Çin, dünya devi oluyor


Çin-Türkiye İşbirliği: Zorluklar ve Fırsatlar (Sino-Turkey cooperation: Challenges and Opportunities) isimli yuvarlak masa toplantısı sebebiyle Pekin'deyiz. Yuvarlak masa toplatısı TUSKON ile Çin'in önemli araştırma enstitülerinden China Institute for Contemporary International Relations (CICIR) tarafından düzenlendi. CICIR, Çin'in önde gelen düşünce kuruluşlarından. Program dahilinde Çin'de başka kuruluşlar ile de görüşmeler yapıyoruz. Çin, ekonomik açıdan dünya devi olma yolunda. Resmî rakamlara göre dünyanın ikinci büyük ekonomisi, ABD'nin üçte biri kadar bir GSYİH'ya sahip. Gerçekte ise iki ekonomi arasındaki ekonomik güç farkı daha az. Şu anda içinde olduğumuz dünya ekonomik krizi sırasında bu fark daha da azalıyor. ÇİN, GÜÇLENİYOR VE YAYILIYOR Çin'in ilk (ekonomik) yayılması ihracat pazarlarında oldu. Rakamlara bakıldığında 1978 yılında başlayan dünyaya açılma 2000'lerden itibaren hızlandı. Çin bu son dönemde büyük cari fazlalar vererek ciddi bir birikim elde etti. Özel kesimdeki birikime ek olarak Çin merkez bankasında 3,3 trilyon dolarlık rezervleri oluştu. Bunun üçte biri ABD hazine tahvil ve bonolarına yatırılmış durumda. Geniş cadde ve çevre yolları, yüksek binalarıyla Pekin devasa boyutlarda bir Avrupa kenti büyüklüğünde. Kent dev; ancak kullanılan alanların genişliği, kaldırımların kalitesi ve standartlara uygunluğu Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülke standartlarının çok üzerinde. Kentin Avrupa kentlerinden tek büyük farkı her an hissettiğiniz müthiş dinamizm. Doğu insanının sevecenliği ve cana yakınlığının da altını çizmek gerekiyor. Çin, son yıllarda ikinci ekonomik yayılmasını başlattı. Bu yayılma, sanayisi için gerekli hammaddeye sahip ülkelerden Çin'e kurulan tedarik zincirinin güçlendirmesi ve istikrarlı hale getirmesini amaçlıyor. Bu dönem aynı zamanda Çin'in büyük sermaye birikiminin doğrudan dış yatırıma çevrildiği bir dönemle de üst üste düşüyor. Bu yüzden, diğerlerinin yanında Çin'in son dönemde giderek artan dış yatırımları madencilik, lojistik gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Bununla birlikte Çin kendi sınırları içinde de "yayılıyor." Çin sanayleşmesi, sanayi üretimi ve mal ihracatı doğu kıyısındaki eyalet ve kentlerde yoğunlaşıyor. Bu da doğu / kıyı bölgelerinin "sıkışmasına" yol açıyor. Doğudaki sıkışma bir taraftan burada hayat şartlarını zorlaştırırken diğer yandan ücret ve fiyatları yükseltiyor. Dolayısıyla Çin iki temel rekabet gücü unsurundan birisi olan ucuz işçilik avantajını yavaş yavaş kaybetme yolunda. Çin'de iç göç bizdeki kadar kolay değil; her şey gibi iç göç de kontrol ve yönlendirme altında. Doğudaki bir kente göçen işçinin ikamet alması kolay değil. İkamet almadan da iş bulunabiliyor; ancak sosyal hakların bir bölümünden feragat etmek şartıyla. Bu çerçevede, Çin'in yeni kalkınma stratejisi doğu dışındaki bölgelerin kalkındırılması üzerine kurulu; batıdan doğuya göçe dayalı önceki strateji yerini bu dönemde Çin'in gelişmeyi orta ve batı kesimlere yaymaya yönlendiriyor. Çin'in iç bölgelerinde oldukça zengin kaynaklar var. Yeni kalkınma stratejisi bu kaynakların ekonomiye kazandırılmasını da hedefliyor. Ziyaret ettiğimiz San Şi eyaleti bu "iç yayılma" stratejisinin yeterli altyapısının olduğunu gösteriyor. San Şi, zengin kömür, tarım ve turizm potansiyelini gelişmeye tahvil etmeye çalışıyor. Çin'in son beş yıllık planına paralel olarak yapılan eyalet kalkınma planı bu temel üzerinde özellikle demir çelik endüstrisi olmak üzere hem ağır hem de hafif sanayinin gelişmesi, turizm yatırımlarının artırılması ve tarımsal üretimin çeşitlendirilmesini hedefliyor. Eyaletin yatırım ajansı, yabancı ve yerli yatırımlar için 100 milyar doların üzerinde yatırım projeleri fırsatları belirlemiş. Pekin'e uçakla bir saat mesafedeki eyaletin on milyon nüfusa sahip başkenti Taiyuan yine gelişmiş bir Avrupa kenti görünümünde. Bununla birlikte Taiyuan'ın Avrupa kentlerinden üç farkını hızla ayırt edebiliyorum: Pekin'de olduğu gibi sokaklarda dilenci yok, kent ölçekleri devasa ve son olarak kent alabildiğine dinamik bir görünüm arz ediyor. Kentin merkezinde yeni açılan gösteri alanı konser salonu, açık hava alanı ve müzeleriyle tek kelimeyle devasa bir görünüm arz ediyor. Bu "şov" niteliklerinin dışında kent trafik düzenlemelerinden kaldırım standartlarına, şehircilik açısından Türkiye'deki kentlerden çok daha ileri olduğunu söylemem gerekiyor. Örneğin, gözlerim epey aramasına rağmen bozuk yollar, yol zemininden 20 cm aşağı ya da yukarıda rögar kapakları ya da hatalı kaldırım döşemeleri göremiyor. ÇİN VE TÜRKİYE Bu köşede daha evvel de yazıldı. Gözlerimin önünde bir dünya devi hızla serpiliyor. Bu ülkenin ekonomik boyutunun istatistikler tarafından olduğundan oldukça küçük gösterildiği kesin. Ben diyeyim 8, siz deyin 10 trilyon dolarlık bir ekonomiyle karşı karşıyayız. Bu ekonomi hızla dışarıya "yayılıyor". Bu yayılma şu anda ekonomik boyutuyla göze çarpıyor. Ancak çok kısa zamanda bu yayılmanın siyasî boyutları olduğunu da göreceğiz. Çin'in Türkiye'ye yaptığı ihracat ve verdiği 20 milyar dolarlık cari fazla sizi aldatmasın. Türkiye Çin'de Çin de Türkiye'de ekonomik açıdan "yok". Dahası bu iki ülkenin siyasî ilişkileri de oldukça sınırlı. Dünyanın yakında belki en büyük gücü olacak aktörü ile ilgili hangi ekonomik ve siyasi stratejilerimiz var? Çin'in Türkiye'ye olan ilgisi artıyor Çin, Ortadoğu'yu tanımıyor. Ancak yakından ilgili. Gezi sırasında bize gösterilen yakın ilgi ve inanılmaz misafirperverlikte bunun önemli etkisi olsa gerek. Ziyaret ettiğimiz kurumlarda en üst düzey yöneticiler ve tanınmış araştırmacılar tarafından karşılanıyoruz. TUSKON Başkanı Rızanur Meral, Türkiye'de yöneticilik yaptığı dönemlerden itibaren uzun süredir Çin, Japonya, Kore dahil olmak üzere bölgeyi ziyaret etmiş. Çin'deki son yirmi yıldaki değişimi "baş döndürücü" olarak niteliyor. TUSKON Genel Sekreteri Dr. Mustafa Günay kurum olarak Çin'e verdikleri önemi anlatıyor. TUSKON'un Çin'deki Temsilcisi Kerami Göz ana dili gibi konuştuğu Çincesi ve kurduğu yakın ilişkilerle karınca gibi çalışıyor. Pekin Büyükelçisi Salim Esenli'nin de Çin'de sıcak ilişkiler kurduğunu görüyorum. Tüm bu gayretler bir temel strateji etrafında şekillenirse Türkiye ile Çin ilişkileri tesadüflere bırakılmadan gelişebilir. Toplantılar sırasında Zirve Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Gökhan Bacık'a Ortadoğu ile ilgili sorulan yoğun sorular Çin'in bölgeye olan ilgisini ortaya koyuyor. Bu arada Şanlıurfa Genç İşadamları Derneği Başkanı Mehmet Öksüzoğlu ile Taiyuan'daki önde gelen iş kesimi temsilcileri Şanlıurfa ile Taiyuan'ın kardeş şehir olmaları için işbirliği yapma kararı alıyorlar.
<< Önceki Haber Çin, dünya devi oluyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER