Türk Futbolunun çöküşünü...

2010 Dünya Kupası'na gidemeyen A Milli Futbol Takımı'mız, büyük hayal kırıklığına yol açtı. Avrupa Elemeleri 5. Grup'ta İspanya ve Bosna-Hersek'in gerisinde kalan Ay-Yıldızlıların teknik patronu Fatih Terim de Ermenistan maçı sonrasında görevini bıraktı.

Türk Futbolunun çöküşünü...

Futbol Federasyonu yeni hoca için yabancı konusunda yoğunlaşırken, arayışlarını hızlandırdı. Spor kamuoyu ve futbolseverler ise günlerdir hezimetin gerekçelerini ve sorumlusunu arıyor. Euro 2008'de Avrupa üçüncüsü olan bir takımın bir sonraki turnuvaya neden katılamadığını merak ediyor. Bu sorunun cevabını Türk futbolunu yakından tanıyan, Galatasaray ve Beşiktaş'ın eski çalıştırıcısı Karl-Heinz Feldkamp veriyor: "2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki başarı abartıldı. Şimdi aynı hata aşırı üzülerek yapılmasın." Türkiye'nin şu an futbolda radikal kararlar alma ve uygulama zamanının geldiğine dikkati çeken Feldkamp, Milli Takım'dan Fatih Terim'e, oyunculardan Türk futboluna kadar birçok konuda Zaman'a düşüncelerini aktardı. Türkiye 2010 Dünya Kupası finallerine neden gidemedi? Sizce sebepleri nelerdir? 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan sonra Türk Milli Takımı'nı olumlu yönde güçlendirecek adımlar atılmadı. Türkiye Avrupa Şampiyonası'nda da çok üst düzey bir futbol ortaya koymadı. Sadece kendisine lazım olduğu anlarda goller attı. 2-0'dan 3-2 yapılan Çek Cumhuriyeti karşılaşmasını buna örnek gösterebiliriz. Türkiye, turnuvada en iyi maçını Almanlara karşı oynamıştı. Onu da kaybetti. Türkiye Milli Takımı uluslararası standartlarda bir kaleciye sahip olamadı. Euro 2008'de oynatılan futbol abartıldı. Fatih Terim ve ekibi nerelerde hata yaptı? Bu soruya bir örnekle cevap vermek istiyorum. Benim Galatasaray'ı çalıştırdığım günlerde Turkcell Süper Lig'in hücuma yönelik en iyi isimlerinden biri Sivassporlu Mehmet Yıldız idi. O günlerde ligdeki bütün antrenörlerin sahip olmak istediği bir isimdi. Sadece Fatih Terim bu futbolcuyu göremedi. Sivasspor, Trabzonspor ve Manisaspor'da da milli takım forması giyebilecek oyuncuların bulunduğunu görmek, onları Milli Takım formasına hazırlamak Fatih Terim'in göreviydi. Bunları yapmadı. Bu noktada Almanya Milli Takımı ile bir karşılaştırma yapayım. Joachim Löw Almanya'nın 2008'deki Avrupa Şampiyonası kadrosuna 10 yeni isim monte etti. Bunlardan 5 tanesi 21 yaşın altında. Löw ve ekibi bu futbolcuların A Milli düzeye yükselmesi için gece gündüz çalıştı. Kulüp antrenörleriyle bir araya geldi. Onların görüşlerini aldı. Günü gününe futbolcuları izledi. Zor zamanlarında onlara moral verdi. Bir ülke milli takım antrenörü bunları yapmak zorunda. Fatih Terim bunları yapamadı. 'Türkiye'de uluslararası bir kaleci yok' dediniz. Bununla neyi ima ettiniz? Evet. Alman Milli Takımı'nda şu an 5 tane formda kaleci var. Kaleyi kapabilmek için adeta birbirini yiyorlar. Spor kamuoyu Löw'e 'şunu seç, bunu seç' diye baskı yapıyor. Antrenör Enke, Adler ve Wiese gibi isimlerin en iyisini seçebilmek için zorlanıyor. Türkiye'de ise kaleci yetişmiyor. Güney Afrika 2010'un 'pas' geçilmesi, Türk futbolu için ne anlam ifade ediyor? Türkiye futbolda yeniden vasatlar ligine düştü. Sıfır noktasına döndü. 2006 Dünya Kupası'na katılamayarak ilerleme yolunda ağır bir yara almıştı. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılma hakkı elde edilerek vasatlar liginden yukarılara çıkılmıştı. Ancak şimdi yeniden gerilendi. Türkiye'nin milli takımlar düzeyinde acil eylem planı ne olmalı? Kısaca özetler misiniz? Türk Milli Takımı'nın bu noktaya gelmesine yol açan nedenlerden birini yine bir örnek ile açıklayayım. Galatasaray'da görev yaptığım günlerde deplasmanda Konyaspor maçımız vardı. Hava muhalefeti sebebiyle maç bir gün sonraya ertelendi. Ertesi günkü karşılaşmada en iyi futbolcularımdan biri sakatlandı. Almanya'ya geldik. Leverkusen karşısında yorgun ve eksik kadro ile adeta dağıldık. Şimdi soruyorum. Bir ülkenin Futbol Federasyonu ne için vardır? Bir ülkede futbol kulüpleri olduğu için mi federasyonlar vardır, yoksa federasyona hizmet etmek için mi futbol kulüpleri? Bu Türkiye'deki çarpıklığı gösteriyor. Başka bir nokta da şu. Almanya'da Bayern Münih forması giyen Luca Toni formsuz olunca antrenör onu Üçüncü Lig'de Mehmet Scholl'ün çalıştırdığı PAF takıma yolladı. Orada form tutması için. Türkiye'de bu yönde bir uygulama yok. PAF Ligi ciddiye alınmıyor. Birinci takımda forma giyemeyen isimleri sürekli hazır tutacak bir sistem yok. Bütün bunlar Türkiye Futbol Federasyonu'nun görevi. İspanya, İngiltere ve Almanya liglerinde bu sistem kurulmuş. Çok ciddi işliyor. Türk Milli Takımı'nda antrenör olarak çalışmanın avantaj ve dezavantajları neler? Türkiye'de futbol sevgisi müthiş. Bu, antrenörler için önemli bir kazanç. Ben teknik adamlık yaşamımdaki en güzel yılları Türkiye'de yaşadım. En büyük problem ise hocalar arasında iletişim yok. Federasyon ya da başka kurumlar antrenörleri bir araya getirmiyor. Bilgi alışverişi sıfır noktasında. Özellikle milli takım antrenörüne bilgi akışı çok az, belki de yok. Dünyada futbolu gelişen her ülkenin milli takım antrenörü ligdeki meslektaşlarıyla buluşur. Onları dinler. Milli takımda oynayan futbolcuların uzaktan görülemeyecek problemlerini sorar. Yapılması gerekenleri danışır. Türkiye'de böyle bir alışkanlık yok. Bu durum futbol adına büyük kayıp. Almanya'da Löw bunu çok iyi yapıyor. Türk futbolunu yakından tanıyan biri olarak bundan sonra sizce neler yapılmalı? "2010 finallerine katılamadık." diye uzun uzun ağlamaya gerek yok. Bu, zaman kaybı olur. Futbolda uzun eğlenmeler ve uzun matemlere yer yoktur. Türk futbolu şu an milli takım düzeyinde sıfır noktasında. Tamamen yere serilmiş vaziyette. Şimdi gerçeklerle yüz yüze gelme zamanı. İki yıldan bu yana Milli Takım forması giyerek kendi futbolunu geliştirmiş isim hemen hemen yok gibi. Türkiye'de futbola yön verenler çok radikal kararlar almak zorunda. İspanya, İngiltere ve hatta Almanya bunu nasıl başarıyor? Bu izlenmeli. Çok ciddi çalışmalar yapılmalı. Başarıya giden yoldaki engeller kime dokunursa dokunsun ortadan kaldırılmalı. Hocalar arasında iletişim sorunu var Ünlü Alman teknik adam Karl-Heinz Feldkamp, kariyerindeki en güzel yıllarını Türkiye'de yaşadığını söylerken birtakım gözlemlerde bulunduğunu ifade etti. Kalli, Türk futbolundaki en büyük problemlerden birinin ise teknik direktörler arasındaki iletişimsizliğin olduğunu savundu. Feldkamp, "Federasyon veya başka kurumlar antrenörleri bir araya getiremiyor. Özellikle Milli Takım antrenörüne bilgi akışı çok az. Buna karşılık dünyada futbolu gelişen her ülkenin milli takım hocası ligdeki meslektaşlarıyla buluşuyor." diye konuştu. ZAMAN SEYFİ ALP FRANKFURT
<< Önceki Haber Türk Futbolunun çöküşünü... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER