PKK'da liderlik savaşı

İddiaya göre Öcalan’ı 'sembolik-onursal lider' sayıp kendi liderliğini ilan edecek.

PKK'da liderlik savaşı

Türkiye, değişik kanallardan Abdullah Öcalan’la görüşmelerin yapıldığı bir dönemde 1990’lı yılları aratmayacak bir ortamın içinde buldu kendini. Peki, Öcalan’ın bile olumlu açıklamalar yaptığı bir süreçte PKK neden yeniden silaha sarıldı? Bunu anlamak için dikkatleri Kandil’e çevirmek gerekiyor. Öteden beri var olan; fakat artık gün yüzüne çıkan ‘liderlik ve tek adamlık’ kavgası giderek büyüyor. Liderlik kavgasını veren isim ise Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Merkez Konseyi Başkanı Murat Karayılan. İddiaya göre, (PKK’ya yakın kaynaklar da doğruluyor) Karayılan bütün hesaplarını KCK/PKK’nın tek lideri olmak için yapıyor. Yani adı, geçen hafta İran kaynaklarınca ortaya atılan “PKK’nın 2. adamı yakalandı” iddiasıyla tekrar gündeme gelen Karayılan aslında 1. adamlığa oynuyor. Örgütte, ‘muhafazakâr ve gelenekçi’ kanadın temsilcisi olarak bilinen Karayılan, yakın gelecekte liderliğini ilan edebilir. Örgüt içinde bu yöndeki hazırlıklarına başlayan Karayılan, yıllardır yolunda gittiği Öcalan’ı da ‘sembolik/doğal lider’ kabul edecek. Bundan sonra ‘Serok (Başkan) Karayılan’ olarak meydanlarda ve örgüt üzerinde etkin olmaya çalışacak. Karayılan, son dönemde alışılmadık şekilde Türkiye’ye meydan okuması ve saldırılara karşı gereken cevabın her zaman verileceğini duyurmasıyla dikkat çekiyor. Ayrıca, Öcalan’ın cezaevi şartlarının düzeltilmesini istemiş, aksi takdirde zamanla artan şiddete başvuracaklarını söylemişti. Aslında Karayılan’ın bu meydan okumayı ‘örgüt içinde yerim sağlam ve artık tek lider benim’ mesajı vermek için yaptığı söylenebilir. İran’da yakalandığı haberlerinin de yeniden ortaya çıkıp ‘buradayım’ mesajı verme fırsatı olduğunu iddia edenler var. Bu gelişmeler onun liderlik sürecinin başlangıcı olarak görülüyor. Fakat Karayılan’ın ‘tek lider benim’ demesi, PKK’da ‘Ankara Grubu’, ‘Derin PKK’ ya da ‘Ergenekoncular’ olarak bilinen ekibi rahatsız etmiş durumda. Bu grubun önemli isimleri Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan, Mustafa Karasu ve Duran Kalkan, Karayılan’ın varlığına bile tahammül edemiyor. Muhalif kadro Türkiye’deki derin yapı ile ilişkilerinin devam etmesini isterken, Karayılan, PKK’yı eski gerilla yapısına döndürmek istiyor. Tabir yerindeyse Karayılan, örgütü derin devletin elinden alıp yeniden inşa etmeyi hedefliyor. İki taraf arasında ideolojik kavga son birkaç yıldır devam ediyor. Son iki aya kadar sessiz kalmayı yeğleyen ve sadece kâğıt üzerindeki ‘KCK lideri’ sıfatını taşımayı tercih eden Karayılan’ın artık amacına ulaşmak için örgütü toparlamaya başladığı belirtiliyor. Karayılan’ın tek lider olmasını kendisine büyük saygı duyan örgüt tabanı da istiyor. Ayrıca, Kandil’de örgütün ikiye bölündüğü, örgüt içi ‘özeleştiri’ ve ‘cezalandırmaların’ yaygınlaştığı biliniyor. Dağdaki teröristlerin önemli bir kısmının Karayılan tarafına geçtiği de gelen haberler arasında. Peki, bu durumda Karayılan derin kanada karşı nasıl direnecek? Aslında öteden beri bu grupla kavgalı ve onlardan uzak kamplarda kalmayı tercih ediyor. Daha doğrusu kendisine bağlı koruma grubuyla sürekli hareket hâlinde. Karayılan’ın en büyük destekçisi ve ‘sağ kolu’ olarak bilinen Bozan Tekin de örgüt içinde gittikçe ön plana çıkıyor. Örgütün sağlık işlerinden sorumlu Tekin bir dönem Karayılan ile birlikte PKK eşbaşkanlığı görevini yaptı. Onun uluslararası boyuttaki ilişkileri Karayılan’ın gücene güç katıyor. Aynı şekilde Karayılan ile hareket eden Barzani ailesinden bir ismin olması da onun güvenceleri arasında sayılıyor. Zira bu kişiye veya Karayılan’a yönelik bir saldırı Barzani ailesini yaptırım uygulamaya ve silah kullanmaya itebilir. Sabri Ok’u sorguladı Karayılan, henüz resmî olarak liderliğini ilan etmemiş olsa da bazı hareketleriyle bu yolda önemli işler yapmaya başlamış. Örneğin KCK İddianamesi’nin bir numaralı ismi olarak geçen Sabri Ok’u Kandil’e çağırıp sorgulaması ve yetkilerini alması, derinlerin gözünü korkutmuş. Avukat Mahmut Şakar ve Zübeyir Aydar’ı pasifize etme politikasında başarılı oldu. Remzi Kartal, Karayılan’ın talimatıyla yetkilerinden arındırıldı. Karayılan ekibinin liderlik yolundaki en büyük adımı ise derin kanadı temsil eden Avrupa’daki PKK’lıları ihbar etmiş olması. Örgüte yakın bir kaynağın iddiasına göre, Fransız polisinin PKK’lılara yönelik operasyonunun ihbarını Karayılan verdi, dolayısıyla tutuklanmalarını o sağladı. Karayılan geçmişte Avrupa’da bulunmuş ve iyi bağlantılar kurmuştu. Fakat bu seferki başarısı iyi bağlantılarından çok liderlik yolunun açılması için Avrupa’nın da istekli olması ile ilgiliydi. Aralarından PKK’nın Avrupa sorumlularından Nedim Seven’in de bulunduğu 18 örgütçünün yakalanıp yargılanmasının arkasındaki ismin Karayılan olduğu belirtiliyor. Çünkü Sabri Ok, aynı davada tutuklanan Karayılan’ın ekibinden Canan Kurtyılmaz’ın örgütün paraları konusunda özeleştirisini istemişti. Bu durum Karayılan açısından bardağı taşıran son damla olmuştu. Ok’un Avrupa’da alternatif kadro oluşturma istği ve Karayılan’ın ekibini tasfiye etme girişimi de onun liderlik ilanını hızlandıran etkenler oldu. Öcalan’ın avukat görüşmesinde yaptığı “Artık ben bir şey yapamam” açıklaması aslında dolaylı olarak Karayılan’ın liderliğini kabul ettiğinin ve derin kadroya diş geçiremediğinin bir göstergesi oldu. Karayılan, stratejisi gereği tabanı yanında tutmak için Öcalan’ın sembolik liderliğini ve onursal başkanlığını kabul ediyor. Karayılan’ın liderliğini Avrupa ülkelerinin çoğu istiyor. Çünkü onlar da PKK’nın yeniden yapılandırılmasından yana. Örgütçülerin, ülkelerinde suça bulaşmasından ve gayrimeşru faaliyetlerinden rahatsızlar. Vatikan dâhil çoğu ülke PKK’nın Avrupa’da siyasal zeminde ve yasal çerçevede faaliyet yürütmesini istiyor. Bunun da örgütün yeniden yapılandırılması ile mümkün olacağına inanıyor. Bu yüzden de Karayılan’ın liderliğine destek veriyorlar. Karayılan’ın en büyük destekçisi ise İsrail. Çünkü İsrail, PKK’ya bölgede, Kuzey Irak’taki Kürtlere verilen hakların benzerini vadediyor. Bunun için ‘dirayetli ve kültürlü’ Karayılan’ın lider olmasını istiyor. İsrail, PKK üzerinden bölgedeki emellerini gerçekleştirmeyi planlarken, örgütü her zaman masada bir kart olarak tutmak amacıyla denetimine almak istiyor. Bu, işine geldiği için Karayılan tarafından da kabul görüyor. İsrail, Karayılan’ı desteklediğini örgütün öteki kanadına açıkça duyurdu. Kısa süre önce Karayılan’ın İsrail basınına verdiği demeçte “Türkiye ortak düşmanımız” demesinin altında da bu görüşmeler yatıyor. Karayılan’ın sağ kolu Bozan Tekin son bir yılda 5 kez Tel-Aviv’de görüşmeler yaptı. Karayılan’ın da 5 ay önce Tel-Aviv’e gidip üst düzey görüşmeler yaptığı, ardından bazı rahatsızlıklarından dolayı bir hafta tedavi gördüğü belirtiliyor. Daha düne kadar “Köy basmamız yanlıştı” diye demeç veren Murat Karayılan’ın tavrının son süreçte değişmesinin altında yatan sebebin liderlik olduğu sanılıyor. KCK/PKK’da yetki bakımından (her ne kadar KCK başkanı olsa da) alt sıralarda yer alan Karayılan’ın Avrupa ve İsrail’den aldığı destekle, PKK’yı nasıl bir noktaya getireceği merak konusu. Tabii bu süre zarfında derin kadronun gazabına uğramazsa. Karayılan, İran tarafından yakalandığı haberleri çıktığından beri ortalarda görünmüyor. Sürekli hareket hâlinde olan Karayılan’ın ağzından sadece bir açıklama yapıldı. Ancak onun Kandil’de olduğunu Kuzey Irak Kürt yönetimi kesin bir dille teyit ediyor. Örgütten ayrılan ve hâlen bazı militanlarla ilişkisi olan eski bir PKK yöneticisi de bu bilgiyi doğruluyor. Karayılan, ‘yakalandı’ haberinden iki gün önce PJAK güçlerini İran sınırından çekip yerine PKK’nın bazı unsurlarını yerleştireceğini açıkladı. Bu, Karayılan’ın İran ile ilişkisinin gerilmesini istemediği anlamına geliyor. Çünkü PJAK orada durduğu sürece İran ordusuyla çatışma hâlinde olacak. PJAK’ın çekilmesini taahhüt eden Karayılan ise bununla İran saldırılarına karşı örgütü korumak ve Ranya alanında rahat hareket etmek istiyor. İran da bu duruma razı. Bir başka iddiaya göre de bu süreçte Karayılan ile İranlı üst düzey yetkililer bir görüşme yaptı. Zaten “Karayılan İran’ın elinde!” haberleri de bu görüşmeler üzerine çıkmıştı. Yapılan sadece pazarlık görüşmeleriydi. Fakat “Karayılan bu görüşmeler esnasında mı alıkondu?” sorusunu da gündemin bir kenarına yazmak gerekir. İran ise Suriye’ye silah taşımak için PKK’nın alanını kullanmak veya örgütün, silah taşımasına yardımcı olmasını istiyor. Karayılan’ın yeni ordusu Murat Karayılan’ın sıcak günlerden sonra liderliğini resmen duyuracağı belirtiliyor. Hatta iddialara göre Karayılan kendi silahlı gücünü kurmaya başladı bile. Örgüt içinde yaklaşık 2 bin kişi Karayılan’ın liderliğini kabul ediyor. Bununla birlikte, Suriye, Irak ve İran Kürtlerinden oluşan militan devşirme operasyonuna girişti. Bu ordu gerilla eğitimi ile birlikte profesyonel ordu donanımına sahip olacak şekilde dizayn edilecek. Bunun için İsrail istihbarat servisi görevlileri yeni militanları devşirmek için özel eğitimden geçirecek. Militanlara hem aylık ödenecek hem de etnik ve ideolojik anlamda yeni bir Kürt alanı vadedilecek. Böylece işsiz ve kendi ülkelerinde zorluk çektiğini düşünen Kürtler Karayılan’ın yeni askerleri olacak. Özellikle Suriye Kürtleri bu konuda önemli bir unsur olacak gibi. Çükü Karayılan, Suriye’deki muhalif Kürt partilerle de sıkı irtibat kurmuş durumda. Karayılan hedefine ulaştıktan sonra, PKK’yı kademeli olarak tasfiye ederek tarihe geçmek istiyor; ancak bir şartla, Kürtlere önemli tavizler verilmesi şartıyla. HAŞİM SÖYLEMEZ
<< Önceki Haber PKK'da liderlik savaşı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER