Hukuk garabetinin 100. günü

Dizi senaryosu gerekçe gösterilerek terör örgütü yöneticiliğiyle suçlanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, 100 gündür hapiste.

Hukuk garabetinin 100. günü

Hukuksuzluğa tepki gösteren meslektaşlarından ise ortak çağrı geldi: “Karaca’nın tutukluluğu evrensel hukuk normlarıyla izah edilemez. Derhal serbest kalmalı.”

14 Aralık özgür medyaya darbe operasyonundan sonra yaşanan hukuksuzluk devam ediyor. Savcı Hasan Yılmaz’ın yürüttüğü soruşturmada, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında hiçbir somut delil gösterilmeden suç üretildi. Dumanlı, Zaman’da yayımlanan 1 haber ve 2 makale sebebiyle suçlandı. Bir dizi senaryosu gerekçe gösterilerek terör örgütü kurmakla suçlanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca da tam 100 gündür cezaevinde kalıyor. Proje mahkemelerin verdiği kararla tam bir zulme dönüşen tutukluluğa, basın kuruluşları ve gazeteciler sert tepki gösterdi. Karaca’nın bir an önce serbest bırakılmasını isteyen meslektaşlarının görüşleri şöyle:

Pınar Türenç (Basın Konseyi Başkanı):

'100 GÜNDÜR TUTUKLULUĞUN İZAHI YOK'

Hidayet Karaca’nın hukuki gerekçeleri açıklanmaksızın, 100 gündür cezaevinde tutulmasının nedenini, evrensel hukuk normlarıyla izah etmek çok zor. Oysa Türkiye bir hukuk devletidir ve bunun da gereği yapılmalıdır. Karaca’nın tutuksuz yargılanmasını bekliyorum.

Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı):

'NE YAZIK Kİ TÜRKİYE'DE HUKUK İŞLEMİYOR'

Karaca’nın tutuklanması başından beri hukuksuz bir şekilde işleyen bir süreçti. Bir soruşturma konusu olabilir ama biz her zaman için gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz. Ne yazık ki Türkiye’de hukuk işlemediği için ve bu tür davalar politik ve ideolojik dava haline geldiği için birçok gazeteci de olduğu gibi Hidayet Bey de cezaevinde. Bunu kabul etmiyoruz. En kısa sürede özgürlüğüne kavuşmasını ve mesleğinin başına dönmesini talep ediyoruz.

Halit Esendir (Medya Etik Konseyi Başkanı):

'BU AÇIKÇA GÖZDAĞIDIR. MESLEĞE YAPILMIŞ BİR SANSÜRDÜR'

Hidayet Karaca’nın, haksız ve hukuksuz olarak Ergenekon ve Balyoz darbecilerinin kaldığı Silivri’de hapiste tutulması gazetecilik mesleğine yapılmış en büyük baskıdır. 4 yıl önce oynamış bir dizide geçen bir konuşmanın bahane yapılarak terör örgütü kurmak gibi bir iddia ile tutuklanması kabul edilemez. Bu, açıkça bakanların ve çocuklarının karıştığı Reza Zarrab merkezli büyük yolsuzluk ve hırsızlık haberlerini yapan medyaya ve gazetecilere verilen bir gözdağıdır. Mesleğe yapılmış bir sansürdür. Hidayet Karaca’nın ardından gazeteci Mehmet Baransu’nun tutuklanması bardağı taşırmıştır. Dünya bu olaylar karşısında sert tepkiler vermiştir. Bir an önce tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını arzu ediyoruz.

Metin Yıkar (Samanyolu Haber Genel Yayın Yönetmeni):

'DEMOKRASİ İLE YÖNETİLDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ AMA OLANLARDAN BUNU ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'

Hidayet Bey’in içeride bulunması kumpas ile alakalı bir şeydir. Bahsedilen bir dizi, bir dizinin içinde bir bölüm. O bölümün içinde sadece bir replikten bahsediliyor. Ve bu replikte geçen birkaç cümleden dolayı hapiste tutuluyor. Bu birkaç cümlede hem Emniyet hem de TSK arşivlerinde zaten gördüğümüz Tahşiye adı verilen örgütten bahsediliyor. Devletin kayıtlarına geçen bir ifadenin dizide geçtiğinden dolayı bir medya grup başkanının hapiste tutulmasının algıdan başka bir şey olmadığını artık herkes görüyor. Bu başlı başına bir garabettir. Demokrasi ile yönetildiğimizi düşünüyoruz, fakat demokratik bir ortam da fikirlerinden dolayı gazetecilerin hapislere atılmasını anlamamız mümkün değil.

Erol Önderoğlu (Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi):

'GAZETECİ TUTUKLAMALARINDAN BİR TÜRLÜ VAZGEÇİLMEMESİ ENDİŞE VERİCİ'

Hidayet Karaca’nın tutuklanması kadar, tutukluluğunun uzatılmasından da toplumsal bir fayda çıkacağına inanmıyoruz. Geçmişte diğer medya özgürlüğü savunucuları gibi Sınır Tanımayan Gazeteciler de kimi zaman medyanın hakkaniyetsiz yayınlarına hedef olduysa da, ne Karaca’nın ne de herhangi başka bir medya temsilcisinin hapsedilmesini savunacak değiliz. Toplumsal barışı kırılganlaştıran bir faktör olarak gazeteci tutuklamalarından bir türlü vazgeçilmemesi de endişe kaynağıdır. Oysa, bu yargının saygınlığı için daha da gerekli.
Bize dünya kulak veriyor, kendi ülkemizde duyan yok

'HUKUK EĞİTİMİNE SİLİVRİ ARALARIYLA DEVAM ETTİ'

Hidayet Karaca’nın bir dizi senaryosu bahane gösterilerek tutuklanması, en çok ailesini üzdü. Onlar, bir yandan trajikomik gerekçelerle gerçekleşen operasyonun şokunu üzerlerinden atmaya çalışırken, diğer yandan da hukuk mücadelesini sürdürmek zorundalar. Babasının senaryoda geçen replikler sebebiyle terör örgütü yöneticisi ilan edilmesiyle adalete olan inancı sarsılan Sıdkı Karaca, hukuk eğitimine Silivri molaları vererek devam etti. Şule Karaca ise en çok eşinin masumluğundan emin olan insanların sessizliğe bürünmesine üzüldüğünü söylüyor. Dünya basınından gelen tepkilerin yanında son olarak ABD’li 74 senatörün mektubunda Türkiye’deki tutuklu gazetecilerden bahsederek özgürlük çağrısı yapmasını hatırlatan Karaca, “Türkiye sessiz bir kış uykusuna yatmış durumda ama dünyadaki yankısı çok farklı. Bizi kendi ülkemizde duymuyorlar ama dünya kulak veriyor.” diyor.

'100 GÜN SÜRECEĞİNİ TAHMİN ETMEDİM. TÜRK BASINI SINIFTA KALDI'

Dizi senaryosu gerekçe gösterilerek başlayan hukuksuzluğun 100 gün devam edeceğini tahmin etmediğini söyleyen Şule Karaca, bu süreçte Türk medyasının sınıfta kaldığını belirtiyor. Eşinin uzun yıllarını medyada geçirdiğine temas ederek, şöyle konuşuyor: “Eşim seçimle TİAK’ın başına geldiğinde, diğer medya patronları ‘İçimizde en dürüst sensin’ demişlerdi. Oyçokluğuyla seçtikleri ve böyle cümleler kullandıkları insana şu anda sahip çıkmamaları çok enteresan, üzülüyoruz. Ailece görüştüğümüz, birlikte yemek yediğimiz insanlar eşime yapılanlara hiç ses çıkarmıyor. Gerçekten terör örgütü yöneticisi olduğuna inanıyorlar mı?”

ZAMAN
<< Önceki Haber Hukuk garabetinin 100. günü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER