Üstel: Gezen de Alasya da hoşgörüsüz

Ergenekon'dan İstanbul'a, kitaplardan Galatasaray'a birçok konuda kalem oynatan Üstel, hakkında az bilinenleri anlattı.

Üstel: Gezen de Alasya da hoşgörüsüz

Uzun yıllar televizyonda "Gecenin Konukları "programını yapan Aziz Üstel, şimdilerde Star Gazetesi'de yazıyor. "Efendim ben haftaya yine buradayım, beklerim." On yıl boyunca yaptığı Gecenin Konukları programını bu sözle kapattı. Televizyonun ilk talk show programını TRT'de başlattı. Kenan Evren'in emriyle işine son verilmesinin ardından Star televizyonunda 500'den fazla programa imza attı. Uzun yıllar köşe yazarlığı da yapsa hep Gecenin Konukları ile anıldı Aziz Üstel. Bir eli ceketinde duruşu, ayak ayak üstüne atışı, kahkahaları, programın kapanış anonsu hiç unutulmadı. Üstel, şimdilerde Star Gazetesi'nde yazıyor. Ergenekon'dan İstanbul'a, kitaplardan Galatasaray'a birçok konuda kalem oynatıyor. Üstel'le hakkında az bilinenleri ve gündemi konuştuk. Uzun zamandır Star gazetesinde yazıyorsunuz. Daha önce de farklı gazetelerde köşe yazarlığı yaptınız. Ama sizi insanlar daha çok televizyondan tanıyorlar. En çok da "Gecenin Konukları" programından... Bu durum değişti mi? "Gecenin Konukları" on yıl sürdü. Beş yıl da Ömer Çavuşoğlu ile CNN Türk'te spor programı yaptım. Çoğunluk Gecenin Konukları programıyla hatırlıyor. Müthiş moralim bozuluyor. Kocaman adam geliyor. Yanında çocukları. 'Abi ben sizi çocukluğumda seyrederdim' diyor. Birdenbire kaç yaşıma geldiğimi anlıyorum. Hangi tarihte başlamıştınız programa? 1988'de TRT'de başladık. 50'ye yakın program çektik. Sonra Star Televizyonu'nda sürdü. Türk televizyonlarındaki ilk talk show sanırım. O zaman talk show diye bir kavram yoktu zaten. Biliyorsunuz TRT'de insanlar kartondan kesilmiş gibiydi. Boyutsuz; etten, kemikten, deriden değildi adeta. İnsan, babasıyla bile sayın diye konuşurdu. Ben bunları yıktım. Mesela Ferhan Şensoy'u çıkardım. Ferhan benim çocukluk arkadaşım. "Naaber Ferhancığım, hoş geldin." dedim. İnsanlar şaşırdı. Ona alışmaları zaman aldı. O güne kadar görülmemiş bir şeydi. TRT'de niye devam etmediniz? Altı ay kadar sürdü TRT'de. Sonra meşhur hikaye, çok anlatmışımdır. Kenan Evren'in emriyle işime son verildi. Nasıl oldu bu? Kenan Evren, TRT Genel Müdürü Cem Duna'ya diyor ki, "Bu saygısız bir adam. Benim karşımda bacak bacak üstüne atıyor, sigara içiyor." O dönemde televizyonlarda sigara içiliyordu-. Şikâyetçi oluyor. Cem Bey, "Evren, seni görmek istemiyor." dedi ve işime son verildi. En çok seyredilen, en çok reklam alan programdı. Sonra Star'a geçtiniz... 500'den fazla program çektik Star'da. En çok seyredilen, reklam alan programdı. 1998'de mi bitti Gecenin Konukları? Evet. Müthiş sıkılmıştım. Türkiye'de çok ünlü insan olduğunu varsayarız. Yazarı, çizeri, oyuncusu, tiyatrocusu, şarkıcısı bizim programa çıktı. İkinci üçüncü kez çıkarmaya başlamıştık. Bıraktım. Bir de bu tür işleri yaparken karışınızdaki insanın söyleyecek sözü olması lazım. Yeni ünlenmiş insanları programa almaya başlamıştık. Çok yavan geçiyordu. Hanım kızlarımız dökülmeye başladı. Bir de benden korkmaya başladılar. Bir kitaptan, bir şairden bahsediyorsun, bön bön suratına bakıyor. Bu tür insanların sayısı da artmıştı. Programı bitirdik. Bir daha o formatta program yapmadınız. Teklif alıyor muydunuz? Teklif edenler oldu. Ama tekrara düşecektim. Kabul etmedim. Beyaz'ın, Okan Bayülgen'in programlarını izliyor musunuz? Onlarınki eğlence programı. Şov programı yapıyorlar. Oraya gelen çoğu insanın konuşacakları bir şey de yok. Okan Bayülgen değil ama Beyaz'ın kültürü fevkalade sığ. Oturup ciddi bir diyalog geliştirecek durumda değil. Biz çok ciddi konuları da konuşurduk. Şiirden, edebiyattan, sanattan bahsederdik. Bunları konuşabilmek için bilmek gerekir. Bu konularda fikrin yoksa olay goy goy üzerine kuruluysa program talk show olmaktan çıkıyor. Köşe yazarlığınız pek bilinmiyor. Hangi gazetelerde yazmıştınız? Spor yazdım, siyaset de yazdım. İlk kez Star'da başladım köşe yazarlığına. 1990'lı yılların başlarında Hürriyet'te köşe yazarlığı yaptım. Sonra Günaydın, Güneş ve Tercüman'da yazdım. Star'da değişik konulara girme fırsatım oldu. Ergenekon'u yakından takip ediyorum. Beni heyecanlandırmıştı. Ama bu konuyu yazmaktan sıkılmaya başladım. Açılan davalar kaç yıl sürecek, nasıl bir sonuca varacak, bu konular üzerinde yazmanın fazlaca bir anlamı yok. Ama bir kısım insanlar Ergenekon'a inanmıyor. CHP, Ergenekon sanıklarını Meclis'e taşıyor... CHP zihniyeti için onların gözünde darbe yapmak, darbeye teşebbüs etmek ayıp veya suç değil. Kendi dünya görüşleri iktidar değilse darbe olur onlara göre... Bence böyle bakıyorlar. Darbe benim içinse en korkunç şey. Atanmışın, seçilmişi alaşağı etmesi kadar korkunç bir şey olamaz. O zihniyet de size yandaş diyor... Asıl yandaş onlar. Biz AKP'yi eleştiriyoruz da. Ama benim yandaş olduğum konular var. Ben kılık kıyafetin serbestisinden yanayım. Özgürlüklerin, demokrasinin yandaşıyız. İnançlara saygılıyız. Bizim yandaşlığımız bu. Bunları Tayyip Bey değil de bir başkası savunursa onu desteklerim. Tayyip Bey bizim babamızın oğlu değil, akrabamız hiç değil. Bir çıkarımız yok. 12 Eylül'de gözaltına alındım, demiştiniz. Suçunuz neydi? 12 Eylül darbesinden evvel Bilgi Yayınevi'nin editörlüğünü yapıyordum. Kemal Tahir'in kitaplarını biz basıyorduk. Kitaplar toplandı. Yorgun Savaşçı ve Devlet Ana kitaplarından dolayı sorgulandık, içeri atıldık, dayak yedik. Çok bilinmese de birçok kitabın da çevirmenisiniz... Elli küsur kitap çevirdim. Bunların içinde çok satan Guguk Kuşu, Otomatik Portakal gibi kitaplar var. Binin üzerinde de sinema ve dizi çevirdim. Çok meşhur dizi Dallas, San Francisco Sokakları benim çevirdiğim filmlerdi. Ne yapacaksın, ekmek parası. Editörlüğe nasıl başlamıştınız? Küçük yaşta ailemle Amerika'ya gitmiştik. 20'li yaşlarımda döndüm. Bilgi Yayınevi'nde işe başladım. Orada Kemal Tahir'i tanıdım. Yine Bülent Ecevit, İsmail Cem... Yayınevi sayesinde yazar çizer tanıma fırsatım oldu. O dönemde çok komik şeyler yaşadım. Komik şeyler derken? TRT'de yasaklar dönemiydi. Herkese düşmansın. Yunanistan düşmanınız. TRT'de Yunan, Atina, Ortodoks gibi kelimelerin kullanılması yasak. Bir film almışlar, Yunanistan'da geçiyor. Atina var, Akropol var. Faruk Bayhan o zaman TRT'de dış alımlar sorumlusuydu. "Faruk, biz bunu yayınlayamayız." dedim. Film Yunanistan'da geçiyor. "Sen bir şeyler yaparsın." dedi. Ben de filmi çevirirken Yunanistan'ı Portekiz yaptım. Atina Lizbon oldu. *** ÇİZGİ FİLMDE ARI, HOROZU SOKUYOR DİYE SORGULANDIM "1983 seçimlerine az kalmış. Sabah beşte kapımız çalındı. Bir asteğmen, bir başçavuş, 'Yürü gidiyoruz' dediler. Giyindim çıktım. Kapıdan içeri girdik. TRT yöneticileri de var. Dört kişiyiz. Bir hakim binbaşı "Bunu nasıl yaparsınız?" diye yüksek sesle bağırıyor. Biz "Ne yapmışız?" dedik. "Ben sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum." dedi devam etti: "Bu arı niye horozu sokuyor?" İşin aslını öğrendik biraz sonra. TRT'de bir çizgi film gösterilmiş. Film çiftlikte geçiyor. Bir arı, horozu kovalayıp sokuyor, horoz kaçıyor. Turgut Özal'ın partisi ANAP'ın amblemi arı, Turgut Sunalp'in partisi MDP'nin amblemi horoz. Beş bin yıl düşünsen aklına böyle bir yorum gelmez. Hakim üç yıl hapsinizi isteyeceğim, dedi. İki gün nezarethanede kalıp çıktık. Askerlere karşı sempatim nerden kaynaklanıyor, görüyor musun!" *** TİYATROCUNUN YAPTIĞI BİDON KAFALILIK Müjdat Gezen bir televizyon programında milleti aşağılayan bir kelime kullandı. Yine Zeki Alasya'nın "Sahnede namaz kılınacaksa hiç açılmasın." açıklaması var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Onlar benim dostlarım. Ama yandaşlıktan kurtulamıyorlar. Yaratıcılık yönleri çok güçlü olan insanlar. Ama hoşgörüsüzlermiş. Benim gibi giyinmiyor, benim gibi düşünmüyor diye bir insan nasıl dışlanır? Bunlar beni son derece rahatsız ediyor. Açıklamadan sonra ne Zeki'yi gördüm ne Müjdat ağabeyi. Görsem söyleyeceğim. Yıllardır sohbet ettiğim insanların nasıl böyle konuşabildiklerini anlamıyorum. Sümeyye Erdoğan'a yapılan hakaret var... Tayyip Erdoğan'ın kızı olduğunun bilinciyle yapılmış değil. Başı örtülü diye bu saygısızlık yapılıyor. Bu bidon kafalılıktır. Hiçbir tahammülleri, hoşgörüleri yok. Ben tiyatroda gümüş matarasını açıp konyak çeken hanımlar bilirim. Oturduğu yerden kalkıp sigara içip gelen insanlar bilirim. O tiyatrocu tamamen başörtüsüne takmış. Böyle terbiyesizlik olmaz. Niye bu kadar tahammülsüz olduk? Mahalle baskısı bu. Müjdat'ın da yaptığı mahalle baskısı, Zeki'nin yaptığı da. Herkes aynı tordadan çıksın istiyorlar. Bu faşistliktir. Faşizan düşünce budur. Müjdan Gezen faşistliği kabul etmez ama... Bilmiyor ki faşizmin ne olduğunu. Bu tür düşünen insanlar için geçerli faşist lafım. Kılık kıyafet, eğitim ayrımı yapan herkesin yaklaşımı faşizancadır. Niye herkes benim gibi düşünsün ki?
<< Önceki Haber Üstel: Gezen de Alasya da hoşgörüsüz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER