Erdoğan: PKK ve DAEŞ birbirinin ruh ikizidir


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini vurgulayarak, "Bölücü terör örgütü ve onun arkasındaki güçler, silahla, bombayla, hendekle, molotofla Türkiye'yle başa çıkamayacaklarını bilmiyorlar mı? Elbette çok iyi biliyorlar. Bunların asıl amacı, bölge insanını inancından, dininden, tarihinden, medeniyetinden koparmaktır. Verilen kavga, Kürt kardeşlerimi haklarına kavuşturma değil, Kürt kardeşlerimi köklerinden koparma kavgasıdır. Aynı zamanda bu bir kültürel soykırım teşebbüsüdür." dedi. Terör örgütünün gıdasının maddi ve manevi cehalet olduğuna vurgu yapan Erdoğan, PKK ve IŞİD'in birbirinin ruh ikizi ve aynı hastalıklı yapının farklı söylemlerle ortaya çıkan tezahürleri olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 9 ilinden gelen mahalle ve köy muhtarları ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda 16. kez bir araya geldi. Aksaray, Artvin, Bursa, Elazığ, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kayseri, Ordu ve Sakarya'dan gelen 400'e yakın köy ve mahalle muhtarı, öğle yemeğinde ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemek öncesindeki konuşmasında muhtarların, geldikleri şehirlerdeki vatandaşlar adına orada bulunduklarına işaret ederek, bir türküdeki 'Şükür erenler geldi / Derdim derenler geldi / Yâri görmedi isem / Yâri görenler geldi' sözlerine atıfta bulundu ve "Sizleri görmekle, sizlerle hasbihal etmekle, o şehirlerimizdeki vatandaşlarımızla da kucaklaştığımıza inanıyorum." dedi.

Konuşmasında 'muhtarlık' müessesesinin geçmişine değinen ve Osmanlı döneminde 'yiğitbaşı' ve 'kethüda' gibi, muhtarlara benzer görevler yürüten kişilerin olduğunu hatırlatan Erdoğan, devlet yapısının daha ayrıntılı şekilde yapılandırılması süreciyle birlikte, bugünkü muhtarlıkların ortaya çıktığını söyledi. Erdoğan, "Bugün valiliklerimiz, kaymakamlıklarımız, belediyelerimiz, ellerindeki geniş imkânlarla çok önemli hizmetler ifa ediyorlar. Ama hala devletin milletimizle her gün yüz yüze, rû be rû, ilişki içinde olan seçilmiş temsilcileri, siz muhtarlarımızsınız" ifadelerini kullandı.

"GEÇMİŞTE BİR AVUÇ AZINLIĞA AKAN KAYNAKLARI, MİLLETİN TAMAMINA MAL ETTİK"

Seçilmişlerin önemine vurgu yaparak, "Çünkü seçimle göreve gelen hiç kimsenin, milletin tasvibini göz ardı etmek gibi bir lüksü yoktur, olamaz" diyen Erdoğan şöyle devam etti: "Bu ister filanca köyün, falanca mahallenin muhtarı olsun, isterse Cumhurbaşkanı olsun, fark etmez. Seçilmiş olan herkes, vakti saati geldiğinde, oyuna talip olduğu kişilere mutlaka hesap verir. Ülkemizde, milletin tarihinden, kültüründen, tercihlerinden bir türlü memnun olmayan, bu yüzden seçtiklerini de beğenmeyen bir kesim var. Bunlar istiyorlar ki, davul milletin boynunda asılı olsun, kaynağı millet sağlasın, külfeti millet çeksin… Buna karşılık tokmak da bunların elinde olsun, ülkenin kaymağını bunlar yesin, ama hiçbir sorumluluk da üstlenmesinler. Biz, işte bu tekere çomak soktuk, bu düzeni değiştirdik. Bize olan tepkilerinin, husumetlerinin gerisinde bu var. Geçmişte sadece bir avuç seçkine hizmet eden sistemi, bir avuç azınlığa akan kaynakları milletin tamamına mal ettik."

"KENDİ MİLLETİNE, KENDİ ÜLKESİNE KÖRÜ KÖRÜNE DÜŞMANLIK EDENLER VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasanın tümüyle yenilenmesi durumunda bu kesimin ellerindeki son kozları da kaybedeceğini düşündüğü için yeni Anayasa teklifine direnç gösterdiğine dikkat çekti ve "Milletimiz, çok partili sisteme geçildiği dönemden beri, mücadeleyle, adım adım ilerleyerek, bugünkü haklarına, özgürlüklerine kavuştu. Sürekli darbelerle, muhtıralarla kesintiye uğrayan bu zorlu süreç halen bitmiş değil. Tek parti döneminin vesayet anlayışının kalıntıları, bugün dahi, hiç ummadığımız yerlerden, hiç ummadığımız yöntemlerle karşımıza çıkabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Bu duruma örnek olarak, Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından, "Türkiye'nin neresi bombalanmalı egzersizleri" yapanları gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hadi ötekileri anladık da, bizimkilere ne oluyor? Bunlar nasıl bizimki? Bunun adı, kendi milletine, kendi ülkesine körü körüne düşmanlık etmektir. Allah bunlara fırsat vermesin. Allah ülkemizi ve milletimizi bunların eline bırakmasın" şeklinde konuştu.

Bu kimselerin meydanı boş bulduklarında sadece yalan söyleyip iftira atmayı ve millete hakaret etmeyi bildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama artık Türkiye, dünkü Türkiye değil. Milletimiz, istiklaline ve istikbaline sahip çıkma kararını, her fırsatta ortaya koydu. 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını da, bu iradenin bir tezahürü olarak değerlendiriyorum. İnşallah, devlet olarak, millet olarak bu kararlılığımızı sürdürecek, 2023 hedeflerimize hep birlikte ulaşacağız" dedi.

"AB'NİN YARDIMLARI MÜLTECİLERE GİDECEK; KİMSE BİR LÜTUFTA BULUNUYORMUŞ HAVASINA GİRMESİN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Suriye'de ortaya çıkan iç savaş sürecine, bu süreçte Türkiye'nin tutumuna ve bugün yaşanan gelişmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin Suriye'de katledilen 400 bine yakın insanın, evinden-yurdundan edilen 12 milyon insanın derdiyle dertlendiğine, çatışmaların başladığı günlerden beri açık kapı politikası uygulayarak kendisine sığınan herkese kucak açtığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu meseleye, sadece kendi güvenliklerini ve refahlarını koruma kaygısıyla yaklaşanlar karşısında biz, insani duruşumuzu korumaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. Bu noktada, Avrupa Birliği'nin ülkemize yapmayı taahhüt ettiği yardım, bizim bu çabalarımızı sadece kolaylaştıracaktır. Bu yardım bizim bütçemize girmeyecek, Suriyeli kardeşlerimize gidecek. Burada kimse ianede bulunmasın, bir lütufta bulunuyormuş havasına girmesin. Şu ana kadar biz 9 milyar doları zaten harcadık" açıklamasını yaptı.

"SURİYE VE RUSYA VATANDAŞI OLAN KİŞİLER PETROLÜ ALIYOR; HEM REJİME SATIYOR, HEM DÜNYAYA SATIYOR"

"Türkiye'nin yükünü paylaşmak yerine, sorunun kaynağı durumundaki Esed rejimini ayakta tutmanın peşine düşenlerin eline, ölen, öldürülen her masumun kanı bulaşmaktadır" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "DAEŞ terör örgütü, bölge üzerinde hesabı olan herkesin kullandığı bir araç, bir kukla, bir bahane haline dönüşmüş durumdadır. DAEŞ'in Esed rejimi ile müşterek yanları var. Bunların birbirleri ile çatışıyor görünmesine bakmayın, petrolü rejime satan o. Suriye ve Rusya vatandaşı olan kişiler petrolü alıyor, hem rejime satıyor, hem dünyaya satıyorlar. Bu örgütle ciddi bir mücadele ortaya koymayanların, aynı bahaneyle Suriye'de askerî varlık gösterme konusunda çok hızlı ve cevval olduklarını görüyoruz. Bunlar ev sahibini bastıran yavuz hırsız. Biz Suriye meselesine asla onlar gibi bakmadık, bakamayız. Suriye halkının 5 yıla yakın süredir yaşadığı acılar, maruz kaldığı zulüm, tüm insanlığın yüzünü kızartmaya yetecek boyuta ulaştı. Artık bu meseleye, bölgenin tarihî ve gerçekleri ışığında, makul, mantıklı ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak, uluslararası toplum için ahlaki bir zorunluluk haline geldi."

IŞİD'e ve rejime karşı sonuç alıcı bir mücadelenin, Türkiye'nin teklifleri içinde bulunan; terörden arındırılmış güvenli bölgeler oluşturulması ve ılımlı muhaliflere yönelik eğit-donat programının hayata geçirilmesi ile mümkün olabileceğine işaret eden Erdoğan, "Bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütünü veya örgütlerini kullanmak, yeni sorunlara yol açmaktan başka işe yaramaz" eleştirisinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan çözümün, 'Suriye halkına, kendi geleceğini kendisinin kurabileceği güvenli ortamı tesis etmek' olduğunun altını çizerek bu doğrultudaki çabalarımızı sürdürdüklerini belirtti ve Suriye'deki soruna samimi çözüm arayan herkesi de bu gayretlerine destek vermeye çağırdı.

"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GIDASI, MADDİ VE MANEVİ CEHALETTİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bölücü terör örgütüne karşı yürütülen mücadeleye ve örgütün dün Diyarbakır'daki tarihî Fatih Paşa Camii'ni yakması ile ilgili değerlendirmelere de yer verdi. Bölücü terör örgütünün, gün geçtikçe daha da alçaklaşan, ahlaksızlaşan saldırılarıyla, devletle birlikte bölge halkını de hedef aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün olay yerine gelen güvenlik güçlerine ve itfaiye ekiplerine de ateş açarak, yangına müdahale edilmesini engellediğini hatırlattı ve "Bu şekilde her türlü ahlaksızlığı yapan örgütün, okullara ve camilere karşı da özel bir husumeti olduğunu görüyoruz. Çünkü bunların gıdası maddi ve manevi cehalettir." dedi.

Merhum Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nda "Değemesin mabedimin göğsüne namahrem eli' dizesine atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında "Milletimiz, mabedinin göğsüne namahrem eli değmesin diye, varını yoğunu ortaya koyarak bir Kurtuluş Savaşı verdi. Aradan geçen 93 yılın ardından, bugün, üstelik de en çok sahabe mezarına sahip şehrimiz olan Diyarbakır'da, bu hainler yeniden mabetlerimize el uzatmaya çalışıyor. Bu eylem, milletimizin, en başta da Kürt kardeşlerimizin inançlarına, tarihlerine, medeniyetlerine, kültürlerine yönelik bir saldırıdır. Bölücü terör örgütü ve onun arkasındaki güçler, silahla, bombayla, hendekle, molotofla Türkiye'yle başa çıkamayacaklarını bilmiyorlar mı? Elbette çok iyi biliyorlar. Bunların asıl amacı, bölge insanını inancından, dininden, tarihinden, medeniyetinden koparmaktır. Verilen kavga Kürt kardeşlerimi haklarına kavuşturma değil, Kürt kardeşlerimi köklerinden koparma kavgasıdır. Aynı zamanda bu bir kültürel soykırım teşebbüsüdür." izahını yaptı.

"HER İKİ CANİ ÖRGÜT DE BİRBİRİNİN RUH İKİZİDİR"

Suriye'de, Irak'ta camilere, türbelere, kütüphanelere yapılan IŞİD saldırılarıyla, Diyarbakır'daki saldırının arasında hiçbir farkın bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK ve IŞİD için "Aslında her iki cani örgüt de birbirinin ruh ikizidir, aynı hastalıklı yapının farklı söylemlerle ortaya çıkan tezahürleridir" tespitinde bulundu. Erdoğan, "Burada açık konuşmak istiyorum. Geçmişte tek parti CHP'si döneminde, devletin imkânları da kullanılarak, aynı amaç doğrultusunda ciddi bir uğraş verildiğini biliyoruz. Bölge insanı inancına ve kültürüne sahip çıktığı için, bu uğraş neticesiz kaldı. Bugün aynı proje, bölücü terör örgütü tarafından uygulanmaktadır. Bölücü örgütün ve onun güdümündeki yapıların dilinin, kavramlarının, bakış açısının kesinlikle bu coğrafyayla, ortak geçmişimizle ve elbette ortak geleceğimizle bir ilişkisi yoktur. Bu dil husumetin dilidir, fitnenin dilidir, bin yıldır bu topraklarda ortak medeniyetimizi ve tarihimizi yok etmeye çalışanların dilidir." dedi.

"DEVLETİN, TAMAMEN PROJE ÜRÜNÜ BU ÖRGÜTÜ SÖKÜP ATMASINA YARDIMCI OLUN"

Devletin bu duruma seyirci kalmayıp etkili bir mücadele yürüttüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt kökenli vatandaşların da, bu dilin ve bu anlayışın zihinlerini ve kalplerini zehirlemesine izin vermemesi gerektiğini ifade ederek, bölge halkına şu çağrıda bulundu: "Terör örgütü, sizin maddi ve manevi varlığınızı birlikte hedef almış durumda. İnancınız namusunuzdur, bizim de namusumuzdur; inancınıza sahip çıkın. Evladınız geleceğinizdir; evladınıza sahip çıkın. Özgürlük hakkınızdır; yaşama hürriyetinize, seyahat hürriyetinize, ibadet hürriyetinize, ticaret hürriyetinize, siyaset hürriyetinize sahip çıkın. Terör örgütünün ve onun güdümündeki yapıların iradenize ipotek koymasına asla izin vermeyin. Bölücü örgütün, bu ülkeyle, bu milletle, özellikle de sizin değerlerinizle hiçbir ortak yanı olmadığını artık görmüş olmalısınız. Devletin, tamamen proje ürünü bu örgütü, sokağınızdan, mahallenizden, ilçenizden söküp atmasına yardımcı olun. Millî birliğimize, beraberliğimize, ortak değerlerimize, istiklalimize ve istikbalimize kast eden bu karanlık örgüte karşı, devletinizin yanınızda olduğunu bilin siz de devletinizin yanında yer alın."

"ÖZLEMİNİ ÇEKTİĞİMİZ MİLLÎ BİRLİK VE BERABERLİK İKLİMİNİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TESİS EDECEĞİZ"

Çağrısında Türkiye'nin, geçen 13 yılda yaşadığı büyük değişimi en iyi bu bölgede yaşayan vatandaşların görüp anladığına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelin Yeni Türkiye'yi birlikte inşa edelim" dedi ve çağrısını şu cümlelerle sürdürdü: "Tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi, tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi kader birliği içinde 2023 hedeflerini birlikte gerçekleştirelim. Suriye'deki kardeşlerimizin yaralarını birlikte saralım. Irak'taki kardeşlerimize birlikte destek verelim. Balkanlardaki, Kafkasya'daki, Orta Asya'daki, Orta Doğu'daki, Afrika'daki kardeşlerimizi hep birlikte kucaklayalım, ortak bir geleceğe yürüyelim. Gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki sivil toplum temsilcileriyle görüşmelerini her düzeyde sürdüreceğini ve kendileriyle bu meseleleri uzun uzun konuşarak özlemi çekilen millî birlik ve beraberlik iklimini güçlü bir şekilde tesis edeceklerini sözlerine ekleyerek konuşmasını tamamladı.
CİHAN
<< Önceki Haber Erdoğan: PKK ve DAEŞ birbirinin ruh ikizidir Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER