Hırka-İ Şerif Ziyaret İçin Hazır

Hırka-İ Şerif Ziyaret İçin Hazır

Semra Orkan - Hırka-i Şerif'in koruyucu varisi olan Köprülü ailesinden Barış Samir, ''Peygamber efendimiz, miraca çıkarken giydiği rivayet edilen bu hırkayı bir çobana hediye ederken vermek istediği bir mesaj vardı. Bence hepimizin bunu düşünmesi ve o mesajı da kendisinin bulması gerekiyor'' dedi. Fatih Hırka-i Şerif Camisi'nde bugün törenle ziyarete açılacak olan Hırka-i Şerif'in bulunduğu Hırka-i Şerif Dairesi, Köprülü ailesinin bazı fertleri tarafından temizlenerek ziyarete hazır hale getirildi. Hırka-i Şerif hakkında AA muhabirine bilgi veren Samir, kutsal emanetin her yıl ramazanın ilk cuması ziyarete açıldığını ve kendilerinin aile olarak yüzyıllardır Hırka-i Şerif'i korumanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Samir, bu görevin kendilerine hem çok büyük bir şeref hem de sorumluluk verdiğini belirterek, Köprülü Mehmet Paşa'nın 13. kuşak torunu olduğunu ve koruyuculuğun annesinden kendisine geçtiğini anlattı. Kendisinin Veysel Karani'den sonra 59. kuşak olduğunu ifade eden Samir, koruyuculuğu bundan sonra da çocuklarının üstleneceğini kaydetti. Bu yıl Hırka-i Şerif'in İstanbul'a getirilişinin 400. yılının idrak edildiğini söyleyen Samir, ''Peygamber efendimiz, miraca çıkarken giydiği rivayet edilen bu hırkayı bir çobana hediye ederken vermek istediği bir mesaj vardı. Bence hepimizin bunu düşünmesi ve o mesajı da kendisinin bulması gerekiyor'' dedi. -KONSERVASYON VE RESTORASYON ÇALIŞMALARI- Samir, geçen yıl ciddi anlamda bir onarım gören hırkanın daha önce geleneksel yöntemlerle korunduğunu vurgulayarak, ''Hırka katlanıp gümüş bir sandukaya, o sanduka da bohçalara sarılıp başka bir gümüş sandukaya konuluyor, o da bir dolaba yerleştiriliyordu. Yani aslında 3 katlı bir sızdırmazlık söz konusu. Ecdadımız o şekilde korumuş ve bugünlere kadar gelmiş'' diye konuştu. Hırka-i Şerif'in hizmetkarı olarak bu emaneti gelecek nesillere taşımak için konservasyon ve restorasyon çalışması başlatılmasını talep ettiklerini vurgulayan Samir, hırka katlandığı için iz yerlerinde oluşan yıpranmalar nedeniyle 2008'de İstanbul Valiliğine başvurduklarını ve hemen harekete geçildiğini ifade etti. Samir, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hemen bir bilim kurulu oluşturuldu. Bu kurul 2009 ramazanında hırkayı eski şartlarda ziyarete açmanın zararlı olacağı yönünde rapor verdi. Biz de bunun üzerinde hırkayı dinlenmeye bıraktık. Daha sonra Mayıs ayında çok derin bir konservasyon çalışması yapıldı. Çalışma, İtalyan konservatör Marina Zingarelli tarafından gerçekleştirildi. Hırka üzerindeki toz, nem ve kir, belli cihazlarla giderildi. Soğuk buhar banyosu gibi birtakım uygulamalardan geçti. Tüm bu çalışmalar başarıyla tamamlandı.'' Hırka-i Şerif'in bulunduğu odada da büyük bir titizlikle çalışma yürütüldüğünü anlatan Samir, ''Oda restore edildi, güvenlik kameraları ve yangın sensörü takıldı. Işıklandırma sistemi ise restorasyona uygun olarak yapıldı. Hırka-i Şerif'in yanında Veysel Karani'ye ait kemer ve serpuş da bulunuyor. Kutsal emanetin üstünde özel bir camekan var. Hırka-i Şerif'in altında özel iklimlendirme sistemi bulunuyor'' diye konuştu. Samir, Hz. Muhammed'in miraca yükselirken üzerinde bulunan hırkanın Veysel Karani'ye verildiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Veysel Karani, Peygamber Efendimizi tanımadan ona iman etmiş ve ona çok derin bir sevgi beslemiş. Bir gün annesinden izin alarak Resulullah Efendimizi Medine'de ziyarete gitmiş. Peygamberimizin şehir dışında olduğunu öğrenmiş. Annesinden aldığı iznin biteceği kaygısıyla Peygamber Efendimizi göremeden memleketine dönmüş. Peygamberimiz bu durumu öğrendiğinde Veysel Karani'ye çok derin bir muhabbet duymuş. Peygamberimizin vasiyeti üzerine Hz. Ömer ile Hz. Ali, peygamberimizin hırkasını alarak Yemen'deki Harem köyüne gitmişler ve Karani'ye bu kutsal hediyeyi armağan etmişler.'' -HIRKANIN İSTANBUL'A GETİRİLİŞİ- Sekiz parçadan oluşan bej renk hırkanın uzunluğunun 1,20 metre olduğunu anlatan Samir, hırkanın İstanbul'a getirilişiyle ilgili olarak da şu bilgileri verdi: ''Veysel Karani'nin çocuğu olmadığı için hırka, kardeşi Şehabeddin el Üveysi'ye kalmıştır. Üveysi ailesi, Irak ve Güneydoğu Anadolu'dan sonra Kuşadası'na göçüyor. Peygamber efendimizin hırkasının ailemizde olduğunu öğrenen insanlar, aileme ve hırkaya büyük bir ilgi gösteriyor. Ailemin durumundan haberdar olan 1. Ahmet, onları İstanbul'a davet etmiş. Ailem İstanbul'a gelip Fatih civarına yerleşmiş. Gerek aileye gerekse hırkaya karşı ziyaretlerin yoğunlaşması üzerine 1. Abdülhamit, 'Hırka-i Şerif Dairesi' denilen bir odalı bir mekan yaptırmış ve Hırka-i Şerif oraya konulmuş. Daha sonra Sultan Abdülmecid, 1851 yılında Hırka-i Şerif için bir daire ve bu dairenin bağlı olduğu asıl ana mekan olmak üzere Hırka-i Şerif Camisi'ni yaptırmış.'' Samir, hırkanın böylece devletin sorumluluğu altında muhafazaya alındığını belirterek, Peygamber efendimizden bugüne kadar iki hırka geldiğini, bunlardan birinin Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet Dairesi'nde muhafaza edilen hırka, diğerinin de ailesinin koruyuculuğunu üstlendiği Hırka-i Şerif olduğunu söyledi. Barış Samir, Hırka-i Şerif'in arife gününe kadar ziyarete açık kalacağını söyledi. (SMR-SBR-ÇAL)05.08.2011 09:50:29
<< Önceki Haber Hırka-İ Şerif Ziyaret İçin Hazır Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER