Başörtüsü bahane ise şahane olan ne?

Perde arkasından yönlendirilen bu gruplar, üniversitelerde terör estiriyor. Hedefleri aynı: Hükümet ve istikrarsızlık…

Başörtüsü bahane ise şahane olan ne?

Öğrenci eylemlerini kim yönetiyor? Bir avuç “provokatörle’ üniversiteleri karıştıran TKP, bağlantılarıyla dikkat çeken TGB ve diğerleri… Perde arkasından yönlendirilen bu gruplar, üniversitelerde terör estiriyor. Hedefleri aynı: Hükümet ve istikrarsızlık… 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat… Dökülen kanlar, toplumda oluşturulan kamplaşmalar, tutuklamalar, işkenceler, faili meçhuller, zorunlu sürgünlerin sembolü talihsiz tarihler… Türkiye’nin tanık olduğu askerî müdahalelerde değişmeyen, ağırlıklı bir unsur vardı: Üniversiteler, daha doğrusu üniversite gençliği… Çeşitli örgüt veya oluşumlar kendi karanlık emelleri için müdahaleye zemin hazırlamak üzere üniversite öğrencilerini kullandı. O dönemlerin başaktörlerinin ağzından bu türden ‘kullanılma’ hikâyelerini dinlemek artık sıradan bir şey oldu. Ama hâl böyle olsa da, tarih tekerrür ediyor, üniversite gençliği kullanıldıkça kullanılıyor hâlâ. Sürekli aynı senaryolar ısıtılıp ısıtılıp yeniden sahneye konuluyor. ÇOĞU AYNI MERKEZDEN YÖNLENDİRİLİYOR Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması kararının ardından Türkiye’de “kaos başlar” söylemleri gündeme geldi. Söz konusu kaosu “yoktan var etmek” için üniversiteler biçilmiş kaftandı. Geçmiş ‘tecrübelere’ dayanarak tabii ki! Üniversitelerde öğrenciler arasında çatışma çıkarıp onları yeniden sokağa dökmeyi hedefleyen bir durum söz konusu. Nitekim son iki ay içinde üç üniversitede polis ve jandarma müdahalesi gerektirecek olaylar yaşandı. Uludağ ve Marmara başta olmak üzere birçok üniversitede karşıt görüşlü öğrenciler arasında taşlı-sopalı kavgalar çıktı. En son Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde eğitime üç gün ara verilmesine yol açan öğrenci kavgasında farklı bir boyuta gelindi. Çünkü yıllar sonra ilk defa bir fakültede öğrenci kavgasından dolayı eğitime ara verilmesi oldukça ilginç. Burada “kaos oluşturmak” için kavgaya tutuşturulan grupların anlaşarak olay çıkardığının iddia edilmesi ise tüyler ürpertiyor. Bu bir iddia olsa da istihbarat birimlerine göre kesinleşmiş bilgiler mevcut. Bu tespitlere göre üniversitedeki öğrenci hareketlerinin önemli bir kısmı aynı merkezden idare ve organize ediliyor. OLAYLARIN YÜZDE 91’İ SOL TANDANSLI Türkiye kritik bir dönemeçten geçerken, bir iddiaya göre çeşitli örgüt ve oluşumların öğrenci kolları yeniden uyandırıldı. Bazı kaynaklar, önümüzdeki günlerde üniversite olaylarının tırmanacağı uyarısını da yapıyor. Müstakbel kavgalar ise hem karşıt gruplar arasında hem de aynı düşünceye mensup farklı çizgelerde mücadele veren gruplar arasında yaşanabilecek. Daha çok sol tandanslı grupların etkin olduğu üniversite örgütlenmelerinin yeni süreçte önemli rol alacağı belirtiliyor. Son olayların en etkin sorumluları olarak da bu gruplar görülüyor. Bu tespit, Emniyet’in son verilerine de yansımış durumda. İki yıllık verilere göre İstanbul’daki üniversitelerde meydana gelen olay ve gösterilerin neredeyse tamamı sol gruplar tarafından gerçekleştirilmiş. Toplam 330 olayın sadece 29’u sağ görüşlü gruplarca düzenlenmiş, sol gruplar 301 olayla üniversiteleri karıştırmış. Yani her 100 olaydan 91’ini sol tandanslı gruplar üstlenmiş. Söz konusu gösteri ve olaylara 17 bin 650 sol görüşlü öğrenci dâhil olurken sağ kesimden katılım sayısı sadece bin 660. Aslında öğrenci olaylarının 28 Şubat sürecinden sonra yeniden başlaması AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte oldu. O dönemde yavaş yavaş hareketlenen öğrenci grupları isim değiştirerek değişik stratejilerle yollarına devam etti. Ancak 22 Temmuz seçimleriyle vites yükseltilerek harekete geçirilen öğrenci grupları başörtüsü meselesiyle tam anlamıyla yeniden uyandırıldı. Eylemlerin ve gösterilerin ortak amacı ise iktidarı eleştirmek, başörtüsüne karşı tavır almak, cumhuriyete sahip çıkmak… Daha çok ulusalcı çizgiyi benimseyen grupların hedefinde yeni YÖK başkanı da var. ADKF’NİN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ Peki, yakın dönemdeki öğrenci hareketleri hangi adla ve ne zaman ortaya çıktı? Taşların tam olarak yerine oturması için birkaç yıl öncesine gidip gelinen noktaya bakmakta fayda var. Hangi grupların yer değiştirerek neler yaptıklarını da bu tabloda görmek mümkün. AK Parti’nin 3 Kasım 2002’de tek başına iktidara gelmesiyle 28 Şubat sonrası uyutulup dinlenmeye alınan öğrenci yapılanmaları yeniden kıpırdanmaya başladı. Yeni yapılanmalar oluşturuldu, eskileri cilalanıp “provokatör” edasıyla sahneye sürülmeye başlandı. Kimi güçlerle dirsek temasında olan gençlik grupları kısa süre sonra yine ortaya çıktılar. Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) ayrılanlar tarafından 29 Ekim 2000 tarihinde kuruluşunu ilan eden ve üniversite gençlerine hitap eden Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu’nun (ADKF) AK Parti iktidarını kastederek “Cumhuriyetle hilafet karşı karşıya gelmiştir” teziyle ordu müdahalesi istemesi hâlâ hafızalardan silinmiş değil. 25 Ekim 2003’te Ankara’da düzenlenen cumhuriyet yürüyüşünde “Ordu Göreve” pankartları dikkat çekmişti. Aynı yıl içinde ADKF’liler ile “Devrimci-demokrat” öğrencilerin kavgası ise günlerce sürdü. İstanbul ve Yıldız Teknik üniversitelerindeki çatışmalar sokağa kadar taşınmıştı. Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu’nun 27 Mayıs 2007’deki Taksim mitinginde “27 Mayıs devrimini kutluyoruz” pankartı da hafızalardaki yerini aldı. Türk Solu ve Milli Mücadele Derneği ile ilişkili olduğu ileri sürülen ADKF’nin Atatürkçü Düşünce Derneği ile de ‘duygu bağı’ bulunduğu iddia edilmişti. Hatta ADKF için “askerle birlikte hareket ediyor” iması dahi yapıldı; hem de kendi çizgisindeki sol görüşlü gruplar tarafından... Mayıs 2003’te ortak bildiri yayınlayan DHKP-C, TKP-ML, TİKKO, TKP-Kıvılcım, Devrimci Parti Güçleri gibi gruplar “MGK uzantısı ADKF üniversiteden defol!” diyerek ADKF’ye karşı savaş açmıştı. YENİ FİGÜRAN TGB’NİN KIŞLA ZİYARETLERİ Federasyonun resmî sitesinde Atatürk, Deniz Gezmiş ve Che Guavera’nın resimleri yan yana bulunuyor. Büyük bir öğrenci kitlesine hitap eden ADKF “Ordu Göreve” pankartından sonra toplum nezdinde büyük güç kaybetti. Bunun yerine bir başka oluşum devreye girdi: Türkiye Gençlik Birliği (TGB). Bu örgüt 19 Mayıs 2006 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde kuruldu. Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) bağlı bir oluşum. Kendilerini orduya yakın göstermek için büyük özen gösteriyorlar. “Ordunun yıpratıldığını” düşünen TGB’li gençlerin, İstanbul’daki bütün askerî kışlaları ziyaret edip moral desteğinde bulunduğu ileri sürülüyor. Aslında kendileri de bu durumu pek gizlemiyorlar. Geçtiğimiz yıl Geleneksel Atatürk Garnizon Koşusu süresince Kara Harp Okulu öğrencilerinin yanında yer aldıklarını kendi internet sitelerinde faaliyetleri arasında gösteriyorlar. Kuruluşunu ilan ettikten hemen sonra Anıtkabir’e çıkan TGB’liler aynı yılın Kasım ayında da Gazi Üniversitesi bünyesinde “Atatürk yolunda bağımsızlık ve Gençlik” konulu konferansta boy gösterdiler. Ama Türkiye Gençlik Birliği’nin esas etkinliklerinden biri Cumhuriyet Mitingleri’nde oldu. TGB Tandoğan, Gündoğdu, Çağlayan mitinglerini düzenleyen komitenin içinde yer aldı. AK Parti karşıtı eylemlerde bulunan grup, hükümetin ülkeyi sattığını ileri sürdü hep. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra saflarını daha da netleştirdiler. Marmara, Yıldız Teknik, İstanbul, Ankara, 9 Eylül 18 Mart, Cumhuriyet, Doğu Akdeniz gibi üniversitelerde düzenlenen başörtüsü karşıtı eylemlerde yer aldılar. Aynı grup, şu anda YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan aleyhinde gösteri ve protestolar yürütüyor. TGB’lilere göre Özcan bilim yuvası olan üniversiteleri yobazlaştırıyor. 40 ÜNİVERSİTEDE ÖRGÜTLÜ; LİSEYE DE HİTAP EDİYOR Türkiye Gençlik Birliği, 40 üniversitede örgütlü durumda ve buralardaki 65 öğrenci topluluğunu bünyesinde barındırıyor. TGB’liler bazı üniversitelerdeki öğrenci kulüplerini tekeline almış durumda. Atatürkçü Düşünce, Çağdaş Nesiller Yetiştirme Topluluğu gibi gruplarda yer alan TGB’nin en belirgin özelliği ODTÜ’deki Ulusal Bağımsızlık Cephesi ve Trakya Üniversitesi’ndeki Kuvayı Milliye Topluluğu’nda ortaya çıkıyor. Grubun birçok ilde Attila İlhan Kültür Merkezi bulunuyor. Kırmızı-Beyaz gençlik dergisinin yanı sıra liseli öğrencilere yönelik olarak da Genç Adımlar dergisi çıkarılıyor. Üniversitelerde etkinliğini artırmak isteyen grup, aynı zamanda dışarıdaki gençleri de eylem alanlarına çekebiliyor. Ulusalcı çizgide Türkçülükten ödün vermeyen TGB’nin İstanbul’daki örgütlenmesi 2 bin 500 ila 3 bin öğrenci civarında. “ERGENEKON”A TGB DESTEĞİ 2007 yılında ABD tarafından Türkiye ile ilgili hazırlanan “İnsan hakları raporunda” TGB’nin “demokrasi karşıtı grup” olarak gösterilmesi dikkat çekiyor. TGB’liler, Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında gözaltına alanın İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı İlhan Selçuk’a destek gösterilerinde de yer aldı. Cumhuriyet Gazetesi önünde toplanan grubun içinde yine TGB’liler vardı. Sol görüşe mensup öğrenci grupları bazı noktalarda birbirlerinden ayrı düşseler de son yıllarda ortak bir amaçları var: AK Parti hükümetine karşı durmak, başörtüsü serbestisine karşı çıkmak ve ‘laikliği’ korumak. Bu yüzden birçok defa birlikte hareket ettikleri oluyor. Türkiye Komünist Partili Gençler de bu yapılanmalardan biri. Komünist çizgiden ulusalcı çizgiye kaydığı için sık sık eleştirilen grup, başörtüsü özgürlüğüne karşı çıkarak kendi savunduğu komünist “özgürlük” ideolojisini de rafa kaldırmış oluyor. TKP lideri Aydemir Güler’in başörtüsünü gazeteci Hrant Dink cinayetini işleyen Ogün Samast’ın beyaz beresine benzetmesi TKP’nin asıl niyetini net bir şekilde ortaya koymaya yetiyor. 350 KİŞİYLE ORTALIĞI KARIŞTIRAN TKP’Lİ GENÇLİK Liderlerinden emir alan TKP’li gençlerin üniversitelerde taraftar avına çıktığı ve gruplarını büyüttüğü belirtiliyor. Birçok üniversitede örgütlü olan ve zaman zaman olaylara karışan TKP’li gençlik, AK Parti ve başörtüsü karşıtı eylemleri sürdürmeye devam ediyor. Her zaman patlamaya hazır bir bomba gibi olan TKP gençliğinin sağlam bir örgütlenmesi bulunuyor. Organize ve sistematik hareket eden TKP’liler, ferdî çıkışlar yapmıyor. Örneğin İstanbul’da sadece 50 kişiden oluşan bir çekirdek kadrosu olmasına rağmen yaptığı gösteri ve eylemleri her zaman ses getirdi. İstanbul’daki üniversitelerde toplam 350 kişiden oluşan TKP’li gençlerin her eyleme katılıp bindirilmiş kıtalar misali üniversiteleri dolaştığı Emniyet’çe tespit edilmiş durumda. Hukuk fakültelerinden iyi organize olan TKP’li gençler partinin eylemlerinde de halkı organize ediyor. TKP’li gençlerin görüşüne göre başörtüsü sadece sıradan bir simge değil: “Türban bugün siyasi simge olmasının ötesinde karşıdevrimci, dinci, gerici çevrelerin bayrağı haline gelmiştir. Bu bayrağın üniversitelere ve devlet kurumlarına sokulması karşıdevrimci güçler adına bir mevzi kazanımı anlamına gelecektir.” Bu noktadan hareketle meydanlara çıkan TKP’liler sadece şubat ayında çok sayıda eylem ve protesto düzenledi. BAŞÖRTÜSÜ BAHANE, GERİLİM O BİÇİM! Üniversiteleri hareketlendiren “provokatör” gençler yer yer toplumsal gerilimlere de sebep oluyor. 1 Şubat’ta Yurtsever Cepheli Emekçi Kadınlar ve Üniversite Konseyleri Derneği ile Beyazıt’ta ortak bir eylem yapan TKP’li öğrenciler başörtüsünün serbest bırakılmasını protesto edip AK Parti’ye karşı ortak mücadele çağrısı yaptı. 5 Şubat’ta başörtüsüne karşı çağrı yapan TKP’li öğrenciler 6 Şubat’ta başörtüsünün özgür bırakılmasını ve Anayasa düzenlemesini protesto için Meclis’e yürüdü. 12 Şubat’ta TKP’li öğrenciler Kocaeli ve Çukurova üniversitelerinde başörtülü öğrencilerin okula alınmasını protesto etti. ODTÜ’de 21 Şubat’ta Akademik dönemin açılışında “AKP’yi istemiyoruz” eylemi düzenleyen TKP’li öğrenciler yürüyüş yaptı. Şubat ayında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde stant açan ülkücü bir gruba saldırarak fakültede iki gün boyunca gerginliğe yol açtılar. Şüphesiz TKP’li öğrencilerin özgürlüklere karşı protesto ve eylemleri başka sosyalist gruplar tarafından şiddetle eleştiriliyor. TKP’nin İP’leştiğini ileri süren Sosyalist Gençlik Derneği, TKP’yi statüko yanlısı olmakla suçluyor şu sloganla: “En ‘komünist’ asker bizim asker! E haydi hayırlı tezkereler!” HÜKÜMET KARŞITI EYLEMLERDE BOY GÖSTERDİLER Geçirdiği tuhaf evrimden dolayı eleştirilen diğer bir grup ise Halkın Kurtuluş Partisi’ne bağlı Kurtuluş Partisi Gençliği (KPG). İşçi Partisi’nin Türkiye Gençler Birliği yapılanmasını “CIA’in sahte sosyalist partisi olan İP’in uzantısı” olarak gören bu örgüt, diğer sol grupları kabul etmiyor. KPG’liler, asıl devrimcinin kendileri olduğunu ileri sürüyor. Bu yüzden diğer öğrenci oluşumlarıyla aralarında sık sık gerginlik ve çatışma çıkıyor. Şubat 2007’de Cebeci kampüsü Hukuk Fakültesi’nde Sosyalist Gençlik Derneği ve Devrimci Gençlik Hareketi üyesi öğrencilerle kavga eden Halkın Kurtuluş Partisi mensubu gençler iki öğrenciyi bıçakladı. Bu grubun dikkat çekecek şekilde ortaya çıkması, 31 Aralık 2007’de Konak Meydan’ındaki gösteride oldu. Hükümet ve başörtüsü karşıtı gösteride açılan, üzerinde Atatürk ve Lenin’in yan yana bulunduğu afiş dikkat çekti. Afişte Atatürk ve Lenin’in yan yana konuluş gerekçesi ise şöyle yazılmıştı: “Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal ve En Büyük Müttefiki Lenin.” 7 Şubat’ta yine İzmir’de Yurtsever Yurttaşlar Platformu adlı grubun düzenlediği başörtüsü karşıtı gösteride de yer alan Kurtuluş Partisi Gençliği, ardından 9 Şubat’ta İzmir Konak Meydanı’nda KESK ve Alevi-Bektaşi Dernekleri’nin düzenlediği protesto mitinginde de “Şeriat Ortaçağ’dır” pankartını açtı. Hükümet, YÖK ve başörtüsü karşıtı eylemlerini sürdüren KPG, İzmir ve Ankara’daki üniversitelerde daha etkin. ODTÜ, Ankara Üniversitesi başta olmak üzere bu gruba mensup öğrencilerin çeşitli faaliyetleri bulunuyor. 8 Mart’taki eylemlerde, Alevilerin Kadıköy’deki mitinginde de boy gösteren Kurtuluş Partisi Gençliği Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ndeki öğrenci kavgasında da ortaya çıktı. KPG, sol grupların yanı sıra sağ cenah ile de ciddi gerilim yaşıyor. KPG, 15 Haziran 2005 tarihinde Halkın Kurtuluş Partisi’nin kurulmasından beri faaliyette. Parti, Hikmet Kıvılcımlı’yı önder olarak kabul ediyor. Nazım Hikmet’in arkadaşı olan Kıvılcımlı 1954’te Vatan Partisi’ni kurdu. Lenin’in eserlerinden birçok çeviriler yaptı. 1967’de İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği’ni (İPSD) kurdu. 12 Mart 1971 darbesinde arandığı için yurtdışına çıktı. Priştine doğumlu olan Kıvılcımlı, 11 Ekim 1971’de Belgrad’da öldü. DHKP-C VE PKK’YA BAĞLI GRUPLAR Üniversitelerde gösteri ve eylemlerde bulunan; etkinliği yukarıdaki gruplardan daha az olan yapılanmalar da var. Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ne (DHKP-C) bağlı Devrimci Gençlik bu alanda faaliyet yürütüyor. YÖK’ü protesto eylemleri yapan bu grupların son dönemlerde başörtüsü karşıtı eylemlerde görülmesi oldukça manidar. Çeşitli Alevi dernekleri tarafından düzenlenen eylem ve mitinglerde yer alan Devrimci Gençlik’in en etkili olduğu yer İstanbul Üniversitesi. Halk Bilimi Kuruluşu adında bir yapı içinde de yer alıyor. Yer yer Genç-Der imzasını da kullanan bu grup ile diğer gruplar arasında da kavgalar yaşanıyor. Bu daha çok alan paylaşımı ile ilgili bir durum. Ancak grup ile Sosyalist Gençlik Derneği ve Devrimci Gençlik Hareketi’nin bir gönül ilişkisi bulunuyor. Birilikte hareket ettikleri zamanlar da var. BOĞAZİÇİ’NDE BÜYÜK PROVOKASYON Bu öğrenci oluşumlarıyla zaman zaman birlikte hareket edebilen diğer bir grup ise terör örgütü PKK’nın üniversite yapılanması olan Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH). Yurtsever Gençlik özellikle Dicle, İnönü, 100. Yıl, Çukurova, Doğu Akdeniz gibi üniversitelerde etkin. İstanbul’da ise Boğaziçi Üniversitesi’nde eylem koyabilecek bir güce sahip. Araç kundaklamaları ve çeşitli gösterilerde terör örgütü lehine attıkları sloganlarla tanınıyorlar. Ancak bu grubun tehlikeli duruşu bazen farklı ortamlarda da yer alabiliyor. Örneğin Şubat ayı başında Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen “Başörtüsüne özgürlük” gösterisinde kalabalığın arasına karışıp sloganlar atmış, başörtüsü yürüyüşünde PKK lehine atılan sloganlarla provoke etmişlerdi. Kayıtlara geçen bu büyük provokasyon, daha fazla büyümeden son anda önlenmişti. Marksist, Leninist sol tandanslı öğrenci örgütlenmelerinin yanında sağ olarak tabir edilen gruplar da var. Ülkücü gençlerden oluşan gruplar da zaman zaman sol gruplarla girdikleri kavgalarda gündeme geliyor. Bütün üniversitelerde olan ülkücü gençler son dönemlerde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “itidal” çağrısına uymaya gayret ediyor. İslamcı Gençlik ve Müslüman Gençlik adındaki gruplar ise Ankara ve İstanbul’daki üniversitelerde boy gösteriyorlar. Ancak sayıları sanıldığı kadar çok değil. Üniversite kulüplerinde pek söz sahibi değiller. Ancak Müslüman Gençlik isimli grubun farklı tutumu dikkat çekiyor. Bu grup zaman zaman diğer sol gruplarla hareket edebiliyor. Emniyet kayıtlarına göre Müslüman Gençlik grubu da ulusalcı bir çizgide hareket ediyor. AKSİYON
<< Önceki Haber Başörtüsü bahane ise şahane olan ne? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER