Eğitime darbe Türkiye'yi ayağa kaldırdı

Beş ay önce katsayı yetkisinin YÖK'te olduğu yönünde karar vermesine rağmen düzenlemeyi iptal eden Danıştay'a tepki yağıyor.

Eğitime darbe Türkiye'yi ayağa kaldırdı

Kararın Türkiye gerçeklerini görmezden gelerek alındığını belirten iş dünyası, sorunun acil olarak çözülmesini istiyor. Sivil toplum ise Danıştay ve İstanbul Barosu önünde yaptığı eylemlerde meslek liselilerin eğitim hakkının gasp edildiğini dile getirdi. YÖK'ün üniversiteye girişte öğrenciler arasındaki katsayı farkını kaldıran düzenlemesini iptal eden Danıştay'a, toplumun tüm kesimlerinden tepki yağıyor. Meslek liselileri şoke eden kararı eleştiren iş dünyası, ortaya çıkan durumda asıl kaybedenin Türk sanayii olduğu görüşünde birleşti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, katsayı eşitsizliğinin hem ülke ekonomisi hem de gençlerin meslek sahibi olması açısından problem olduğunu vurgularken, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yardımcı, konuya ideolojik yaklaşmanın doğru olmadığına dikkat çekti. TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar, herkesi çok hassas davranmaya davet etti. Türk sanayiine ağır bir darbe vurulduğunu belirten TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral, "Tam problem çözüldü diye sevinirken bu kararın çıkması iş dünyasını şoke etti. İşsizlik artacak." tespitinde bulundu. Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, Danıştay'ı, ülke gerçeklerini dikkate almadan karar almakla eleştirdi. Tartışmaların odağındaki bir diğer kurum ise Danıştay'dan yasakçı kararın çıkmasına sebep olan İstanbul Barosu. YÖK'ün düzenlemesinin iptali için Danıştay'a başvururken 'Eşitlik eşit insanlar arasında olur.' ifadesini kullanan İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın'ın bu sözleri uzun süre tartışılmıştı. Katsayı adaletsizliğinin mimarı İstanbul Barosu'nun sicili kabarık İŞTE YASAKÇI KARNE * Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması doğru değil. * AK Parti hükümeti, yeni anayasa yapamaz. * Başörtüsü yasağı devam etmeli. * Mayınlı arazilerin temizlenmesine yönelik yasa yanlış. * Hrant Dink davasını yabancı avukatlar izleyemez. * Ergenekon sanıkları serbest bırakılsın. Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyen Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu yeniden gündemde. Kanadoğlu'nun önerisini hayata geçiren İstanbul Barosu, katsayı adaletsizliğini Danıştay'a taşıdı. Danıştay 8. Dairesi de önceki gün meslek liselileri şoke eden karara imza attı. Yasakçı kararın çıkmasını sağlayan Baro'nun sicili oldukça kabarık. Bu sebeple Taksim yürüyüşünde 'Darbeci baro Taksim'e hoş geldin' pankartı açan Genç Siviller kamuoyundan büyük destek gördü. Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak baroların öncelikli görevi. Bu yöndeki hükümler baroların yükümlülüklerini düzenleyen kanun maddeleri arasında bulunuyor. Ancak, bazı baroların faaliyetleri bu görev tanımına uygun değil. Aksine, yaptıkları eylemler tam tersi ideolojilere hizmet ediyor. Meslek liseleri ile düz liseler arasındaki katsayı eşitsizliğini gideren düzenlemeyi iptal için başvuran ve istediği sonucu alan İstanbul Barosu bu yüzden tartışmaların odağında. İstanbul Barosu'nun antidemokratik pek çok uygulamada imzası bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülen Leyla Şahin'in başörtüsü davasında devletin yanında müdahil olarak katıldı ve başörtüsü yasağının devam etmesi yönünde görüş bildirdi. Ardından stajyer avukatların staj eğitim merkezine başörtüsüyle girmesini yasakladı. Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını doğru bulmayan baro yönetimi, genel seçimlerde oyların yarısına yakınını alarak iktidar olan AK Parti hükümetinin yeni anayasa yapamayacağını savundu. İlgi alanında olmamasına rağmen Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin yasaya karşı çıktı. Paris Barosu avukatlarının, Hrant Dink cinayeti davasını izlemeleri için kendilerini davet etmeleri yönündeki talebini reddederken Türkiye-Ermenistan sınır kapısının açılmasına itiraz etti. Ergenekon soruşturmasına ilişkin girişimleri ve avukatları yönlendirdiği konuşmaları ortaya çıkan eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na tam destek verdi. 'EŞİTLİK EŞİT İNSANLAR ARASINDA OLUR' İstanbul Barosu'nun Muammer Aydın başkanlığındaki yönetimi son bir yıl içinde Ergenekon davası sanıkları için özgürlük isteyen girişimleri ile dikkat çekti. Ergenekon davası sanıkları Hurşit Tolon, Levent Ersöz ve Arif Doğan'ın tahliyesi için savcılığa başvururken Silivri'de süren 2. Ergenekon davasının ilk duruşmalarına yönetim kurulu olarak katıldı. Ücretlerin ödenmediği gerekçesiyle şüpheli ve sanıkların sivil mahkeme, savcılık ve emniyet ifadeleri için avukat atamazken, askerî mahkemelere görevlendirme yaptı. Baro Başkanı Aydın, YÖK'ün çıkardığı yönetmeliğin iptali için Danıştay'a başvururken, 'Eşitlik eşit insanlar arasında olur' ifadesini kullandı. Bu söz uzun süre tartışıldı. Baro, eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt adına her yıl ödül töreni düzenliyor. Bozkurt, "Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır. Köle olmaktır." sözüyle tanınıyor. Bu ödüle geçen yıl Eminağaoğlu layık görüldü. ERGENEKON SANIKLARINA ÖZEL İLGİ İstanbul Barosu, Ergenekon soruşturması şüpheli ve sanıklarını savunan açıklamalarını da yoğunlaştırdı. 'cadı kazanı' olarak tanımladığı Ergenekon davasına ilişkin sürekli basın açıklaması yaptı. Aydın ve yönetim kurulu üyeleri, Ocak 2009'da Sabih Kanadoğlu'nun evinin Ergenekon soruşturması kapsamında aranmasına tepki için kameralar karşısına geçti. 19 Ocak 2009'da Hurşit Tolon'un GATA'ya sevk edilmesi için çağrıda bulundu. Baro, Şubat 2009'da, Ergenekon davası sanıkları emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve emekli Albay Arif Doğan'ın 'sağlık' gerekçesiyle tahliye edilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Ayrıca, 'gözaltı, tutuklama, gizli tanık, teknik takip' başlıklı Ceza Muhakemesi Kanunu uygulamalarına ilişkin paneller düzenledi. Konuşmacı olarak ise Ergenekon davası sanığı Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş'ın aralarında bulunduğu Ergenekon sanıklarının avukatları çağrıldı. Baro önünde eylem nöbeti Danıştay'a başvurarak YÖK'ün katsayı düzenlemesini iptal ettiren İstanbul Barosu'na sivil toplum örgütlerinden tepki yağıyor. Baro önünde protesto gösterisi yapan Eğitim-Bir-Sen, Genç Siviller ve AK Parti İstanbul Gençlik Kolları, adaletsizliğin giderilmesi için anayasada değişiklik yapılmasını istedi. Genç Siviller adına konuşan Tansel Parlak, bu kararın sadece meslek liseliyi değil rakipleri ahlaksızca diskalifiye edilen her vicdan sahibi öğrenciyi yaraladığını söyledi. 28 Şubat sürecindeki Çevik Bir'in yerini Muammer Aydın, Batı Çalışma Grubu'nun yerini ise İstanbul Barosu'nun aldığını belirten Parlak, "Bugün postmodern darbe yok. Anlıyoruz ki o günlerden kalan emir ve komutçuların mirasçıları var." dedi. Eğitim-Bir-Sen İstanbul Şube Başkanı Emrullah Aydın "Türkiye yargıçlar devleti olmamalıdır." diye konuştu. AK Parti İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Erkan Kandemir ise şunları söyledi: "Gencecik yüreklerin eğitim hakkını gasp etmeye çalışan örümcek kafalı anlayışları esefle kınıyoruz." Eğitim-Bir-Sen üyeleri açıklamanın ardından baronun pencerelerine yumurta atarak tepki gösterdi. Emin Aktar (Diyarbakır Baro Başkanı): Yargı, özgürlükleri daraltıyor Temel hak ve hürriyetleri genişletmesi gereken yargı, özgürlükleri daraltıyor. Eşitlik, aynı statüdeki kişilerin aynı kurallara tabi olmasını kılar. Katsayıyı kaldıran YÖK kararı, eşitliğe hizmet eden bir karar. Yargının tutumu ise temel statüko ilkelerine sahip çıkmaktır. Karar adil değil, taraflı. Bu karar kabul edilemez. Hükümet, yeni bir yasal düzenleme yaparak, bu tür haksızlık ve eşitsizliklere son vermeli. Zeki Kahraman (Bursa Barosu Başkanı): Baronun taraf olması doğru değil Bursa Barosu olarak meslek liselerine uygulanan katsayıya yönelik bir araştırmamız olmadı. Daha çok eğitimcileri ilgilendirdiği için taraf olmadık. Danıştay'ın kararı eğitimde nasıl yankı bulur bilemiyorum, ancak biz Bursa Barosu olarak böyle bir konu için mahkemeye gitmezdik. Baronun her konuya taraf olmasını doğru bulmuyorum. İstanbul Barosu davacı olarak konuyu Danıştay'a taşımış, Danıştay da bunu kabul etmiştir. Ancak her konuya baronun taraf olması doğru değil. Kendimizi bu konuda taraf olarak görmüyoruz. Konunun uzmanları tarafından değerlendirilmesi gerekir. Konunun eğitimcileri ilgilendirdiğini dünüşüyorum. Harun Mertoğlu (Rize Barosu'nun eski Başkanı): Tamamen ısmarlama bir dava Tamamen siyasi amaçla verilmiş bir karar. Danıştay'ın kararıyla öğrenciler arasındaki eşitsizlik yasal hale getirilmek isteniyor. İstanbul Barosu'nun, hasım olarak böyle bir şikâyette bulunmaya yetkisi yok. Tamamen ısmarlama bir dava. Bu karar sadece imam hatip liselerinin önünü kesmeye yöneliktir. Ancak bunu açıklamaktan çekindikleri için tüm meslek liselerini mağdur etmektedirler. Selçuk Kozağaçlı (Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı): Danıştay siyasî denetim yapıyor Yasaya uygunluk hukuka uygunluk denetimi olmalı. Danıştay kendini siyasal iradenin yerine koyarak denetim yapıyor. Gerekçeli kararın hukuka aykırılık yerine siyasî denetim yapıyor olma ihtimalinden korkuyorum. Eğitim sistemi üzerinde bu kadar oynamak doğru değil. Yargı sistemi üzerinde kamplaşmadan vazgeçmeliler. Reşat Petek (Hukukçular Derneği üyesi ve eski Savcı): Bu ideolojik kararı kanunlarla açıklamak mümkün değil Karar hukuki değil ideolojik. Bu karar ile Danıştay daha önceki kararıyla çelişti. Bu kararın yürürlükteki anayasa ve kanunlarla açıklanması mümkün değil. Yürütmeyi durdurma kararı verilmesi için, dava konusu olayın hukuka aykırı olduğuna dair kuvvetli şüpheler bulundurması ya da telafisi imkânsız durumların doğmasına sebep olması gerekir. YÖK'ün aldığı kararda bu iki durum da yok. Anayasa'nın 131. maddesi ve 2547 sayılı YÖK Kanunu'nun 45. maddesine göre yükseköğretim kurumlarında öğretimi planlamak, düzenlemek ve yönetme konusundaki bütün kararları vermek YÖK'ün yetkisinde. Konu 2008 yılında Danıştay 8. Dairesi önüne geldi ve Danıştay da 'bu yetki YÖK'tedir' kararını verdi. Danıştay son kararla kendisini YÖK yerine koydu. Mehmet Şentürk (Trabzon Barosu Başkanı): Yeni kanuni düzenleme şart Karar eşitlik ilkesine aykırı. Danıştay'ın konuyla ilgili iki farklı karar vermesi de çelişki. Kesin çözüm için yeni bir kanuni düzenleme yapılması gerekiyor. Türkiye'deki en önemli sorunlardan birisi ara eleman konusu. Bu kararla mesleki okullara ilgi yine azalacak. Bir an önce bu eşitsizliğin giderilmesi gerekiyor. Bilal Çalışır (Boğaziçi Avukatlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı): Hukuka ve eşitliğe aykırı Katsayı uygulaması siyasî ve ideolojik bir karar olarak başlatılmıştı. Hukuk ve eşitliğe uygun tarafı yok. Kararı, eşitsizliğin mahkeme kararıyla tescillenmesi olarak değerlendiriyorum. 2547 sayılı kanunun 45. maddesinin bu hususla yakından uzaktan bir ilgisi yok. Prof. Dr. Halis Ayhan (Emekli YÖK üyesi): Gençleri yargı yönlendirmemeli Gençlerin umudunu mahkeme kararlarıyla frenlemek doğru değil. Çocuğun yeteneği ne ise o yönde okusun ki millete faydası olsun. Gelecek, mahkeme kararlarıyla değil, çocuğun kendi kararıyla şekillenmeli. Çocuklar hangi liseden mezun olursa olsun üniversiteye giriş sınavında aynı soruları çözüyor. Biri 100 alır, biri 80 alır. 80 alan çocuğu 100 alan çocuğun önüne geçiriyorsanız bu hukuka aykırıdır. Danıştay'ın kararını anlamakta zorlanıyorum. Üniversite hayallerimizle oynuyorlar Danıştay'ın YÖK'ün katsayı adaletsizliğini gideren değişikliğinin yürürlüğünü durdurma kararı, meslek lisesi öğrencilerini hüsrana uğrattı. Katsayının kaldırılmasıyla yeni hedefler belirleyip bu doğrultuda dershanelere yazılan öğrenciler, büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Danıştay kararının siyasi olduğuna inanan birçok öğrenci, "Kimse bizim üzerimizden siyaset yapmasın. Okuyup bu ülkeye faydalı bireyler olmak istiyoruz. Önümüze engel çıkarmayın." tepkisini gösteriyor. Ankara Çankaya Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi'nin son sınıf öğrencileri, haberi duyduklarında yıkıldıklarını ifade ediyor: "Üniversite sınavına 5 ay kala böyle bir kararın çıkması bizi sarstı. Tüm konsantremiz bozuldu. Üniversite hayallerimizi bitirip bizi, mağdur etmek mi istiyorlar?" Öğrencilerden Gözde İlhan, mimarlık okumak istediğini ancak kararın ardından bu imkanın ortadan kalktığını söylüyor. Sevgi, "Tüm zamanımızı üniversiteye girmek, iyi bir sınav performansı göstermek için ayarlamıştık. Şimdi ailemin dershaneye verdiği para da boşa gidecek." diyor. iyor. İzmir Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Makine Bölümü son sınıf öğrencisi Ekrem Erdinç, "Acaba Danıştay üyelerinin çocukları da meslek lisesinde okusaydı bu kararı yine verebilirler miydi?" diye soruyor. Harp Okulu'na gitmek istediğini belirten Ekrem, hayal kırıklığını şöyle ifade ediyor: "Bu kararla kazanma şansım kalmadı. Kendi bölümümün öğretmenliği dışında, dört yıllık fakültelere de giremem." Makine mühendisliği okumak isteyen Emre Kızıltoprak, büyük şok yaşıyor: "Biz de bu ülkenin çocuklarıyız. Yazık bize." Okulun başarılı öğrencilerinden Ulaş Gökgöz ise dün okula giderken uçak gövde motor mühendisliği kazanmayı hayal ettiğini, bugün sıfırdan plan yapmak zorunda kaldığını anlatıyor. Tarık Aslan, büyüklerine şöyle sesleniyor: "Üniversitede tek girebileceğim yer, makine öğretmenliği. Düz liselilerle aynı dersleri görüyoruz, onlar iyi yere giriyor, biz giremiyoruz. Bir an önce önümüzü açıKayseri Mimarsinan Endüstri Meslek Lisesi 11. sınıf öğrencisi Burak Kaban, kararın siyasi içerikli olduğunu düşünüyor. Burak, hiç kimsenin öğrencileri siyasete alet ederek onlar üzerinden siyaset yapmaya hakkının olmadığını vurguluyor. Kamu yönetimi okuyarak vali olmak istediğini dile getiren Burak, "Valilik hedefimin ellerimin arasından kayıp gittiğini düşünüyorum. Okumak, bu ülkeye faydalı bireyler olmak istiyoruz. Önümüze engel çıkarmak yerine problemleri çözmeye çalışsınlar." diye konuşuyor. Bayram Yalıca, katsayı problemi kaldırıldıktan sonra dershaneye yazıldığını ve derslerine daha fazla önem gösterdiğini söylüyor. Yeni kararla eğitim özgürlüklerinin ellerinden alındığının altını çizen Bayram, "Siyasetle alakamız olmamasına rağmen siyasi kararlara alet ediliyoruz. Kararın bir an önce düzeltilmesini istiyoruz." ifadelerini kullanıyor. Ekonomi okumayı hayal eden Mustafa Uzun da Danıştay'ın taraflı bir karar aldığına inanıyor. Mimarsinan Endüstri Meslek Lisesi idarecileri ise karardan sonra okulun telefonlarının kilitlendiğini bildiriyor. Velilerin problemin çözümü için ne yapılabileceğini sorduğunu aktaran idareciler endişeli: "Katsayı probleminin kalkması okul, öğrenci ve velilere çekidüzen vermişti. Ancak bu karardan sonra eski ilgisizlik ve başıboşluğun olmasından endişe ediyoruz." ZAMAN
<< Önceki Haber Eğitime darbe Türkiye'yi ayağa kaldırdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER