göre Türkiye'de 1 milyon insanın işini kaybettiğini, sanayide 10 makineden 4'ünün stop ettiğini'' belirterek, şöyle konuştu: ''Kapasite kullanımı yüzde 60'a düştü. Ekonominin çarkları dönmüyor. Bu ağır bir tablodur. Türkiye'de 500 üzerinde işçi çalıştıran 350 fabrika var. Bunların yarısı kapandı. Yeni rakam geldi birkaç saat önce. Türkiye'de sanayi şubat ayında da dörtte bir geriledi. Ocakta gerilemişti, şubatta da geriledi. Demin verdiğim işsizlik rakamı kasım sonu itibariyle. Asıl sıkıntının vurduğu aralık, ocak, şubat, mart, seçim sonrası var. Büyük sıkıntıya doğru gidiyoruz.'' Baykal, devletin yatırım yapmaktan vazgeçtiğini, vatandaşların, girişimciler, müteşebbislerin kendi derdine düştüğünü belirterek, ''Hükümet, 'kriz bizi vurmadı, bize teğet geçti' diyor. Ne teğet geçmesi. Vatandaş, çiftçi diyor ki o beşli dirgen var ya, o dirgen böğrümüzden girdi, sırtımızdan çıktı'' diye konuştu. CHP BU DEVLETİ KURAN PARTİDİR' Baykal, ''işsizliğe çözüm olarak bir tane değil, 7 tane çare söylediğini, ancak Başbakanın bunun üzerine kendisine verip veriştirdiğini'' söyledi. ''Başbakanın bu tutumu karşısında kendisinin de ağzının payını verdiğini'' ifade eden Baykal, şöyle devam etti: ''Neyse biraz şimdi ağzını toplar gibi oldu. Şimdi dikkatle izliyorum. Gerekeni gereken zamanda yaparız. Bizler de küçük küçük tartışmalarla, laf dokundurmalarla durumu idare ederiz. Ama CHP cibilliyetsiz, mezhepsiz diyor, tıynetsiz diyor. CHP bu vatanın bağımsızlığını sağlayan parti. Düşmanı Anadolu'dan çıkaran parti. Türkiye'nin bağımsızlığını güvence altın alan parti. Bu devleti kuran parti. Nasıl olur da bir başbakanın dili varır da CHP'ye o sözleri kullanabilir, aklından geçirebilir, dudağından ifade edebilir. Akla mantığı sığan mı bu. Ne yapacağız bu lafların karşısında Susacak mıyız, verdik ağzının payını'' diye konuştu. HER ŞEYİ BIRAKMIŞ BİZİMLE UĞRAŞIYOR Baykal, Başbakan Erdoğan'ın çayı, fındığı, işsizliği, yoksulluğu, banka kredilerini konuşmadığını ifade ederek, şunları söyledi: ''Bunları konuşmuyor. Varsa yoksa Deniz Baykal. Deniz Baykal ile yatıyor, Deniz Baykal ile kalkıyor. Sen Başbakansın işine bak. Her şeyi bırakmış, bizimle uğraşıyor. Benimle uğraşıyor, yetmiyor, İsmet Paşa ile uğraşıyor. İsmet İnönü döneminde ekmek karne ile dağıtılıyormuş. Sen İsmet Paşa dönemini, İkinci Dünya Savaşı'nı, Türkiyenin nasıl ayakta kaldığını biliyor musun? Farkında değil, konuşuyor. Neyse ki İsmet Paşa'ya gelince fren yapıyor. Bir aşama ileri gitme hevesi var ama duramıyor. Ha orada dursun. Ne söyleyeceği varsa, benimle konuşsun, bana söylesin. Ben bunları konuşuyorum. Başbakan bize sataşıyor.'' DÜNYANIN HER YERİNDE USUL BELLİ Baykal, Başbakan Erdoğan'ın meydanlarda konuşarak kendisine cevap verdiğini sandığını, halbuki dünyanın her yerinde usulün belli olduğunu belirterek, ''Vatandaş dinleyince anlar, kim samimi söylüyor, kim doğru konuşuyor, kim dürüst konuşuyor, kimin başkasında başka hesap var, vatandaş bunu hemen anlar. Televizyon ekranı saydamdır, şeffaftır. Adamın ruhunu, içini görür. Çık karşıma benim hakkımda ne biliyorsan söyle, ben de söyleyeyim. Vatandaş da hükmünü versin'' dedi. Dünyanın her yerinde yolsuzluk olabileceğini, ancak Türkiye'deki gibi yolsuzluğun dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini söyleyen Baykal, ''Yolsuzluk artık Türkiye'de kişisel bir olay olmaktan çıktı. Ferdi bir iş olmaktan çıktı. Ahlakı, sütü bozuk birinin kafasını bozup yanlış yapma olayı değil. Şimdi yolsuzluk teşkilatlı, örgütlü, kolektif, şirketleşerek, mevzuatı, iktidarı kullanarak yapılıyor'' diye konuştu. Baykal, Deniz Feneri soruşturmasına da değindikten sonra, ''Başbakan kırtasiyecilerde kırmızı kaplı dosya çok diyor. Doğrudur kırtasiyecilerde kırmızı kaplı dosya çok da dosyalı başbakan dünyanın başka bir ülkesinde yok.'' TARLANIN TAŞIYLA, TARLANIN KUŞUNU VURDULAR Baykal, Telekom'un satışında ve TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesinde Türkiye'nin zarara uğratıldığını öne sürerek, ''Tarlanın taşıyla, tarlanın kuruşun vurdular'' dedi. Bunların CHP'nin iktidarında aydınlığa kavuşturulacağını söyleyen Baykal, ''Başbakan bana çare söyle diyor, söylüyorum. hakaret ediyor. Bana, 'yolsuzluklarla mücadelenin çaresi nedir' diye sorsan da o çareyi bi söyleyiversem. Niye sormuyorsun onu. Ama ben sorsa da sormasa da çareyi söyleyeyim. Çare, milletvekili dokunulmazlığını kaldırmaktır. Çare budur. Milletvekilinin imtiyazı olmaz. Kanunlar nezdinde olmaz. Vatandaşın durumu ne ise milletvekilinin de o olacak. Bir farkı olacak milletvekilinin, Nedir o? Mecliste kürsüye çıktığı zaman, suçtur, değildir hiç önemli değil. Doğru bildiğini, vicdanından ne geliyorsa, özgürce söyleyecek. Söz hakkı sınırsız, hırsızlık yasak. Sahtekarlık, yolsuzluk, sahtekarlık, evrakta sahtecilik, zimmet, cürüm işlemek üzere teşkilat kurmak, kalpazanlık yasak. Bunlar Başbakanın, bakanların dosyasındaki suçlar'' diye konuştu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Son Osmanlı padişahı, İngiliz savaş gemisine binerek kaçıp Türkiye'yi terk etmiş insandır. Şimdi sen Başbakan'a 'son Osmanlı padişahı' dersen, insanın aklına başka şeyler gelir'' dedi. Baykal, partisi'nin Giresun Limanı'nda düzenlediği mitingde, ekonominin sahipsiz bırakıldığını ileri sürerek, ''Bahar temizliği yapılıyor, gelin bu bahar temizliğini memlekette de yapalım. 29 Martta Türkiye'de güzel bir bahar temizliği yapalım'' dedi. Toprak Mahsülleri Ofisi'nin kendi işini yapamadığını, ancak FİSKOBİRLİK'in yerine getirildiğini belirten Baykal, ''Yeni bir başlangıç yaptılar. Ne oldu sonucunda, 40 yılda FİSKOBİRLİK'in görev zararı 1.8 katrilyon TL, 3 yılda TMO'nun yol açtığı zarar 3 katrilyon TL. FİSKOBİRLİK'in zararı üreticinin cebine girdi ama TMO'nun zarar diye yazdığı 3 katrilyon, üreticinin cebine değil başka yerlere gitmiştir'' diye konuştu. NE BİÇİM ALİ CENGİZ OYUNU BU Baykal, Giresun'da geride bırakılan dönemde fındığı TMO'nun bir fiyattan, özel sektörün bir başka fiyattan aldığını belirterek, şunları söyledi: ''TMO 4-4.5 TL'den, aldı özel sektör 2-2.5 TL'den aldı. Öyle değil mi? Vatandaş getiriyor TMO'ya rutubetli, kalitesi uygun değildir deniyor, bin dereden su getiriliyor ve fındık alınmıyor. Ama birileri aynı fındığı götürüp satabiliyor. Onlar toplanıyor tekrar TMO'ya dönüyor. Ne biçim iş, ne biçim Ali Cengiz oyunu bu. Giresunlu bunu görüyor değil mi?'' Halkın ''evet'' yanıtı üzerine Baykal, ''Geçen seçimde de öyle diyordunuz. Size bunları o zaman da anlattım. Yapmayın artık şunu. Türkiye'deki bütün yanlışlıkların özü budur. Biliyorsun, görüyorsun, bedelini de ödüyorsun ama ne oluyor bilemiyorum, son anda bir bakıyorum, her şey altüst olmuş'' diye konuştu. TÜRKİYE'DE HUKUK, DEMOKRASİ KALMADI Türkiye'de hukukun, demokrasinin kalmadığını savunan Baykal, ''Derebeylik mi Türkiye? Sen kimsin ya, Ali Kıran başkesen misin. Şimdi de Mersin'de daha önce 'bu çiftçinin hali ne olacak' diyen bir çifti vardı ya, ona 'ananı da al git' demişti ya, Başbakan, o nezih, o terbiyeli üslubuyla öyle demişti ya, şimdi o adam çiftçinin halini sorar diye 3 gün evinin kapısında polis bekletmişler. Başbakan geleceği zaman da gözaltına almışlar. Böyle demokrasi, hukuk, düzen olur mu'' diye konuştu. Baykal, Tunceli'de Valiliğin yaptığı yardımlara da değinerek, ''Başbakan 'Valimi yedirmem diyor. Aslında Valiyi düşündüğü yok, kendisini düşünüyor, korumaya çalışıyor. Biliyor ki asıl bu işin sorumlusu kendisidir. Hesabın sorulacağı insan da bizzat kendisidir'' dedi. Geçen günlerde Başbakan Erdoğan için ''Son Osmanlı Padişahı'' diye pankart açıldığını söyleyen Baykal, şunları kaydetti: ''O pankartı açanlar dikkatli olsunlar. Son Osmanlı padişahı, İngiliz savaş gemisine binerek kaçıp Türkiye'yi terk etmiş insandır. Şimdi sen Başbakan'a 'Son Osmanlı Padişahı' dersen, insanın aklına başka şeyler gelir. Hepimizin son Osmanlı padişahından hatırladığı, İngiliz kruvazörüne binip Türkiye'den kaçıp gitmiş olmasıdır. Saltanat, hanedanlık deyin, bunlar yakışıyor. Ama son padişah dersen o tam uymuyor. Saltanat uygun, hanedan da uygun. Hanedan biliyorsunuz ailenin, çoluk çocuğun, eşin dostunun sözünün geçmesi, etkili olması, ülkeyi yönetmesi. Hanedan söylenebilir. Ankara'ya Başbakan'a bakarak da söylenebilir.'' ÇOCUKLARA OYUNCAK DAĞITACAĞINA BABALARINA İŞ VER Başbakan'ın bir an önce Türkiye'deki ekonomik krizi kavraması gerektiğini ifade eden Baykal, ''Onun önemini görsün. İşi, bir seçim olayı gibi görmekten vazgeçsin. Mitinglere giderken yolda, oyuncakları otobüse dolduruyor, çocuklara dağıtıyor. Çocuklara oyuncak dağıtacağına babalarına iş ver. Sen babasını, çocuğuna oyuncak alabilir hale getir. Senin işin o. Senin işin sadaka vermek değil'' dedi. Baykal, temizlik parasını ödemeyen bir öğrencinin koluna öğretmeni tarafından kısaltılmış olarak ''TEM-PAR'' yazıldığı şeklinde haberleri üzülerek izlediklerini belirterek, ''Bu çocuğun yüreğinde hangi ızdıraplar yaşandığı, hangi çöküntülere yol açtığı, geleceğini nasıl etkilediğini düşünmek bile istemiyorum. Bir yanda bu manzaralar, öbür tarafta oyuncak dağıtacak. Devletin parasıyla sen oyuncak dağıtacağına, o çocukların okullarına, ailesinden temizlik parası istemeyi ortadan kaldıracak desteği ver'' diye konuştu.
<< Önceki Haber Baykal Giresunlulara sitem etti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER