Kıyamet saati ve nükleer tehdit!

Samanyoluhaber.com yazarı, Rusya Uzmanı Arif Asalıoğlu'nun analizi

SHABER3.COM

ARİF ASALIOĞLU 

Ukrayna’da süren çatışmalara Batılı devletlerin ve NATO’nun yaptığı askeri yardımların miktarı arttıkça, Rusya sahip olduğu her türlü silahı caydırıcılık amacıyla kullanabileceğini gösteren adımlar atıyor. Soğuk savaş döneminde olduğu gibi tehditler havada uçuşuyor. Günümüzde ise bu tehditler maalesef gerçekten korkutucu. Nükleer silahlar sayı olarak daha fazla, daha uzun menzilli ve daha etkili. Ukrayna savaşı ekseninde gerilen Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerde Kremlin yönetimi, kendisine yöneltilen tehditleri bertaraf etmek için nükleer güçlerin yeniden aktive edilmesini konuşuyor ve dillendiriyor.

Rusya, Orta menzilli füzelerin yerleştirilmesine ilişkin moratoryumdan çekildiğini duyurdu. Ve sebep olarak da Washington’un eylemlerini gösterdi. ABD yapımı füzelerin Rusya'ya yakın ülkelere konuşlandırmaya devam edilmesi ve yakında Japonya da dahil olmak üzere Asya-Pasifik bölgesinde konuşlandırılabileceği ihtimali Moskova’ya bu adımı attırdı. Öte yandan Ukrayna kriziyle gerilen ABD-Rusya ilişkileri ve İngiltere’nin Ukrayna’ya seyreltilmiş uranyum mermileri vereceğini duyurmasının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin YENİ START anlaşmasını askıya aldığını duyurdu. Bu durum Rusya’ya yeni nükleer silahlar geliştirme imkanı sunuyor.

8 Aralık 1987'de Washington'da SSCB lideri Mihail Gorbaçov ve dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan'ın imzaladığı anlaşma kapsamında SSCB ve ABD 500 - 1000 km ve 1000-5500 km menzilli füze ve fırlatıcılarını imha etmeyi, ayrıca ileride de bu tür füzeleri üretmemeyi, test etmemeyi ve konuşlandırmamayı taahhüt etmişti. 500 kilometre üzerindeki füzelerin imha edilmesini öngören anlaşma çerçevesinde 1991 ortalarına kadar 2692 füze imha edilmişti.

Rusya denizde, havada ve karada geliştirdiği yeni teknoloji silah ve mühimmatları bu dönemde test etmeye devam ediyor. Rusya Deniz Kuvvetleri'nin Pasifik Okyanusu'ndaki filosu, Okhotsk Denizi’nde yapılan tatbikat kapsamında Moskit (Sivrisinek) gemisavar seyir füze sistemini test etti. Savunma Bakanlığı, Pasifik Filosunun kontrolü sırasında süpersonik gemisavar seyir füzesi "Sivrisinek" roketinin fırlatılması anının görüntülerini yayınladı.

Benzer olarak Norveç istihbaratı, 30 yıl sonra ilk kez nükleer silahlara sahip Rus gemilerinin denize indirildiğini duyurdu. Rusya donanmasına ait Kuzey Filosunun gemileri, taktik nükleer silahlarla donatılarak denize açılmaya başladı. Kuzey Filosu’nun savaş gemileri düzenli olarak taktik nükleer silahlarla denize açılıyordu ancak Soğuk Savaş'tan bu yana nükleer başlıklı böyle bir vaka bilinmiyor. Daha önce İsveç Savunma Bakanlığı'nın Rusya tarafından gerçekleştirilebileceği iddia edilen bir nükleer saldırı için hazırlık yaptığı ve böyle bir durumda "bir dizi önlem" aldığı aktarılmıştı.

İlk olarak 2018 yılında tanıtılan nükleer başlık takılabilen denizaltı torpido füzesi Poseidon’un üretimine başlandı. Belgorod tipi nükleer denizaltısı için üretilen ve testleri başarıyla geçen nükleer süper torpidoların ilk mühimmat yükü üretildi. Bu denizaltıların, modern torpidolarının ve su üstü gemilerinin kat kat daha yüksek bir hızda, büyük derinliklerde kıtalararası bir menzile hareket etme yeteneğine sahip olduğu biliniyor. Bu tür torpidoları taşıyabilen özel amaçlı nükleer denizaltı Belgorod, Temmuz 2022'de Sevmash fabrikası tarafından Rus donanmasına teslim edildi.

Rusya, dünyanın en büyük torpidosu olarak bilinen “Poseidon”ın testlerini Kuzey Kutbu’nda gerçekleştirdi. Patlatıldığında nükleer tsunami etkisi oluşturabileceği düşünülen dev torpido için CNN, Rusya’nın Kuzey Kutup sahillerinde yeni tesisler inşa ettiğini iddia etmişti. NATO standartlarına göre “Kanyon” olarak isimlendirilen bu torpido 10 kiloton kuvvetinde nükleer başlık taşıyabiliyor. Rusya bu torpidoyu Kuzey Kutbu’ndan fırlattığında ABD kıyılarına ulaşabileceği; patladığı takdirde ise New York’u sular altında bırakabileceği düşünülüyor.

Bu konuda başka bir gelişme ise Rusya'nın demiryolu füze sistemlerinden oluşan tümenlerini yeniden faal hale getirmesi gerektiği Duma milletvekilleri tarafından dile getirilmeye başlandı. ‘Molodets' füzesiyle donatılmış Sovyet demiryolu füze sistemi, Rusya ile ABD arasında imzalanan Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması ve Sınırlandırılması Anlaşması (START-2) kapsamında 2005 yılında ordu envanterinden çıkarılmıştı. Ancak daha sonra imzalanan START-3 anlaşması demiryolu füze sistemleri kurulmasına ilişkin bir yasak öngörmüyor.

Rusya, Yeni START anlaşmasına katılımı askıya aldı

Rusya Federasyonu, Yeni Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması’na (START) katılımını askıya aldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Federal Meclis üyelerine yönelik konuşmasında, ülkenin içinde bulunduğu durum ile gelecekle ilgili siyasi ve ekonomik değerlendirmelerini paylaştı. Rusya ile ABD arasında yürürlükte kalan son büyük silah kontrol anlaşması olan yeni START anlaşması kapsamında ABD’nin Rus uzmanların ülkedeki kontrollerine izin vermemesi gerekçesiyle ülkesinin bu anlaşmadan çıkmayacağını ancak şimdilik askıya aldığını duyurdu.

İlk START'ın tamamen farklı koşullar altında, Rusya ve ABD'nin birbirini rakip olarak görmediği bir dönemde sonuçlandığını vurgulayan Putin, şimdi ABD'nin Rusya'ya ültimatomlar sunduğunu, START'a geri dönebilmek için Rusya'nın NATO ülkelerinin birleşik saldırı cephaneliğinin nasıl dikkate alınacağını anlaması gerektiğini açıkladı. Yeni START anlaşması, önceki ABD Başkanı Donald Trump'ın süreyi uzatma müzakereleri sırasında Çin'i nükleer silah kontrol anlaşması imzalamaya çekmeye çalışması ve Pekin'den ret yanıtı alınca tüm müzakereleri sonlandırması yüzünden çökmenin eşiğine gelmişti.

Batı'nın Rusya'nın tutumuna kulak vermesi halinde Moskova'nın anlaşmaya yeniden dönebileceğini belirten Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, "Her şey, Batı'nın tutumuna bağlı olacak. Vladimir Putin, bizi nelerin endişelendirdiğini net şekilde belirtti. NATO, yerel çatışmayı küresel hale getirmeye çalışıyor. Bizim endişelerimizi dikkate almaya hazır olduklarında, durum değişecek" ifadelerini kullandı.


Üst düzey yetkililerden nükleer vurgusu

ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz yıl Ekim ayında, Rusya'nın taktik bir nükleer silah kullanması halinde dünyanın 'Armageddon' ile karşı karşıya kalabileceğini ileri sürdü. Biden, 60 yıl önce yaşanan Küba krizini hatırlatarak, "Kennedy ve Küba füze krizinden bu yana Armageddon ihtimaliyle karşı karşıya kalmadık” dedi. Dünyanın altmış yıldır nükleer felakete en yakın olduğu zaman olduğunu söyledi. Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e atıfta bulunarak, "Oldukça iyi tanıdığım bir adam. Taktik nükleer silahların ve biyolojik veya kimyasal silahların potansiyel kullanımı hakkında konuşurken şaka yapmıyor çünkü ordusunun önemli ölçüde düşük performans gösterdiğini söyleyebilirsiniz." dedi.

2022 sonunda Aralık ayında Vladimir Putin, Rusya'nın nükleer silahlarının ülkenin savunması için caydırıcı olduğunu söyledi. Moskova'nın nükleer silahlara sahip olmanın getirdiği tüm sorumluluğun farkında olduğunu ve "onları ortalıkta sallamayacağını" vurguladı. Bu senenin başında Şubat ayında ise Vladimir Putin, Batı'nın Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Rus stratejik havacılığını vurma girişimlerine karıştığını iddia etti. Rusya'nın Stratejik Saldırı Silahları Anlaşması (START) kapsamındaki tekliflerinin ABD tarafından reddedildiğini ve NATO'nun Rusya'yı stratejik bir yenilgiye uğratmak istediğini söyledi.

Daha önce bir açıklamasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin toprak bütünlüğünün tehdit edilmesi durumunda Rusya'nın nükleer silah kullanma hakkını hatırlattı. “Ülkemizin toprak bütünlüğü tehdit edilirse elimizdeki tüm imkanları kullanırız. Bu bir blöf değildir’’ diyen Putin, “Anavatanımızın bütünlüğü, bağımsızlığı ve özgürlüğümüz, tekrar ediyorum, elimizdeki tüm imkanlarla savunulacaktır. Bize nükleer silahlarla şantaj yapanlar bilsinler, rüzgar terse dönebilir” ifadelerini kullandı.

Sonuç olarak dünyada nükleer çatışma yaşanma olasılığı arttı. Başka bir ifadeyle sembolik “Kıyamet Saati” 1947’den beri ilk kez nükleer sona bu kadar yaklaştı. Kıyamet Saati son üç yıldır kıyametten anından önceki 100 saniyeyi gösteriyordu. 1947’den beri hiç bu kadar ileriye alınmayan saat, Ukrayna ve çevresinde dünya üzerinde son yıllarda yaşanan olaylarla 10 saniye ileri alındı. Atom Bilimcileri Bülteni Başkanı Rachel Bronson'ın dediği gibi bu, "nükleer kıyamet noktasına" 90 saniye kaldığı anlamına geliyor. Yine aynı bültene göre Rus birliklerinin Ukrayna topraklarına girmesinden sonra nükleer, biyolojik ve kimyasal silah kullanma riskinin arttığına dikkat çekiyor. Rusya'dan gelen enerjiye bağımlı ülkeler doğal gaz yatırımlarını artırdığından, askeri çatışmanın sonuçları iklim değişikliği olacak. Bütün bu olaylar gösteriyor ki nükleer güçler arasındaki ilişkilerin istikrara kavuşturulması gerekiyor. Uluslararası güvenliğin mimarisi, çatışma potansiyelini, taraflarca birbirlerinin temel çıkarlarının karşılıklı olarak değerlendirilmesini sözde değil, fiilen yapmalıdır. Ve bu konuda BM’nin daha aktif olması gerektiği kanaatindeyim.
<< Önceki Haber Kıyamet saati ve nükleer tehdit! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER