Nice kahramanlar darbe yaptı


Yoğun gündem dolayısıyla bir türlü temas edemedim, hep aklımda. Poyrazköy sanıkları, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Dava sırasında, Kardak krizinde adaya çıkan timin komutanı Ali Türkşen, kimilerini etkileyen bir konuşma yaptı. Dedi ki: "Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama, ben Ercan Kireçtepe'ye bakınca Kardak'a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl 'Komutanım benzin yok' diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz." Türkşen, mahkeme heyetine, Kireçtepe'nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi. Haber böyle. Zodyak botuna cebinden 16 liralık benzin koyan bir kişi, ülkeyi istikrarsızlaştırıp, AK Parti iktidarını devirmek üzere eylemlere girişmez mi? Bırakınız 16 lira 73 kuruşluk benzini, dağlarda PKK terör örgütüyle savaşıp hayatlarını tehlikeye atanlar dahi, darbe işlerine bulaşmış durumda. Zaten askerlerin pek çoğu, demokrasiye darbe vurmanın vatana ihanet gibi bir şey olduğunu düşünmüyor. Aksine, bütün bunları görev olarak görüyorlar. Tim komutanı Türkşen, Ercan Kireçtepe'ye baktığında 16 liralık benzin fişini hatırlıyor. Ya ben ne hatırlıyorum... İsterseniz Poyrazköy iddianamesinden alıntılarla onu anlatayım: Gayrimüslimlere yönelik suikastlar ve korkutma eylemleri yapılmasını öngören Kafes Eylem Planı, emekli Binbaşı Levent Bektaş'ta ele geçen DVD ve CD'lerin okunur hale getirilerek çözülmesi sonucunda ortaya çıktı. Bu plana göre, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Marmara Bölge Konutanı'ydı. Kireçtepe, Özel Operasyon Gücü Komutan vekili sıfatıyla, "Durum, Vazife, İcra, İdari, Lojistik ve Komuta Muhabere Notu"nu imzalamıştı. Şöyle yazıyordu bu belgede: "Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink OPERASYONLARI sonrasında, Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğuna dair bir kamuoyu oluşmuş, ancak AKP tarafından, karşıt medyanın da desteğiyle, olayların Ergenekon tarafından düzenlendiği propagandası yapılmıştır. AKP ve yandaşlarının, karşı psikolojik harp faaliyetini etkisiz kılmak, gündemi değiştirip hedef saptırmak, teşkilâtın moralini yükseltmek, kamuoyu desteğini kazanmak için gayrimüslimler üzerinde korkutucu propaganda icra edilecek ve kara propaganda ile bu faaliyetlerin AKP ve ona destek veren şer odaklarınca icra edilmiş gibi gösterilmesi sağlanacaktır. Duvarlara 'Bu Adalar kimin?', 'Ya öl, ya terk et' gibi sloganlar yazılacak; Agos gazetesi abonelerine, tehdit telefonları edilip, tehdit mesajları gönderilecek; Agos gazetesi civarında ses bombaları patlatılacak; Adalar'a giden vapur seferlerinin bulunduğu iskelelerde, gayrimüslim mezarlıklarında ya da ibadethanelerinde bombalı eylemler düzenlenecek. Gayrimüslim işadamı ve sanatçılar kaçırılarak, ya da onlara ait işyerleri kundaklanarak, olayların, irticacı örgütler tarafından üstlenilmesi temin edilecek. www.tehditaltindayiz.com ve www.agosasahipcikalim.com sitelerinden, AKP, ağır bir biçimde eleştirilecek, AKP'ye aitmiş gibi gösterilen sitelerden de, azınlıklara ait medya siteleri hedef alınacak. Silâh, malzeme ve teçhizatın bir bölümü Emniyet'in eline geçmekle birlikte, müteakip operasyonlar için elimizde yeterli malzeme mevcuttur." Kardak'ı mazeret göstererek, öte yandan kanlı operasyonlar düzenledikleri iddia edilen kişileri överek göklere çıkarmak neyin nesi? Aslında, askerlerin pek çoğu, kahramanlıklara imza atmıştır. Ama gene pek çoğu, re'sen ya da emir-komuta zinciri içinde darbelere karışmıştır. Biri diğerine mani değil. TESEV raporu TESEV, "Kürt Sorununun Çözümünde Anayasal ve Yasal Öneriler" başlıklı bir rapor hazırladı. Bunların hiç değilse bir bölümü süratle hayata geçirilebilir. Siyasi Partiler Kanunu, sınırlayıcı hükümler içermekte. Bu kanuna göre, miting ve propagandalarda, pankart, levha ya da broşürlerde Türkçe'den başka dil kullanmak, ırk ve dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri sürmek, Türk dilinden veya kültüründen başka dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla azınlıklar yaratarak millet bütünlüğünü bozmak amacını gütmek yasak. TESEV, çok haklı bir argüman koymuş ortaya. TRT 6'nın yayın yaptığı bir ülkede, siyasette Kürtçe'yi kullanma yasağının sürmesi bir çelişki değil mi? TESEV'in bir başka önerisi de, seçim barajının % 5'e indirilmesi. Bence AK Parti'nin bu yolda atacağı bir adım, önemli bir samimiyet sınavı olacaktır. Hiç değilse, CHP'nin teklif ettiği % 7 benimsenebilir. Kolaylıkla uygulanacak bir başka öneri de, isimleri değiştirilen binlerce köye, yeniden eski adlarının iadesidir. TESEV, çok daha kapsamlı bir değişiklik öneriyor. Sözgelimi, Terörle Mücadele Kanunu'ndaki suçların, zaten Türk Ceza Kanunu'yla cezalandırıldığını hatırlatıyor; ikinci bir cezaya çarptırılma anlamına gelen müeyyidelerin kaldırılmasını istiyor. Meselenin bu tarafına girmeden, barajın indirilmesi, Türkçe haricinde propaganda ve miting yasağının kaldırılması, köy isimlerinin iadesi gibi birkaç adım hemen atılabilir. İnanıyorum ki, daha kapsamlı düzenlemelere 2011 seçimlerinden sonra ancak sıra gelecektir. SABAH
<< Önceki Haber Nice kahramanlar darbe yaptı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER