Kemalist Hümanizm’den AKP globalizmine


Başlık sizi yanıltmasın. Önder Sav ve bacanağıyla sosyalist bir devrime yürüyen CHP’den değil Eurovision’dan bahsedeceğim. Geçen yıl Hadiseli final günü tam Eurovision’un Politik Tarihi’ni yazıyordum ki 1989’da Bana Bana’da bitti yerim. İşte yeniden tam tekmili birden Türkiye’nin Eurovision macerasının çok politik tarihi. 1975- Türkiye ilk kez katıldı yarışmaya. Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra ilk defa Batı önüne çıkılacaktı. “Kötü bir şey olur mu” gerginliği hâkimdi herkese. Kartpostallarla oylarını gönderen halk ve jüri Ali Rıza Binboğa’nın dönemin yükselen sol dalgasının lümpen bir marşa dönüşmüş hali olan Daha da mutluyuz yarınlarda şarkısını seçti. Devlet bu şarkıyı fazla “manalı”, Binboğa ve müziğini de fazla “Şarklı” bulununca sonuç iptal edildi ve kura ile Semiha Yankı’nın Bir Dakika’sında karar kılındı. Politika burada bitmedi. Bu kez Semiha Yankı çok Batılı geldi TRT’ye. Sarı saçları koyulaştırıldı. Zorla üzerine basmadan bir kıyafet giydirildi. Bir Dakika sonuncu olunca Türkiye birkaç yıl Avrupa’ya küstü ve birkaç yıl yarışmaya katılmadı. 1978- O yıl Türkiye’nin Eurovision’u dünyaya barış ve dostluk mesajı gönderilecek bir güzellik yarışması, 23 Nisan şenliği zannetmeye başladığı yıldı. Türkiye seçmelerinin en iddialı şarkılarının adını sayarsam ne demek istediğimi anlayacaksınız: Dostluğa Davet, İnsanız Biz, Küçük Kız. Ben buna Kemalist Hümanizm de diyorum. “Ilımlı İslam rejiminde” kaldı mı böyle şarkılar? İnsanız biz, ilkin yaşardık mağara kovuklarında, farkımız yoktu vahşi hayvanlardan, oysa şimdi betondan kocaman kentlerimiz var, üst üste on milyon insan. O yıl kazanan ise Nilüfer ve Grup Nazar’ın şarkısı Sevince oldu. Şarkı ilk görünüşte bir aşk şarkısı gibi dursa da o da Dışişleri politikalarıyla uyumlu sözleriyle dikkat çekiyor: oh... sevmek ne büyük bir ülke oh... sev beni, koş o ülkeye 1979’da ise olan biten her şey politika. Bu kez mesajı şarkıda değil şarkıyı söyleyen İzmirli bir levanten Maria Rita Epik’te. Ama o yıl ev sahibi İsrail yarışmayı Tel Aviv’den Kudüs’e alınca Araplarla ilişkilerimiz bozulmasın diyen Türkiye yarışmaya katılmıyor. Gazetelerini yeni açanlar için “Evet hâlâ bir şarkı yarışmasından” bahsediyoruz. 1980- Darbeden aylar öncesi. Türkiye’de solcuların devrim ne zaman diye konuşmaya başladığı günler. 1979 Petrol Krizi ile dünya sallanıyor. İşi riske atmak istemeyen TRT bu kez Ajda Pekkan’dan üç şarkı istiyor. Ve sözlerini TİP’li Şanar Yurdatapan’ın yazdığı politik mesajlı aşk şarkısı Petrol kazanıyor. Şarkıya yerleştirilmiş oryantal melodileri ev sahibi Hollanda’nın orkestrası çalamayınca, Topkapı’nın çatılarında klip çekilen Pet’r Oil o yıl ilk kez yarışmaya katılan Fas’tan gelen 12 puanla dönüyor Türkiye’ye. Ve 1981- Darbeden sonraki ilk Eurovision. Modern Folk Üçlüsü’ne Türkiye’de Zerrin Özer, yarışmada Ayşegül Aldinç eşlik ediyor. Şarkının adı Dönme Dolap. Ben bu şarkıyla Kenan Evren’e bir gol atıldığını düşünüyorum. Hatta daha ileri gideyim. Ali Kocatepe resmen “Üzülmeyin bu günler de geçer” şarkısı yapmış. Sözlere bakar mısınız? Yaşamak dönme dolap gibidir, Onun da iniş ve çıkışları var, talihlidir hep çıkanlar arkadaş, gerçek dost inenlerin yanında var! 1982-1983- Bu iki yılda da aynı strateji izleniyor. Ama Batılılar barış mesajlarımızı Türkçe anlamıyor. O halde biz de içine yabancı kelimeler yerleştirilmiş şarkılar bulalım. Neco’nun Hani’si aslında “Honey”, yani “Balım” havası vermek için, yoksa başka bir manası yok. Bakılıyor ki fena değil puanlar ertesi sene bunun dibine vuruluyor. Türk modernleşmesinin en hastalıklı tezahürü olan Opera ortaya çıkıyor. Sözlerin Aysel Gürel’e ait olması şaka olma ihtimalini artırıyor: bu gece operalarda, Tosca, Figaro, Fidelio var, coşkun aryalar 1984- Batı’ya her tülü yalakalığı yapıp bir türlü kendimizi beğendiremeyince kızıp küsüyoruz ve içe kapanıyoruz. Beş Yıl Önce On Yıl Sonra’nın Halay’ı ile zorluyoruz Avrupa kapılarını. Türkiye elemelerinde şarkıya bağlamasıyla Arif Sağ eşlik diyor. O kadar da değil diyen bir aklı evvel Arif Sağ’ı kadrodan sonra çıkarıyor. 1985, 1986, 1987- İktidarda ANAP var. Türkiye kapitalizm ile tanışıyor. Küreselleşme rüzgârları esiyor. Özal’ın “Bir elimde Kuran bir elimde bilgisayar” sentezi revaçta. Türkiye Eurovision’a kiminle gidiyor peki? Sırasıyla; Mazhar-Fuat-Özkan’ın “Çalış çabala bitmiyor” dediği Diday diday day. Küresel merak konusu kuyrukluyıldız Halley ve Sufi. Türkiye’nin dışa açıldığı yıllarda MFÖ dindar halkın da gönlünü kazanan Sufi’sinin içine ancak büyük tartışmalarla İngilizce birkaç söz sokabiliyor. 1990-1997- 1989’da Timur Selçuk’un Eurovision’a birkaç numara büyük gelen şarkısı Bana Bana’nın ardından 1990–1997 arası tıpkı Türkiye’nin olduğu gibi Eurovision’un da “fetret devri”. Demirelli, Çillerli, Cavit Çağlarlı ahbap çavuş ilişkileri TRT içindeki Eurovision lobisinin ahbap besteci çavuş solist ilişkileriyle sürüyor. Bakanlar Esat Kıratlıoğlu, Azimet Köylüoğlu’yu da o yıllarda Eurovision’da Türkiye’yi temsil eden Aylin Vatankoş’u, Arzu Ece’yi, Burak Aydos’u da bugün kimse hatırlamıyor. 1997-2003- Kırılma tarihi 1997. Şebnem Paker’in, bağlama, ney ve gitar senteziyle getirdiği üçüncülük. Bağlama ney ve gitarın birbirine girdiği 28 Şubat günlerinde hem de. Ardından yine Türkiye gibi krize giriyor Eurovision. O günlerden de geriye ne Mesut Yılmazlar kalıyor ne de piyanosu başına oturan küçük Kürşat Tüzmenler, Grup Mıstıklar, ‘Leylak Soldu Kalbimde’ler. Ve 2003’ten sonra- 2002 kasımında iktidara gelen AKP ilk Eurovision’un da açılım yapıyor. Laikler “AKP Türkiye’ye şeriat getirdi getirecek” diye korku pazarlarken AB’ye gözünü dikmiş muhafazakâr iktidar Kıbrıs’la yükselen ulusalcı dalgaya inat İngilizce şarkı tercihi yapıyor. “Su içse yarıyor” denen AKP’nin bu açılımı Eurovision’da ilk birinciliği getiriyor. Ve böylece Eurovision maceramız dünyalaşıyor, sivilleşiyor: İçe kapanıyoruz, muhafazakârlaşıyoruz denen yıllarda AKP’nin atadığı TRT’nin Eurovision tercihleri şöyle: İngiliz Punk grubu Athena, Moulin Rouge rahatlığında Sibel Tüzün, eller havaya Kenan Doğulu, solcu Mor ve Ötesi, Türk lokumu konseptiyle Hadise ve hepimiz eşitiz mesajlı okumuş iyi laik aile çocukları Manga. Bu tarih bana şunu söyletiyor. Bir dahaki yıl Eurovision’a ya Ermeni açılımı çerçevesinde Hayko Cepkin ya Kürt açılımı için Rojin yakışır.
<< Önceki Haber Kemalist Hümanizm’den AKP globalizmine Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER