Başbakan Erdoğan'a saldırı - Foto

İspanya'da Başbakan Erdoğan'a çirkin saldırı...

Başbakan Erdoğan'a saldırı - Foto

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, törenin ardından Sevilla Belediye binasından ayrılışı sırasında makam arabasına binerken, kimliği belirsiz bir kişi slogan atarak ayakkabı fırlattı. "Yaşasın Kürdistan" diye slogan atan kişinin attığı ayakkabı Erdoğan'a isabet etmedi. Eylemci ayakkabıyı, Başbakan Erdoğan ödül töreni sonrası makam aracına binerken attı. 30 yaşlarında olan ve adı açıklanmayan eylemci gözaltına alınırken de aynı sloganı attı. Ayakkabı arabaya isabet ederken, bu kişi güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu etkisiz hale getirilerek gözaltına aldı. Bu kişinin, aşırı alkollü olduğu ve uyruğunun tespit edilemediği bildirildi. -BAŞBAKAN ERDOĞAN İSPANYA'DA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha yaşanabilir bir dünyanın herkesin ortak eseri olacağını belirterek, ''Bölgesinde önemli bir ağırlığa sahip olan Türkiye, barış ve refahın yaygınlaşmasıyla oluşacak iyimser ve umut vaat edici atmosferin dünyayı şefkatle sarmalayacağına inanıyor ve bu yönde mücadelesini sürdürüyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Medeniyetler İttifakı projesinin harekete geçirilmesinde üstlendiği önemli rolü'' sebebiyle Sevilla NODO Vakfı tarafından ödüle layık görüldü. Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve beraberindeki bakanlarla Sevilla Belediye binasında düzenlenen törene katıldı. Belediyeye gelişinde şeref defterini imzalayan Erdoğan, belediye başkanı eşliğinde binadaki tabloları inceledi. Daha sonra törende Sevilla Belediye Başkanı Alfredo Sanchez Menteseirin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ödülünü takdim etti. Monteseirin, ödülü verirken yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan'ın halklar arası karşılıklı anlayış, diyaloğun geliştirilmesi ve uluslararası bölgesel çatışmaların çözümüne yönelik çok önemli adımlar attığını söyledi. Medeniyetler İttifakının dünyada diyalog ve karşılıklı anlayışın olabileceğine dair önemli bir örnek teşkil ettiğini vurgulayan Montesereirin, ödülü Babakan Erdoğan'a verdiklerinden dolayı büyük gurur duyduklarını belirtti. -ERDOĞAN'IN KONUŞMASI Başbakan Erdoğan da ödül töreninde yaptığı konuşmada, İspanya'nın güzel şehirlerinden Sevilla'da bulunmaktan çok büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. NODO Vakfı tarafından bu yıl şahsına verilen ödülü almaktan dolayı da ayrıca büyük gurur duyduğunu ifade eden Erdoğan, ''Ülkem, milletim ve şahsım adına Sevilla Belediye Başkanı Sayın Monteseirin'e ve NODO Vakfına şükranlarımı sunuyorum'' dedi. Başbakan Erdoğan, gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında, gerek Başbakanlığı süresince, şahsına birçok ülkeden, bir çok şehirden ve kuruluştan değişik ödüller verildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şunu tüm samimiyetimle ifade etmek isterim ki, Sevilla NODO Vakfı'nın bu ödülü, tüm bu ödüller arasında müstesna bir yer teşkil ediyor. Sevilla'nın yetiştirdiği ya da etkilediği isimlerin bir kaçını sıralayınca bu müstesna an, neyi kastettiğim daha iyi anlaşılacaktır. İbn-i Arabi, İbn-i Haldun, İbn-i Hazm, Cervantes, Kristof Kolomb, İbn-i Ferah, El Sit ve daha niceleri... Boğa güreşinin, satrancın ve Flamenko'nun da ana vatanı. Ve elbette, bilgin lakaplı 10'uncu Alfonso. Lütfen telaffuzumu mazur görün: No me ha dejado (Beni terk etmedi). NODO ödülü, Sevilla şehrine damgasını vuran 10'uncu Alfonso'nun aziz hatırasını da yansıttığından dolayı ayrıca büyük anlam taşıyor. 10'uncu Alfonso'nun, burada, Sevilla'da kurduğu engin hoşgörü ortamı, kültürler arasında oluşturduğu barış ve diyalog zemini, bugün bile saygıyla yad ediliyor.Alfonso, Mürsiye'de Avrupa'nın üç dilde eğitim veren ilk okulunu kurmuştu. Bu üç dilin Arapça, İbranice ve Latince olması ayrıca dikkat çekici.'' -BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ ''Bundan 7 yüzyıl önce Endülüs'te başarıyla tatbik edilmiş olan 'konvivensiya' yani 'birlikte yaşama kültürünün', bugün dünyamızın en fazla ihtiyaç duyduğu örnek bir tecrübe olduğunu görüyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Endülüs, üç semavi dinin barış ve hoşgörü içinde yaşadığı masalsı bir tecrübeydi. Şurası da son derece önemli: Üç semavi dinin barış ve hoşgörü içinde yaşadığı Endülüs'te, bilimin ve sanatın seyrine yön verecek derecede büyük isimler yetişti. Avrupa'nın aydınlanmasını sağlayan bu bilim ve sanat ortamı, hiç kuşkusuz bizim tarihimizi, Osmanlı İmparatorluğu'nu da çok yakından etkiledi'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Projesinin eş başkanlıklarının İspanya ve Türkiye tarafından, kendisi ve İspanya Başbakanı Zapatero tarafından üstlenilmiş olmasının bu açıdan önemli olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: ''Dostum Başbakan Zapatero, Türkiye'nin farklı din ve kültürler arasındaki köprü rolünü görerek 2004 yılında Medeniyetler İttifakı Projesi'nde birlikte çalışmamızı şahsıma teklif etti. Bu konuda öncü olmak, sadece sorumluluk anlayışımızın değil, hoşgörüyle yoğrulmuş geleneklerimizin de gereği idi. Nitekim, Türk halk şairi Yunus Emre'nin, bundan tam 700 yıl önce ifade ettiği 'Yaradılanı Severim Yaradandan Ötürü' sözleri, bugün bile kültürümüzün en önemli dinamiğini oluşturur. Aynı şekilde Mevlana, yaklaşık 800 yıl önce, 'Gel, ne olursan ol, yine gel' sözleriyle, bütün insanlığa kucak açan bir felsefeyi ortaya koymuştur. Bu girişimin bayraktarlığını dostum Zapatero ile birlikte üstlenirken, farklı kültür ve medeniyetlerin çatışmak zorunda olmadığını, aksine dostluk ve uyum içinde birlikte çalışmalarının hem mümkün, hem de sürdürülebilir olduğunu kanıtlamayı amaçlamıştık.'' -MEDENİYETLER İTTİFAKI VE TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI Başbakan Erdoğan, söz konusu projenin geçen süre zarfında kurumsal bir yapıya kavuştuğunu ve bir Birleşmiş Milletler girişimi niteliği kazandığını anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Halen 115 ülke ile pek çok uluslararası kuruluşun üye olduğu Medeniyetler İttifakı girişimi, uluslararası ilişkilerde kutuplaşmayı değil, diyaloğu hakim kılmayı hedefliyor. Hoşgörüsüzlüğün giderek yaygınlaştığı bir dünyada, Medeniyetler İttifakı arayışlarının sonuca ulaşabileceğini göstermesi bakımından, Türkiye ve İspanya'nın cesaret ve ümit verici birer sembol haline geldiğini memnuniyetle görüyoruz. Eğer küresel barışı sağlayacaksak buna ihtiyacımız var. Bizler, ülkelerimizin tarihleri ve bugünkü tecrübelerinden yola çıkarak, farklı bir dünyanın mümkün olduğuna inandık. İnsanların birbirini hor görmediği, birbirine saygı gösterdiği, ön yargıların aşıldığı bir huzur ve refah zemininin tesis edilebileceğine yürekten inanıyoruz.'' Erdoğan, ''Türkiye olarak, son dönemde dış politikada izledikleri seyrin de bu yaklaşımın somut bir tezahürü olduğunu77 vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Biz, 'komşularla sıfır problem' ilkesinden yola çıktık ve kısa süre zarfında tüm komşularımızla ilişkilerimizi barış ve karşılıklı çıkar temelinde belli bir seviyeye taşıdık. Yaklaşık 10 yıl önce savaşın eşiğine gelmiş Türkiye ile Suriye şu anda aralarındaki mayınları temizliyor. Suriye ile vizeleri kaldırdık ve dış politikadan ekonomiye, ticaretten sosyal yaşama kadar her alanda yoğun bir işbirliği başlattık. Irak'ın toprak bütünlüğünü çok önemsiyor, ülkede bir an önce istikrar ve huzur sağlanması için çaba sarf ediyoruz. İran'ın uluslararası toplumla olan sorunlarını çözmesi için yine girişimlerimiz devam ediyor. -YUNANİSTAN VE ERMENİSTAN İLE İLİŞKİLER Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu süreçte, Yunanistan'la ilişkilerin çok farklı bir boyut kazandığına işaret ederek, şunları söyledi: ''Komşumuz Yunanistan'ın Başbakanı Papandreu'yu, göreve gelmesinin ardından gönderdiğim bir mektupla, Akdeniz'i iki ülke arasında bir barış ve refah bölgesi haline getirmek amacıyla birlikte çalışmaya davet ettim. Sayın Papandreu da geçtiğimiz günlerde gönderdiği cevabi mektupla bu vizyonumuzu paylaştığını belirtti. Kıbrıs'ta iki lider arasında Birleşmiş Milletler aracılığında sürdürülen barış süreci devam ediyor. En kısa sürede kapsamlı ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm bulunması Kıbrıs'taki Türk tarafının arzusudur. Türkiye olarak adil ve kalıcı bir çözüm için biz de çabalarımızı esirgemiyor, çözüme giden yolda her zaman bir adım önde olmak anlayışıyla çalışıyoruz. Komşumuz Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda önemli adımlar attık. 2008 yılında Gürcistan'da yaşanan çatışmaların ardından bölge ülkelerinin katılımıyla bir Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu oluşturulması önerimizi getirdik. Bu konuda süreci ileriye götürmek için çalışmalarımız devam ediyor. Komşularımızın ötesinde, Lübnan;da istikrarın sağlanmasına, Filistin meselesinin çözümüne, Afganistan-Pakistan arasındaki sorunların halline yönelik destekleyici girişimlerimizi de sürdürüyoruz. Balkanlar'da bölge ülkelerine stratejik hedefleri olan Avrupa kurumlarıyla bütünleşme konusunda destek olmaya devam ediyoruz. Açıkçası, biz öncelikle bölgemizde, genel olarak da tüm dünyada istikrar ve barışa yönelik katkılarımızı azami derecede sunuyoruz. Şu hususu da burada hatırlatmak isterim. Bugün artık uluslararası ilişkilerde adalet kavramı her zamankinden daha fazla anlam ifade ediyor.'' -KÜRESEL FİNANS KRİZ Başbakan Erdoğan, son yaşanan küresel finans krizinin, bugünün dünyasında sorunların artık lokal kalamayacağını, dalga dalga büyüyerek tüm dünyayı etkisi altına alacağını gösterdiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye, üyesi olduğu G-20 platformunda Küresel Finans Krizi'ne karşı alınması gereken tedbirlerin yanı sıra, bu tür krizlerin tekrar yaşanmaması için de önlem alınmasını güçlü şekilde savundu. Zira sermaye ve bilginin hızla küreselleştiği bir çağda refahın küreselleşmiyor olması sürdürülebilir değildir. İşte onun için, gelişmiş ülkeler, yoksul ülkelerin daha da yoksullaşmasının önüne geçmek, bunun için de daha adil bir paylaşım sistemini bugünden teşkil etmek zorundadır. Aynı adil yaklaşımın uluslararası ilişkilerde de belirleyici olması, hayati derecede önemlidir. Kendisini itilmiş, ötelenmiş, ihmal edilmiş hisseden geniş yığınların, umutsuzluk içinde istismara daha açık hale geldiklerini yaşadığımız acı tecrübelerden biliyoruz. Her olay karşısında, herkese aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor. Bu hassasiyet belli milletlerden, belli coğrafyalardan, özellikle de çocuklardan esirgendiğinde, adalet duygusu zedelenecek ve telafisi zor yaralar açılacaktır.'' -''UMUTSUZ DEĞİLİM'' Bu konuda umutsuz olmadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Dünyanın gidişatı konusunda asla karamsarlık içinde değilim. İspanya ile birlikte gür bir şekilde ifade ettiğimiz barış, uzlaşı ve diyalog çağrılarımız inanıyorum ki yankı bulacaktır. Daha yaşanabilir bir dünya inanıyorum ki her birimizin ortak eseri olacaktır. Bölgesinde önemli bir ağırlığa sahip olan Türkiye, barış ve refahın yaygınlaşmasıyla oluşacak iyimser ve umut vaat edici atmosferin dünyayı şefkatle sarmalayacağına inanıyor ve bu yönde mücadelesini sürdürüyor. Bugün aldığım ödül, politikalarımızın oluşturduğu olumlu etkiyi somut olarak göstermesi bakımından manevi önem taşıyor. Ben, bu ödülü barış mücadelemizde önemli bir teşvik edici unsur olarak değerlendiriyorum. Aynı zamanda ödülü, Türkiye ile İspanya arasındaki örnek dayanışma ve işbirliğinin de bir nişanesi olarak kabul ediyorum. Türk-İspanyol dostluğunun zaman içinde daha da derinleşeceğine olan inancımı bu vesileyle bir kez daha ifade ederek, bu anlamlı ödülden dolayı tekrar teşekkürlerimi sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.'' -AYAKKABI FIRLATILDI Öte yandan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, törenin ardından Sevilla Belediye binasından ayrılışı sırasında makam arabasına binerken, kimliği belirsiz bir kişi slogan atarak ayakkabı fırlattı. Ayakkabı arabaya isabet ederken, bu kişi güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu etkisiz hale getirilerek gözaltına aldı. Bu kişinin, aşırı alkollü olduğu ve uyruğunun tespit edilemediği bildirildi.
<< Önceki Haber Başbakan Erdoğan'a saldırı - Foto Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER