Öcalan ve PKK provokasyonu


Konu: Hakkari'deki mayın vahşeti... "Ben bu olayı duyduğumda şok oldum, şu andaki ruh halim kaos gibidir, anlamaya çalışıyorum" demiş Öcalan... Sonra ihtimallerden bahsetmiş: "PKK içerisine sızmış JİTEM-kontra tarzı bir ekibin işi olabilir" demiş. "Yine PKK içinde yönlendirilen, iyi niyetli, durumdan vazife çıkaran başıboş bir grubun işi olabilir" demiş. "Batman'da yine bir mayın vahşetiyle paramparça edilen Özdemir kardeşlerin öldürülmesini" hatırlatmış. Ve İran parmağına işaret etmiş. "Herhangi bir devletin PKK kılığında yaptığı bir eylem olabilir" demiş. Diyor ki Öcalan: "Bu patlama Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir." Ona göre olayın önemi, "İmralı'da yapılan anlamlı görüşmelerin sabote edilmesi"nden kaynaklanıyor. Şu ana kadar gerek Cumhurbaşkanı Gül, gerekse hükümet adına yapılan açıklamalarda, vahşetin sorumlusu olarak PKK'ya işaret ediliyor. Bu açıklaması ile Öcalan da, en azından, PKK ihtimalini gözardı etmemiş oluyor. Onun sözlerinden de anlaşılacağı gibi, vahşetin sorumlusu, PKK içerisine sızmış JİTEM olabiliyorsa ya da PKK içinde yönlendirilen başıboş bir grup olabiliyorsa ya da herhangi bir devletin PKK kılığında yaptığı bir eylem olabiliyorsa.... O zaman, en önce Öcalan'ın sonra PKK'nın ve onun çizgisinde politika yapanların durup düşünmesi gerekiyor. Bir örgüt ki, kendisi adına böylesine karanlık odaklar eylem yapabiliyor, bir örgüt ki, bizzat kendisi içinde başıboş cinayet grupları faaliyet gösteriyor... O zaman bu örgütün hangi faaliyetinin kim adına yapıldığını tespit imkânı bulunuyor mu? Doğrudan soralım: Öcalan konuştuğunda hangi PKK adına konuşmuş oluyor? Kandil konuştuğunda ya da eylem yaptığında hangi PKK adına konuşmuş veya eylem yapmış oluyor? Ve soralım: BDP'li birisi konuştuğunda veya BDP bir eyleme karar verdiğinde, hangi Kürt çizgisi adına konuşmuş veya eylem yapmış oluyor? Anlaşılıyor ki Abdullah Öcalan, İmralı'da devlet içinden birileriyle görüşmeler yapıyor. Öcalan da bu görüşmelerin sürmesini çok önemsiyor. Hele inkıtaa uğramasına fevkalade öfkeleniyor. Peki, böyle bir ortamda, BDP adına çocukların boykota sürüklenmesi ne anlama geliyor ve bu politika hangi siyasetin uzantısı oluyor? Görülüyor ki bu siyaset, Kürt sorunu konusunda devlet tarafından atılacak adımları, en azından, Hakkari vahşeti kadar derinden etkiliyor. BDP, çocukları kullanarak sokakları ateşe verdikten sonra şimdi de yine çocukları kullanarak, eğitim hayatını felç etmeye yöneliyor. Bunların tamamı, farklılık bilincini körüklemeye yönelik eylemler. Ve hiçbir hükümet, BDP'nin bu tür eylemleri sürerken, onunla yan yana görünmek istemez. Nasıl ki Öcalan, "Ne zaman sorunun çözümü noktasında bir adım atılmak istense, birileri provokasyon türü eylemler yapıyor ve adım atılmasını önlüyor" diyor ve bu tür eylemlerin PKK tarafından da gerçekleştirilmiş olabileceğine işaret ediyorsa, nasıl ki BDP'liler Hakkari vahşetini bu tarz bir provokasyon olarak görüyorlarsa, ben derim ki, şu okul boykotu üzerinde de durmak lazım. Bu iş de üzüm yeme işi değil, bağcı dövme işi... Yani biz "Kanırta kanırta işimizi çözeceğiz" demek istiyor BDP. Böyle bir dayatmanın, sorunun çözümü için ne kadar iyi niyetli olursa olsun, hiçbir hükümet tarafından kabul edilemeyeceğini görmemiş olamazlar. O zaman niye zorluyorlar? Ve Öcalan, mesela bu boykot işine nasıl bakıyor? Gülten Kışanak, "Böyle giderse zihnen de bölünürüz, fizik olarak da bölünürüz" diye konuşmuş. Sivil direniş tarzında yapılan eylemlerin tamamı, ayrışma bilincini beslemeye yönelik. BDP bunu oynuyor, PKK bunu oynuyorsa, Öcalan hangi PKK eylemine provokasyon demiş oluyor? Hem Batman vahşetinde hem Hakkari vahşetinde ölenlerin Kürt olmasına mı? Oysa siyasi Kürtçü mantalitede, PKK-BDP politikalarına aykırı düşen Kürtler'in yok edilmesine de mazeretler üretiliyor. Özdemir kardeşler, iradelerini ipotek etmediği için öldürülmüşler. Hakkari'deki vahşet, köylüler PKK'ya militan vermediği için olmuş. İmamlar, ayrılıkçılığa karşı çıktıkları ve halkı etkiledikleri için katledilmiş... İşte bu... Bu mantık, her türlü provokatif eyleme sahip çıkmaya yatkın bir mantıktır. Onun için Öcalan'ın "şok oldum, kaos içindeyim" türü sözleri, boşlukta kalıyor. Bu sözlerden bir tek anlam çıkabilir, o da Öcalan'ın PKK'yı etkilemediği, hatta PKK içinde Kandil'den bile bağımsız gruplar olduğu, hatta bazı PKK'lı grupları JİTEM'in ve bazı devletlerin kullandığı sonucunu... Bu mudur? Soralım: Bu değerlendirmeye BDP ne diyor? Ve Kürt sorununda bu kimin eli kimin cebinde durumu ile nereye gidilir?
<< Önceki Haber Öcalan ve PKK provokasyonu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER