HUKUKÇULAR AYAĞA KALKTI

Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in yargılandığı Ergenekon davasına yüksek yargıdan gelen müdahale, hukukçuları ayağa kaldırdı.

<b>HUKUKÇULAR AYAĞA KALKTI</b>

Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin Erzurum'daki mahkemeden Cihaner'in dosyasını istemesi, 'kurtarma operasyonu' olarak görülüyor. Yurdun farklı bölgelerindeki hukuk derneklerinden, akademisyenlere kadar herkes hukukun çiğnendiğini düşünüyor. Karara en sert tepki ise Demokrat Yargı Birliği'nden geldi. Derneğin Eşbaşkanları Osman Can ve Orhan Gazi Ertekin, 'yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran bir görüntü verildiğine' dikkat çekti. Can, politik savaşın merkezlerinden birinin Yargıtay olduğunun görüldüğünü ifade ederken, Ertekin, "Bu müdale yargısal süreç açısından meşru değil." dedi. Selçuk Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hakan Hakeri'ye göre de verilen karar hukuki değil, siyasi. Yargıtay'ın Cihaner müdahalesi meşru değil Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin, İlhan Cihaner'in 'görevi kötüye kullanmak, resmî belgede sahtecilik'le yargıladığı davanın dosyasını istemesine tepkiler sürüyor. Yargıtay'ın hukuku çiğnediğini düşünen hukukçular, son kararla Ergenekon'un ülkenin demokratikleşmesi gayretlerine yüksek yargıyla birlikte direndiğinin açıkça görüldüğüne dikkat çekiyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in yargılandığı davada verdiği karar Demokrat Yargı'nın tepkisini çekti. Demokrat Yargı, Yargıtay'ın ıslak imzalı Millete Komplo Planı davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile Cihaner ve Orgeneral Saldıray Berk'in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı dava dosyasını istemesine sert tepki gösterdi. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Doç. Dr. Osman Can, Yargıtay'ın kararını 'yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran bir görüntü' olarak değerlendirdi. Yargıtay'ın aynı zamanda kendi içerisinde HSYK üyelerini çıkaran bir kuruluş olduğuna dikkat çeken Can, "İnternete düşen konuşma kayıtlarına bakıldığı zaman durumun hukukla ilgili olmadığı, tamamen politik savaşın parçası olduğunu, politik savaşın merkezlerden birinin de Yargıtay olduğunu gösteriyor. Politik bir müdahale, başka bir şey değil." ifadelerini kullanıyor. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin ise Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin yargılama sürecini idari bir sürece dönüştürmeye çabaladığını kaydediyor. Yargıtay'ın idari bir iktidar kurma geleneğine sahip olduğunu vurgulayan Ertekin, yargılama süreci ile idari süreci birbirine karıştırıp kendini yetkilendirdiğini belirtiyor. Ertekin, "Bu bakış açısıyla müdahale edebilmesi yargısal süreç açısından meşru değil. Yargıtay'ın yargısal süreci idari süreç gibi görme gibi bir yetkisi yok. Bundan vazgeçmeleri gerekiyor. Bunun bir yargılama süreci olduğunu anlamaları gerekiyor." ifadelerini kullanıyor. "Yargıtay ilk derece mahkemelerinin alt birimleri olmadığını artık fark etmeli." diyen Ertekin, yüksek yargının mevzuatta olmayan geleneksel hiyerarşiyi kullanma hevesinde olduğunu savunuyor. Ertekin, "Bu heves hukuk devleti ilkelerine aykırıdır." tespitini yapıyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin yargılama sürecine çok açık ve net biçimde yetkisi olmadığı halde müdahale ettiğine dikkat çeken Ertekin "Yargıtay'ın gözetim ve denetim yetkisinin, somut bir dosyaya göre anlamı vardır. İdari hiyerarşi olarak algılamaları adil yargılamayı etkileme anlamına gelir. Yargıtay, bu tavrının ciddi bir problem taşıdığının farkına varmalı." şeklinde konuşuyor. Yargıdaki aktörlerin giderek iktidarını kaybetmeye başladığını anlatan Ertekin, şöyle konuşuyor: "Hukuksal mantığını kaybetmeye başladı. Süreç yargısal prosedüre uygun işlemesi gerekirken maalesef birbirine mukabele eden taraflar olmaya başladı. Bu taraflar kendi güçlerini çoğaltmak için yetkilerini aşan girişimlerde bulunuyor."METİN ARSLAN ANKARA Ülkenin demokratikleşmesi gayretlerine yüksek yargıyla direniyorlar Hasip Şenalp (Eski Konya Barosu Başkanı): Yüksek yargı zannediyor ki 'memleketin sahibi kendileri' ve 'ne derlerse hukuk odur', yüksek yargı mensuplarının algısı böyle. Oysa bizim yüksek yargı mensupları ne derse hukuk o değildir. Hukuk ne ise odur. Bizim yüksek yargımız kendisini aynı zamanda hukuk koyucu görüyor, oysa dünyanın hiçbir yerinde ve Türkiye'de yüksek yargı hukuk koyucu değildir. Herkes gibi yüksek yargı da hukuka uymak mecburiyetindedir. Şu anda statüko, derin devlet ve Ergenekon, ülkenin demokratikleşmesi ve gerçek hukukun tesis edilmesi gayretlerine yüksek yargıyla birlikte direniyor. Buradan direnerek muvaffak olacaklarını sanıyorlar. Savcı İlhan Cihaner, statükocular ve Ergenekoncular için Erzincan'da önemli bir karakoldu. Cihaner'in hukuksuz uygulamalarının büyük bir kısmı iddianamede de yerini almıştır. Ergenekoncular ve Yargıtay, Cihaner'i kurtarmak için dava dosyalarını ilgili mahkemelerden isteyerek alenen hukuku çiğnemektedir. Öyle ki Cihaner'i bir an önce kurtarmak için dosyaları almaya özel kurye gönderiyor. İki davanın aynı mahkemede görülmesi usulen mümkün değil Özgür Solak (Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı): Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Cihaner ile ilgili davaya ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakıyor. Bu yönüyle yargılamasının ve yargılama yetkisinin Erzurum veya İstanbul Ağır Ceza mahkemeleriyle herhangi bir farkı yok. Yani söz konusu yargılamalar bakımından Yargıtay bir üst mahkeme değil. 11. Ceza Dairesi'nin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin birleştirme kararı neticesinde bir panik hali yaşadığı görülüyor. Oysaki, Cihaner ile ilgili evrakta sahtecilik suçu nedeniyle 11. Daire'de görülen dava ile terör örgütüne üyelik suçu nedeniyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın aynı mahkemede görülmesi usulen mümkün değil. Yargılama usulleri farklı olduğu gibi, CMK 250. madde kapsamındaki suçlarda yargılama yetkisinin özel yetkili ağır ceza mahkemelerine ait olduğu açıkça düzenlenmiştir. Yüksek yargı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığı anlaşılan kurtarma operasyonunun şifreleri, önceki gün internete düşen ses kaydında gizli. Taraflar reddihâkim talebinde bulunabilir Süleyman Gürkök (Anadolu Hukukçular Derneği (AHUDER) Başkanı): Yargıtay üyesinin internete düşen ses kayıtları doğruysa hukuk ciddi zarar görür. Yargıtay soruşturma açmalı ve olayı sonuçlandırmalıdır. Bu tür bir ses kaydı varsa, doğru ise bu hukuk adına faciadır. Tarafsızlık kaybolmuştur. Hukuki boyutta ise üyelerin bu tür etkilemeye girmeleri de kanunlara aykırıdır. Bu süreçten sonra davadaki taraflar ve hatta savcı bile reddihakim isteyebilir. Yüksek yargıdaki kişilerin yüksek nitelikleri olmalıdır. Yoksa bu durum ciddi sıkıntılar verir. Yargıtay'ın kararı hukukî değil siyasîdir Prof. Dr. Hakan Hakeri (Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): Yargıtay, Cihaner'in 'görevi kötüye kullanma' ile ilgili suçtan dolayı yargılama yeri Yargıtay olduğu için bu dosyaya bakıyor. Yani Yargıtay'ın bu davada Erzurum'daki mahkemeden farkı yok. Dolayısıyla Yargıtay'ın ilgili dairesi bu davada Erzurum'daki mahkemeye 'Bana bu dosyayı gönder' diyemez. Olsa olsa 'Bunu birleştirmek uygundur, bu kararı alıyorum' diyebilir. Erzurum da eğer uygun görürse dosyayı verir, görmezse de vermez. Yargıtay'ın bu kararı hatalıdır. Ses kayıtlarını ben de dinledim. Buradan anlaşılıyor ki Yargıtay'ın ilgili dairesinin birleştirme kararı hukuki değil, siyasi bir karardır. Bu tutum tarafsızlığa gölge düşürür Turgay Balaban (Eskişehir Hukuksal Bakış Derneği başkanı avukatı): Yargıtay'ın İlhan Cihaner ilgili tavrı şık deği. Bu uygulama zihinlerde yargının adamına göre muamele yaptığı algısını doğurur. Ayrıca hukukun herkese eşit uygulanması asıl kuralının bu olayda işlemediğini gösterir. Oysa hukukun üstünlüğü ancak hukukçuların kanunları kendilerine de tatbik etmesiyle sağlanabilir. Ayrıca yargılamayı yapan Yargıtay hâkiminin sanık İlhan Cihaner (evet, anlat bakalım İlhan) şeklindeki hitap tarzı da tarafsızlığa gölge düşürmektedir. Ne tür müdahaleler olursa olsun millet her şeyin farkında. Millet adına yargılama yapan yüksek mahkeme, bu davada büyük bir imtihan ile karşı karşıya bulunuyor. Karar mahkemeler üzerinde baskı yapıyor Abdüssamet Kahya (Sivas Ülfet Hukukçular Derneği Başkanı): 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyası, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki İrtica ile Mücadele Eylem Planı dosyası ile birleştirilmiştir. Yargıtay 11. C.D. tarafından birleştirme kararı beklenmeden dosya asıllarının özel kurye ile gönderilmesinin istenmesi hukuka aykırıdır. Bu durum internete düşen ses kaydı ve karar birlikte değerlendirildiğinde Cihaner'i kurtarma planı şüphesini doğurmaktadır. Dosyaların Yargıtay'da birleştirilmesi hukuken mümkün değildir. Yargıtay'ın kararı, mahkemeler üzerinde baskı oluşturmaktadır. ZAMAN
<< Önceki Haber HUKUKÇULAR AYAĞA KALKTI Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER