Çözüm süreci

Çözüm süreci -Ekonomi Bakanı Çağlayan: -"Öncelikle bu konuda olmazsa olmazlarımız, kırmızı çizgilerimiz bellidir. Bu konuda milletimizin çok rahat olması gerekiyor" -"Umut ediyoruz ki inşallah Türkiye bu süreci başarsın, bu


DENİZLİ (A.A) - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, çözüm süreci ile ilgili, "Öncelikle bu konuda olmazsa olmazlarımız, kırmızı çizgilerimiz bellidir. Bu konuda milletimizin çok rahat olması gerekiyor" dedi.
     Çağlayan, Denizli İhracatçılar Birliğinde gazetecilerin gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
     Çözüm süreci ve sürecin ekonomiyle bağlantısıyla ilgili soru üzerine Çağlayan, Türkiyenin, cesur ve kararlı bir lideri olan Başbakanın liderliğinde son derece önemli bir açılıma ve çözüm sürecine ciddi bir şekilde girdiğini belirtti.
     Süreçte akan kanın dinmesinin, gençlerin ölmemesinin, anaların gözyaşlarının dinmesinin amaçlandığını kaydeden Çağlayan, şöyle konuştu:
     "Bu anlamda mutlak süratte herkesin barış yapıcı bir pozisyonda olması, çözüm sürecine katkı verecek bir anlayış içerisinde olması bizim en büyük beklentimiz. Bu noktada başlamış olan çözüm sürecinin, inşallah Türkiyeyi barışa ve huzura götürecek bir süreci beraberinde getirmesini özellikle ifade etmek istiyoruz. Süreç uzun soluklu bir süreç ancak 2012 yılı itibariyle ilk başta almış olduğumuz ve bugün gelmiş olduğumuz süreçte Türkiye açısından gerek sosyal gerek ekonomi anlamında son derece önemli. Bu süreçte Türkiyenin gelişmesinden, büyümesinden, prangalarından kurtulmasından rahatsız olacak dış güçler ve onların Türkiyedeki taşeronları, mutlaka her zaman olmuş ve olacaktır. Ama şimdi görüyoruz ki; milletimiz bu konuda son derece kararlı."
     Çağlayan, Akil İnsanların 7 bölgede yaptığı ziyaretlerin, çalışmaların ve orada anlatılanların Türk halkının bu çözüm sürecine giderek daha fazla destek verdiğini gösterdiğini vurguladı.
     Artık herkesin, bu işin durmasını istediğini, bilhassa şehit yakınlarının gerek Mersinde gerek Denizlide bir çok yerde ifade etmiş olduğu hususların, millet tarafından en iyi şekilde değerlendirileceğini kaydeden Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
     "Şehit anaları, Neden bu süreç 6 ay, 8 ay önce başlamadı, keşke başlasaydı. Bizim çocuklarımız şehit olmasaydı diyor. Bundan sonrası için Türkiye inşallah bu konuda son derece önemli bir karar almıştır. Bu ancak cesaret isterdi, bu ancak Türkiye sevgisi ve sevdasıyla olurdu. İşte AK Parti de hükümetimiz de bu sevgiyi, bu sevdayı tüm birimleriyle beraber göstermiştir. Umut ediyoruz ki, çeşitli provokasyonlar, süreci delecek, gevşetecek sözler ifade edenlere Türk halkı inşallah kulak asmayacaktır. Halkımızın sağ duyusuyla, bilhassa iş aleminin destekleri bu konuda son derece önemlidir. Çünkü, Türkiyede taşın altında eli olanlar, sanayici, üretici ve iş dünyasının değerli insanlarıdır."
    
     -"6. bölge ekonomik patlama, yatırım patlaması yaşayacak"-
    
     Bakan Çağlayan, çözüm sürecinin ekonomiye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine çok ciddi katkı ve yatırımları getireceğini dile getirdi.
     Terörle mücadele için bugüne kadar harcanan 300 milyar doların tüm Türkiyenin cebinden çıktığını ifade eden Çağlayan, şunları kaydetti:
     "Böylesine bir kaynağın ortadan kaldırılması, terörün Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin yüzlerce milyar dolarla ifade edilecek ekonomik reform payından mahrum kalmasının getirmiş olduğu sebepler ortadan kalktıkça Doğu ve Güneydoğu bölgeleri adeta bir patlama yaşayacaktır. Türkiye ekonomisi adeta bir patlama yaşayacaktır. Bunun ilk işaretlerini de 2013 yılının ilk 3 ayında almış durumdayız. Çözüm sürecinin konuşulmaya başlamasıyla beraber 6. bölgede yatırım teşvik patlaması yaşanmıştır. Bingölde teşvik belgesi alanların yapacağı sabit yatırım, geçen yılın ilk 3 aylık dönemine göre 5 bin kat artmıştır. Bugün Bingölde yatırımcılar ilk 3 ayda 1 milyar 68 trilyon liralık yatırım yapacaklarını ifade etmişlerdir. İlk 3 ayda Siirtte, Diyarbakırda, Mardinde yapılan müracaatlarda, istihdamın bazı illerde 5, bazı illerde de 10 katına çıktığını görüyoruz.
     İnşallah Türkiye barış süreciyle beraber adeta emek yoğun sektörlerde 6. bölge ekonomik patlama, yatırım patlaması yaşayacak. Biz teşvik sistemini dizayn ederken 6. bölgeye özel bir sistemle destekledik, tarihimizde olmayan bir sistemle destekledik. Böyle bir ortamda tek başına teşvik sistemi yetmez. Bunun çözüm süreci ve barışla birlikte desteklenmesi gerekiyor. Terör belasının pisliğinin ortadan kalkması gerekiyor. İnşallah 6. bölgeye, Türkiyeye çok önemli kazanımlar getirecek."
     Şu anda dünyada Türkiyeye gelmek isteyen çok önemli yatırım fonlarının olduğunu söyleyen Çağlayan, Türkiyeye yatırımlarını getirecek çok önemli uluslararası şirketler olduğunu dile getirdi.
     Zafer Çağlayan, bir gazetecinin çözüm sürecine ilişkin sorusu üzerine, şöyle konuştu:
     "Bu süreci birlikte takip edeceğiz. Onun için bu konuda detaylarla uğraşmayın. Önemli olan işin aslıdır. İşin aslında bugün gelmiş olduğumuz noktada 8 Mayıs itibarıyla bir çekilme olacağı ifade edilmiştir. Bu noktada şunu herkesin bilmesi gerekiyor ki PKK terör örgütü Türkiye ile baş edemeyeceğini anlamıştır. Bu, bunun göstergesidir. Bunların kesinlikle iyi okunması gerekiyor. Türkiye bu konudaki kararlılığını ne kadar büyük bir devlet ve cumhuriyet olduğunu da net bir şekilde ortaya koymuştur.
     Ancak biz de istiyoruz ki bu süreç artık bir çözüm sürecine erişsin. Her ne olursa ifade edilmiş olduğu görüşler çerçevesinde Türkiyeden çıkışlar, ifade edildiği gibi aynı şekilde yapılsın. Teferruatlarla, başka şeylerle şu anda uğraşmayalım. Biz öncelikle bu konuda olmazsa olmazlarımız, kırmızı çizgilerimiz bellidir. Bu konuda milletimizin çok rahat olması gerekiyor. Bu işleri sulandırmaya, birilerinin yapmış olduğu farklı değerlendirmeleri düşünmek yerine, biz şimdi uzun soluklu süreci hep beraber görelim, takip edelim. Umut ediyoruz ki inşallah Türkiye bu süreci başarsın, bundan kazanan Türkiye olacaktır, Türk insanı olacaktır."
    
     -"Her şirketin, her bir holdingin Türkiyeye karşı mesuliyette olduğunu kimse unutmasın"
    
     Bir iş adamının, "yerli otomobil üretmenin intihar" olduğuna dair açıklamada bulunulmasının hatırlatılması Çağlayan, "Türkiye tüm dünya ile ekonomisi ayrışmış olan bir ülke. Bundan 10 yıl önce Türkiyede bir başbakan çıkıp yerli otomobil istiyorum dese, en başta ben, hepimiz arkamızı döner giderdik. Ama şimdi Türkiye dünyada elde etmiş olduğu bu başarıyla, ekonomik başarısıyla, siyasi istikrarıyla iş dünyasının dinamizmiyle sadece otomobili değil, uçağını da helikopterini de yapabilecek güce, akla, bilgiye, birikime, teknik imkanların hepsine sahip olan bir ülke" dedi.
     Çağlayan, yerli otomobil üretimindeki anlayışlarının, "o marka söylendiğinde dünyada Türkiye akla gelmesi" olduğunu dile getirerek otomotiv sektörünün bunu yapacak güce, akla ve birikime sahip olduğunu belirtti.
     Yan sanayinin de bu anlamda donanımlı olduğunu ifade eden Çağlayan şöyle konuştu:
     "Ancak dışarıdaki lisansiyerlerle, kendilerine lisans verenlerle göbek bağı olanlar bu cesareti gösteremeyebilirler. Çünkü, lisansiyerlerin kendilerine verdiği izinle ancak adım atarlar. Bu cümleleri seçerek kullanıyorum. Biz de istiyoruz ki, bu göbek bağını ortadan kaldıralım. Bu göbek kordonunu kopartalım. Çünkü lisansiyer Türkiyeye yapılacak olan yatırıma izin verdiği, onların yönetiminin öngördüğü şekilde ancak yaparsa yatırım yapar. Bugün Türkiye otomobil sektöründe 20 milyar dolar toplam ihracatı yapan ülke olmakla beraber motor ve aktarma organların 5 milyar dolar ithalat yapan bir ülkedir. Bu göbek bağı ile bağlanan lisansiyerler, ana üreticiler, ana markalar Türkiyeye hamallık görevi vermişlerdir. Yani Türkiye motor yapacak zeka ve kabiliyette değil mi- Evelallah onlardan fazlamız var."
     Gerek işverenlerin gerekse mühendislerin onlardan daha akil ve zeki olduğuna işaret eden Çağlayan, sözlerini şöyle tamamladı:
     "Türkiyeye teknolojik ürünleri vermiyorlar, yüksek katma değerli ürünleri Türkiyeye vermiyorlar. Otomotiv sektöründe şu anda 100 dolarlık üretimin 56 doları yerli, 44 dolarını da ithal girdi ile yapıyor. Bugün motoru, aktarma organlarını yerli yaptığı zaman yerli oranı yüzde 80e çıkıyor. Biz de bunu yapalım diyoruz. Bu konuda kendileri farklı alemde ve yerde görenler olabilir. Onların işi gücü rast gelsin. Allah onların yardımcısı olsun. Ben onlara Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz dedim. Her şirketin, her bir holdingin Türkiyeye karşı mesuliyette olduğunu kimse unutmasın. Bu ülkenin sayesinde holdingler olmuştur. Bu ülkenin imajından ve son 10 yıllık iktidarımız döneminde Türkiyeyi getirmiş olduğumuz başarılı çizgiden dolayı firmalarımız her birinin marka değeri 8 katına 10 katına çıkmıştır. İMKBye baktığınız zaman ne demek istediğimi görürsünüz. Bu şirketlerin marka değerleri, şirketlerinin değerleri 10 yıl önce borsanın 6 milyar civarında olduğu ortamdan bugün dönemimizde 80 binlere kadar çıkmıştır. Bu şirketlerin 8 kat, 10 kat arttığının göstergesi. Elbette ki şirketlerimizi önemsiyorum. Türkiyenin imkanlarından faydalanmış, Türkiyenin imkanlarından ayrıcalıklı olarak faydalananların Türkiyeye bugün burcunu ödemesi gerekir."
    
     Muhabir: İbrahim Süzer
     Yayıncı: Nevbahar Kabaklı

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER