Davutoğlu: Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı


Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili 'hak ihlali' kararını değerlendirdi. Davutoğlu, "AYM verdiği bir kararla ondan sonra birinci mahkemenin kararını neredeyse yönlendirmesi, bir takım istikamet çizmesi, hatta belirlemesi AYM'nin yetkisini aşan bir tutumdur." dedi.

Davutoğlu ayrıca Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Mustafa Akış'ın, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'u eleştiren sözlerine ilişkin, "Türkiye'de devletin başı Cumhurbaşkanı'nın da hükümetin başı Başbakan'ın yetkilerini herkes bilir." ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında Çankaya Köşkü'nde 'KKTC Su Temin Projesi Protokolü' imza töreni düzenlendi. Davutoğlu, törende gazetecilerin sorularını cevapladı.

Davutoğlu, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar hakkında ortada bir casusluk meselesi olduğunu, konunun iki gazetecinin görüş beyan etmesine ilişkin olmadığını söyledi. Davutoğlu, "Esas itibariyle konu Bayırbucak Türkmenleri'ne gönderilen yardımlarla ilgilidir. Ortada açıkça Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Bu belgeleri verenlerin emeli açıktır. Türkiye Cumhuriyeti devletini uluslararası düzlemde baskı altına almaktır." dedi.

Davutoğlu, AYM kararına ilişkin şöyle konuştu: "İlk gün dedim ki 'tutuksuz yargılanma esastır.' Burada karar verecek olan mahkemedir. Mahkemeye müdahale söz konusu olmamıştır. Yine aynı şeyi söylüyorum. Önemli bir gerekçe söz konusu değilse tutuksuz yargılanmaktır. Onların suçlu olduğuna dair bir karar tecelli etmemiştir. İlkesel olarak söylüyorum. AYM kararına 3. boyut olarak geldiğimizde, ortada yürüyen bir dava var. Yürüyen bir dava esnasındaki başvuruyu değerlendiriyor. Bireysel başvuru hakkını çok önemli bir reform olarak biz getirdik. Pişman da değiliz. Bütün yargı süreçleri tamamlandıktan sonra, AİHM'den önceki son başvuru merci olarak kullanılabilir. Yargı süreçleri tamamlanmadan AYM'ye başvurulamaz. Davanın esası Türkiye Cumhuriyeti hükümetine zarar vermeyle ilgili bir dava sürerken, bu davanın esasından koparılıp basın özgürlüğü olarak sunulması, sürmekte olan davaya açıkça müdahaledir.

Birinci mahkemede süreç tamamlanmadan AYM verdiği bir kararla ondan sonra birinci mahkemenin kararını neredeyse yönlendirmesi, bir takım istikamet çizmesi, hatta belirlemesi AYM'nin yetkisini aşan bir tutumdur. Tutuklu yargılama konusunda yapılan başvuruyu AYM'nin yargı sürecinin tamamına yönelik karar vermesi doğru değil. Maalesef Türkiye demokratik hukuk kurallarını işletirken birçok kurum kendilerine verilen yetkiyi sınırlarının içinde kalmaktansa kendini öne alan karar vermeyi usül haline getirmiş bulunuyor. Hepimizi sınırlayan demokratik hukuk devleti sınırları var. Herkes riayet edecek. Yürüyen bir davada önceden verilecek kararı belirleme hakkı kimsede yok. Bu reform AYM'ye çok büyük bir ahlaki sorumluluk da yüklüyor. Bu, bütün kapılar kapandıktan sonra, son kapı AYM'dir. Bu iki gazetecinin beraat ettikleri anlamına gelmez. Tutukluluk hali dışında bir kararın herhangi bir şekilde AYM'nin bireysel başvuru sınırları içinde olması düşünülemez."

HERKESİN BU KARARLARLA İLGİLİ GÖRÜŞ BELİRTME VE ELEŞTİRİ HAKKI VARDIR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Kararı tanımıyorum saygı da duymuyorum' açıklamasını da değerlendiren Davutoğlu, şunları kaydetti: "Herkesin bu kararlarla ilgili görüş belirtme ve eleştiri hakkı vardır. Bütün kurumlar da eleştiriye tabi tutulabilirler. Sayın Cumhurbaşkanı'nın sözlerini de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Hepimizin riayet etmesi gereken bu süreçlerin doğru yürütülmesi ilkesidir. Bu tür yetki aşımları söz konusu olacaksa, bu tür yetki aşımlarının olması durumunda bazı ilkeler konması gerektiği aşikardır. Öncelikle AYM'nin bütün yargı süreçleri bittikten sonra bunun kullanılan son hak olduğu temel ilkesini benimsemesi sorunları çözer."

SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI BİTTİ

"Sur'da, Cizre'de, Silopi'de sokağa çıkma yasağı kaldırıldı." diyen Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'nin her santimetrekaresinde kamu düzenini sorumluluğumuzun bir parçası. Bundan taviz vermeyiz, kimin elinde silah varsa, gereken yapılacaktır. Diyarbakır'da yaşayan vatandaşlarımız bizim canımızın bir parçası. Diyarbakır'da, Sur'daki vatandaşlarımız bize başvurdular. Sur'daki vatandaşlarımızdan bir kısmı, ben Sur'a bayram namazına gittiğimde söylenenleri biliyorum. Bu teröristler, 'evlerinizin kapısını açık bırakacaksınız, istediğimiz zaman girebileceğiz'diyor. Sur'daki vatandaşlarımız 'namusumuzu koruyun' diye bizden istediler. Biz Sur'daki vatandaşlarımızın namusunu, şerefini korumak için oradayız. Cizre'de bodrumda cenazelerin olduğunu söylediler. Ambulans gönderdik, keskin nişancılar ambulansları hedef aldı. Oradaki vatandaşlarımızı devlete karşı isyan ettirmek, kaos çıkarmak istiyorlar. Çıkmak isteyen herkes çıkacak, teslim olan herkes adalete teslim edilecek. Çok az bir yer kaldı Sur'da terörden temizlenmesi gereken. Demirtaş bizi katliamcı olmakla suçluyor. Millet bizi de, onu da çok iyi tanır. Bütün bu kaybolan canlardan tek sorumlu o gencecik çocukları kandırıp, barikatlar, hendekler arkasına götüren Demirtaş zihniyetidir."

DEVLETİN BAŞI CUMHURBAŞKANI, HÜKÜMETİN BAŞI BAŞBAKAN

Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Mustafa Akış'ın, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'u eleştiren sözlerine ilişkin ise şunları söyledi: "Sayın Başbakan Yardımcımızın açıklamasından kastettiği 'Cumhurbaşkanı herhangi bir vatandaş gibi eleştiri yapma hakkı vardır.' Ben de aynısını söyledim. Cumhurbaşkanı Başdanışmanın açıklaması bana gelmiş değil. Ayrıca o anlamda bürokratik birinin açıklamasına cevap verme tutumu içine girmedim, girmem. Türkiye'de devletin başı Cumhurbaşkanı'nın da hükümetin başı Başbakan'ın yetkilerini herkes bilir. Hele hele herhangi bir açıklamayı da bilmiyorum, yorumda da bulunmak istemem ama bir Başbakan'ın bir bürokratın açıklaması üzerine yorum yapmasını doğru bulmam." CİHAN
<< Önceki Haber Davutoğlu: Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER