'Hayır diyerek büyük hata yaptık'

Türkiye, 12 Eylül'de daha sivil bir anayasayı öngören 26 maddelik anayasa değişikliğini oylamak üzere sandık başına gidiyor.

'Hayır diyerek büyük hata yaptık'

AK Parti ve bazı partilerle çok sayıda sivil toplum kuruluşu değişiklik için evet derken, BDP ise halka boykot çağrısı yaptı. CHP ile MHP ise hayır kampanyası başlattı. Ancak geçmişte yapılan referandumda 'hayır' dediği için kaybeden ANAP'lı eski kurmaylar, Türk halkının her zaman demokrasiden yana tavır aldığını hatırlattı. Türk insanının yapı olarak 'evet' demeye müsait olduğunu hatırlatan tecrübeli siyasetçiler, 'hayır'cıların kaybedeceğini düşünürken, "Bunların kaybı sadece referandumla sınırlı olmaz, partileri bir daha belini doğrultamayabilir." uyarısında bulundu. Türk halkı, 12 Eylül'ün yıl dönümünde yapılacak referandum için 6. kez sandık başına gidiyor. Bugüne kadar 4 kez 'evet' bir kez ise 'hayır' sonucu çıktı. Tek 'hayır' ise 1987 yılında eski siyasilerin yasaklarının kalkıp kalkmaması için yapılan referandumda iktidara rağmen çıktı. Bu sonuçla karizmatik ANAP, büyük darbe aldı. Oyları her geçen gün erimeye başladı. Özal, baskın seçim kararı aldı, ancak parti bir daha da belini doğrultamadı. CİHAN'a konuşan merhum Turgut Özal'ın kurmayları, Türk milletinin demokratikleşme konusunda atılan her adıma evet dediğine dikkat çekti. Turgut Özal'ın hukukçu kurmaylarından Bülent Akarcalı, geçmişte tarihi bir hata yaptıklarını söyledi. Akarcalı, Türk insanının yapısı itibariyle evete daha yakın olduğunu vurguladı. Özal'ın bir başka kurmayı eski Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler ise halkın iradesine müdahale edildiği durumlarda buna karşı çıktığını söyledi. Türk halkının özellikle yüksek yargının aldığı kararlardan son derece rahatsız olduğunu vurgulayan Keçeciler, halkın bunun hesabını sandıkta evet diyerek vereceğini söyledi. "PAKETTE, GÜNDEME GETİRMEYE KORKTUĞUMUZ KONULAR VAR" TBMM'de dört dönem Anayasa ve Adalet komisyonlarında görev yapan eki Bakan Akarcalı, değişiklik paketinin bir reform olduğunu söyledi. "Paket son derece ilerici bir düzenleme" diyen Akarcalı, özgürlükçü ANAP'ın bile benzerlerini çıkaramadığını vurguladı. Akarcalı, "İşçi ve memurlarla ilgili sendikalar, askere sivil yargı yolunu açan düzenleme, geçici 15. maddenin kaldırılması ve HSYK ile Anayasa Mahkemesi'nin yapısına yönelik maddeler çok önemli." dedi. Akarcalı, bu konularda düzenleme yapmak istediğini ancak başaramadığını itiraf eden Akarcalı, şöyle konuştu: "Ben de çok uğraşmıştım. Ama 'başını derde sokma' diye çok engeller oldu. Bütün siyasi hayatıma mal olacak diye uyaran arkadaşlarım vardı. Zaten Türkiye'nin genel havası buydu. Milli Savunma Bakanlığı'nın bütçesi görülürken, bütün partiler askere yağ çekmek için yarışırdı. Hiç kimse 'ülkede sıkıyönetim var, şu kadar askeri cezaevinde işkence var, 12 Eylül'den dolayı şu kadar insan şöyle oldu böyle oldu' demiyordu. Ben sırf bunları düzeltmek için 3- 4 dönem hem Anayasa hem Adalet komisyonlarında bulundum. Ama bugün yapılanları yapamadık. Kaldı ki o zaman Meclis'te büyük bir uzlaşma da vardı." Akarcalı, dolayısıyla sivilleşmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu gördüğünü söyledi. Akarcalı, bu değişikliği CHP ve MHP'nin yapması halinde bunu cumhuriyet tarihinin en büyük reformu olarak lanse edeceğini de vurguladı. "ANADOLU İNSANI HAYIR DEMESİNİ BİLMEZ" Akarcalı, muhalefetin hayırcı tavrını eleştirdi. Dünyanın hiçbir yerinde demokratikleşmeye karşı çıkan bir muhalefetin bulunmadığına dikkat çeken Akarcalı, CHP ve MHP'nin tavrını masaya oturan bir insanın menüde çorba yok diye yemek yememesine benzetti. Akarcalı, "Türkiye'de muhalefet ne yapıyor? Hükümet ne yapıyor, ne ediyorsa ona karşı tavır alma mücadelesi veriyor. Halkın ne düşündüğü onlar için önemli değil. Oysa hükümete makul öneriler, düşünceler geldiği zaman buna hayır deme lüksü olamaz." dedi. Bülent Akarcalı, Türk halkının temel hak ve özgürlükler noktasındaki her girişime evet dediğini söyledi. Geçmişte bunun acısını yaşamış bir siyasetçi olarak muhalefetin işinin çok zor olduğunu kaydeden Bülent Akarcalı, "Muhalefet menfiyi müspet yapmaya çalışıyor. Bazı 'hayır'lar 'hay huya' gider. Bana göre kesin evet çıkar. Bizim insanımızın yapısında hayır demek yoktur. Hayır'a müracaat etmenin yanlışlığını biz yaşadık zamanında. Biz 10 yıllık yasağın kaldırılmasına hayır yerine evet deseydik bugün çok farklı bir durum olurduk. Bizim getirdiğimiz özgürlükler içerisinde o yasağın kalkmaması mümkün değildi zaten. Referandumda 12 Eylül ile yasakları savunduk. Bunlar yasağın kalkması ile seçmenin karşısına geçince canlandılar. Eğer biz Meclis'te kaldırmış olsaydık hiçbiri hayat bulamayacaktı." diye anlattı. Özal'ın üç hatasından birinin referandumda hayır demesi olduğunu hatırlatan Akarcalı, "Bizim ağzımız yandı. Bana göre hayırcılar büyük bir hüsran yaşayacak. Siyaseten konumları tartışmalı hale gelecek." ifadesini kullandı. Akarcalı, Türk halkının büyük çoğunluğunun pakete destek verdiğini söylerken şu uyarılarda bulundu: "Halkın çoğu evet diyecek ama bunların bir kısmı sandığa gitmeyecek. Bu referanduma yapılacak en önemli iş halkın evet oyu kullanmasına değil, sandık başına gitmesine ikna edilmesidir. Çünkü sandık başına giden evet oyu kullanacak. Hayırcılar iddialı olarak gidecek zaten. Sandık başına gidilmesinin teşvik edilmesi gerekir." Bülent Akarcalı, Türkiye'nin 12 Eylül ve onun getirdiği iklimden çok çektiğini ifade etti. O dönemi yaşamış bir siyasetçi olarak Akarcalı, şunları anlattı: "Türkiye'de o dönemlerde siyasette en önemli şeyin insan hakları, demokratikleşme ve sivilleşme olduğunu gördüm. Çünkü biz sıkıyönetim ile iktidara gelmiş, iktidar olmuş bir rejimiz. Nereye gidersek siyasi şube arkamızdaydı, yörenin jandarması bütün toplantılarımızı denetlerdi. 83'te milletvekili seçilip geldiğimizde havaalanlarında kollarımızı açardık çavuşlar üzerimizi arardı. Milletvekili olmuş olmamış hiçbir önemi yoktu. Hatta bir arkadaşımız kürsüden isyan ediyordu. Milletvekiline güvenmeyen inanmayan bir ordu olur mu diye. Yıllarca OHAL'de siyaset yaptık. Ama kavgaya girmeden. Dolayısıyla sivilleşmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu gördük." KEÇECİLER: "HALK YÜKSEK YARGIDAN RAHATSIZ" Eski ANAPl'lı Mehmet Keçeciler ise Türk milletinin her zaman demokrasiden yana tavır koyduğuna işaret etti. Halkın, özellikle Yüksek Yargı'dan büyük rahatsızlık duyduğunu ifade eden Keçeciler, "Bende referandumda evet çıkacağı kanaati hakim. Ben şahsen 'evet' diyeceğim. Halk da evet diyecek. Çünkü, Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi uzun süredir yetkisini aşarak kararlar alıyor. Benim siyasi tecrübem, yetkisini aşan kurumların kaybettiği yönünde. Bu sefer de öyle olacak. Millet yüksek yargıdan çok rahatsız, onların düzeltilmesi istikametinde atılan her adıma evet diyecek." dedi. Mehmet Keçeciler, paketin Türkiye'nin demokratikleşmesinde önemli rolü olacağını, özellikle bazı maddelerde çok köklü değişiklikler olduğunu ifade etti. Keçeciler, tüm maddelerin AB kriterlerine uygun değişiklikler olduğunu kaydetti. Keçeciler, 'hayır'cılara hiç şans vermezken, vatandaşın referandumda hangi saiklerle oy kullanacağını şöyle anlattı: "Muhalefetin şansı yok. Referandumda vatandaş kendi kafasına göre karar verir. Yani partisinden farklı düşünür. Kendisi demokrasiden yana oy kullanmak ister. 1987'de evet çıktı, ama DYP seçimde ancak 50 milletvekili çıkarabildi." Keçeciler, referandumda parti olarak 'hayır' dedikleri için siyasi hayatlarının bittiğini söyledi. İstemeden bu duruma maruz kaldıklarını savunan Keçeciler, "Sayın Evren 'yasağı halk koydu, imzalamam' diyerek referanduma götürmemizi istedi. Biz de ortam gerilmesin diye kabul ettik. Ama bunun faturası bize çıktı. Partimizi feda ettik." şeklinde konuştu. 1987 yılında eski siyasilerin yasaklarının kalkıp kalkmaması için referandum yapılmıştı. İktidar partisi ANAP hayır için bastırmış, referandumda ise evet çıkmıştı.
<< Önceki Haber 'Hayır diyerek büyük hata yaptık' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER