Bütün tarikat ve cemaatlerin fişlenmesine tepki yağıyor

AKP iktidarı döneminde 2009’da Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Namal’ın talimatıyla bütün cemaatlerin fişlendiğinin ortaya çıkması kamuoyundan büyük tepki gördü.

Bütün tarikat ve cemaatlerin fişlenmesine tepki yağıyor

Siyasilerin yanı sıra, medya ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, fişlemenin anayasal bir suç olduğunu hatırlattı.

Taraf Gazetesi’nin önceki gün yayımladığı belgeye göre, AKP’nin 12 yıllık iktidarında, sadece Hizmet Hareketi değil, Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin cemaati, Nurcular, Nakşi ve Kadiri tarikatı mensupları fişlenmişti. Buna göre, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Namal, 6 Kasım 2009’da emniyet müdürlerinin tamamına talimat göndermiş ve tüm dinî akım ve tarikatlarla ilgili istihbarat çalışması istemişti.

Fişleme skandalına siyasilerin tepkisi sert oldu. SP lideri Mustafa Kamalak, olayı ‘üzülecek bir durum’ olarak değerlendirdi. AKP’nin devleti değiştirmek için iktidara geldiğini ancak kendisinin değiştiğini anlatan Kamalak, şu ifadeleri kullandı: “Şaşılacak bir durum yok, üzülecek bir durum var. Çünkü bu izlemeler devletin resmî ideolojisine uygundur. 80 yıllık uygulama da hep bu yönde olmuştur. Bu tür kararların alınmasında, valililiklere gönderilmesinde şaşılacak hayret edilecek bir durum yoktur. İslamî hassasiyetleri kullanarak hükümet olmuş bir partinin iktidarı zamanında bu tür kararların alınması, uygulamaya konulması, samimiyet ilkesinden uzak olduğu için üzücüdür. AK Parti iktidara gelirken devleti değiştirmeyi düşünüyordu. Bu vaatlerle çeşitli kesimlerin oylarına talip oldu. Zamanla devleti değiştirmedi, kendisi değişti. Devleti sahiplendi. Netice itibarıyla şu an devletin bütün kurumları AK Parti ile özdeştir. AK Parti, sahiplendiği devleti BÇG’den aldı. Devlet çarkını kendisi benimsediği için o çerçevede devam ediyor.”

CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi ise fişlemeyi demokratik bir devlette kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti: “Kabul etmiyorum. Hangi niyetle ve hangi amaçla yaparsanız yapın demokratik bir devlette, bütün çalışmalar yasalar çerçevesinde olmak zorundadır. Eğer kişilerin ve grupların, tarikat olarak isimlendirilen oluşumların yasalara aykırı bir faaliyeti varsa yargı önüne çıkarırsınız. Kişileri gıyaplarında fişlemek, gerektiği takdirde bu fişlerde yer alan bilgileri yasadışı bir şekilde kullanmak, demokrasiye ve özgürlüklere aykırıdır.”

SİYASî İKTİDAR, BASKIYLA OY DEVŞİRİYOR


MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural da fişlemelere tepkiliydi. AKP’nin, “Bunlar bütün insanları, dindarları fişlediler.” diyerek iktidara geldiğini hatırlattı. Bugün gelinen noktada, Tayyiban cemaati yapılanmasının hakim kılınmak istendiğini söyledi. AKP iktidarı döneminde, sadece sosyal sermaye çevrelerinin değil, sivil toplum örgütlerinin, medyanın, çevre örgütlerinin, hayır kurumlarının ve dinî çevrelerin fişlendiğini anlattı. Vural, fişlemelerin amacını ise şöyle anlattı: “Bu tür yapıları kontrol ederek, baskı altına alarak siyasî iktidara oy devşirmektir. Sivil toplum ve sosyal sermaye ortadan kaldırılarak bir parti devleti anlayışıyla AKP’ye bağlanmak istenmektedir. Bugün arzulanan ve istenen bir Tayyiban cemaat yapılanmasıdır. Amaç ve hedef budur. Bu eksende bakıldığında her bir sivil toplum örgütünün, her bir vatandaşımızın hürriyeti, parti devleti anlayışıyla AKP’nin tehdidi altındadır. MHP’ye mensup işadamları fişlenmiştir. Medyada eleştirilenler patronlara şikâyet edilmiş, işten atılmıştır. Tehdit hepimizedir. Tehdit, vatandaşımızadır. Bu tehdit tamamen Baas tipi bir devlet yönetimi anlayışından kaynaklanmaktadır.”

İktidar, anayasal suç işliyor

İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı Günal Kurşun: “Fişlemeler, evrensel insan hakları standartlarının ne kadar gerisinde kaldığımızı gösteriyor. Bir hukuk devletinde asla olmaması gereken bir hadiseyle karşı karşıyayız. 28 Şubat günlerine geri dönüldüğünün göstergesi. Aynı zamanda bu durum, AK Parti hükümetinin ne kadar devlet refleksi ile hareket ettiğinin en önemli delili. Anayasaya göre başkalarının hukuka aykırı bir şekilde fişlemek suçtur. Tarikat kurmak ya da mensup olmak, her hangi bir dini hassasiyeti olan bir guruba intisap etmek Türk Ceza Kanunu’nda suç değildir.”

Eski devlet refleksi sürüyor


Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz: “Fişlemeler eski devlet reflekslerinin bu dönemde de devam ettiğinin bir göstergesidir. Kendi insanını, kendi halkını, kendi milletini, toplumunu tehdit olarak gören, dış güçlerin kullanmasını müsait bir maşa olarak niteleyen anlayış, demokratik bir ülkede kesinlikle yer bulmamalı. Ama maalesef ki, ileri demokrasiden söz edilen bir dönemde bu tarz şeyler telaffuz edilebiliyor. Böyle bir belge hazırlandı ise belgenin altında imzası olan bürokrattan başlayarak, işin siyasi sorumlusuna kadar götürüp bunun hesabının sorulması lazım.”

28 Şubat anlayışının ürünü

Avukat İrfan Sönmez: “28 Şubat’ta dini grupları bir tehlike olarak gören anlayışın devam ettiğinin kanıtı. Daha önce 2004 yılında MGK’da tarikatların cemaatlerin kısacası dini grupların fişlenmesi ile ilgili bir belge gündeme gelmiş fakat iktidar bunun kâğıt üzerinde kaldığının ve icaplarının yerine getirilmediğini ifade etmişti. Yeni belge ile birlikte bunun kâğıt üzerinde kalmadığını, 2004 yılında MGK’dan geçen kararın tatbikata konulduğunu ve Türkiye’deki dini gruplar ile dini cemaatler ile ilgili fişleme yapıldığını gerekli araştırmaların yapıldığını ortaya koyuyor. Türkiye’de İslamcılık iddiası ile iktidar olanların aslında İslam’ın sadece bir iktidar aracı olarak gördüklerini gösteriyor.”
<< Önceki Haber Bütün tarikat ve cemaatlerin fişlenmesine tepki yağıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER