Şampiyonluk için...

Süper Lig'de liderlik koltuğunda oturan Trabzonspor'un spotif direktörü ve yardımcı antrenörü Ünal Karaman, şampiyonluğa kenetlendiklerini söyledi.

Şampiyonluk için...

Bordo-Mavili camianın bu sezon mutlu son için elbirliği yaptığını vurgulayan deneyimli çalıştırıcı, bir şehir takımından çok daha öte olduklarını dile getirdi. Karaman Zaman'a; Şenol Güneş'ten zirve yürüşüyüne, Avrupa serüveninden oyun sistemlerine, kariyerinden hedeflerine kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. Yıl 1991... Trabzonspor, Avrupa Kupası'nda Fransa'da Lyon ile karşılaşıyor. Bordo-Mavililerin 4-3 kazandığı o maçta, top Karadeniz temsilcisinin 8 numaralı oyuncusunun ayağına geldiğinde Fransız spiker şöyle diyor: "Eyvah yine o kara bıyıklı çocuk..." Aynı mücadeleden sonra dönemin Lyon teknik direktörü Domanech, "Her tarafı futbol kokan bir çocuk." ifadelerini kullanıyor Trabzonsporlu bu futbolcu için. Ünal Karaman: Trabzonspor'un şampiyonluk dışında çok önemli başarılar kazanan 96 kadrosunun önemli isimlerinden. Trabzonspor'a imza attığı dönemden beri taraftar için özel adam olma özelliğini hep koruyan biri. 2009'da sportif direktör olarak tekrar döndüğü kulüpte Şenol Güneş ile beraber 96'da yarım kalan bir hayali gerçekleştirme çabası veriyor şimdilerde. Aslında Ünal Hoca'nın hikâyesi Trabzonspor'un farkında olmadan verdiği bir mesajı barındırıyor: "Trabzonspor'un bir parçası olmak için Trabzonlu olmak şart değil." Oyuncu izlemek için gittiği Güney Amerika seyahatinden önce futbolculuğu döneminde Ünal Karaman'ın 7 sene geceli gündüzlü yaşadığı tesislerde onu ve Trabzonspor'u konuştuk... Bundan yaklaşık bir sene önce, yani Trabzonspor henüz Şenol Güneş ile anlaşmadan, "Trabzonspor'un bir teknik direktöre ihtiyacı yok, Şenol Güneş'e ihtiyacı var." demiştiniz. Öyle görünüyor ki haklı çıktınız. O gün size bu cümleyi kurdurtan neydi? Her ne kadar hâlâ 'genç teknik adam' olarak görünsem de 1979'dan bu yana futbolun içindeyim. Futbola dair yaşadıklarım, tecrübelerim, Milli Takım deneyimim var. Üstelik bu şehirde 9 sene futbol oynadım. Geçen sezona dönersek o dönem yaşadığımız çalkantıda bana göre asıl sorun; oluşturulan teknik ekip ve kadronun yaşadığı kimya uyuşmazlığı idi. Şehrin atmosferini ve sosyolojisini az çok bildiğimi de düşünürsek beni haklı çıkaran öngörümü bunlara bağlayabiliriz. Şenol Güneş göreve başladığında sizin 'sportif direktörlük' gibi Türk kulüplerinin içini pek de dolduramadığı bir pozisyonunuz vardı. Oysa şimdi kulübede ve Şenol Hoca'nın yardımcısı konumundasınız. Tenzil-i rütbe olarak düşündüğünüz olmadı mı bunu? Çok samimi olarak diyebilirim ki ben 18 yaşında imza atarken de, 45 yaşında imza atarken de şunu düşündüm: Benim bir değerim var, bir gücüm var. Camianın da bir değeri ve bir gücü var. Siz bir yandan ait olduğunuz camiadan güç alırken diğer yandan ona güç katmalısınız. Hizmet ettiğim kulübe, camiaya bu değerimi katabildiğim ölçüde benim için sorun yoktur. Söylediklerim dinleniyor, fikirlerimi paylaşabiliyorsam rütbe dediğiniz şeyin çok da önemi yok bence. Şenol Hoca değil de bir başkası olsaydı aynı konumda olur muydum? Buna 'evet' demem kolay değil. Şenol Güneş, şehir için olduğu kadar benim için de farklı bir insan. Beraber bir şeyler üretebildiğimiz sürece pozisyonun, rütbenin çok önemi yok. Ama ne zaman üretime katkıda bulunmadığımı düşünürsem de 'eyvallah' derim. Futbolcu kardeşlerime de aynısını söylüyorum: Yaptığınız işin en güzelini yapmaya çalışın, hakkını vermeye çalışın ve gerisini Yaradan'a bırakın. Ben öyle yapıyorum. Her yıl Avrupa'da hiç değilse mart ayına kadar kalıcı olan bir Trabzonspor ne zaman ortaya çıkar sizce? Bakın daha geçen yıl 3. kaleci konumundaki bir Onur bugün lig liderinin file bekçisi. Uzak gibi görünen hedefler çok çabuk aşılabiliyor. Yeter ki hedefe inananların bütünlüğü oluşsun. Ben o Trabzonspor'un çok yakın olduğunu düşünüyorum. Ama futbolcu kardeşlerimizle de paylaştığımız şey; bütün bunlar olurken fair play'den, adamlıktan taviz vermeden yapabilmek. Bunu çok önemsiyoruz. Aksine izin vermeyeceğiz. Şampiyon gibi yaşamak, şampiyon duruşu sergilemek de şampiyonluk kadar önemli bizce. 96'ya göre şampiyonluk daha mı yakın? Şehir, takım, tribün anlamında şartlar daha müsait, psikolojik ortam daha rahat. Bu anlamda evet diyebilirim ama yine de henüz konuşmak için çok çok erken. Lig şampiyonluğu mu, Avrupa'da yarı final mi? Neden yarı final olsun, final diyelim. Şampiyonluk tabii ki önemli ama Avrupa'da siz yarı final dediniz, ben final diyeyim; onun hazzı bambaşka olur. Trabzonspor kaçların futbolunu oynuyor? 60'lar, 70'ler, 80'ler... Bu zamanın futbolunu oynuyor desek Barce-lona'yı nereye koyacağız? Sorunuzun geldiği yeri anladım. Bence o açıklamayı yapan teknik adam da samimi olarak Türk futbolunun ilerlemesini istiyordur. Bence bu tip eleştirilere kızmak yerine ders almayı denemeliyiz. Türk futbolu için daha faydalı olur bu diye düşünüyorum. Trabzon'da oynadığınız dönemde 8 numaralı formayı giyiyordunuz. Şimdi Selçuk giyiyor. Hangi 8 numara daha iyi? Selçuk'a takılıyorum bazen, "Giydiğin forma ağır bir forma, dikkat et." diye. Şaka bir yana, bu tip mukayeseler çok anlamlı değil bence. Selçuk, çok kaliteli, yetenekli bir futbolcu. Sürekli de üstüne koymaya devam ediyor. İnşallah çok daha iyi olacak. Ama her dönemin şartları ayrıdır ve karşılaştırmak çok doğru değil. İngiltere Milli Takımı'na gol atabilen ilk ve şimdilik tek futbolcu olma unvanını bir direk yüzünden yakalayamadınız. Hayıflanır mısınız hâlâ o direkten dönen şutun gol olmadığına? Gol olsaydı bu kadar konuşulmayacaktı belki de. Ben de o yüzden direğe nişanladım zaten (gülüyor). Ya aslında ilginç; yağmur var, top kaygan, ayakkabının üzeri kaygan. Alttan yükselen bir top direğin içine çarpıyor, normalde onun içeri gitmesi lazım. Ama kısmette olmayınca olmuyor. Trabzonspor bir şehir takımı mı? Değil. Çok daha ötesi... Zaten şehre ilk gelenlerden bunu anlıyorsunuz. Şehre baktığınızda, herhangi bir Anadolu şehri gibi ama futbol anlamında çok daha başka bir şey. Trabzonspor, Trabzon'dan daha önde... Bunu herkes de kabul ediyor zaten. Fatih Tekke'ye kırgın değilim Trabzon zor, şehir olarak bilinir. İnsanı zordur, dili hoyrattır. Futbolcu iken geldiğiniz dönemi de düşünürsek hiç pişman oldunuz mu geldiğinize? Yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Ama geldiğimin ilk aylarında çok zorlandım. Tabii bu, sizin ifade ettiğiniz zorluklardan çok beklediğim ortamı bulamamaktan kaynaklanmıştı. Ben buraya ilk imza atarken hedefe varmak için müthiş bir dayanışma ruhu olduğunu varsaymıştım. İlk aylarda bu yoktu ya da ben hissedemedim. Hatta birkaç ay sonra Malatyaspor başkanını aradım. "Trabzonspor'dan aldığınız paraları, çekleri hazırlayın, ben geri döneceğim." dedim. Sonra kendi aldıklarımı da hazırlayıp Sayın Mehmet Ali Yılmaz'ın yanına gittim. O gün başkan beni ikna etti ve kaldım. Ben Trabzonspor'la anlaştığım dönemde o dönemin Malatyaspor Başkanı Sayın Metin Kaya Çağlayan bana demişti ki: "Oğlum ben 4 kulüple de anlaştım. Sen hangisini istersen ona gidebilirsin." Şunu da ekleyeyim. Ben Trabzonspor'da oynarken de İstanbul takımlarından ciddi teklifler aldım. Ama ben Trabzonspor'u hiç bırakmadım. Ta ki o beni bırakıncaya kadar. 'İnsanı zor mu?' sorusuna gelince... Bence yapısını anlarsanız hiç de zor değil. İnsanı insandır, Trabzon'un adamı adamdır. Merttir... Trabzonspor'un Türk futbol literatürüne soktuğu bir kavram var: Yerlinin yerlisi... Yerlinin yerlisi olmayanlardan biri olarak hiç hissettiniz mi böyle bir ayrım? Hayır ben bunu hiç hissetmedim. Ama zannediyorum bu, sahiplenme ile alakalı bir durum. Siz takımı sahiplenirseniz, camiayı sahiplenirseniz size de sahip çıkılır. Trabzonspor camiası kendisine samimi bir şekilde hizmet edenleri asla unutmaz. Ama dediğim gibi yerli-yerli olmayan ayrımından çok zaman zaman Trabzonspor'a zarar veren atmosfer olmuştur beni rahatsız eden. Bundaki dinamikler ise çok farklı ve değişken olmakta diyebilirim. Şampiyon olmadan efsane olabilmeyi başarabilen 96 kadrosunun oyuncusu ve bugünün teknik ekibinde görev alan biri olarak o yıllara göre nerede şimdi Trabzonspor? İleride mi? O güne göre çok çok ileride Trabzonspor. Çok büyüdü. Bir kere şehir çok gelişti. Ben burada futbolcu olarak geçirdiğim 9 yılın 7'sinde tesislerde kaldım. En büyük lüksümüz Akçaabat'a gidip köfte yemekti. Halbuki şimdi gerek şehrin imkanları gerekse kulübün futbolculara sunduğu imkanlar çok fazla. O dönem günde bir uçak kalkardı. Şimdi saatte 5 uçak kalkıyor. Geçen yılki açıklamalarında yönetimi suçlarken, "İçlerinde benim kadar Trabzonsporlu var mı? Ünal Karaman da dahil." diyen Fatih Tekke'ye kırgın mısınız? Bu konunun çok fazla gündeme gelmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ama bir kırgınlığım söz konusu olmaz. Onlar bizim kardeşlerimiz. Onlar hata yapacak biz de sineye çekeceğiz.
<< Önceki Haber Şampiyonluk için... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER