Ergenekon'da ilginç savunma !

Tutuklu sanık Behiç Gürcihan, Ergenekon'da savunma verdi. Ama savunması öyle ilginçti ki...

Ergenekon'da ilginç savunma !

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı ve Açık İstihbarat adlı internet sitesinin sahibi Halil Behiç Gürcihan, kendisine ait USB diskteki belgelerin eğitim amaçlı olduğunu belirterek, ''Ne bomba şemasının bir bomba yapma kastıyla ne de şifreli konuşma notlarının bir örgüt içi gizli iletişimle bağlantısı var'' dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada sorgusu yapılıp savunması alınan Gürcihan, bilgisayarındaki ''Operasyon Kırık Ay'' başlıklı metnin de iddia edildiği gibi terör örgütüyle ilgili değil, gerçek bir senaryo çalışmasının hazırlık metni olduğunu söyledi. Gürcihan, şöyle konuştu: ''Bütün bu fikri çalışmaların anlamsız, hukuksuz ve vicdansız bir niyet okuma ile bir terör örgütünün propaganda ve taban kazanma faaliyeti olarak değerlendirilmesi, Türkiye'de her türlü yaratıcı, edebi faaliyeti bir propaganda, taban kazanma faaliyeti olarak yorumlayacak faşizan bir yıldırma ortamına zemin hazırlayacaktır. 'Çuval Olayı' gibi Türk tarihinin en önemli olaylarından biri konusunda bir araştırmacı yazarın kitap ve senaryo çalışması yapmasında anormal ve hukuk dışı hiçbir unsur bulunmamaktadır. İddianamedeki sağlıksız ve hukuksuz mantık yürütme ciddiye alınırsa, Çuval Olayı'nı filmleştiren Kurtlar Vadisi ekibinin de Ergenekon terör örgütünün propaganda ve taban oluşturma faaliyetlerine hizmet ettiği fikri ortaya çıkacaktır ki bu durumda Türkiye'de yapılmış her fikir ve sanat faaliyeti bir terörist faaliyet gibi damgalanabilecektir.'' ''HÜKÜMET'E YÖNELİK TEK BİR İFADE YOK'' Ortada Türk Ordusu'nu yıpratan değil, onurlandıran bir çalışma bulunduğunu savunan Gürcihan, ''Ayrıca, söz konusu metinlerde Hükümet'e yönelik tek bir ifade olmadığı halde iddianamenin neye dayanarak bir hükümeti yıpratma ve dezenformasyon çabası aradığı anlaşılmamıştır'' dedi. Gürcihan, insanların toplumu ilgilendiren konularda yaratıcılıklarını ortaya koyarken ''hükümeti yıpratıyor mu?'' şeklindeki kıstaslara demokratik bir hukuk devletinde tabi tutulamayacağını söyledi. Gürcihan, internet sitesini Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda propaganda ve taban oluşturma faaliyetlerinde kullandığı yönündeki iddiaya ilişkin ise söz konusu internet sitesinde yer alan yazılardan örnekler vererek, ''Bu iddianın aksini kanıtlayacak lehte delil niteliğindeki onlarca yazı göz ardı edilmiştir'' dedi. ''RÖPORTAJ YAPMADIM'' İddianamede, Zekeriya Öztürk ile yaptığı bir konuşmanın yer aldığını ve burada Muzaffer Tekin hakkında ısmarlama röportaj yapmayı reddettiğinin görüleceğini, bu görüşmenin Açık İstihbarat adlı sitede daha sonra bir yazıya da konu edildiğini belirten Gürcihan, ''Bunlar, bir örgütün propagandasını yapan bir şahsın değil, yaşanan olaylar hakkında gerçekleri, örgüt üyesi olduğu iddia edilen şahıslarla ters düşme pahasına kamuoyuna açıklayan ve bunu yaparken gazetecilik ilkelerini gözeten bir şahsın davranışlarıdır'' değerlendirmesinde bulundu. Gürcihan, örgüt üyesi olduğu iddia edilen birçok isme ve temsil ettiği yapılara karşı açıkça tavır alan ve ihtilaflı bir konumda olan birinin örgüt üyeleri içerisinde yer almasının mümkün olmadığını söyledi. Muzaffer Tekin ve Zekeriya Öztürk'ü tanıdığını belirten Gürcihan, ''Fakat bu tanışıklık, Terörle Mücadele Kanunu ve TCK'daki örgüt üyesi şartlarına uymamaktadır. Söz konusu şahıslarla aramdaki iletişimin ne sıklığı ne de içeriği, bir örgütün üyeleri arasında bulunması gereken hiyerarşik yapıyı ve bilerek, isteyerek örgütün amaçlarına hizmet etmeyi kanıtlar nitelikte'' dedi. Gürcihan, ''Eğer Ergenekon terör örgütü diye bir örgüt var ise ve Muzaffer Tekin ile Zekeriya Öztürk bu örgütün üst düzey yöneticileriyse, benim üstlerimden gelen bu röportaj talebini geri çevirmem hangi örgüt hiyerarşisi ve üyelik disipliniyle açıklanabilir?'' sorusunu yöneltti. Muzaffer Tekin ile tanışıklığının, intihar girişiminden sonra kendisiyle röportaj yapmak amacıyla gerçekleştiğini ifade eden Gürcihan, bu çerçevede Tekin'in ofisine 4-5 kez gittiğini, röportaj vermeyeceğini anlaması üzerine ziyaretlerinin sona erdiğini söyledi. Gürcihan, ''Kendisiyle bu dönemde yaptığım görüşme de bilgi almak ve röportaj talebimi tekrarlamak amacıyla olmuştur'' dedi. ''BOMBA ŞEMASI EĞİTİM AMAÇLI'' Evinde bulunan taşınabilir USB diskteki silinmiş bomba şeması ve şifreli konuşmaya dair notlara ilişkin ise Gürcihan, 2002 yılında danışmanlığını yaptığı Ankara Emniyet Müdürlüğüne ait bir proje bünyesinde bir grup polisi ABD'de bilgisayar eğitimine götürdüğünü, bu eğitimde yabancı firmanın kendilerine söz konusu flash diski hediye ederek, bir eğitim çalışması olarak disk bünyesindeki silinmiş dosyaları bulmalarını istediğini anlattı. Gürcihan, söz konusu bomba şemasının bu çalışmaya ait olduğunu ifade etti. İddianamede, şifreli konuşmalarla ilgili notlar bulunduğunun belirtildiğini söyleyen Gürcihan, söz konusu şifreli konuşma notlarının Ergenekon terör örgütü olduğu iddia edilen yapıyla alakalı değil, 2000'li yılların başında hassas bir teknolojiyle ilgili görüşmeye ilişkin olduğunu dile getirdi. Gürcihan, şunları söyledi: ''Teknoloji ve güvenlik konularıyla ilgilendiğimi ve o sırada babamın Genelkurmayda görevli olduğunu bilen bir arkadaşım üzerinden bağlantıya geçen bir grup, ellerinde Türkiye'ye getirmek istedikleri hassas bir teknoloji olduğunu ve bunu ilgili makama sunmak istediklerini belirtmişlerdir. Bunun üzerine Genelkurmayın ilgili birimiyle bağlantıya geçilmiş, görüşmede yarar olacağının belirtilmesi üzerine söz konusu kişilerle görüşme gerçekleştirilmiştir. Teknolojinin hassasiyeti ve görüşülen kişilerin olası kötü niyetleri göz önüne alınarak, görüşme iddianamede sözü edilen şifreler üzerinden yapılmıştır. Görüşme sonucunu Genelkurmaya raporlamış ve söz konusu teknolojiyle ilgilenmediklerinin belirtilmesi üzerine ilgili grupla bağlantımı kesmiştim.'' Bugüne kadar teknoloji ve güvenlik konularında emniyet dahil birçok kurum bünyesinde proje yürüttüğünü söyleyen Gürcihan, ''Ne bomba şemasının bir bomba yapma kastıyla ne de şifreli konuşma notlarının bir örgüt içi gizli iletişimle bağlantısı var'' dedi. ''ÖZTÜRK İLE KERİNÇSİZ ARASINDA İLETİŞİMSİZLİK YAŞANDI'' Gürcihan, şöyle devam etti: ''Kuvvaimilliye.net sitesinin sahibi Bekir Öztürk, sayfalarını Kemal Kerinçsiz'e açtı ve Milli Güç Platformunu kendi okuyucu kitlesine duyurdu. Bekir Öztürk, okuyucuları nezdinde bir dernekleşme çalışması yürütürken, Kemal Kerinçsiz de Milli Güç Platformunu dernekleştirme çalışmaları yürütmeye başladı. İkisi arasında hangi çatı altında birleşileceği konusunda iletişimsizlik yaşandı.'' Taraflar arasında karşılıklı suçlamaların yaşanması üzerine, iki grubu da tanıdığı ve kavgayı anlamsız bulduğu için görüşmeler yaptığını, ayrıca iki tarafın da hatalarını ortaya koyan bir yazıyı sitesinde yayınladığını söyleyen Gürcihan, şunları kaydetti: ''İddianamede söz konusu yazı ve konu edindiği barıştırma çabaları, kendi içinde çelişkili ve bozuk bir anlatımla bir örgüt faaliyeti havasında anlatılmaktadır. İddia o kadar asılsız bir zemine oturtulmuştur ki bir yandan söz konusu dernek ve sivil toplum kuruluşlarının aslında Ergenekon çatısı altında planlanmış farklı kesimlere yönelik örgüt birimleri olduğu iddia edilmekte, diğer taraftan bu iki sivil toplum kuruluşunun birlikte bir dernek bile kuramayacak ve ulu orta kavga edecek kadar ayrı düştüğünü ortaya koyan bir yazı bu iddiaya kaynak gösterilmektedir. İddianame, 'bunlar aynı örgütün iki birimi iseler daha kurulmadan nasıl birbirine düştüler?' sorusuna cevap verememektedir. Ayrıca, söz konusu kişileri tanımak suç olmadığı gibi, zamanında birbirinin arkadaşı olan insanları, aralarının bozulması üzerine barıştırmaya çalışmak bir terör örgütü faaliyeti değil, insani bir çabadır. Ülke adına siyaset yapan insanları birlikte hareket etmeye teşvik etmek de en fazla siyasi bir faaliyet olarak tanımlanabilir ki anayasal koruma altındadır.'' Ümit Sayın ile aralarında hukuki bir ihtilaf bulunduğunu ve savcılık makamının bu ihtilafı kendisinin aleyhine kullandığını savunan Gürcihan, kendisine yöneltilen suçlamaların temel dayanağının sanık Ümit Sayın'ın 23 Mayıs 2008 tarihli ek ifadesi olduğunu söyledi. SESAR araştırma şirketinde 2002-2005 yılları arasında çalıştığını ve son dönemde başkan yardımcılığı görevinde bulunduğunu anlatan Gürcihan, SESAR Başkanı İsmail Yıldız ile 2005'te anlaşmazlığa düştüklerini ve yollarını ayırdıklarını kaydetti. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR İLE İLİŞKİSİ Davanın sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir ile sadece iki kez Kadıköy'de bir kafede sohbet etmek amacıyla buluştuklarını söyleyen Gürcihan, Özdemir'in bir ifadesinde, aralarındaki konuşmayı çarpıtarak, doğru bilgilerin yanına yanlı bilgiler ekleyerek, hakkında iftiralarda bulunduğunu ve savcılığın bu iftiraları ciddiye aldığının görüldüğünü söyledi. Gürcihan, şunları kaydetti: ''Eğer Asuman Özdemir medyaya yansıyan beyanlarında belirttiği üzere hakkımda iftiralar içeren bu ifadeyi psikolojik baskı altında imzalamış ise bu durumda bu usulsüz ve hukuksuz uygulamayı yapan görevlilerin tespitini isteyip, bu ifadeyi tutuklama gerekçesi olarak kullanan savcı Zekeriya Öz hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Eğer Asuman Özdemir hakkımda iftiralar içeren bu ifadeyi kendi özgür iradesi ile imzalamış ise bu durumda da Özdemir hakkında suç duyurusunda bulunacağım.'' Gürcihan, Bekir Öztürk'ün kendisine yönelik olarak kullandığı ''7 gün 24 saat emrindeyim'' ifadesinin, toplumda iki insan arasında saygı ve sevgiyi ifade etmek için kullanıldığını söyledi. Gürcihan, ''Ortada Behiç Gürcihan'ın yönlendirdiği bir Bekir Öztürk ve Oktay Yıldırım değil, bir olayda görüş alışverişinde bulunan iki arkadaş vardır'' dedi. ''YILDIRIM'IN HİÇBİR YASA DIŞI FAALİYETİNE TANIK OLMADIM'' Oktay Yıldırım ile yaklaşık 2 yıl önce tanıştıklarını ve arkadaşı olduğunu söyleyen Gürcihan, şöyle devam etti: ''Bir asker olarak görev yaptığı dönemde ülkesi adına gösterdiği fedakarlıklardan dolayı saygı duyduğum Oktay Yıldırım'a, kalemi de güçlü olduğu için sitemde bir köşe açtım. Arkadaşı olduğum dönemde Oktay Yıldırım'ın hiçbir yasa dışı faaliyetinden haberdar olmadığım gibi tanık da olmadım. Oktay Yıldırım'ın sitemde yayınlanan yazılarında da hiçbir yasa dışı unsur yoktur. Emniyet Genel Müdürlüğü bile söz konusu soruşturmaya kadar Ergenekon terör örgütüne ilişkin bir bilgiye sahip olmadığını açıkça beyan etmişken, Oktay Yıldırım bu iddianamede iddia edildiği gibi örgütün üyesi ise kendisiyle ayda 2-3 kez buluşup sohbet eden birisi olarak bu faaliyetlerinden ve böyle bir örgütün varlığından haberdar olmam söz konusu olamaz.'' ''Yasaklanan bilgileri temin etmek'' suçlamasına ilişkin olarak da Gürcihan, evinde bulunan belgenin gizli belge olarak nitelenen belgeyle aynı olmadığını, bu belgeyi de içinde barındıran ve kitapçı dükkanlarında satılan bir kitabın kopyası olduğunu söyledi. Gürcihan, ''Suça konu edilen belge ve bilgiler gizliyse, savcı neden bu gizli bilgileri iddianameye koyarak daha da yayılmasına vesile olmuştur?'' diye sordu. Bir dizüstü bilgisayarın içindeki ''kopya milletvekillerialbüm.xls'' isimli dosyaya ilişkin ise Gürcihan, bilgisayarın kendisine değil, bir zamanlar başkan yardımcılığını yaptığı ve ihtilaflı bir şekilde ayrıldığı SESAR firmasına ait olduğunu ileri sürdü. ''Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs'' suçlamasına ilişkin olarak internette yazmış olduğu 2 yazıyla ilgili bilgi veren Gürcihan, bu iki makale incelendiğinde, makalelerin hedefinin yargı değil, medya ve medyadaki yanlış bilgilendirmeler olduğunun görüleceğini söyledi. Gürcihan, ''Bu soruşturma sürecinde adil yargılamayı etkileme suçunu işleyen birisi varsa, o da bizzat bu iddianameyi kaleme alan Savcı Zekeriya Öz'dür. İlgili suç duyurusunu ayrıca mahkemeye ileteceğim'' diye konuştu. İddianamenin kötü bir Türkçe ile yazıldığını ileri süren Gürcihan, ''Bu iddianameyi Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday göstermek istiyorum'' dedi. Bilgisayar hard diskine evinde el konulduğu an ile emniyette kopyasının (image) alındığı an arasında yasa dışı bir müdahaleye maruz kalmayacağının hiçbir garantisi olmayacağını ileri süren Gürcihan, şunları kaydetti: ''Nasıl suç mahallinde ele geçirilen delillerin emniyete götürüldükten sonra tutanağa bağlanması hukuka aykırı ise bir bilgisayarın verilerinin de olay mahallinde, şahitler huzurunda teknolojik olarak bağlanması yerine, emniyette bu işlemin yapılması aynı mantıkla hukuka aykırıdır.'' ''TEORİDE DOĞRU, AMA PRATİKTE YANLIŞ UYGULAMA'' Bilgisayar disklerinin inceleme tutanaklarında ''acquisition hash'' ve ''verification hash'' değerleri üzerinden verilerin değiştirilmediğinin kanıtlanmaya çalışıldığını söyleyen Gürcihan, bunun teoride doğru, ama kendilerinin maruz kaldığı pratikte yanlış bir uygulama olduğunu savundu. Ayrıca, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile bazı gazeteciler arasında iletişim kayıtları olup olmadığının ilgili yerden istenmesini talep eden Gürcihan, 4 gazetecinin ismini verdi. Gürcihan ayrıca, Cumhuriyet Savcısı Öz'ün ve emrindeki kolluk kuvvetlerinin, adliyeye çıkartılması sırasında gerekli tedbirleri almayarak, elleri kelepçeli şekilde görüntülenmesine sebep olduğunu ileri sürdü. İddianamede adı geçen birçok kişiyi tanımasına rağmen bunların birçoğundan hoşlanmadığını ve ihtilaflı olduğunu söyleyen Gürcihan, ''(Bu insanların birçoğu birlikte bırakın bir terör örgütünü, kooperatif bile kuramaz) dedim'' şeklinde konuştu. Gürcihan, ''Karşı karşıya kaldığım usulsüzlüğün basit bir hatalar zinciri değil, şahsım ve üyesi olduğum millet ve sahibi olduğum devlet adına ne vahim bir hukuksuzluğu, vicdansızlığı ve akıl dışılığı temsil ettiğini göstermek istedim. Şahsıma karşı ortaya koyulan esasın nasıl bir usulden kaynaklandığını görmeniz, sadece şahsım için değil, bu iddianamenin, devletimize ve milletimize sızmış çetelerin yanı sıra hukuk sistemimize sızmış zihniyet virüslerinin de temizlenmesi için fırsat olacağını ümit edenler adına önemlidir'' dedi. AA
<< Önceki Haber Ergenekon'da ilginç savunma ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER